Didim Beton Santralleri sorunu, yine aynı şahıslar eliyle alevlendirildi.
Kim bunlar;
Didim belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay,
Efe Beton sahibi Kemal Pehlivanoğlu,
Gazeteci Durmuş Tuna…
Peki neden?
Aydın Valimiz beton santralleri sahiplerini çağıracağı öğrenildiği andan itibaren, Durmuş Tuna-Erol Özhavutçu gibi isimler (ki isimleri medya kulislerinde haber yapmamak için 100 bin lira istedikleri iddiasıyla çalkalanır) kara propagandaya başladılar.
Aydın Valisi firma sahiplerini haklı bulur, onlara yeniden açma izni verir korkusuyla.
Ertesi gün ise Didim Belediye Başkanı Atabay Aydın Valimiz ile görüşmeye gitmeden önce yine bir yaygara.
Durmuş Tuna ve Erol Özhavutçu’dan tabii ki…
Durmuş Tuna yollarda, hem de kamyoncularla çekim yapmış. Ne tesadüfi bir zamanlama… Efe Beton Söke’den beton getiriyor yaygarasına başlamış. Hem de görüntülü bir tiyatro. Kamyoncularla röportajlar falan.
Tezgahı önceden kurmuşlar. Sayın Aydın Valisi’ne, “Beton uzaktan gelmez diyenler haksız. Bakın elin oğlu çekiyor” mesajı vermeye çalışıyorlar.
Sayın Aydın Valisi;
Sorum tek; Efe Beton, Söke’den beton getirebiliyorsa o halde neden Didim’de, hem de zeytinlik yasasına muhalefetle beton santrali kurmuş?
Tüm kamuoyuna sorumu bir kez daha tekrar ediyorum;
Söke’den beton getirebilen Efe Beton, Söke’den beton çekmek varken neden Didim’de beton santrali kurar?
ACEMİ TEZGAHTARLAR VE MARİFETLERİ
Sayın Valim…
Kimseden yana taraf olmadan, gerçeklikleri tek tek ortaya koyup, konuyu sizlerin vicdanına bırakacağım.
Önce sorularla başlayalım;
1- Didim Belediye Başkanlığı sizlerden önce başlayan süreçte Aydın Valiliği ve ilgili kurumlardan arazinin tahsisini istedi. Resmi evraklarda taşınmazın belediyeye devri için, “Mera vasfını yitirmiş arazi” vurgusu yer alıyordu. Diğer resmi kurumların evraklarında yine, “Mera vasfını yitirmiş alan” deniliyordu. Peki, Aydın Valiliği ve ilgili kurumlar araziyi Didim Belediyesi’ne devrettiği halde, Didim Belediyesi ot parasını dahi yatırdığı halde, neden sonradan araziyi almaktan vazgeçti?
Arazi sonuçta bir devlet kurumundan diğerine geçecekti. Didim Belediyesi de alanda imar çalışması yapabilir, beton santrallerine yetecek kadar 30 dönümlük yer ayırabilirdi. Araziyi isterse bu santrallere kiraya verip belediyeye sürekli gelir temin elde edebilir, isterse imara açılamaz, amacı dışında kullanılamaz şerhi düşebilirdi. Oradan da şu an iflas etmiş belediye kasasına yaklaşık 200 milyon lira girebilirdi?
Peki neden bu yolu da seçmedi?
2- Arazi tüm kayıtlarda, “Vasfını yitirmiş mera alanı” şeklinde geçerken sizce bazı medya mensubu geçinenler neden sürekli “mera alanı” diye yalan propaganda yapıyor, neden bu yalan beyanlarını sürekli tekrar edip, halkı inandırmaya çalışıyorlar?
3- Santrallerin kapatılma gerekçelerinden biri, halk sağlığı. Aynı yörede bulunan sanayi sitesi, parke taşı fabrikaları ve Didim Cumartesi Pazarı’na 200 metre mesafede kurulan Belediye Beton Santrali halk sağlığı için tehdit değil mi?
4- Madem Söke’den beton gelebiliyor, o halde Didim Belediye Başkanı Söke’den temin etmek yerine mühürleri kırdırıp, 85 milyon lira değerinde betonu neden Didim’deki santrallerden aldı?
Sırada cevaplar var.
İlk sorunun yanıtlarını bulabilmek için, kim kimdir önce onu bilmeli.
Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’ın, bir ortamda aynen şunu söylediği öne sürülüyor; “Önce santralleri buradan çıkarır, 2023’de iktidar olduğumuzda istediğim gibi planlarım…”
Sayın Valim; Belediye Başkanı’nın sarf ettiği öne sürülen sözler buysa, sizce gerçek amacı nedir? Cevaplar içinden bir soru daha çıktı, gördüğünüz gibi…
Geçmiş sürece haklı olarak tam vakıf bulunmadığı için, Sayın Valimize bağlantıları tek tek biz kuralım.
Bu işin planlanıp uygulanması, Ahmet Deniz Atabay-Kemal Pehlivanoğlu-Durmuş Tuna ve diğer medya cazgırlarınca yapıldı.
Efe Beton Sahibi Kemal Pehlivanoğlu, aynı zamanda Atabay’ın yakın arkadaşı, CHP’li Belediye Meclis Üyesi Ali Çağlar’ın ağabeyinin kızıyla evlidir. Ali Çağlar ise Didim Belediye Başkanı Atabay’ın kendi evinde çektirdiği seks kasetinde görüntüleri alan kişidir. Lakabı bu yüzden, “Kadrajcı Ali” kalmıştır.
(Özel hayatları ve ahlaki yoksunlukları kendilerini ilgilendirir. Bizi ilgilendiren bu ahlak dışılıkların nasıl kamu aleyhine faaliyetlere dönüştüğünü, kanıtlarıyla ortaya koymaktır…)
Efe Beton, yani Kadrajcı Ali ailesinin damadı, Didim Belediyesi ile ilişkilerini iki isim üzerinden sürdürmektedir. İlki Kadrajcı Ali amcasıdır. O yüzden zeytinlik alana hem de zeytin yasasına muhalefetle kurduğu santrale göstermelik cezalar kesilerek, yasa dışı faaliyetlerine göz yumulduğu açıktır.
Çıbanbaşı Efe Beton gerçek sahibi Kemal Pehlivanoğlu, aynı zamanda bankalara yüklüce borçlarıyla anılır. Bu yüzden hisseler, yakınlarının üzerine gösterilir. Fakat beton santralinin gerçek sahibi olduğu, kiralık kalemi Durmuş Tuna tarafından itiraf edilmiştir. İtiraf kayıtlarımızda mevcuttur.
Hatta Durmuş Tuna aynı yazısında, “Diğerleri mera alanında. Efe Beton birkaç eksiğini tamamladığında, faaliyetlerine devam edebilir” diyor. (Mera vasfını yitirmiş araziye, kasıtlı mera alanı diyor. Halkta tepki oluşması için..)
Bu aslında, sektöre çökme operasyonunun itirafıdır. Diğerleri kapatılacak, tek Efe Beton açık kalacak. Didim’deki tüm inşaat sektörü, zorunlu bunlara bağlanacak. İstediği fiyata mal verecek. Borçlar sıfırlanacak, üzerine bir de servet sahibi olacak. Tabi Durmuş Tuna ve diğer kiralık kalemler de, buradan sürekli nemalanmaya devam edecekler.
İşte Sayın Valim bu Kemal Pehlivanoğlu ile kiralık kalemi Durmuş Tuna, tüm gün boyunca sizi etkilemek adına, “İşte işte gördünüz mü… Efe Beton Söke’den beton getiriyor” yaygarasını bastılar.
Acemi tezgâhçılar. Yine yakalandılar. O zaman Kemal Pehlivanoğlu Söke’den beton getireymiş. Neden gidip Didim’de santral kurmuş?
Sayın Valim… Sizi etkilemek adına başka süreç de yaşandı.
Şimdi o isme geliyoruz. Reşit olmayan bir kıza cinsel istismar- tecavüz iddiasıyla hakkında şikâyette bulunulan, tüm delillere ve savcılığın tutuklama talebine rağmen serbestçe gezen, Aydın Adliyesi ve Emniyeti’nin isyanına rağmen hala işleri yürütmekle meşgul, Didim Denizköy Muhtarı Bünyamin Karhan.
Bünyamin Karhan, Efe Beton’un resmi değil gayri resmi ortağı. Bir firmaya mal verip karşılığında BMW marka araç alıyorlar. Kemal Pehlivanoğlu bu aracı Bünyamin Karhan’ın altına veriyor. Bünyamin Karhan da firmanın yüzde 25 ortağı olduğu söylemleriyle kapı kapı Efe Beton mallarını pazarlıyor. Efe Betonla iş yapanların, belediye, valilik ve diğer kurumlardaki iş ve sorunlarının süratle çözüleceği vaatleri veriliyor.
