Aydın’ın müflis ve hem mesleki hem ticari vasıflarını yitirmiş takımı, şantaj ve kumpas karargâhları Denge Grup denen yerde resmi geçitte tek sıra yürüyorlar aynı rota, aynı yöntem, aynı iftira ve ithamlarla.
Doktorluk diploması sahte Hüseyin Aksu,Üniversite diploması sahte Serhan Seyhan, evrakta sahtecilik ve hileli mal kaçırmaları bilirkişi raporlarına yansımış, Mehmet ve Emin Aydın kardeşler.
Bir birine benzeyen kuşlar, beraber uçar demiş atalar. Aslında bu kadar araştırmalarım arasında bunları ciddiye alıp zaman yitirmek benim için elem dolu olsa da, sürekli adımız geçtiği için cevapsız bırakmayalım bu vatandaşları.
Önüne gelene FETÖ yaftası yapıştırmayı, yolsuzlukla suçlamayı kendilerine meslek edinmiş bu arkadaşları, biraz daha yakından tanıyalım ister misiniz güzel ülkemin güzel insanları?!..
Mehmet ve Emin Aydın kardeşlerden başlayalım.
Çine’de bir köftecide garsonluk yaparlarken, hasbel kader ve her ne hikmetse bir anda FETÖ’nün yayın organ CİHAN HABER AJANSI’nda, çalışmaya başlıyorlar. Halbu ki FETÖ denen melanet yapının ana muharebe silahı medyaydı. Tüm psikolojik harp faaliyetlerini, kamuoyu oluşturma operasyonlarını ajanslar, haberler, diziler, programlar üzerinden yaparlardı.
Medyayı ana muharebe silahı bellemiş FETÖ denen mutant ihanet şebekesi, sizce hiç bir gazetecilik temeli olmayan, kariyerleri köftecide garsonluktan ileri gidememiş iki kardeşe Aydın gibi bir ili nasıl teslim etti acaba?
Karışık, buruşuk, bulaşık, ilgi, ilintisi olmadan, kendi komün yani kapalı yapısı dışında dışarıya kız bile vermeyen FETÖ, bu iki biraderi nasıl tepeden inme Aydın temsilcisi yaptı ki?
Bunlar var ya bunlar, bunlar memleketi bir tas kebaba satanlar.
Bir ara devrin valisini kandırıp, uçak biletlerini devlet kesesinden aldırıp, Siirt ilindeki medya toplantısına katıldılar. Davet edilenler de, hep o fitnekar yapıya yakın ya da yakın olanların referans olduklarıydı.
O ara bizler merminin ucunda, FETÖ örgütüne karşı süngü süngüye, göğüs göğüse muharebedeyiz. Bürolarımız basılıyor, gazetelerimiz kapanmaya zorlanıyor, maliyecisi, sigortacısı, emniyeti, savcılığı kapımızdan ayrılmıyor.
Vatan için savaş bu.
Elbet bedelleri ağır olsa da ödenecek ve bizler hem ödedik hem ödettik.
Gelecek nesillere bırakacağımız şeref madalyamızdır o dönem verdiğimiz mücadeleler.
İş bu minvalde iken, bunlar ise Siirt ilinde FETÖ tarafından tertip edilip, kendilerine yakın gazetecilerin katıldığı toplantıya davul zurna iştirak ettiler. Döndüler, kimi “Cemaat memaat kardeşim adamlar yapmış” diye yazdı, kimi de ballandıra ballandıra Siirt’te yedikleri büryan kebaplarını anlattı.
Dediğim gibi bir tas kebaba memleketi satanlar, şimdi geçmişler klavye başına, çıkmışlar ekranlara önüne gelene FETÖ çamuru atıyorlar.
Bu muhteremler döndüklerinde bendeniz de, “FETONUN CİCİŞLERİ” diye yazı kaleme almış verip veriştirmiştim. Siirt Valisi ve Emniyet Müdürü yazım ardından görevden alınmışlar, bendeniz ise sonradan FETÖ’den tutuklanıp meslekten ihraç edilen savcı ve hakimler tarafından dört ay hapis cezasına çarptırılmıştım.
Bu Aydın kardeşlerden Emin Aydın, aynı zamanda operasyonlar başladıktan sonra, “Beni FETÖ’den alabilirler” diye, ağlaya sızlaya personelinden helallik istemiş bir vatandaştır.
İşte şu an ilçe hemşehrileri Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile birlikte Serhan Seyhan ile koordineli halde, önüne gelenden para sızdırmak, beytülmale çökmek için FETÖ yaftasını kullanma telaşındalar.
