Didim Belediyesi ve Didim'deki iddialara yönelik kaleme aldığımız, “Ar damarı” başlıklı yazımız sonrası, Ahmet Deniz Atabay isimli şahıs avukatı vasıtasıyla hemen suç duyurusunda bulunmuş.
Oyunları bozuldu, kurguları daha ilk yazımızda dağıldı anlaşılan.
Şikâyet gerekçeleri, “İftira, hakaret, gizliliği ihlal...”
La havle vela kuvvete illa billa aliyyül azim...
“Bunlar ar damarı yoksunu” tespitimiz ne kadar haklıymış, daha ilk günden ortaya çıktı.
Şimdi gazetecilik mesleğinin edebi yazı metodlarından hiciv yoluyla, Didim kepazleiğini kamuoyu ve devlet kurumlarının dikkatine sunalım.
Mesela Sedat Peker Didim'de olsa, neler yazardı?..
Dinleyelim Sedat'ı...
Önce yoklama alalım...
Hışşşttt Akif, Serin Akif... Orda mısın?
Hani yazlığının anahtarını dahi Ahmet Deniz Atabay'a teslim eden, onun siyasi hamisi, abisi, haberlerini bile paylaşan, yaz ayları bir ay Didim'e gelip serin serin sefa sürüp, Didim'i kendi babasının çiftliği zanneden eski CHP Genel Sekreteri Akif Hamzaçebi, nam-ı diğer Serin Akif...
Hışşştt Atabay, Kadıköylü Atabay.
Hani grup zinası kasedi çekip önce şikayetçi olan, “Bu montaj, kürtaj, kumpas” mealinde açıklamalar yapan, kasetteki bayan arkadaşıyla sıkı sıkıya aşk-ı memnu oynarken, “Ben köylüyüm, Kadıköylüyüm” şeklinde nümayişler patlatan, sonra Mahkemede, “Valla ben önce inkar etmiştim ama olay doğrudur, ev benim evimdi. Arkadaşlar ile kutlama yapıyorduk. Kasedi de kendimiz çektik” şeklinde itirafçı olan, Kadıköylü Atabay... Sakın bi yere ayrılma...
Öznur... Jetgillerden Öznur...
Her nasılsa her iddianın tam göbeğinde adı geçen Didim Belediye Başkan Yardımcısı Emine Öznur Gündoğdu. Hani 7 sene gibi kısa süreli memuriyet hayatında makam merdivenlerini jet hızıyla tırmanan Öznur. Aile bireyleri ekmeğe muhtaç iken, her biri ayrı ayrı gayrimenkul zengini olan Öznur... Sende sakın bir yere ayrılma, filminizde assolistlerden birisin.
Şimdi, “Metin Peker Didim'de” başlıklı hiciv yollu ve güncel dil kullanarak kaleme aldığımız yazı dizimizi, bugün bu arkadaşlarla sınırlı tutalım ve kamuoyunu aydınlatmak için serimize başlayalım.
Bizi iftira, hakaret ve gizliği ihlal ile suçlamaya kalkışanlara, tek tek kendi beyanları ve yaptıklarıyla cevap verelim.
Eyyyyyyyyyyyy Akif, Serin Akif...
Kadıköylü Atabay'ın siyasi abisi ve hamisi Akif...
Senin de siyasi abisi olduğun Kadıköylü Atabay gibi aşk-ı memnu hikâyelerin, kasetlerin, medyada bol bol yer almıştı dimi.
Kadıköylü Atabay ikinci kez aday olsun diye CHP Genel Merkezi’ne istifa resti çeken de sendin dimi.
Adayların belirlendiği parti meclisinde, “Benim bir adaylık isteme hakkım yok mu?” diye rest çeken, Atabay lehine dövizler sallatıp naralar attıran da sendin dimi.
Ne demiş atalar, bir birine benzeyen kuşlar, beraber uçarlar.
Yazlığın var diye Didim'i baba mirasın, Didimlileri de sandalye koysanız oy verecek tebanız mı sandın?
Bak Kadıköylü Atabay lehine kendi yaptırdığınız haberleri paylaşıyorsun, bunları da paylaş, millet kimin ne olduğunu iyi öğrensin eyi mi.
Eyyyyyy Serin Akif...
Sana tek ayak cezası veriyorum.
Bundan sonra Didim ve Aydın siyasetinde, iki ayağınız yere basmayacak onu bilesin.
Eyyyy Atabay, Kadıköylü Atabay...
Ben neyine iftira etmişim, neyine hakaret eylemişim.
Kasedi mahkemede itiraf eden sen, “ben köylüyüm Kadıköylüyüm” diye aşk-ı memnu dizinizdeki başrol oyuncusu sen,
Eski sevgilisinin heykelini Medusa heykeli diye Altınkum göbeğine diktirdiği manşetlere taşınan sen,
Otelinin su faturalarını sildirdiği bilirkişi raporlarıyla tespit edilen sen,
Levenet Bakay isimli gariban işçiyi sadece senden önceki Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı’yı desteklediği için hiç bir önlem almadan kasti ölüme yolladığın ifadesi eski koruman tarafından mahkemeye verilen sen,
İmar-ihale-aşk-ı memnu dizilerin boy boy haberlere konu olan sen,
Bağımlılık iddialarını yalanlamak için saç ve kan testi yaptıramayan sen,
Başka kadınlardan çocukların olduğu iddialarını boşa çıkarmak için DNA testi bile yaptıramayan sen,
Didim'de ne kadar gayri ahlaki, gayri yasallık iddiaları varsa adı hep orada anılan sen.
