0.542. 537 86 70

“Poşetçi Arif..”

Kendisini, “Gazeteci ve Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın Başdanışmanı” olarak tanıtan, medyanın, “Poşetçi Arif” lakaplı Arif Kunur’u “Gerekçeli karar”ın yazılmasını bile beklemeden “Sözde Gazeteci Yalçın Yıldırım 12 ay ceza aldı, hapse girecek” diye yaygarayı basmış.. Hele dur bakalım, ortada biten bir dosya mı var, kesinleşen karar mı… İkisi de yok, yargı süreci devam ediyor.

2022-07-06

Gazetecilik nedir?

Eskiden vatandaşların saygı duyduğu, şimdi ipsiz sapsızların, boşta gezenlerin bile dandikten site kurup, toplum içinde gerine gerine gezdiği, hiçbir standardı olmayan hesapta meslek…

Aydın’da da bol bunlardan.

Mesela en ünlülerinden biri, medyada, “Poşetçi Arif” olarak bilinen, Arif Kunur…

Peki bu lakabını nereden alıyor?

Belediye şirketlerine piyasanın üç katı fiyata, hem de en adi malzemeden yapılan poşetleri sattığı için.

Maharetleri boldur bu Arif’in..

“Şikayetim var” sitesine girdiğinizde, Arif Kunur hakkında neler okursunuz neler…

Kendisini, “Gazeteci ve Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın Başdanışmanı” olarak tanıtan, medyanın, “Poşetçi Arif” lakaplı Arif Kunur’u, meğer inşaat sektörüne de girmiş bir aralar.

Arkadaşı Ö.K. ile birlikte, CHP Efeler-Orta Mahalle delegesi bir ismin, kat karşılığı arsasını almışlar.

Sonra gidip senetle başkalarından borç bulmuşlar, arsayı da ipotek göstermişler.

Yetmez gibi millete temelden ev satıp, bir güzel peşinatları toplamışlar.

Ardından büroyu kapatıp, arazi olmuşlar.

Tabi arsa sahipleri mağdur, alacaklılar hacze gelmiş.

Temelden ev aldık diye para bayılanlar harbiden baygınlık geçirmiş, yanıla yakıla bunları arıyor, ortada ne büro var ne bunlar. İş Adliyelik olmuş…

İşte bu Arif Kunur var ya bu Arif Kunur, “Sözde Gazeteci Yalçın Yıldırım 12 ay ceza aldı, hapse girecek” diye yaygarayı basmış.

Hele dur bakalım, medyanın Poşetçi Arif Lakaplı, inşaat sektörünün milleti rezili rüsva eden ismi.

Mahkemenin gerekçeli kararı önce bir tebliğ edilsin, biz de itirazımızı yapacağız elbette.

Biten bir dosya mı var, kesinleşen karar mı…

İkisi de yok, yargı süreci devam ediyor.

Bu arada kamuoyu ve Adalet Bakanlığı’nı aydınlatmak açısından, şu detayı vermekte fayda var…

Yalçın Yıldırım’a neredeyse ilk celsede ceza veren mahkemede, dikkat çekici iki dosya bekliyor.

Biri Levent Bakay davası. 7 yıldır aynı mahkemede.

Aralarında Ahmet Deniz Atabay’ın da bulunduğu sanıklar hakkındaki dava da öyle böyle değil, kasten ölüme sebebiyet cinsinden bir dava.

7 yıldır sonuçlanmadı…

Aynı mahkemede başka bir dava dosyası daha var.

Yine Atabay sanıklar arasında. İhaleye fesat davası.

O da 4 yıldır öyle sür git sallanıp duruyor.

Peki durum buyken aynı mahkeme tüm bunları kaleme alan Yalçın Yıldırım’a nasıl jet hızıyla ceza kesiyor? Bunu kamu vicdanına izah edebilecek biri var mı?

Sayın Adalet Bakanı yolladığı HSK Müfettişine elbet soracaktır umarız bu durumları…

Neyse dönelim yine Arif Kunur olayına.

Bu Arif Kunur daha önce de Didim Belediyesi’nde danışmanlık falan yapmış, herkese ağalık toslamaya kalkınca uzaklaştırılmıştı.

Sonra ne oldu ne bittiyse, kimler aracı olduysa yine yamandı Didim Belediyesine.

Birileri aracı olmasa, Ahmet Deniz Atabay’ın bu şahsı kapısından bir kez daha sokacağına aslında inanmıyorum.

“Ben Başdanışmanım” ayakları ile başta bizler önüne gelene sallamaya başladı.

Ben ve Yalçın Yıldırım için, “Tarla fareleri, sözde gazeteciler, baldırı çıplaklar” ağzına geleni hem de ekrandan söyledi.

Ondan sonra ver elini önüne gelene, “Başkanın selamı var, bize reklam vereceksiniz” halleri.

Uçtu uçtu o kadar uçtu ki, başkan yardımcısı olduğu cemiyette aday oldu, 15 oy aldı.

Listesindekiler bile oy vermedi bu şahsa.

Görün Yalçın Yıldırım gibi 50 yıllık, ulusal medya dahil, Aydın’da ilk yerel TV’yi kuran bir duayen ile benim gibi 4 yıllık gazetecilik okulu mezunu birisine sözde gazeteciler diyen Arif Kunur’un ne olduğunu.

Yalçın Yıldırım sözde gazeteci değil, özde gazetecidir yavrum..

Son gelen bilgilere göre Didim’de bayram önü yine aynı tempodaymış. İş insanlarına başkanın selamını söyleyip, bayram önü reklamları rica ediyormuş.

Yetmezmiş gibi gelene gidene, “Kılıçdaroğlu’nu bile Didim’e ben getirdim. Açılışı ben organize ettim” diyormuş.

Ne içtin yavrum sen… Sattığın dibi delik poşetlere benzemez bu işler.

Atabay’ın haberi olmuş, küplere binmiş.

Boğaz boğaza olsak da, adam haklı. Çevresindekiler her naneyi yiyor, fatura kendisine kalıyor.

İşin gerçeği, Arif Kunur denen şahıs, Didim’de yeniden parlayan yıldız olup Atabay’ın adını da kullanarak bayram önü kesimine çıkmış. Ona da vesile gerek. O yüzden ortada kesinleşmiş bir karar olmadığı halde Yalçın Yıldırım hapse girecek diye basıyor vaveylayı…

Yalçın Yıldırım ilk kez yargılanmıyor ki… Yazdığı doğruların ardında yargılanma pahasına da olsa duruyor ve yargılanıyor.

Kaldı ki Yalçın Yıldırım gazetecilik nedeniyle yargılanır. Arif Kunur gibi, inşaat işi diye milleti çarpmakla adı anılmaz.

Son sözüm Ahmet Deniz Atabay’a…

Bak güzel kardeşim… Seninle belli konularda mücadelemiz olabilir. Fakat biz bugüne kadar mümkün olduğunca adalete ve vicdanımıza bağlı kalmaya çalıştık. Mertçe mücadeleyi tercih ettik… Fakat senin başına ne gelirse, şu çevrenden geliyor. Kendin bir hata yaparsan, çevrendekiler on hata yapıp, bunu yaparken de senin adını kullanıyor, bütün ihaleler sana kalıyor.

Bizden sana tavsiye… Arif Kunur’dan başlayıp, belediye içinde adamakıllı bir revizyona giriş, hepsine kapıyı göster. Sana yalakalık yapıp adını kullananları değil, acı da olsa gerçekleri söyleyenleri dinle…

Didim’e yapacağın en büyük iyilik ve hizmet, emin ol bu olacaktır…

Sepetim