Borçları olmuş 4 milyon TL. (eski para dört trilyon lira.)
Mustafa Savaş eski parayla bir trilyon 100 milyar kamu kaynaklarından kredi temin etmiş ki onu da geri ödemeyip mal kaçırma telaşındalar. Yetmiyor konkordato ilan etmek için Mustafa Savaş’dan destek alıyorlar, o sürede de borçları ödemezlerse, borçları kriz daha da derinleşirse olur 15 trilyon…
Bu panikleri, bu kumpasçılıkları, belediyelere operasyon yaptırmaya çalışıp, hakimleri savcıları külliyen rüşvetçilikle suçlamaları, hepsi tükenişten kurtulmak için son ümit gördükleri Aydın BŞB kasasına çökmek için.
Örgüt içinde bunların görevi, borç okyanusunda yüzen TV ve Gazetelerinde, operasyonel algı yaratıp, kamuoyunu hazırlama. Serhan Seyhan, bu örgütün dosyacısı ve organizatörü.. Yani TV de FETÖ’cü dediği Erkan Karaarslan’a perde gerisinde akıl almaz vaatler ve ortaklık teklifinde bulunan şahıs.
Örgüt içindeki görevi sahte FETÖ dosyaları hazırlamak, Mustafa Savaş desteğiyle gerekli yerlere ulaştırmak, Mustafa Savaş ile birlikte Ankara’da kapı kapı gezip İçişleri ve Adalet Bakanlıklarında görevden aldırma çabalarında bulunmak. İçeriden, dışarıdan gazeteciler bulup kamuoyu oluşturmak, yaygara yapmak, bilgi kirliliği yaratmak..
Yine Mustafa Savaş desteği cezaevlerine kadar girip milleti itirafçı olmaları için iknacılıkta bulunma teşebbüsleri, her türlü kumpas içerisinde organizasyonları sürdürmek, bir yandan da milleti tırtıklamak için gel gel yapmak.
Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu.
O hem ticaret hem siyaset, hem itibar olarak sıfırlandığı için, Mustafa Savaş- Serhan Seyhan - Mehmet ve Emin Aydın kardeşlere, algı için dolgu olmak. Bunlara maddi destek sağlayacak gücü olmadığı için, onların hasım gördükleri, husumet güttükleri, kumpas kurdukları kişilere ne söylenmesi gerekiyorsa, hangi iftira atılması gerekiyorsa o işleri yapıyor, diyetini de böyle ödüyor.
Aslında o da bilir FETÖ tipi çalışmayı.
Belediye Başkanı iken, Aydın Belediyesi yani kamu kurumuna paralel vakıflar adı altında şirketler kurmuştu. Millet kurduğu şirketleri Aydınlının ve belediyenin bilirdi. Halbuki kaynaklar ne var ne yok Aksu ailesine akardı.
Allah uzun ömür versin İlhami Ortekin, mahkeme mahkeme yıllar boyu verdiği mücadele ile Aydınlının mallarını bir kaç parça hariç çoğunu kurtardı.
Hüseyin Aksu’nun DR. DİPLOMASININ sahte olduğunu dedektif gizi iz sürüp ortaya çıkaran ve kullanılmasını engelleyen de Yalçın Yıldırım’dır.
Hüseyin Aksu Su - Sesi diye bir proje yapmış, güzel reklâm filmi çekimleriyle Avrupa’da pazarlamıştır. Alanlar sadece beton yığını buldular karşılarında.
Romanya macerası da olmuştur.
Köstence’de organize sanayi bölgesi diye çok maceraları vardır. Sonun da onlar da yaka paça attılar galiba ki yıllar oldu Romanya maceralarını duyamaz olduk.
Hüseyin Aksu aynı zamanda FETÖ’nün Mali Hizmetlerden sorumlu baş imamıdır.
Nerden mi biliyorum?
TV’de kendi itiraf etti.
Çok güvenilir birinden duymuş, Erkan Karaarslan kesin FETÖ’cü imiş, Afrika’ya çanta çanta paralar taşırmış. Paraları sen temin ettin, teslim edilecekleri de sen belirledin ki oradan mı biliyorsun be mübarek? Erkan Karaarslan çoğunluğu AK Partili ve MHP’li 400’ü aşkın belediyede hizmet vermiş, MİT - İçişleri Bakanlığı dahil pek çok bakanlık ve yüzlerce kurumda danışmanlıklar yapmış, FETÖ ile mücadele ederken kendilerine Milli Damar diyen ar damarı çatlamış devlet içinde devlet geçinen bir yapının kumpasına uğramış, devletine milletine hizmet edip uğradığı kumpas her geçen gün delilleriyle çıkan bir vatan evladı...
