Şehirlerin ruhu, ulaşım yönetimi, atık su yönetimi yazılarını tamamladıktan sonra, sıra katı atık yönetimine geldi. Katı atık yönetimini, en kaba hatları ile atığın toplanması, transferi ve bertarafı şeklinde üç başlıkta inceleyebiliriz.
Bugün atık bertarafını yazmaya başlayacağım. Başlayacağım diyorum zira çok detaylı bir konu. Başka bir günde atık toplanmasını da yazmam gerekiyor. Burada bulunan aktörleri de unutmadım elbette hepsine sıra gelecek.
2014 mahalli idare seçimlerine doğru, hemen tüm belediyelerde plan, program, bütçe, kurumsallaşma alanlarında bizim şirketimizle çalışma arzusu vardı. Bu husus, birazcık da belediye için bir seviye ifade eder hale gelmişti. Bu talep yoğunluğu içinde arz eden olarak lokasyondan iyi bir elektrik almaya kadar birçok kriterle çalışacağımız belediyeleri seçer haldeydik.
Bu ortam içinde atık bertarafı yapan Gaziantep, Denizli, Mersin, Adana, Aydın, Eskişehir, Hatay, Antalya Büyükşehir Belediyeleri ile Çanakkale, Batman, Bartın, Bolu, Düzce, Karaman il belediyelerinde plan çalışmalarına danışmanlık desteği verdik.
Yanlış hatırlamıyorsam Denizli’ye Hakkı Hakan Yılmaz’ı Gaziantep ve Hatay’a Hüseyin Soylu’yu, Mersin’e Önder Yeğen’i, Batman’a Erman Taşçı’yı, Çanakkale’ye Baki Kerimoğlu’nu, Meski’ye Hidayet Akman’ı göndermiştim. Eskişehir BŞB’de şu anda başkan olan dönemin genel sekreteri Ayşe Ünlüce ve Uğur Üstat ile birlikte çalıştık. Çok detaylı ve kaliteli bir çalışma yapmıştık. Aydın ve Bartın planlarını Sayın Murathan Bayrı ile birlikte yaptık. Plan anılarına başlasak konu iyice uzar, makale kitaba döner.
Anılan belediyelerde çalışma yaparken “atık” ne kadar kıymetli bir değer anlaşılamadığını gördüm. Atık bertarafı için belediyelerin bedel ödeyerek bu süreci yönettiğini şaşkınlıkla izledim. Atık aslında kıymetli bir değer ifade ediyordu ve bırakın maliyete katlanmayı, hem gereken yatırımları kendi gelirleri ile yapabilecek ve üzerine gelir elde edilebilecek bir sürece dönüştürülmesi gerekiyordu.
Planlara ek raporlarda, bu durumu güzelce izah ettik. Atık bertarafında belediyenin tüm işletme maliyetleri sıfırlanacak ve hatta yatırım maliyetleri de sistemden elde edilecek gelirlerin üzerine ihale edilebilecekti. İşte bu şekilde senelerce çöp diye unutulan, kimsenin yaklaşmadığı alanlar ekonomik bir değere dönüşecekti.
Ülkemizde hem bertaraf sahalarından gelir elde edilen hem de üzerine belediyeden dolayısıyla kent halkından para toplanan ucube sistemlerin varlığı da bilinerek bunları ortadan kaldıran bir yönetim modeli öngördük.
Raporlarımızda bu durumu şöyle ifade ettik;
“Çevre mevzuatının açık hükümleri ve atık sisteminin potansiyeli karşısında hala bertaraf için para ödeyen veya halkından katı atık bertaraf bedeli tahsil eden belediye yönetimleri kentine karşı ağır bir ihanet içindedir.”
Bu kapsamda Mersin’de atık bertaraf sahasının işletilmesine yönelik bir ihale yapıldı ve atık bertaraf sahalarının işletilmesinden kaynaklı gelirin % 42’si belediyeye % 58’i işletmeyi yapacak firmaya ait olmak üzere ihale sonuçlandı. Sanırım bu alanda ülkemizdeki belediye payı en yüksek orandır.