Hatta 2 yıl önce BMW marka araçta, ruhsatsız silahla yakalandığı belirtiliyor. Davası sürüyormuş. Şahıs süper muhtar. Kaçak silahla yakalanmış, serbest. Hakkında delilleriyle reşit olmayan kıza cinsel istismar iddiasıyla şikayet var, yine serbest. Ve tüm bunlara rağmen, hala da muhtar…
Efe Beton adına mal pazarlaması ve iş takipleri yapan Bünyamin Karhan, aynı zamanda Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’a en yakın isim. Haberlerimizde yayınladığımız fotoğraflarda, Başkanı Atabay dahil Didim Belediyesi yönetimi ile Garnizon Komutanını ip gibi masaya dizmiş, karşılarında dokuz köyün ağası gibi oturduğunu halkımızla paylaşmıştık.
Hatta halkın arazisine halkın parasıyla yapılan ve halka ücretsiz izin vermesi gereken Didim Amfitiyatro da, Bünyamin Karhan’ın işletmesine tahsis edilmişti.
Bünyamin Karhan’ın diğer bir yakın ilişkisi, Antalya’ya giden Vali Muavini Mustafa Hulusi Arat. Onunla olan can ciğer samimiyetini belgeleyen fotoğrafları da yayınlamıştık.
Gördüğünüz gibi Efe Beton’un gizli ortağı olduğunu söyleyen mal pazarlamacısı Bünyamin Karhan, aynı zamanda Vali Yardımcısı Hulusi Arat ve Belediye Başkanı Deniz Atabay üzerinden, Efe Beton yararına sizlere iletilen saptırılmış bilgilerin ulağıydı.
Duyduğumuza göre Mustafa Hulusi Arat, Mülkiyeden sınıf arkadaşınızmış.
Ama biz Devlet İdaresi’nde Atatürk’ün şu sözünü biliriz;
“Ben namuslu bir adamım. Benimle beraber olanın da namuslu olması gerekir…”
Kusura bakmayın Sayın Valim. Allah’ın bildiğini kuldan saklayamam. Böyle kişilerle ilişki içerisinde olan biri değil sınıf arkadaşım, öz babam olsa aynı camide abdest almam. Onun verdiği bilgilere değil, hukuki ve vicdani gerçeklere bakarım. Çünkü bu kamusal bir yükümlülük. Aydın’da yaşayan bir milyon üç bin insanımızın kaderi, sonuçta sizlerin atacağı imzaya bağlı.
Unutmadan… Şu Vali Yardımcısı Hulusi Arat ile boy boy resim çekilen cinsel istismar yani tecavüz zanlısı süper muhtar, geçenlerde Belediye Başkanı Atabay ile yan yana konser izlemişler. Bir birine benzeyen kuşlar beraber uçar diye boşuna dememişler Sayın Valim. Bu tür özel ve kirli ilişkiler, kamu yönetimine nasıl kanser gibi sirayet ediyor, nasıl devlet adabı, millet ahlâkını, toplumsal dengeleri bozuyor, aşikar değil mi Sayın Valim…
HALK DÜŞMANLARI
Sayın Valim…
Şimdi sizleri çembere alıp dört yandan yanlış bilgi aktarma çabasındaki bu organizasyonun, medya ayağına geçelim.
Sürekli yaygara yapan ve sizleri hedef alma cesaretine sahip gazeteci kisveli meczup Durmuş Tuna isimli şahıs, bu yapılanmanın baş cazgırıdır.
Daha önce hakkında, “Beton santrallerine gitti. Yazmamak için yüz bin lira istedi. Vermediler” iddiaları ayyuka çıktı diye yazdığım bu halk düşmanı, daha sonra Efe Beton ile başlangıç 80 bin anlaştı diye yeni iddialar ulaştı.
Gördünüz mü Sayın Valim… Bir tarafa gidiyor yazmamak için 100 bin lira istiyor, alamayınca diğer tarafa gidiyor, 80 bin liraya onlara tetikçilik yapıyor.
Aydın’da herkes bilir ki, bu gazeteci kisvesindeki şahıs, menfaati olmadan Kabe yolcusu karıncaya damla vermez.
Bunlar aynı zamanda halk düşmanıdır Sayın Valim…
Sizi etkilemek için gün boyu yayın yapan bu şahıs ve sonradan devşirdikleri Erol Özhavutçu hangi yaygarayı yaptılar?
