Memleketimde siyasi hareketliliğin sokaklara döküldüğü dönemlerde tabir olunmuş ve sonrasında aşılması güç her durum için memleketimim insanı “Memleket yangın yeri” diye bir tabir edinmiş. Bu tabiri en çok da yapılan zamlardan sonra söyleriz.
Tabiri caiz ise memleketimin her yeri her konuda yangın yerine dönüştü.
Memleketimize olan Afganistan göçüde bu yangınlardan bir tanesi.
Biz, bir de çekirdek memleketimiz Aydın’ımıza bakalım…
Bizim dağlarımız genel itibariyle çam ağacı vb. gibi orman ağaçlarından olmayıp, orman işçiliği gibi köylüye sadece ek gelir sağlayan bir doğa yapısında da değil..
Dağları zeytin ve incir sıvalı Aydın’ım köylüsünün aracılığı ile halkının karnını da bu iki ağacın meyvesi ile doyuruyor. Şehirdeki birçok aile de köy kültürümüz aracılığı ile aileden gelecek bu ürünlerin desteği ile ayakta kalmayı başarmakta. İlimizin geçim kaynağı olan, bizim için kutsal bu ağaçlara göbekten bağlıyız…
Aydın’ın dağına düşecek bir kıvılcım, köylüsü ile birlikte kentlisinin de ocağını küle çevirir.
* * *
Güzel yurdumun dört bir tarafında özellikle turistik yörelerde ardı ardına çıkan orman yangınları düşündürücü. Yangınların denize yakın kesimlerde meydana gelmesi ayrıca dikkat çekici.
Aydın’da yetkililerin aldığı önlemler sayesinde şu ana kadar orman yangını haberi gelmedi. Bu ihtimali en aza indirgemek adına ormanlık alanlarımızda özel ağaçlandırma projelerinin uygulanması ve ormanlarımızın köylülerimize teslim edilmesi gerektiğinin doğru bir uygulama olacağını düşünmekteyim. Daha önce böyle bir özel ağaçlandırma projesinin Aydın’da uygulamaya konulacağı söylense de sonradan bu projenin Ankara’da bir siyasi tarafından engellendiği iddiası ortaya atıldı.
Ülkemizin orman arazisi büyüklüğü 207 milyon 031 bin 22 hektar kadardır. Ormanlarımızın coğrafî dağılışı incelendiğinde, yaklaşık 20.7 milyon hektar civarı orman arazimizin önemli bir payının, kıyı bölgelerimizde toplanmış olduğu görülür.
Coğrafî konum olarak da ormanlarımızın büyük bir bölümü, yangın tehdidi altındadır. Özellikle Kahramanmaraş’tan başlayıp, Akdeniz, Ege’yi takiben İstanbul’a uzanan 1700 km’lik sahil şeridinin 160 km derinlikteki bölümü, orman yangınları bakımından çok büyük bir hassasiyet göstermektedir. Akdeniz, ve Ege’deki ormanlıklarımız yangına daha hassas bölgelerdir. Bu ormanların turizm bölgelerine yakınlığı dikkat çekicidir.
* * *
Son dakika haberine göre, ülkemiz orman yangınlarıyla savaşıyor...
An itibariyle 3 ilde 7 noktada orman yangınları devam ediyor.
Tam orman yangınlarının ortasında, 28 Temmuz 2021 tarihinde Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren karara göre orman alanlarının tasarrufunu Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisine bırakıldı. Hangi alanların bu kapsama gireceği Cumhurbaşkanı tarafından belirleneceği söylense de yanan alanların bu kapsama girmeyeceği garantisi verilmemiş.
Bunu okuyunca ilimizin iktidar partili dört milletvekili Metin Yavuz, Mustafa Savaş, Rıza Posacı ve Bekir Kuvvet Erim aklıma geldi.
Hiç birisinden ses yok.
En azından kendi bölgelerindeki yerel yönetimlere “Hangi önlemleri aldınız?” diye sordular mı?
Bilen yok.
BŞB Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’undan ses yok…
Muhalefet partili üç milletvekilinden ses yok…
Diğer tek kişilik muhalefet milletvekili Adnan Sezgin’den ses yok.
Aydın’ı yönetenler farkındalar mı bilemiyorum; nefes aldığımız havamız, serinlediğimiz denizimiz, içtiğimiz sularımız, ayaklarımızı bastığımız topraklarımız tükeniyor. Milli konularda birlik-beraberlik ruhunu yeniden oluşturmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
Bir kıvılcım düşmesi halinde yerleşim yeri ovası ve dağı ile iç içe olan Aydın, Efeler ve diğer ilçelerin akıbetinin ne olacağını tek bilen YÜCE RABBİM!
Gene memleket yangın yeri, gene işimiz Allah’a kaldı..
İşi Allah’a havale etme zihniyetinden artık kurtulmalıyız.
Sevgiyle kalın dostlar…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.