İnsanlık tarihinde kaos dolu dönemler vardır. Savaşlar, kıtlıklar, doğal felaketler yaşandığı dönemlerde devlet otoritesi yok olur, güçlü olan çetelerin yağma devri başlar.
Bizler bunu varlık ve bolluklara sahip olduğumuz dönemde yaşadık.
Geçenlerde bir kadın ve yanında çocuğu vardı. Çocuk başka bir çocuğun elinde dondurma görmüş ağlıyordu. Kadıncağız “dönüşte alalım, dönüşte alalım oğlum” diyordu. Ben alıvereyim desem aileyi tanımıyorum, yanlış anlaşılacak. Yüreğim de o gün bu gündür yaradır.
Sanki Yaradan alıp dönüp karşıma özellikle çıkarıyor.
Birinde uzaktan pazarın bitmesini bekleyen bir yaşlı gördüm. Sonra kimseye göstermeden atılan meyve sebzelerin çürük kısımlarını ayıklayıp, kalanları bir poşede doldurdu. O yaşında biri görecek korkusu yaşıyordu. Tedirginlikle sağa sola bakıyordu. İnsanlığımdan utandım.
Haberlere bakıyorsunuz 10 yaşındaki çocuğun hayali evde yiyecek olması.
Tüm bunlar, bizlerin yüreğine saplanmış sanki çatal hançer.
Bir o çalınan hayatlara bakıyorum, bir Didim'deki ahlâksızlık ve yolsuzluğa doymaz Kadıköylü ile kendini ona siper edenlere.
Polislere darbın yanında namuslarına dil uzatıp Kaymakamlık Konutu basacak kadar gözü dönmüş, toplu tecavüzden Ağır Cezalık olma yolundaki bu şahıs sağda solda, “Kaymakam ile barıştık, özür diledim” falan diyormuş.
Hadi ya... O zaman seni pataklayanlar da özür dilesin, kapansın dosya...
Alıp dönüp seni hacamat etsinler, sonra özür dileyip helalleşsinler.
Didim'de yaşananlar, emin olun sanki çökmüş, işgal edilmiş bir devletteki çetelerin varlığı, tarihi şanla şerefle dolu bir Ulusun, ahlâki ve sistemsel yozlaşmışlığının en güzel örneği.
Ortalık, sahibi hastaneye götürülürken ağlaya ağlaya ambulans arkasından koşturan köpek kadar insan olamayan, insan görünümlü ahlâksız dolu.
İnsanı insan yapan değerlerin tümünü yitirmişiz...
Böyle bir devletin çökmesi de haktır...
Zaten ahlâken çökmüşüz, kâğıt üzerinde varız.
Kendisine derin devlet süsü veren çeteler acımasız şekilde ülkeyi yağmalıyor, dönüp bir de kahramanlık taslıyor.
Şu Didim Belediye Başkanı etiketli eşkıya başı Atabay'ı koruyup kollayanlar gibi.
Medyası kepaze mi kepaze…
Şahıs ve etrafındaki sapkın yapı toplu tecavüzden yargılanacak, “Kumpas çöktü” diye yalan haberle aklamaya çalışıyorlar.
Şahıs kendi evinde seks kasedi çekiyor, önce inkâr edip sonra kabul ediyor, utanmasalar Kabeyi tavaf ediyordu diyecekler.
Yolsuzlukları görüyorlar, ucundan üç beş kıvırıp, ellerinden gelse, “Valla bizim başkan kadar memleketi güzel soyan yoktur, eline kimse su dökemez. Kendisine de laf ettirmeyiz alimallah” diye yazacaklar.
Kanun dışı şekilde işçileri ölüme gönderip cinayet müsebbibi olmuş, davayı bile takip etmiyorlar. Şahsa kimse, “Yasak olduğu halde nasıl içkili mekân açtırıyor, yanında ailem dediğin fakat herkesin metresin olduğunu bildiği bayan başkan yardımcın ve çantacı avukat ile kafayı çekiyorsun” sorusunu yöneltmiyor.
