Poyrazın fay hatları…

Tüm kamuoyu şunu bilsin… Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel ile hayatımda bir kez oturdum. O da seçimlerden önce, aday tanıtım toplantısında, tüm gazetecilerle birlikte.

Bunun haricinde oturup çay içtiğimi ispatlasınlar ya da telefonla görüştüğümün dahi tek bir kaydını ortaya koysunlar, bu kalemi kırarım… Yetmez meydana çıkıp, ‘Ergün Poyraz neyse o olayım’ şeklinde bağırmazsam da namerdim.

Gazetemizin İmtiyaz Sahibi Yalçın Yıldırım’ın ise Başkan Günel ile oturup çay içmişliği bile yoktur.

Daha önce de, mezardaki analarımıza sövmüştü.

Bildiğiniz tam bir evrim mağduru canlı türü…

Evrimini tamamlayamamış, insanlıktan nasibini almamış, şantajı, sövmeyi, hakareti gazeteci yazarlık olarak pazarlamaya kalkan, meczubun biri…

Ergenekon davalarında akıl hastanesine atmaları gereken bu şahsı cezaevine atıp, bir de kahraman yaptılar.

Son Kuşadası olaylarında ülkeyi bir birine kattı.

Gazeteciysen-yazarsan, yolsuzluk-usulsüzlük-hukuksuzluk ne varsa yazıp kamuoyunu aydınlatmak, asli görev ve sorumluluğundur…

Sana yapılan saldırıyı düzenleyenleri de lanetliyorum…

Bu saldırı talimatını verenlerin,  Ömer Günel olmadığını da çok çok iyi biliyorum. Ergün Poyraz denen bu meczuba yapan saldırıdan Ömer Günel’in haberinin olmadığını adım gibi bilmem harici, bunun Ömer Günel’e kumpas olduğunu da, çok kişi ve kurumdan daha net şekilde analiz edebilme yeteneğine sahibim…

İşin içinde yolsuzluk-usulsüzlük iddiaları varmış, işin orasında hiç olmadım. Elbet Ömer Günel dahil varsa bulaşanlar, hepsi çeker ceremesini… Fakat benim olayı alma yönüm Ergün Poyraz denen “Çatlak Profesör” lakaplı şahsın, bu işleri sürekli paraya tahvil amaçlı, şantaj malzemesi olarak kullanması.

Ve de senin bu tür saldırılardan sonra işi paraya tahvil ettiğini bildiğim için, seni de kamuoyuna deşifre ediyorum.

Aziz Türk Milleti… Aman haaa… Bunun kafayı gözü kırdılar diye siz boşuna hayıflanmayın.

Çünkü her yediği dayak sonrası, Ergün Poyraz denen şahıs çok keyifli olur.

Nargileden bir fırt çekmişçesine, neşelidir aslında.

Çünkü ortalığı ayağa kaldırır, sonra işi şahsi çıkara döndürür, milleti kaz gibi yolmak için kolları sıvar.

Yolsuzluk, usulsüzlük iddialarını yazdın, şikâyet ettin anladık.

Peki daha önce Erkan Karaarslan ve başka şahıslara yönelik ‘İsa’nın çocukları’ başlıklı kitabı yazacağım ayağı herkese şantaj yapmadın mı? Bürolarına kadar gidip, ‘600 bin lira vermezseniz bu kitabı basarım, demedin mi? Kapı dışarı edilmedin mi?’

Hani nerde o kitap?

Kuşadası’nda da uzun süredir, ‘Şehir Eşkiyaları’ kitabı basacağım diye reklâm yapıyordu.

Dedim yine bu şantaja başlamış.

Yazacak olan yazar…

Sen ne yaptın?

‘İsa’nın Çocukları’ yalanında olduğu gibi, ‘Bak basarım haaa. Basıyorum haaa… Bastım haaa’ ayakları sosyal medyadan ha bre şantaja devam ettin.

Bugüne kadar senin yazdığın yolsuzluk-usulsüzlük iddialarına ilişkin tek keline laf ettik mi hakkında?

Devlet kurumları araştırır, suça yönelik eylemleri tespit ettikleri an, gereği yapılır…

Bizleri sürekli uyuz ettiğin konu, önüne geleni kitap basarım haa diye tehdit edip, şantaj yollu para sızdırma eylemlerin.