Eyyyy Atabay, Kadıköylü Atabay...
Aşk-memnu kasedini kendi evinizde kendinizin çektiğini itiraf eden sen iken, ben nasıl iftira atmış oluyorum?
Otelinin su borçlarını sildirdiğini kanıtlayan bilirkişi iken, ben kime iftira ediyorum.
Sana da kara tahtaya, “Ben Atabay... Kadıköylü Atabay. Mahkemede montaj-kürtaj-kumpas dediğini sonra kabullenen Kadıköylü Atabay” cümlesini elli kez yazma cezası veriyorum.
Bacımız, Didim'deki baştacımız Jetgillerden Öznur Hanım, sizi asla unutmadık.
Bundan sonra dizimizde icraatlarınız ile bol bol yer alacaksınız.
Siz jet gibi nasıl yükseldiniz, aile bireyleriniz nasıl çok kısa sürede onlarca milyon liralık mal sahibi oldu, onu anlatacağız halkımıza.
Hani, “Yazıp dursunlar bir şey olmaz” diyorsun ya, biz kamuoyu, siyaset, yargı ve devlet kurumlarını aydınlatalım, gerisi artık Allah’ın bileceği iş.
Bir yudum su içelim, devam edelim...
Şimdi yazımızda iftira dediklerinin hepsi yargı, medya ve sosyal medyada yer alıp, çoğunu kendilerinin itiraf ettiği olaylar.
Yazımızda iftira yok, hakaret yok, davanın gizliliğini ihlal masallarına geleceğiz.
Bu arkadaşlar tecavüz davası hakkında Söke Sulh Ceza Hakimliği'nce hala tetkikte olan dosya hakkında siyaset ve medya yoluyla baskı kurup süren tahkikatı etkilemek için neler yaptılar biliyor musunuz?
Didim'e bazı yerel gazetecileri davet ettiler, Ales Otel’de bir güzel ağırladılar.
İstanbul medyası ile bağlantı kurdular, gizliliği ihlal kararı olan dosyadaki savcılık kararını bir güzel yayınlattılar.
Sonra hep bir ağızdan, “Kumpas, kumpas” deyip, mahkemeyi siyaset ve medya yoluyla baskı altına almaya kalkıştılar.
Sonrasında Kadıköylü Atabay'ın kucağına kedi-köpek verip yeni imaj çizme çalışmasına başladılar. (Bana gık diyemezsin, ben köylüyüm Kadıköylüyüm diyen sensin..)
Kırk yıllık Kani olur mu Yani... Neysen osun...
“Ben Kadıköylüyüm” diyorsun, Kadıköylüsün Kadıköylü kalacaksın.
Eyyyyy kamuoyu ve devlet-siyaset kurumları...
İlk yazımda, “Bunlar ar damarından yoksun doğmuşlar” tespitimi, sizlere nasıl ispatlıyorum gördünüz mü?!...
Yandaş medyalarıyla otellerde kamp kuruyorlar, kamu kaynaklarıyla bir güzel onları besliyorlar, hakkında gizlilik kararı olan dosyaları onlar vasıtasıyla haber yaptırıp köşe bucak dağıtıyorlar, Serin Akif dahi sayfasında böbürlene böbürlene paylaşıyor, bizler “davanın gizliliğini ihlâl ediyorsunuz” deyince, bizim hakkımızda davanın gizliliğini ihlâl ettiğimizi söyleyip, şikâyette bulunuyorlar.
Bunlarda bir panik, bir korku, bir korkuya dayalı adrenalin, sabahın körü suç duyurusu yapıp, sosyal medyada paylaşıyorlar.
Kargadan korksak darı ekmezdik.
Bundan sonra usta asker resmi geçitte belli olacak, kamuoyu ve devlet kurumları tarafımızdan delilleriyle aydınlatılacak.
Bunlar o kadar acımasız, vicdan yoksunları ki, tecavüz olayındaki iddialara muhatap bir tane gariban bayanı bulmuşlar, ellerindeki kamu, siyaset, medya ve para gücüyle kadıncağızı linç etmeye çalışıyorlar.
Biz de, “Metin Peker Didim'de” dedik, muhabbetlerine hasbıhal eyledik.
Kardeşlerim!...
Bundan sonraki yazımızda asil oyuncular yanında, konuk oyuncular da alacağız.
Kadıköylü Atabay'ın siyaset-devlet-iş dünyası-medya dörtlüsündeki marifetlerini, işbirlikçilerini, Didim'e karabasan gibi çöken, Didim'i - Aydın'ı - CHP ve Millet İttifakını tüm ülkeye rezil-i rüsva eden menfaat çarkının dişlilerini tek tek kıracağız.
Kardeşlerim!...
Gönlünüz ferah, yüreğiniz mangal gibi olsun...
Otağı kuracağız, Didim'i kurtaracağız...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.