Ona yapılan darbın görüntülerini yayınlayanlar, onun polise sövgüleri, darbı, Kaymakamlık konutunu basmasını, devlet benim demesinin görüntülerini yayınlayamıyorlar.
Adliyelerde, Valiliklerde dosyaları neredeyse sümen altı edilmesi için seferber olunmuş.
Gırtlağına kadar sapkınlığa batmış, her yanı vıcık vıcık yolsuzluk - usulsüzlükle dolmuş, eşkıya gibi devlete kafa tutmuş bir çetebaşını, Çin ipeğine sarıp, sırça bebek gibi koruyorlar.
Şahsın bir de yalan makinesi gibi, tek doğrusu yok.
Olay gecesi hastane hastane kaçırılıyor, üç gün sonra midem bulandı, burnum kırıkmış, ayağına yatıyor. Vukuat zamanı aldırsaydın darp raporunu.
Bundan sonrası kabul olmaz Kadıköylü.
O delilleri de kararttırmayacağız.
Yaşananları unutturmayacağız.
Polisin aldığı olay yeri görüntülerinin, kamuoyuyla paylaşılması kamu adına hakkımız ve talebimizdir.
KUZULARIN SESSİZLİĞİ...
Bir şey dikkatinizi çekti mi?
Kadıköylü darp edilince kınayan siyasetçiler, devlet erkânı, medya, onun polislere ve kaymakama yaptıkları hakkında tek kelime etmediler.
Aziz Türk Milleti.
Bu Belediye Başkanından bozma eşkıyabaşı olay mahallindeki polislere, “Polislerin de AMK. Bundan sonra asayiş de biziz, devlette biziz. Önce Kaymakamlığı sonra oteli basacağız”dedi.Saklanmaya ve karartılmaya çalışılan asıl deliller bunlar.
O polislerin, Kaymakamın namusuna, şerefine, ailelerine yönelik yapılan küfürler ve darplar, başta tüm Emniyet Teşkilatı ve İçişleri Bakanlığı'na yapılmıştır.
O elbise şehit kanlarıyla şereflendirilmiş bir elbisedir. Sapkınlıkları, yolsuzlukları, eşkıyalıkları sınır ötesine taşmış şeref yoksunlarının el ve dil uzatacağı bir elbise değildir.
Bunların bir kısmı yayınlandı.
Kadıköylü'ye yapılan saldırı başta Aydın Valisi tarafından kınandı.
Fakat Kadıköylü’nün naneleri karşısında herkes sus pus.
Düşünsenize; Olay gecesi Mavi Vatan yerine bu eşkıya bozmasını korumayı kendine görev edinmiş Didim Garnizon Komutanı koşa koşa olay yerine geliyor, bu çetebaşını teselli edip gece boyu yanından ayrılmıyor.
Albay Çetin Bey; “Ah canımmm. Vah yavrummm. Sen uf mu oldun. Gel bi öpeyim geçsin falan mı” dedin.
O şanlı Deniz Kuvvetlerimizin itibarını iki paralık ettin.
Çakabeylerin - Hızır Reislerin, Barbarosların şanına, Preveze, Nusret Mayın Gemisi, Dumlupınar şehitlerinin kahramanlıklarına resmen ihanette bulundun.
Normal bir vatandaş için bile bu çetebaşı ile yan yana gelmek zul iken, sen kendini neden heder eder oldun?
Ne için?
Müteahhitlere aracılık yapıp şahsi menfaat temini için mi?
Sayın Aydın Valisi...
Bu ilin Mülki amiri siz iseniz, bu eşkıya bozuntusuna darbı nasıl kınadıysanız, bu çetebaşı ve elemanlarının devlete başkaldırısının da hesabını sormak sizin görevinizdir.
Bunun için de bu eşkıya için seferber olan Vali Yardımcınız Mustafa Hulusi Arat'ı biraz uyarın isterseniz. Otel otel gezip, bizim yok ettiğimiz polit büro tipi yapılanmaları canlandırmaya çalışıyor.
