Mehmet Ağar 24 Ocak 1993'de, “Uğur MumcuSuikasti” döneminde Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atandıktan sonra, Mumcu ailesine ziyaret etti.
Güldal Mumcu ile görüşmesi sırasında kullandığı ifade, basına şöyle yansıdı.
“Soruşturmanın önüne tuğla tuğla duvar örülüyor..”
Güldal Mumcu da Ağar’dan, “Bir tuğla çekin, gerçekler ortaya çıksın” ricasında bulundu..
Mehmet Ağar’ın “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” yanıtını verdiği yazılmıştı.
Mehmet Ağar bu sözleri sonradan reddetse de, kimseye inandıramadı.
Bu mantığa benzer olaylarda, söylendiği iddia edilen bu diyalog hep aklıma gelir.
* * *
Aşırı sağ ve dindar kesimi kucaklayıp götürebilen bir politika ile iktidarda uzun süre kalmayı başarabilen AKP'nin önünde, CHP daha fazla direnemedi.
Oyları hızla düşen CHP; siyasetçileri ve seçmenleri ile ümitsizce durağan bir dönem geçirdi.
AKP'nin politikasını taklit etmeye kalkışıp, aynı zihniyeti tersten uygulayıp, Alevilerin desteğinin tümünü alma politikası ile “Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu”nu CHP lideri yaptı.
İzlenen politikayla hem Alevi kesim tamamen alınıp, Kürt Alevileri de kucaklanacaktı.
Bu yaklaşımla, Sol bir parti olarak, diğer Sol parti olan HDP’li Kürtlerde de sempati uyandırıp, o kültür politikasına biraz daha yaklaşmak hedefleniyordu.
Zaten CHP’nin başına Tuncelili Alevi bir lider seçilerek Kürtlere doğru ilk adım atılmıştı.
Halkı sol politik yaklaşım ile ikna etmek yerine, şekilci davranıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu da “Ben Dersim’li Kemal’im” ve “CHP artık yenilendi, 1930’ların CHP’si değil” diyerek durumu iyice kişiselleştirdi.
Oysa Mustafa Kemal Atatürk ismi tek başına yeniliğin kendisidir.
Böylelikle Kemal Atatürk’ten uzaklaşıldığı haberini, bütün meraklılarına ilettiler.
Bu sistem başarıya da ulaştı.
* * *
CHP bu başarılı çizelgeyi oluşturduğu yeni politikası ve hareketlenen oyları ile CHP bürolarını güçlendirmek ve seçmen kazanma çalışmaları yapmak yerine, olduğu yere bayrağını, dikti ve kaldı.
“Ben artık oldum” rahatlığına büründü.
Bana göre de “zirvede bırakıyorum” deyip, yakaladığı başarının coşkusuyla, artık suyun yolunu bulduğunu, oyların kendiliğinden akacağını zannetti.
Süreç içinde oy kaybetmeye başlayan AKP’nin durumu da, CHP’yi rehavete sürüklemeye yardım etti.
Artık AKP politikası, CHP'de de tutmuştu.
Ama parti ismi olarak değil de zihniyet olarak baktığımızda, sağ zihniyet ile sol zihniyetin beklentilerinin farklı olduğunu biliriz.
Burada da Kemal Atatürk'ten uzak, sosyalist yaklaşımı sadece söylemlerinde bırakan YCHP oluştu, partiye ve partililere dayatıldı.
* * *
Sosyal Demokrat bir partide sağ politika, partideki Atatürkçü Kuvayi Milliye ruhundaki gerçek CHP’lileri ve Bülent Ecevit sayesinde ete kemiğe bürünen sosyalist yaşamı tecrübe eden kesimi de rahatsız etti.
Sosyal Demokratlığın bir şekli vardır, hatta sosyalizm bir yaşam şeklidir. Bunu benimseyen kişi zaten oradadır.
Kazanmak istediğin seçmeni de seçilmişlerin uyguladığı politikan ile ikna edip, yörüngene çekebilirsin.
Bunun dışında... Kendi bakış açısıyla ürettiği politik düzenle başarılı olmuş, zıt kutuptaki partinin uygulamasını taklit ederek başarıya ancak “ulaştığını zannedersin.”
Sosyal demokrat bünyesi, tüzüğünün maneviyatına dahi dokunulmasını kaldırmaz, kaldıramadı da.
* * *
YCHP bayrağını diktiği yerde, aldığı oyların AKP’nin kaybettiği tepki ve diğer partilerden gelen devşirme oylar olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.
Çünkü kendi içinde de devşirme oylarla kendine göre zirvede kalmanın bedelini, Kuvayi Milliye ruhunda olan partililer ve Sosyalizmi Bülent Ecevit ile öğrenen kesimin, bu sağ politikayı ve partizanlığı kabul etmeyerek partiden ayrılmalarına sebep oldu.
Bu ayrılmalar YCHP’yi partizan oyları ile baş başa bıraktı.
Ama bu süreçte CHP’nin kendine göre yukarılarda kalabilme ve kalmak isteme sebepleri ve eylemleri basına sızmaya başladı.
