Sivil toplum kuruluşları, adı üzerinde kişilerin herhangi resmi bir kuruma bağlı olmadan, kendi özgür iradesi ile maddi beklenti içine girmeden, fikir üretme ve iş gücü ile gönüllü hizmet vermesi ile oluşur.
Sivil toplum kuruluşları gönüllülük esasına dayalı niyetlere, iş ve fikir gücüne muhtaçtır!
Sivil Topluk Kuruluşlarındaki (STK) bu görevlere gönüllülük esasını kabul etmiş gibi görünüp, konuma yerleştikten sonra kendi yaptığı ticaret için pazar kurup, müşteri toplamak için yerleşen insanlar mevcut.
Amaçları gönüllülük esası değil, müşteri toplamak.
Hatta bulunduğu kuruluşun mekânında makam koltuğuna oturup, yaptığı ticaretin pazarlığını yapan İNSANCIK tanıyorum.
Defalarca da pazarlıklarına şahit oldum. Bu konum, statü, iş yeri mekânı çalmaktan başka bir şey değil!
Yani bu hırsızlığın başka bir yolu.
Bu sahtekârlığa göz yuman ve gönüllülük esasındaki hizmetinin karşılığında, bu kadar kullanım hakkını hak ettiğini iddia eden, bu yüzden bunlara göz yuman CANCANLAR da tanıyorum.
Hak ettiklerini iddia ettikleri hakedişleri, başarılı olsa bile bu konuyu kabul etmiyorum.
Hayata geçirdikleri her proje ile bağlı oldukları kurumu rezil edip, zarara uğratmaktan başka bir meziyetleri de olmadı.
Hala aynı başarısızlık ve rezalet ile devam etmekteler.
STK’lara kendi çıkarları için gelip kullanan kişilerin, diğer aile fertleri için de benzer konular, bazı kişiler aracılığı ile yazmam için tarafıma iletildi.
Aile fertlerinden birisinin daha, bulunduğu kuruma yapılan bağışları makbuz kesmeden çekmecesine attığını, bu şekilde yıllarca hatırı sayılır gelir elde ettiğinin şahitliğini de yapabileceğini iddia edenler var.
Anlaşılan o ki ailece çok can yakmışlar.
* * *
Kendi kuruluşunun ilk bir yıllık geliri sorulup, defter bakılmak istendiğinde, kalem oynatan kişi tarafından “Sen orayı karıştırma” dendiği bizzat tarafıma iletildi.
Yaptıkları kişisel ticaretlerinde de müşterilerine yaşattıkları açlığı ve rezaleti de anlatmak isteyen kişilerin sayısı epey yüksek.
Size bunlar gibi birçok konuda bildiklerimi delillendirebilirim.
* * *
Son günlerde bana iletilen bilgiye göre CANCANLAR biri, kendilerinden birisinden hakkım olmayan parayı aldığımı iddia etmiş.
Bu konu ile ilgili delillerim ve şahitlerim var ve sosyal medya hesabımdan bunları uygun bir dil ile açıklayacağım.
Şimdiiiii!! Yukarıda saydığım meziyetlere sahip olan birisinin benim tarafımdan dolandırılması mümkün müdür!
Böyle bir çakal dolandırılabilinir mi?
Anlaşılan ve o zaman da fark ettiğim şudur ki; asıl dolandırılmak istenen benim!
Fark kettim, çünkü daha önce bu şekilde dolandırılanlar tarafından uyarıldım.
Peki CANCANLAR bu işin neresinde? Neden bunlara göz yumuyorlar?
* * *
BUNDAN SONRA….!
Beni tanıyanlar bilirler, kimsenin işine karışmam ve…
Bu anlattıklarımın daha fazlasını da biliyorum.
Neler bildiğimi onlar da bildikleri için, hiçbir şekilde kendilerini savunamıyorlar.
Yani ben iyi sır tutan birisi olmakla kalmıyorum, bu bildiklerim beni ilgilendirmediği için, hiçbir konuya alet etmiyorum, çünkü fıtratıma uygun değil; hiçbir hemcinsime zarar vermemek için direnirim.
Dostlarıma, hayatıma ve konularıma müdahale edilmesine de izin vermem.
Bir sorun görürsem direkt muhatabına gider sorarım; bunu tecrübe eden birçok kişi vardır.
Amaa! Son duyduğum, hakkımda bulunulan “hakkı olmayan parayı aldı” ithamı bunları yazmama engel olamadı.
SİZE TAVSİYEM: Benimle ilgili bir konu ya da söylem duyarsanız ve bu duyduğunuz konu sizin için hayati önem taşıyorsa direkt beni arayın, doğrusunu benden öğrenin, sizin için elimden geleni yaparım.
Duymuş olduğunuz konu size zarar vermiyorsa, sizi ilgilendirmiyorsa adımı zikretmeden konuyu kapatıp, oradan uzaklaşın…
Yani SİZE NE!?
Dedikodumu yaptığınız o ortamda bulunan bir kişi, bir gün mutlaka, gelip sizin yaptığınız dedikoduyu bana anlatacaktır, bundan hiç şüpheniz olmasın.
İki kişinin bildiği sır değildir; derlermiş, hatırlatırım!
* * *
HERKESİ HAKKIMDA KONUŞMAKTAN, YORUM YAPMAKTAN MEN EDİYORUM!!!
Geçtiğimiz yıl hakkımda açılan bir davaya hiçbir hukuki destek almadan, kendi savunmamı kendim hazırlayarak, başarı ile sonuçlandırdım.
Bundan sonra kim olursa olsun ve konu ne olursa olsun hakkımda herhangi bir söylem duyulursa ya da duyarsam, adımı anan kişiler hakkında yasal işlem başlatacağımın bilinmesini isterim.
Bunu daha önce yaptım, muvaffak oldum ve tekrar yapmaktan çekinmeyeceğimi de bilmenizi isterim
CANCANLARINA ve sana çarpık yaşantılarınız, alkol komalarınız, Dallas misali evlilikleriniz ile baş başa kalmanızı öneriyorum.
Artık çıkarlarınız için kuruluşları ve insanları daha fazla zarara uğratmayın.
CANCANLAR ve AŞKINLAR ilgili de bana paparazi yazıları yazdırtmayın.
Masanıza kuru pasta tabakları koymayın ki hep yemek için çalıştığınızı anlamayalım.
Bir güzellik yapın masalarınıza vazolar ile çiçekler koyun ki niyetinizin kötülüğünü gizlesin.
O kadar sığ ve banalsınız ki, bu konuda il genelinde tescillendiniz…
Siz de SEVGİYLE KALIN; sevginin gücü belki sizi bile ehlileştirir.
Bu yazım şeklim için okurlarımdan özür dilerim.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.