Onun yanında siz nesiniz ki?
Bacağına gelmeyecek adamlar, tutturmuşlar hep bir ağızdan Erkan Karaarslan da Erkan Karaarslan.
MİT - Emniyet - MASAK’ın tespit edemediğini sen nasıl tespit ettin be sahte Dr. Diploması iptal edilmiş Hüseyin Aksu…
Neden sürekli Aydın?
Neden süreki CHP’li belediyeler?
Hiç sorgulamadın mı Metin Can - Yalçın Yıldırım bu adamla karşı karşıyayken, şimdi kumpası delilleriyle nasıl ortaya koyuyor?
Hüseyin Bey, bizler sizler gibi insanlık vasıflarımızı yitirmedik henüz.
Yaptığımız haberlerde yanlışımız varsa, hak yediysek, hakkın iadesini de biliriz.
Kaldı ki bu kadar büyük operasyonel faaliyetlere senin aklın da yetmez, bilgin de.
Zaten senin yüzünden AK Partililere iyice tav olmaya başladım. Kardeşim hiç bir şey vermediniz bari Mimar Sinan Mahalle Muhtar Adayı yapın, ya da bir mahalle başkanlığı verin de, biz de biraz kafa dinleyelim.
FETÖ’ye rahmet okutacak bu arkadaşlar her konuştuğunda aslında itirafçı oluyor. İkili oynayan birini daha, Hüseyin Aksu kendi ifşa etmiş oldu.
Erkan Karaarslan Afrika’ya çanta çanta para götürüyordu yalanlarınız var ya işte o yalanları, çok sınırlı sayıda kişiler bilir.
O yalanları Mersin - Aydın kumpas operasyonu sırasında ceza alan devlet görevlileri bir ulağa ulaştırmış, o da bize servis etmişti. Kumpas deşifre oldukça, bırakın sadece haberleri kitaplara girdikçe paniğe kapılmışlar, şimdi bunlarla çalışıyorlar belli ki.
Aynı söylem, aynı yöntem, aynı döngü...
Atatürk’ün, “Efendiler” sözüyle taçlandırdığı Asil Türk Milleti...
Gördüğünüz üzere ben de izninizle Aydın’daki FETÖ bağlantılı çıkar amaçlı organize suç örgütünü sizlere duyurmuş oldum.
Dertleri FETÖ yalanları ve kumpaslarla, yargının da üzerinde baskı kurup Aydın BŞB kasasına çökmek, oradan ihalesinden reklâmına, işe alımından satın almalara ne varsa malı götürmek. Valla ben demedim kendileri dedi. Ben yapmadım kendileri yaptı.
Onlar diyor ya her konuşmalarında, her ifadelerinde, milleti her FETÖ ile yaftaladıklarında, “Sağdan soldan duyduk...”
Eee ben de diyorum hem sağdan soldan duydum, hem de kendileri itiraf etti.
Savcıları - Hakimleri bile toptan rüşvetçilikle suçlayıp savunmalarında, “Sağdan soldan duydum” dedikten sonra bunlar serbest kalacakta, ben de sağdan soldan duyduklarımı yazdım diye aynı fiilden bana mı dava açmaya kalkacaklar? Valla hiç bir şey yapmam, kendi savunmalarını ve açıklamarını ortaya koyar, aynısı benim savunmamdır der geçerim...
Bir şeyden eminim. FETÖ Türkiye’de olsa bunlar ona da iftira yoluyla şantaj yapıp tırtıklamaya kalkar, o da bunlar hakkında nitelikli dolandırıcılık, çıkar amaçlı organize suç örgütü kurmaktan, kesin dava ederdi...
Kin, nefret, husumet, riya, itham, iftira, amaçlarına ulaşmak için bunlarda saydıklarımın hepsi mevcut...
İyi dinleyin Dalton Biraderler gibi sağdan soldan duyduk deyip, her şeye hüküm kesenler. Öyle şıracının şahidi bozacı gibi toplanıp ona buna yafta yapıştıracaksınız, bizlerin adını kullanacaksınız, biz de sessiz kalacağız öyle mi?
Yok öyle yağma...
Usta asker resmi geçitte belli olurmuş...
Sizde bu kafa, ben de bu kalem varken, daha çok başınıza yağacak taş var demektir...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.