CHP’nin içine, her anlamıyla TUĞLA üstüne TUĞLA ile YCHP örüldüğünü izledik.
* * *
En kaba hali ile örülmüş hilkat garibesi yapının içinden, tek bir TUĞLA almanın bu duvarı yıkacağının herkes farkında. Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, hangi tuğlayı çekerseniz çekin; bu duvar yıkılacak.
Bu yüzden YCHP’nin, genel başkan değişikliğini kaldırabileceğini düşünmüyorum.
CHP’de genel başkan değişikliği yapılamayışının birinci nedeni bu.
Başkan değişirse, yani bir TUĞLA çekilirse duvar yıkılır ve tuğladan enkaz yığını ile karşılaşılır.
AYDIN’DA SON DURUM
CHP’nin, Aydın’da seçim kazanmasının tek sebebi, AKP'nin Aydın'daki saha çalışmalarındaki başarısızlığı olduğu yazılır ve bilinir.
Zira CHP Aydın'da açık ara farkla değil, burun farkı ile seçim kazanmakta.
Parti içinde YCHP oluşumunu görüp kabul etmeyen, dile getiren kim varsa hain ilan edilip, disiplin kuruluna gönderilip önce gözdağı veriliyor, susmazsa da partiden ihraç ediliyor.
Parti en son Barkan Kalınomuz hakkında da aynı politikayı izledi.
CHP'nin her uzvunda vazife almış İl Eski Başkanı Barkan Kalınomuz'un, şimdiki Aydın İl Başkanı Ali Çankır için bir kaç ay önce verdiği kayıp ilanı gündeme gelmişti.
Barkan Kalınomuz’un bu çağrıyı yapması iyi de oldu...
Ali Çankır hemen bulundu ve bir kaç gün içinde pazar esnafını ziyaret etti.
Biz de Ali Çankır’ı sobeledik...
Hep birlikte güldük, eğlendik.
Çağrıya gelen Ali Çankır’a, sadece çağrılınca gelinerek başkan olunduğu öğretildiği için; başka çağrılara kulak tıkayıp gene kayıplara karıştı.
Barkan Kalınomuz, CHP’ye bu kadar mesai harcayan bir başkan olmanın gereksizliğini anlamış olmalı.
Yani yerinde otur, işini yap, çağırdık mı gel politikasını öğrenememiş.
Barkan Kalınomuz’un YCHP’den ihraç edildiği haberini Kalınomuz'un “Kayıp İlanı” ironisi ile duyurulması gibi bir talihsizlik yaşadılar.
Bu ironinin CHP adına olumlu hiç bir etkisi olamaz, olmadı.
* * *
Barkan Kalınomuz’un YCHP’den ihracını, YCHP İl Başkanı Ali Çankır'a birkaç ay önce yaptığı ironik “kayıp haberi” ile başlık yapan bu zekâyı da kutluyorum.
Bir kez daha Ali Çankır'ın hep kayıp olduğunu, sadece çağrılınca geldiğini, kendisi de dahil olmak üzere, hepimize tekrar hatırlattı ve tekrar güldük, eğlendik.
Barkan Kalınomuz'un partiden ihraç edilme haberinin, bu ironik kayıp ilanı haberi ile kullanılması; iki ayrı anılma şekli, iki ayrı başkan ve iki ayrı parti oluşumunun farkını büyük resim ile bize bir kez daha gösterdi ve delillendirdi.
Devşirme oylarla yeni icat ettiğiniz,
“Gel gel, git git” gölge başkanlıklarınızla idare ettiğiniz..
Gevşek sosyal demokratlığınız ve partizanlığınız ile...
Bu parti için işinden, dolayısı ile aşından fedâkarlık yaparak bir çok yerde görev alan ve partisine maddi manevi katkıda bulunan Barkan Kalınomuz’dan bence, önce helallik istemelisiniz.
Barkan Kalınomuz gibi bir Cumhuriyet ve Kuvayi Milliye emekçisinin, bu partiden ihraç edilmesi bir koruma kalkanıdır.
Yarın bir TUĞLA çekilmeden dahi yıkılmaya hazır oluşumunuzun altından, Barkan Kalınomuz'u kurtardığınız için teşekkür ederiz.
Üstelik harçsız, TUĞLA üstüne TUĞLA konularak yapılan ve yıkılmaya mahkûm olan bir yapı enkazının altından...
Ali Çankır zihniyetindekiler, Kılıçdaroğlu gibi “CHP artık yenilendi, 1930 CHP’si değiliz” sözünü söyleyip, bu sözünü de yerine getiren, YCHP’nin ve bu liderin ardı sıra kişisel ikballeri için kalmayı tercih etmiş olabilirler.
Tarih bu kişileri nedenleri ve niçinleri ile not etti.
Böyle bir enkazın ve partimsi yapının altında kalarak tarihe geçmektense, bu oluşumdan ihraç edildiği için Barkan Kalınomuz’a “geçmiş olsun” dileklerimi iletiyorum.
VERİLMİŞ SADAKANIZ VARMIŞ BARKAN BEY..
SEVGİYLE KALIN DOSTLAR...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.