Devlet, devlet kurumlarından yönetilir. Kadıköylü çetebaşı için İdare Mahkemelerine varana değin devreye girip kararlara etki ediyor, olay gecesi aklı verip ADÜ'ye kadar alkol promili düşsün diye sevk ettiriyor. Vatandaşa gelince pür melâl fakat polislere, kaymakama yapılan saldırılar karşısında o da sessiz.
Siyasetçilere gelince.
Onlar da sus pus.
Siyasetçi demeye bin şahit ister.
Medyası zaten pespaye.
Akıl alır gibi değil.
Tam bir suç makinesine dönmüş, bildiğiniz devlete baş kaldırıp isyan girişiminde bulunmuş bir eşkıya, evliya muamelesi görüyor ülkede.
Sayın Vali... İşte onun darbına yol açan, Mülki - Adli - Siyasi - Medya kurumları ile ortaklaşa herkesin suskunluğu ve bu çetebaşına sırça bebek muamelesi yapması, korunup, kollanması insanları ihkak-ı hak sürecine sevk etti, bu eşkiya bozmasına “devlet benim” diye Meksika Karteli gibi ayaklanma cesareti verdi.
Onu bunu bilmeyiz. Olay yeri polis kamera görüntüleri kamuoyuyla paylaşılmalı, bu eşkıyanın ne olduğunu halk da devlet de iyi anlamalı.
Olay yerinde tutuklanıp cezaevine atılması gereken bir çete başını, ipek beze sardılar koruyorlar resmen.
Delilleri karartmaya, saklamaya, her şeyi unutturmaya, bizleri de uyutmaya, hiç bir şey olmamış gibi davranmaya çabalıyorlar.
Yok öyle yağma...
Biz hayatı çalınan, bir lokma ekmeğe muhtaç edilen mazlumların ahıyız. Devlet - Millet için şehadete ermişlerin emanettiçisiyiz. Bu eşkıya bozmasına sahip çıkan kim varsa, onun üzerine sistemli şekilde inşa edilen yolsuzluk ve sapkınlık düzeninin parçasıdır.
İster nemalanıp bu işe bulaşsın, ister nemalanmadan sessiz kalıp, bu toplu tecavüzden Ağır Ceza’da yargılanma yolu açılan şahsın yaptıklarını görmezden gelip, hiç bir şey olmamış gibi davransın.
Kadıköylü...
İşin şurasını iyi kavra...
Zekeriya Öz denen hain ülkeyi titretirken, ona bile kafa tutup nasıl bir vatan haini olduğunu kamuya ifşa eden bizleriz. Sen kendini derinlerde oynayan Tanrı Kral sanıyorsun ama bil ki bir hiçsin, bir hiç..
Arkandakileri, yaptıklarınızı, kurduğunuz harami düzeninin hepsini örgütsel ve işleyiş anlamında tek tek biliyoruz.
Sizler bu ülkenin ahlâkını, devlet yapısını bozmak için kurulmuş bir organizasyonun parçalarısınız.
Aziz Türk Milleti!..
Büyük resmi, bu çetebaşının gücünü hangi organizasyondan aldığını ortaya koyduğumuzda, emin olun buna yapılanlara az bile diyeceksiniz...
SAYIN CUMHURBAŞKANINA ÇAĞRIMIZDIR..
Türk Milleti ve Türk Devleti’nin ilgili kurumları bu yazacaklarımıza dikkat etsin.
Olay sonrası CHP Eski Genel Sekreteri ve Atabay isimli toplu tecavüzden yargılanma yolu açılan isyancının hamisi Hamzaçebi, Didim Kaymakamı Sayın Halil Avşar'ın yanına gidiyor. Atabay'ın alkollü olduğunu, bir hata yaptığını, onun yerine kendisinin özür dilediğini belirtiyor, affetmesini istiyor.
