Aydın
23 Kasım, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Şehirlerin ruhu...

Şehirlerin ruhu...

  • Aydın Şafak mecrasında bu ilk yazım. Bu haber sitesinde geçen 10 yılda benim aleyhimde çok yazılar yazıldı. Bugün ise burada doğru bildiklerimi büyük bir gönül rahatlığı ile yazabiliyorum. Konjonktürel yükselmeler ya da düşüşler hayatta hep vardır. Aslolan sonunda ne olduğu, sonunda kimin güldüğüdür. Bu nedenle eskiler, “Sonunu görmek lazım” demişlerdir.

1980’li yılların başı, oturduğumuz yer pek de şehir sayılmaz. Hasretle şehir ile eklemlenmeyi bekler bir gecekondu semti. Öyle ki, birkaç kilometre yürüyünce Keçiören Sanatoryum minibüslerinin son durağına erişebiliyor ve şehre katılabilecek meşakkatli bir yolculuğu başlatabiliyorsun.

Evden minibüs hatlarının son durağına doğru yürürken, Göbek diye tarif edilen kavşağı dönünce, Ankara’nın ışıkları tüm heybeti ile gözlerinin önüne serilir. İşte ilk çocukluğumdan kalan bu şehre giriş, katılım ritüeli ve heyecanı, o günden beri ruhumda şehirlerin girişinde bir mabede girer gibi, hisler uyandırmıştır. Belki bundandır, belki sonra öğrendiğim literatürden, şehirlerin bir ruhu olduğuna inanırım. Her şehrin, insanlar gibi, bir ruhu vardır.

Şehir, insanı olgunlaştırır, medenileştirir, en çok da insanın hamlıklarını, kabalıklarını yontarak birey olmasına katkı sunar. Her geçen gün daha da büyüyen ve ihtiyaçları artan bir canlı çeşitliliğine ev sahipliği yapan şehir, iyi bir organizasyon tarafından yönetilmeye muhtaçtır.

Şehirlerimizin yönetimi önce Şehrin Emanetleri Dairesince yerine getirilmiş, 1930 yılında yasalaştırılan 1580 sayılı Kanunla da, adeta kaymakam ya da valilere bağlı, kısıtlı bir alanda faaliyet gösteren birimlerin yönetimine geçilmiş ve nihayet 2000’li yılların başında, benimde içinde bulunduğum bir grup tarafından hazırlanan 5393 sayılı Kanunla, bugünkü doğumdan ölüme halkın ihtiyaçlarını karşılayan şehir yönetimi anlayışına geçilmiştir.

İkiyüz yıla yaklaşan belediyecilik tecrübemizde değişen nice kavramlar ve hizmet anlayışları vardır. Kentler değişmiş, hizmet alanları hem fiziksel hem nitel olarak değişmiştir. Değişmeyense ikiyüz yıldır şehrin eminine olan ihtiyaçtır.

İnsanların ekseriyetinin sorulduğunda kendilerini Müslüman olarak tanıttığı geniş bir coğrafyada yaşıyoruz.

Müslümanlık bana göre, kendisinden emin olunan insanlar oluşturmayı amaç edinen bir dindir. Bu nedenle Hz. Peygamber, peygamber olmazdan evvel “Emin” olmuştur. Kendisi peygamber olmadan önce El Emin olarak bilindi, anıldı ve yaşadı.

Güvenilir olma hasleti bütün peygamberlerin başta gelen vasıfları arasındadır. Kur'an-ı Kerîm’de Hz. Nûh, Hûd, Sâlih, Lût ve Şuayb kıssaları anlatılırken, her birinin “kavimlerine gönderilmiş emîn elçiler” olduğu belirtilmektedir. (Şuarâ 26/107, 125, 143, 162, 178)

Hz. Mûsâ da Firavun ve adamlarına hitaben, “Ey Allah’ın kulları! Bana gelin, doğrusu ben size gönderilmiş emîn bir elçiyim.” (Duhân, 44/18) demiştir.

Diğer taraftan Mısır hükümdarı Hz. Yûsuf’u yüksek bir mevkiye getirmek isterken ona, “Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve emîn birisin.” (Yûsuf ,12/54) diye güvenini belirtmiştir.

İşte belediye başkanlarına peygamberlerden varis kalan bu hayattaki en kıymetli şey, belediye başkanlığını aşan bir şekilde, şehrin emini olmaları olsa gerek. Ne güzel bir haslet…

Hayatın her alanında hakkı koruyan, adaletten hiçbir koşulda ayrılmayan, milletin emaneti olan beytülmali kendi malından üstün tutan bir anlayışla sahip çıkan, hiçbir çocuğun yatağa aç gitmemesini sağlayacak sistemleri kuran, kentine değer katan bir şehir yönetim organizasyonu kuran, şehrin emini olabilmektir maharet.

Belediye başkanı hakkında, olumsuz bir durum, söz ya da hareketten bahsedildiğinde, o bunu yapmaz, bu onun hasleti değil, ben kendisinden eminim dedirtebilmektir.

Aydın Şafak mecrasında bu ilk yazım.

Bu haber sitesinde geçen 10 yılda benim aleyhimde çok yazılar yazıldı.

Bugün ise burada doğru bildiklerimi büyük bir gönül rahatlığı ile yazabiliyorum.

Konjonktürel yükselmeler ya da düşüşler hayatta hep vardır.

Aslolan sonunda ne olduğu sonunda kimin güldüğüdür.

Bu nedenle eskiler, “Sonunu görmek lazım” demişlerdir.

Yazılarımız sevdiğimiz herkesin “El Emin” olabilmesine, sonunun iyi olmasına yönelik olacaktır.

Yazılarımız bildiğimiz bir alana ilişkin olacaktır.

Şehrin daha iyi yönetimine…

Sağlıcakla.

 

 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!