“Mühür fekki yapan yani mühür kıran santraller, beton satıyor. Devlet yok mu? Kanun yok mu? Bunlara kim müdahale edecek?”
Oysa gerçek neydi;
Didim’de yapılan Devlet Hastanesi inşaatı yarım kalmaması için ilgili kurumlar ve belediye, Ufuk Beton isimli santralden, devletin bilgisi dahilinde beton temin ediyor. (Bu arada Efe Beton ve cazgırı Durmuş Tuna’nın dediği gibi Söke’den beton gelebiliyorsa, Hastane inşaatı için neden getiremeyip mühür fekki yaptırılmış, acemi tezgahtarlar onu da açıklasın…)
Didim özellikle yazları milyonlarca turisti ağırlayan bir yöre. Bunlar istiyorlar ki o hastane yapılmasın, insanlar ölüme terk edilsin. Bunu da kaos çıkartıp, aradan malı götürmek için yapıyorlar… Sayın Valim… Didim’de sürekli ikamet edenler, turizm mevsiminde dolan mahşeri kalabalık acil müdahale için Söke’ye daha ağırları için Aydın’a kadar geliyor. Yani zamana karşı ölümle yarışıyorlar.
Tekrar vurgulayalım; Bu halk düşmanları, çıkar uğruna gerekirse o hastane yapılmasın, acil müdahale gerektiren hastalar gerekirse ölüme terk edilsin istiyorlar.
Eğitime yetişmesi gereken okul inşaatları da var. Bu halk düşmanları yarın Didim’deki beton santralleri onlara versin, onu da istemiyorlar.
Didimliler!.. İyi tanıyın bu Durmuş Tuna, Erol Özhavutçu gibi halk düşmanlarını… Hani belediye başkanınızın hesapta medya silahşörlerini… Kendi çıkarları için gerekirse insanlar ölsün, çocuklar eğitim almasın diye ortalığı yıkıyorlar.
Halk düşmanı bunlar bildiğiniz halk düşmanı… Bunu da gazetecilik adı altında yapıyorlar. Bu halk düşmanlarının kara propagandalarına, yaygaralarına bakılıp karar mı alınır Sayın Valim?
KARA KIŞ…
Beton santrallerinde mağdur olan 200 aileyi saymadım bile. Alan çalışması için fotoğraf çekerken, beton santrallerine gidip gelen garibanları gördüm. Hepsi mührü görünce boynu bükük, korku ve endişe dolu gözlerle geri döndüler.
Kara kış geliyor Sayın Valim kara kış…
Bu insanlar evlerine nasıl ekmek götürecek? Çocuklarının ihtiyaçlarını nasıl karşılayacak? Nasıl odun kömür alıp ısınacak?
Önce kaos çıkartıp sonra o kaostan nemalanan halk düşmanı Durmuş Tuna, Erol Havutçu gibi gazeteci geçinenler sıcacık evlerinde sefa sürerken o garibanların çoluk çocukları, yerdeki boş gofret paketine bile iç çekerek bakacak.
Sayın Valim!.. Bakın her şeyi devletteki evraklar, tanık olduklarımız ve vicdan muhasebesiyle aktardım. Burada sadece Didim’de sektöre çökme çabası değil, ilerideki imar vurgunu planları da vardır.
Bunların sahipleri de rantçı denilen beton santrali sahipleri değil, yukarıda isim isim, cisim cisim saydıklarımızdır.
Dallas bunların yanında Kandil programı gibi kalır Sayın Valim…
Artık iş sadece hukuka değil, sizlerin vicdanına kaldı.
İrade sizde… Çünkü, işin çünküsü var…
Size, “Mera vasfını yitirmiş arazi” vurgulu kendi resmi yazışmalarını dahi gizleyip yanlış bilgi veren Didim Belediye Başkanı etiketli şahısla çözülür mü bu sorunlar?
Bu arada bu gazeteci kılıklı, çorbacı cazgır, yalan makinesi Durmuş Tuna gibi beton santrali sahiplerine gidip, “Şu kadar verirseniz haber yapmam, bu kadar verişeniz lehinize haber yaparım” gibi tek bir düşüncemiz, tek bir faaliyetimiz olmamıştır.
Biz bir örgü içerisinde ekonomik-siyasal-sosyal ve kamu yönetimi açısından kim haklı kim haksız, kim ne peşinde o gerçeklikleri ortaya koyduk…
Vicdan ve irade sizindir…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.