Yeniden dans zamanı…

• Bu aralar diğerdosyalarla uğraştığımız için, Kuşadası'nı biraz ihmal ettik. Biz susuncabaşlamış AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Gökçe, bülbül gibi şakımaya. Aydın ŞehirHastanesi fotoğrafını koyup, “Biz heykel değil hastahane yapıyoruz” diyeböbürlenmiş. Yani Kuşadası'nda Uluslar Arası Heykel Sanatları için festivaldüzenleyen, Kuşadası Belediyesi'ne taş atmış kendince.

“Attığın taş,ürküttüğün kuşa değsin” demişler. Bunun ki de o hesap. Kuşadası geçmişyıllarda İstanbul'dan sonra Türkiye'nin ikinci turizm merkeziydi. Bodrum-Çeşme’denbile öndeydi. Festivalleri, sanatsal, kültürel etkinlikleri ile dünya çapındabir turizm beldesi olup, ülkenin göz bebeğiydi. Hatta Altın Güvercin ŞarkıYarışması tüm dünyaca bilinir, ünlüler kente akın ederdi. Siyah-Beyaz TVgünlerinde dahi TRT’de yayınlanırdı. Şehre sürekli bir kaynak akışı olduğugibi, kültür ve eğitim seviyesiyle adından söz ettirirdi.

Peki sonrasında neoldu?

Kuşadası halkı, AK Parti'ye de şans verdi. Peki o şansınasıl kullandılar? Ne Altın Güvercin kaldı, ne bıldırcın, ne keklik.Kültür-sanat-eğitim, alt yapı ihmal edilip veryansın imara dönülünce, Kuşadasıbir anda alt tabakanın akınına uğrayıp, varoş kentine döndü.

Ömer Günel ileberaber eski günlere dönüş başladı. Dünyanın her yerindeki turizm kentleri,aynı zamanda kültür ve sanatın, o ülkedeki başkentleri kabul edilir.Resim-Müzik-Heykel-El Sanatları, hep turizm beldelerinin tanıtım ve kazançkapısı olmuştur. Ömer Günel'insadece alt yapıya yönelik değil kültür-sanat-eğitim ve tanıtım alanındakişehrin çıkarı adına planlama ve adeta insanüstü çabaları, Mustafa Gökçe'yi oldukça rahatsı etmiş anlaşılan.

Zaten “keşke Yunangalip gelseydi!” diyen Fesli Kadir'in çizgisinde siyaset yapanlardan, ancaböyle siyasi davranış şekli beklersiniz.

Hastane de hastane. Doktorlar kaçar, sağlık çalışanlarıher gün darp edilir, öldürülür, hastanelerde aylar sonrasına sıra, randevusistemine rağmen kuyruk, çok sayıda ilacın bulunamayışı, Mustaf Gökçe çizgisindeki siyasiler için anlam taşımaz. Onlar varsayoksa betona bakarlar. Yap-İşlet-Hüplettekniği deniyor beton siyasetine.

O şehir hastanesi değiniz yeri, devlerin yani milletinparasıyla mı yaptınız? Yollar, köprüler gibi hasta garantili bir sağlıkyatırımı. Yani halkın sağlığının değil, ticari menfaatlerin ön planda tutulduğubir beton siyaseti yapısının ürünü.

Bunu İngiltere yapmıştı, sonradan hepsini kamulaştırdılar vegerekli hizmet verilemiyor diye en fazla 600 yataklı hastaneler inşa ettiler.Mustaf Gökçe sayıyor da sayıyor. “Günlük 20 bin hasta olacak, dört binpersonel çalışacak” vb. vb. Hizmet kalitesinden hiç söz etmiyor.Doktorların kaçtığı memlekette, sağlıkçıların can güvenliği endişesiyle limonsatarım sağlıkta çalışmam noktasına geldiği bir ülkede, o hastane kadrolarınınasıl oluşturacak, hastalara ne kadar üst düzey sağlık hizmetiverebileceksiniz? Madem hizmet hizmet diyorsun, betondan değil kadroların nekadar kaliteli olduğundan bahsedeceksin. Cezaevini bile yatırım bile görenzihniyet, acaba bunu sorgular mı?

