Mersin-Aydın hattındaki FETÖ kumpasına ilişkin gerçekleri ortaya koymamız, Türkiye gündemini sarsan haber ve makalelerimiz ardından biraz köşemize çekilip, yansımalarını takip edelim istedik.
Yok arkadaş yok!. Ortalık öyle ipini sapını koparmışlarla dolu ki, sırtlarını haberden, başlarını makaleden eksik etmeyeceksin...
Sahte hesaplardan bizlere bile FETÖ’cü demeye kalktılar. Ki Yalçın Yıldırım ile Metin Can'ın, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle ömür boyu mücadelesini devlette bilir, Aziz Türk Milleti de.
Yıl 2007...
Dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan'ı, “AK Parti de tarikat-cemaat savaşları” başlıklı yazımızla uyarmışız. FETÖ’nün devlet içinde devlet, hükümet içinde hükümet, parti içinde parti olduğunu, güçlenmelerini takip ilk hedeflerinin kendisi olacağı sözleriyle uyarmışız. Bize inanmamışlar, Zekeriya Öz denen, Aydın'ın Çine İlçesi'nde savcılık yapıp her türlü melanete bulaşan kaçak hain konusunda ikaz etmişiz, bizlere Ergenekoncu demişler, gitmişler o hainin altına zırhlı Mercedes vermişlerdi.
Zekeriya Öz'ün ne mal olduğunu yazmamız ardından, Cumhuriyet ve Aydınlık, Aydın İline kadar gelerek bilgileri bizden almışlardı.
Yalçın Yıldırım ile beraber çıkardığımız gazeteler baskın üzerine baskın yiyor, yolda gördüklerimiz selam vermekten korkuyor, millet sanki bizler kara vebalıymışız gibi bizlerden kaçıyordu.. Hatta resmi ilan alma hakkımız bile gasp edilmişti..
Doğrularımızdan hiç şaşmadık, mücadelemizden tek geri adım atmadık, tarih bizi haklı çıkardı. Tabii ki o dönem susturmak için bizlere her türlü zulmü uygulayan hakim-savcılar dahil FETÖ üyelerinin hepsi, hem de mahkemelerde yaka paça alınıp, bedellerini ödediler.
Yıllar sonra cezasını çekip tahliye olan, ünlü isimlerden birini gördüm. “Bizim koğuşlarda herkes senden söz ediyordu. Yazdığın kim varsa hepsi cezaevine girdi” dedi. “Yine olsayine yaparım. Sizlere az bile” cevabını verdim.
İşte bizler gibi FETÖ’nün ölüm listesine bile girmiş adamlara, sahte hesaplar açan şarlatanlar, Fetö’cü demeye kalktılar. O şarlatanların kim olduklarını çok iyi biliyoruz. Bu şarlatanların hedefi olmamızdaki asli neden, Erkan Karaarslan kumpasını ortaya çıkarmamız.
Memleket o hale gelmiş ki gerçek FETÖ’cüler çoktan tahliye oldu, kimileri servetlerini geri kazandı, kimileri yurt dışında yeniden palazlandı, kimilerinin akrabaları bakan dahi oldu,
FETÖ’cü olmayanlar, FETÖ’cü olmadıklarını ispata çalışıyorlar.
Biz Erkan Karaarslan ile ilgili devlet kayıtlarına ulaşmasak, FETÖ ile en küçük ilişkisini görsek hiç bu kumpasın çökertilmesine yardımcı olur muyduk?
Duygusal davranmayalım diye Erkan Karaarslan ile değil, Avukatı Emre Kılıçarslan ile temas kurduk. Tüm belgelerimizi, tüm delillerimizi, tüm mahkeme kayıtlarınızı ondan temin ettik. Aydın ayağında ise zaten kendi tanıklıklarımız, belgelerimiz, bilgilerimiz mevcuttu. Hele hele kumpaslarına alet olmayan savcıları, hakimleri, devlet görevlilerini itlikle, kopuklukla, FETÖ’cülükle itham eden, hatta yetmezmiş gibi onları hesap sormakla tehdit eden tam porsiyon kumpasçı Haşmet Aysan ile yarım porsiyon kumpasçılar Servet Töz-Serhan Seyhan'ın kumpaslardaki rolleri, tarihe geçecek takdire şayan nitelikte. Hala da devam ettirme çabasındalar.
Sabah Grubu!.. Akıllanmaz mısınız hiç!.
Daha önce de işletti sizi Haşmet Aysan, Ümmü Gülsüm Altınel hakkında yaptığınız haberde. Sizlere “Belediyeler İmamı'na ihale vermedi diye sürüldü, mobing davası açtı kazandı” diye haber yaptırdılar.
Birincisi o bayan sadece gerçekleştirme görevlisi, ihale komisyon üyesi değil.
Yani ihale verme gibi yetkisi yok.