Sonrasında Aydın’da bir ihaleye çıkıldı. Tevafuk 2015 yılında, tam da bugün, ihale ilanı yayınlandı. İlanın yayınlandığı gün Aydın BŞB Başkanı Özlem Çerçioğlu, Mersin BŞB Başkanı Burhanettin Kocamaz, Adana BŞB Başkanı Hüseyin Sözlü, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç gibi plan hazırladığımız belediye başkanları ile “Her ne ararsan kendinde ara” diyen Hünkarın huzurunda, Hacıbektaş’ta festivalde, bir araya gelmiştik. Orada bu ilan üzerine atık yönetiminde gelinen noktayı ve bundan sonra asıl gelinmesi gereken yeri detaylıca anlatmıştım.
Bu konuyu “Atık İmtiyazının Devri” başlıklı bir yazıda kaleme alacağım.
Aydın BŞB Atık sahalarının yapılması, işletilmesi ihalesi, üst hakkı olarak, Mersin’de de ihaleyi kazanan firma tarafından yanlış hatırlamıyorsam gelirin % 7’si Büyükşehir Belediyesine % 93’ü ise ilgili firmaya kalmak üzere neticelenmişti.
Belediye payının bu kadar düşük oranda kalmasının temel nedeni, Aydın’da atık sahalarının çok ciddi oranlarda yatırım gerektirmesi, yeni lot sahalarının yapılma zorunluluğu, geri dönüşüm tesisi yapılma zorunluluğu, vahşi depolama sahalarının rehabilitasyonu, sızıntı sularının ortadan kaldırılması gibi ciddi bir yatırım yapılma şartlarından kaynaklanıyordu.
Bu konuda yüklenicinin belediyeye sunmuş olduğu ve belediyece onaylanan ciddi bir iş planı da vardı. Bu plana ne kadar uyulduğu hayati önem taşıyor aslında. Çünkü elde edilen gelirden belediyeye verilecek pay oranının düşük olmasının temel nedeni bu yapılması zorunlu yatırımlardan kaynaklanmaktaydı. İhalede belediyeye daha yüksek teklif, doğal olarak, bu yatırımların yapılacağı varsayımı adı altında verilmemiştir.
Yapılması zorunlu olan yatırımlar, hiç yapılmamış, ya da olması gereken kalite ve nitelikte yapılmamış, ya da öngörülen zamanlarda yapılmamış ise bu doğrudan belediye yetkililerinin kontrolünde bir firmaya sermaye transferi anlamına gelir.
Bu sermaye transferi konusunu şöyle hesap edebiliriz.
Bir vakit Sayın Bülent Bozbaş’ın tarafıma verdiği bilgiye göre, firma tarafından belediyeye bildirilen aylık gelir 600 bin dolar tutuyordu. 29 yıllık üst hakkı devrinde bertaraf sisteminden elde edilen toplam gelir 208 milyon dolar. Yani bugünkü değeri ile 7 milyar TL tutar.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere, ulaşımda nasıl yenilikçi ve ülkenin en iyi uygulamalarını iline, kentine getiren çalışmaları başlatmış ise, diğer tüm alanlarda da bunu yapabilmiştir Sayın Başkan Çerçioğlu. Doğru başlayan projelerin başlangıç amaçlarına ulaşamayışında bence en az kabahati olan kişide kendisidir. Bu amaçlara ulaşılamaması için birçok engel çıkmış, çıkartılmıştır.
Atık bertaraf yönetiminde de Aydın il sınırları içinde gereken çok büyük zorunlu yatırımları, belediyeye yük olmaktan çıkartıp, sistemin kendi gelirleri üzerinden bir firmaya ihale etmiş, belediyeyi ve kenti büyük bir yükten kurtarmış üzerine sistem gelirlerinden % 7 gelir elde eder hale gelmiştir. Bunlar herkesten önce Sayın Özlem Çerçioğlu’nun başarısıdır. Her zaman söylediğim gibi kentini bu denli seven, işi ile bütünleşmiş, belediyesine bu denli hakim bir belediye başkanı tanımadım. Atık yönetiminde bunun çok daha küçüğünü başaranların yaptığı reklâm ortada iken Aydın BŞB bertaraf sisteminin kurulmasının kente olan katkılarının reklâmını neden yapmaz 10 senedir hiç anlamam.
Peki atık bertaraf yönetim sistemi, sonrasında, bu harika başlangıç hedeflerine ulaşmak yerine, Eman Enerji isimli bir gruba Türk belediye tarihinde görülmemiş bir sermaye transferine dönüşmüş olabilir mi?
Bu ihtimali 3 ayrı başlıkta yazmaya, incelemeye, araştırmaya devam edeceğiz ve sadece olanları yazacağız, kararı okuyucu verecek.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.