Neyse MustafaGökçe... Sen Şehir hastanesini, heykeli bırak da, Kuşadası AK Parti'de ikenne yaptınız, onu anlat. 2 kilometrelik Davutlar yolunu yapamadınız, KuşadasıBelediyesi yapıyor.

Sana bir şey anlatayım da, belki utana sıkıla da olsa cevapverirsin.

İstanbul'daki küçük oğlumun, Fransa'dan kız arkadaşıgelmişti. İstanbul'da, Birleşmiş Milletler adına staj yapıyordu. Hem de Çevreve iklim alanında. Aydın'da misafir ettik. Kuşadası'na da götürdük. Dediği neydibiliyor musun Mustafa Gökçe; “Dünyacenneti gibi yerde bu yollar nasıl böyle...” O sizin işiniz değil miydi?Sen niye devreye girip yolun yapılması için mücadele vermedin?

“Kuşadası BelediyesiCHP’li, yıpransınlar biz gelelim” diye bildiğin Kuşadası halkını cezalandırmakiçin mi?

Çevre yolunun ışıklandırmasını ne yapacaksın? Orası dadevletin işi ve sanki tinercilere yatak gibi. Ne aydınlatma var, ne adam gibibakım. Bu kadar ilgili ilgisiz konularla ona buna gönderme yapacağına, aziktidar isen Kuşadası’na bir çivi çaktırsana. Hem Kuşadası'nda yaşıyorsun, hemorada varlık sahibi oluyorsun ama yaşadığın, siyaset yaptığın kentin gelişmesiiçin kılını kımıldatmadığın gibi yapılan her şeye bir bahane bulup, gelenhizmeti de engellemeye çalışıyorsun? Ortağınız Bahçeli gibi deyiverem gari; “Ne yapmak istiyorsun, nereye varmak istiyorsun,neyi gizliyorsun?...”

Şimdi gelelim mi senin uğraştığın boş muhabbetleri birkenara bırakıp, halk arasında konuşulanlara.

Hani geçenlerde Tarım Bakanı'nı ziyaret etmiştiniz ya... Hahişte o resmi görünce, “Bakalım bununaltından ne çıkacak” dedim. Yalçın Yıldırımile beraber özellikle ve kimseye haber vermeden geldik, senin hakkındakihalk arasındaki muhabbetlere tanık olduk, MustafaGökçe!...

Tarım Bakanının yanına AK Parti İlçe Başkanı olarakgittiysen, Kuşadası adına bir şey talep ettin mi? O konuda açıklamanıduyamadık. Fakat halk arasında aynen şu iddia, almış başını yürümüş; “Senin yüklü miktarda hazine arazisikapattığın ve bunlarla ilgili kendi şahsın adına görüşmeler yapmaya gittiğin.”

Bak halk bunu sorguluyor. Malum hazine arazileri, hep güzelyerlerde. Bazıları orman arazilerinde. Halk arasında konuşulduğu gibi oradanbayağı yüklü miktarda yerler aldığın ve bunları ileride servet değerindearazilere dönüştüreceğin iddiaları doğru mudur?

Aldıysan ne aldın, yapmak istiyorsan ne yapacaksın?

Halk adına ve kamunun aklındaki soruların açıklığa kavuşmasıiçin bu sorularıma yanıt verirsen, aynen açıklamanı da yayınlayacağım. Tabi kikarşı cevap ve soru hakkım saklı kalmak kaydıyla...

Madem biz biraz çekilince tek başınıza dansa kalktınız, ozaman dans yeniden başlasın mı MustafaGökçe Beyimiz. Halkın iddiasıyla Kuşadası'nın yeni hazine arazileriefendimiz...

Hadi bekliyorum yollayacağın açıklamayı. Kuşadası halkı dameraklanmasın... Kültüre düşman, sanata düşman, eğitime düşman, doğaya düşman,yaşadığı yerin gelişmesi için tek çivi çakılması için çabalamayan, yapılana dakarşı çıkan, adeta Kuşadası halkını cezalandırmak için çırpınan, sadece kendisiyasi ve ticari planlamaları için siyaset yapıyor gibi görünen, betona aşıkher kim olursa olsun siyasi zihniyet sahiplerine de, elbet diyeceğimiz ikikelam laf olacaktır elbette...