İkincisi o bayan Aydın BŞB Teftiş Kurulu tarafından, Erkan Karaarslan hakkında düzmece evrak düzenlediği için tanıklar ve belgelerle tespiti yapılıp, cezalandırıldı.
Sizin yapacağınız gazetecilik bu mu?
Millet size gözüyle gülmesin de neresiyle gülsün?
Haberiniz yoksa MASAK Erkan Karaarslan'ın tüm mal varlığını da çıkardı.
FETÖ ile en küçük bir ilişki olmadığı gibi, hesaplarında 2 milyon lira çıkmış.
O süreçte yanında çalışan 114 kişinin alacakları, vergileri, masrafları düşmüşler, geriye 140 bin lirası kalmış. Avukat parası bile değil.
Nerede bu sizin yendi dediğiniz milyonlar?
Siz Gazetenizi bedava mı satıyorsunuz, aldığınız reklâmları bedava mı yayınlıyorsunuz ki millet yaptığı işin karşılığını almasın?
Haşmet Aysan gibi birinin elinde oyuncak olduysanız, o da sizlerin çapını gösterir. Kafanızı ister duvara vurun ister taşa, içinde akıl yoksa Allah ne yapsın sizdeki başa...
ŞEYTANA ACIDIK...
İş bu durumdayken Erkan Karaarslan hakkında bir davada terennüm ettiği 303 yalan beyan ile yüz yılın yalancı tanıklığına aday gösterilmesi elzem olan Haşmet Aysan, Kabe resmi paylaşmış, ihram içersinde poz vermiş.
En çok da Şeytan için üzüldüm.
Malum Hac farizasında Şeytan taşlanır. Hacı Haşmet Bey belki umreye gitmiştir, yine de şeytan taşlama bölümüne ziyarette bulunmuşlardır. Emin olun ki, şeytan hicap duymuştur. Dile gelse yine emin olun, “Ulan bunca yıllık şeytanım, hiç bir şey gücüme gitmedi de, Haşmet Bey'in attığı taşa ar ettim. Her şeyi unuturum, bir davada mahkemece tespitli 303 yalan beyanla rekor kıran, mesleğini yapması bile kendi devletince yasaklanan Hacı Haşmet Efendinin attığı taşı unutamam” demiştir.
Haşmet Bey ile kumpastaki eski çırakları Servet Töz ve Serhan Seyhan'a da kötü haberlerim var. Haşmet Aysan'ın yanındaki diğer yalan beyanın sahibi Şaban Demirtaş'ın Yalçın Yıldırım ve benim hakkımda yaptığı suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.
Arkadaş kamu görevlisine hakaretten suç duyurusu yapmıştı. Biz de Aydın BŞB Teftiş Kurulu’nun Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne konu olan düzmece raporları düzenledikleri için bu beş kişiye verdikleri cezayı ortaya koyduk, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin Haşmet Aysan ve Şaban Demirtaş hakkındaki tanıklar yalancı, beyanları yalan müzekkerisine dikkat çektik, “Devlet memurunun görevi kanuna aykırı evrak düzenleyip, yalancı tanıklık mıdır?” sorusunu yönelttik. Biz haklı çıktık.
Şaban Demirtaş!.. Senin maaşın benden de kesilen vergilerle ödeniyor.
Hesapta dini bütün gibi geziyorsun, yalan beyanlar, düzmece evraklarla insanların hayatlarının karartılmasına alet oluyorsun.
Nadim olup adaleti ve halkı yanılttım, kul hakkı yedim diyeceğine, hala Haşmet Aysan-Servet Töz ikilisinin ağzıyla hareket ediyorsun.
BUÇUK KUMPASÇILAR SERVET TÖZ - SERHAN SEYHAN
Sıra geldi Haşmet Aysan yetiştirmesi, Servet Töz-Serhan Seyhan ikilisinin ne olduklarını kamuoyuna aktarmaya.
Servet Töz, gazetecilikten yetişen biri değildir. Bir sitede köşe yazarlığına başladı, sonra kendi sitesini kurdu. Rüşvet yemez, kul hakkı yer. Biraz sinsi ve kindardır. Şark Kurnazı denen cinsten. İnsan yanlışı, hatası ortaya çıkarsa özür dilemesini, helalleşmesini bilir dimi? Haşmet Aysan-Servet Töz-Serhan Seyhan sacayağında, insanı insan yapan bu değerleri bulamazsınız.
Erkan Karaarslanile 25 kişinin hayatının karartıldığı, adaletin felç, devletin pert, milletin paranoyak olmasına yol açan kumpasta gerçekler ortaya çıkmasına, hepsini devlet belgeleriyle ortaya koymamıza rağmen, hala aynı yolda arkadaş.