Medyada bunu bilmeyen mi var?

Aziz Türk Milleti…

Bu Ergün Poyraz denen şahıs var ya, önüne gelene şantaj yapar, koparamadıklarına sarmaşık gibi dalar, sonra milletin tepesi atar, buna kafa göz dalar.

Bunun kafasındaki çatlak sayısı, Ege Denizi’ndeki fay kırıklarından fazladır.

Fark etmediniz mi meczubun derdini?

Çıkmış canlı yayında, ‘Otistik Çocuklar’ kitabı basacağım nidalarında.

Pedagog musun sen?

Yok be kardeşim!... Ortalığı karıştırdı, kitap basıyorum ayağı internetten üç beş şey indirecek, sonra fırsat bu fırsat onu fahiş fiyatla şantaj yaptıklarına pazarlayacak.

15 dakika yediği dayağı anlatıyor, 45 dakika sanki uzman pedagog gibi otizmi…

Bir de o melekleri, kendi şantajlarına alet ediyor…

Koçarlı’da aynısını yaptı, sonuç aynı oldu…

Üzüldüğüm konu, bir de bu akıldan vareste şahsı kitap fuarlarında falan ağırlıyorlar. Kitap dedikleri hep internetten indirme. Nerde bunda bu o zeka o bilgi birikimi. Daha önce eski JİTEM kadrolarıyla çalıştığını, ‘Musa’nın Çocukları’ dahil onlardan aldıklarını kitap diye basıp yayınladığını yazmıştım. Bunu çok yakın olduğu başka gazeteciler de bilir.. Bulmuşlar bu çatlağı, kullanmışlar istedikleri gibi. Yoksa akıllı adamın yapacağı işler mi bunlar?

Birinde aynı kafada oldukları Haşmet Aysan denen, o da Ergün Poyraz gibi bu işleri iyi bilen eski bürokrat şeklinde tanımlanan, bir davada 303 yalan beyanıyla hukuk tarihi rekorlarına geçen şahıs ile bir birlerine girdiler.

Aman Yarabbi!... Ortalık bir karıştı, bütün Aydın bunların kapışmasını konuşuyor… Karşılıklı verip veriştiriyorlar bir birlerine. Gün yüzü görmemiş bazıları atadan dededen kalma sövgülerle.

Bu Ergün Poyraz denen müptezel Haşmet Aysan’a, ‘Seni Emannn Emannnn diye bağıttıtracağım!... 600 bin lira aldın. Onunla ev aldın’ diye yazdı durdu.

Yani demek istiyor ki, ‘Sen o işten nemalandın, ben çırak kaldım. Ben de isterem ben de isterem…’

Mesajı da Haşmet Aysan’a değil tabi ki… Para sahiplerine…

Sonra karşılıklı kaldırdılar paylaşımları.

Elbet çok sayıda kişi okudu, bunların ne olduğunu iyi anladı.

Ardından ne mi oldu?

Ben de bunların rezaletini kenardan izlerken, sosyal medyadan mezardaki anam dahil yakınım kim varsa sövdü.

Aldı ağzının payını, kesti sesini…

Şahıs bildiğiniz gidişik. Durmuyor ki durduğu yerde. Geçenlerde canlı yayına çıkmış, yine bana ve Yalçın Yıldırım’a saldırmış; ‘Bir şişe şaraba kendini satanlar’ demiş…

Ergün!... Ben içki içmem, içkili mekânlarda, masalarda bile oturdum. Adabıyla içene de karışmam. Herkesin yaşamı kendine.  İyi de hangi marka şarabın tıpası battı sana içmediğimi bile bile beni ayyaş gibi gösterme telaşındasın?

Ergün… Sen doğarken poyrazda fazla kaldığın için üşütmüşsün belli ki…

Hemşire doğumda şaplağı bunun kıçına değil, kafasına atmış belli ki…

Ama şunu bil, ‘Deli deliyi görüce sopayı saklarmış…’

İşte Ergün Poyraz denen şantajı, sövmeyi, hakareti gazeteci yazarlık sanan ahlâk yoksunu, müptezelin sosyal medya hesabından bizler hakkında yaptığı paylaşım.. Okuyun ve nasıl bir kumaş olduğunu anlayın..