<p>Bu gibi durumlardaki sabır taşmaz, hissedilmez, dile gelmez. Sabır sadece sahibi tarafından bilinen ve sineye basıp ölene kadar bakmak zorunda olduğun, emek ve zahmet isteyen, derdinin sana emanet ettiği, ruhuna zimmetli kötü huylu evlattır. Atsan atılmaz, satsan satılmaz.</p> <p>Yaşamın içinde tahammül ile sabır duygu durumlarını birbirine karıştırır olduk. Aile içinde başlayıp sosyal yaşama sirayet ettirdiğimiz hayatların yozlaştığını ve öz değerlerini kaybettiğini görüyorum. Bu konuyu karşılaştığım durumlardan yola çıkarak şöyle anlatabilirim…</p> <p>…</p> <p>Evde ya da dışarıda sohbet ortamında 3 saat boyunca eşini yerden yere vurup, 4. Saatte <strong>“Gideyim de yemeğin yanına bir çorba yapayım, yazık adama kuru kuru yemesin” </strong>diyen kadın…</p> <p>Kahvede eşini yerden yere vurup, <strong>“Geç oldu, hanım yemeğe bekler”</strong> diyen bir erkek toplumu ile karşı karşıyayız.</p> <p>Bu tavırlar şimdiki zamanda böyle…</p> <p>Ben, kapalı kapılar ardında mahalle büyüğünün yanında dertleşirken ki o gerçek ve kibar gözyaşlarını omuzları ile silip, hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gidilen konu - komşular biliyorum.</p> <p>Babamın, <strong>“Eşi ile ilgili ileri geri konuştuğu için kahvede kimse masasına oturmaz”</strong> dediği insanların varlığından haberdarım.</p> <p>* * *</p> <p>Hayırsız bir yakından alma olasılığı olan DNA sarmalına önlem olarak <strong>“Aslan oğlum, hanım kızım”</strong> benzetme sıfatları ile karakterlerimizi bezeyerek evlerde olgunlaştırma çalışmalarından sonra, ailemizin belirlediği uygun yaşta ve kontrollü bir şekilde dışarı salıverilen dönem çocuklarındanım. Zamanı geldiğinde de aslanlara karşı, hanımlığı elde tutmamız gerektiğini bildik.</p> <p>Aslanlar da kızların sürü lideri <strong>“aslann babalarıı!”</strong> olduğunu bildiklerinden, davranışlarını annelerinin <strong>“aslan oğulları”</strong> kibarlığında tutarlardı.</p> <p>Bizlerin, uzaktan uzağa bakışıp da süzerek, sadece siluetini olsun görmeyi kar bilip, çarpacak kalplerimize; ailelerin de bu kadarını görmezden gelmeye sabırları vardı.</p> <p>…</p> <p>Günümüzün tabiri ile artık prens ve prensesler türedi. Ortalıkta plastik kılıçlı prensler ve polyester tuvaletli prensesler kol geziyor ve görüyorum ki okul ve ev yaşamlarında da, maddiyat olarak var - yok demeden, yoğu yaratma pahasına bedeller ödeyerek aristokrasiye uygun muamele görüyorlar.</p> <p>Ve sonuç…</p> <p>Kaybolan ya da kırılan camdan ayakkabılar.</p> <p><strong>…</strong></p> <p>Kadın ya da erkek; sen eşinin karakterini ve onunla olan sorunlarını eşine karşı, toplumda ceza ya da mükâfat olarak kullanırken evliliğin ve yaşamın bir mecburiyete dönüşecek. Bu zihniyetin ile çocuklarını prens ya da prenses olduklarını ikna etme eğitiminden çıkacak evlat modellerinin, kırılan cam ayakkabıları ile senin de kalbinin paramparça oluşuna sabır göstereceksin.</p> <p>Çocukların ve eşin zaten senin masalının kahramanları. Çocuklarına da kendi masallarını yazmaları için, çocuk insanlardan olan masalları kahramanları olduklarını sabırla anlat ve yaşat.</p> <p>Gönlünde hayat arkadaşına serin bir yer ayır ve sabırla bekle, gönlünden geçmek istediğinde gönlünde onu bekleyen serin, şefkatli yerin varlığını ve bu yerin onun hakkı olduğunu göster.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Bir de sabır göstermenin keyif verdiği durumlar var…</p> <p>Çayımın damağımı yakmayacak kadar ılımasını bekleyerek, ince belli bardakta dili burkan dem tadına varmak zevkli bir sabır meselesidir.</p> <p>Kahvemin üzerinde dönen kıvrak dumanın burun ucuma sıcaklığını bırakarak genzime ulaşıp, damağıma kavruk kahve müjdesi vermesi ile bir an gözümü yumdurur. Bu koku ve tat ile geçecek minik zaman dilimini yakalamak da sabrı hak eder.</p> <p>Küçük bir çocuğun yarım yapalak konuşarak kendisini ifade etmeye çalışmasını izlemek bir sabır meselesidir.</p> <p>Bir çiçeğin önce tomurcuğa vurması, vurunca açmasını beklemek renkli bir sabır sürecidir. Ama…</p> <p>İnsana, insanca sevdiğini söylemek ve ispatlamak sabır gerektirmez. Çünkü bunun için zaman gerekmez, her an senin, sadece sevginin eyleme dök ve böyle yaşamayı düstur edin.</p> <p>* * *</p> <p>Sabır taşmasını açıkladığı düşünülen <strong>“Ben de etten kemikten yaratılmış bir insanım”</strong> sözünü duyunca, <strong>“Hayvanlarda etten kemikten yaratılmış ama onlar sabretme gereksinimi duymuyorlar, bu konuda senin onlardan bir ayrıcalığın olmalı”</strong> cevabını aklımın bir odasından çıkmak için tepinirken yakalıyorum.</p> <p>Çayın bardağı tutabilecek kadar ılımasını, kahvenin damağındaki yerini almasını sabırla bekle. Çiçek fidanı diktiysen o dal ebet çiçek açacak. O çocuk kendini anlatamasa da sen onu tecrübenle anlayacaksın.</p> <p>VELHASILI; iyi şeylere sabır göstererek dingin yaşa, kötüsünün olasılığı düşük olsun.</p> <p>* * *</p> <p>Sabır adına yukarıda bahsettiğimiz ve benim derin bulduğum bir de şu söz var…</p> <p><strong>“Sabır acı ağacıdır, ama meyvesi çok tatlıdır..”</strong></p> <p>…</p> <p>Zaten dünya ve içindekiler, dünyevi şekilleri ile çok sıkıcı ve cesaret göstererek tahammül etmek zorunda kaldığınız duruma karşı, aklınız ile fikir yürüterek farklılık yaratın.</p> <p>Sabır; insan olduğu için de öyle etten kemikten yaratılmış her canlının tanıştığı bir durum değildir.</p> <p>Çünkü sabır derin sessizliktir.</p> <p><strong>Sevgiyle kalın dostlar…</strong></p> <p><strong> </strong></p> <p><span style="font-size: x-small;">Okunma sayısı: 14.895</span></p>
Sabır…
Sabır çaresizlikten dolayı katlanmak zorunda olduğunuz eylemlerin karşılığı olan duyu durumunuzdur. Sabır acı verici süreçlere dönüştüğünde, yoğunluk belirleyicisi acı eşiğiniz haline gelebilir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.