Çünkü Aydın 1. Ağır Ceza ile Mersin’deki kumpasta kullandıkları Şaban Demirtaş ile Ümmü Gülsüm ve diğerlerini güzelce kurgulayan iki kişiden biridir Servet Töz. HTS kayıtları zaten bunları ortaya döker.
Yukarıda dediğimiz gibi... Servet Töz rüşvet yemez ama daha da kötüsünü, hem de en kötüsünü yapar, kul hakkı yer.
Korkuyorlar, çünkü eninde sonunda adalet yerini bulacak, devletin akladığı Erkan Karaarslan mahkemede de aklanacak. İşte o zaman herkes bir birini satacak. Hepsi sadece Haşmet Aysan değil, Sevet Töz'ün de kendilerine tavsiyelerde bulunup, yalan beyanlara katkıları olduğunu söyleyecek.
İş bu yüzden helalleşmek yerine, ha bre her haberin içine Erkan Karaarslan'ı sıkıştırma gayretinde. Bunlar sizi uzun vadede hukuktan da, kamu vicdanından da, tarih karşısında vereceğiniz hesaptan da kurtarmaz. Kaldı ki Servet Töz'ün yediği kul hakkı, Erkan Karaarslan ve diğer Mersin mağdurları ile de sınırlı değil.
Bir ara İzmir-Aydın FETÖ Borsası ilişkisi haberleri yaptı.
Bu haberlerin resimleri dahil tamamını, A3 haber isimli sitede, eski istihbaratçı Fatih Öztürk'ün makale ve yazılarından kopyaladı.
O haberleri yapan gazetecilerin kimileri silahla yaralandı, kimileri cezaevlerine girdi, kimileri hala tehdit ediliyor.
Onların merminin ucunda yaptığı haberleri alıp afiyetle kullanan Servet Töz, kaynak bile belirtmedi. Buna yazım dünyası ve halk dilinde, “İntihal” yani, “Fikir hırsızlığı” denir.
Sonra da iş yapmış gibi gerine gerine gezdi.
Ben devlet kayıtlarına ulaşıp Mersin-Aydın FETÖ kumpasını açıklamaya başladığımda mahlasla haber yapıp, adımı vermeden beni menfaat karşılığı taraf değiştirmekle itham etmişti bu arkadaş. Gel gelelim Hacı Haşmet Efendi hakkında tek kelimesi yok bu intihalci arkadaşın. Çünkü eski kumpas ortakları olurlar. Onlar sürdürmeye niyetliler, bizler de onları deşifre etmeye devam etmekte kararlıyız.
Son olarak medya dünyasına girmesinde benim de dahlim olan ve bu pişmanlığı bir türlü kafamdan silemediğim Serhan Seyhan'a gelelim. TV-DEN’de Emin Aydın ile yaptıkları programda herkese her yere salladı, Emin Aydın Hacı Haşmet Efendiyi gündeme getirince, lafı sağa sola çekiştirdi.
Bunlar aynı kumpasın sacayaklarıdır.
Serhan Seyhan kitap yazacakmış. Adını “Bu kumpaslarda biz üç kişiydik” diye yazarsın. Bir de tüm kamuoyu şu noktaya dikkat etsin. Önüne gelen hakkında ağızlarına geleni söyleyen Hacı Haşmet Efendi-İntihalci Servet Töz ve Küçük Haşmet lakaplı Serhan Seyhan, eski Efeler Belediye Başkanı Mesut abilerine hiç dokunmazlar.
Ki o dönemde Efeler Belediye Binası yapıyoruz diye hesapta yarışmaya çıkıldı, 2 milyon liraya proje çizdirildi. Binanın kabası biterdi o parayla. Bir partide 200 bin liralık mısır patlağı alınmış gösterildi. O sene hiç asker çıkmayan köyde asker yemeği verilmiş gibi faturalar kesildi. Daha niceleri...
“Oğlu geçen yıl Ankara’nın göbeğinde 7 milyonluk işyeri aldı” dediler. Hatta gider ayak bir mimarla sözleşme imzalamış. Ederi onun da 7 milyon. Efeler Belediyesi yani Aydınlılar o milyon havaya gidecek parayı ödeyecek.
Bu gazetecilik kisvesi altında faaliyet gösteren üçlü, hiç bunlara girmezler, giremezler. Zamanı gelince ben dökeceğim, Hacı Haşmet Efendi'den başlayıp, tek tek hepsini ortaya koyacağım. O kitabı siz yazmazsanız da biz yazacağımız kitapta, üçünüz için ayrı bölüm açacağız.
“Her kumpasta üç kişiydiler, bütün haltları beraber yediler” diye yazacağız...
Aydınlılar ve devlet-siyaset kurumları iyi tanısın bu üçlüyü.
Bunların bastığı yerde ot bitmez, bunlardan memlekete zarardan başka hiç bir şey gelmez...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.