Mantığa bakın mantığa…
Koca ana muhalefet partisi CHP'nin, toplu tecavüzden Ağır Ceza’da yargılanma yolu açılan bir çetebaşı yüzünden getirildiği hale bakın.
Akif Efendi!...
Türk Milleti’nin - Türk Devleti’nin onuru, senin isyancı çırağının ayakları altında mı?
Çocuk kavgası mı bu, öpüşüp sarılın, barışın denilecek.
Senin elamanın bildiğin suç makinesi. Hem de, “Devlet benim” diyecek kadar kendini kaybetmişlerden.
O zaman FETÖ’cüler, PKK’lılar da özür dilesin, hepsini affedelim.
Olacak iş mi senin dediğin.
Bu eşkiya bozuntusu, toplu tecavüzden yargılanacak, gırtlağına kadar ahlâksızlığa, yolsuzluğa batmış şahsı affetmek, onu aklamaya çalışmak, Türk Milleti ve Devleti’ne vurulacak en büyük darbedir.
“Polislerin de AMK. Bundan sonra devlette biziz asayiş de. Önce Kaymakamlığı sonra oteli basacağız” diyen şakilere yapılması gereken, hepsinin ellerine plastik kelepçe vurulup, dizi dizi medya önünde adliyeye sevk edilip, tutuklanmalarıydı.
Gördükleri zulümlerden ihkak-ı hak konumuna sürüklenmiş insanlar eşkıya başını darp etti diye tutuklanacak, eşkıya başı bin bir sövgüyle polis darp edecek, Kaymakamlık Konutu basacak, özür dileyip affedilecek.
Bir daha vurguluyoruz, yok öyle yağma!..
Olay yerindeki polis kamereları da Türk Milleti ve Devleti’yle paylaşılınca, o zaman zaten bu şahsın Belediye Başı değil Eşıkya Başı olduğu kanıtlanacak.
Bak Akif Hamzaçebi!..
Sen dahil yazdıklarımızın tümü için hepinizi bizi şikâyete davet ediyorum.
Tümünüzün HTS kayıtları, siz ve yakınlarınızın mal varlıklarını talep edip, kamuoyuyla paylaşacağız. O zaman herkes anlayacak bu şahsın Belediye Başı değil, gerçek bir rant ve suç çete başı olduğu ve de koca bir kente çöken harami yapılanması kurdukları.
Akif Efendi!..
Atatürk'ün kemiklerini sızlattınız!..
Bakmadınız mı bu eşkıya için düzenlenen miting denen rezalete.
Didim’li yoktu orada Didimli yoktu!.. Sağdan soldan derleme toplama...
Belediye çalışanları dahi bir kısım işten atılma korkusu taşıyan taşeronlar hariç, çıkmadılar belediye önüne.
Sayın Didim Kaymakamı Halil Avşar.
Tüm baskı ve telkinlere rağmen şikâyetinizden vaz geçmediğinizi öğrendik.
Sonuna kadar yanınızdayız!..
Türk Milleti ve Devleti’nin şerefini koruyan bir mülki idare amiri olarak tarih yazacaksınız.
Sayın Cumhurbaşkanımız...
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ilgili organların anı anına takip ettiği bu olaylar silsilesi, artık ibretliktir. Siyasi mülâhazalardan öteye geçmiş, bir devlete başkaldırı haline dönüşmüştür.
Didim Belediye Başkanı olarak etiketlenen isyancı, aslında bir organizasyonun parçasıdır.
Türk Devleti ve Milletin bağrında, Guguk Kuşu gibi yuvalanan cinsten.
Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nda koruyucuları vardır.
Hepsini önümüzdeki süreçte Milletimiz ve Devletimizle paylaşacağız.
İş bu nedenle onurlu şekilde duran, Devletimizin, Milletimizin şerefinden taviz vermeyen Sayın Didim Kaymakamı, örnek Mülki Amir olarak en üst düzeyde desteği hak etmektedir.
Bu siyasi bir olay değil, partilerde, medyada, devlette örgütlü, ilişkileri yurt dışına kadar ulaşan bir Guguk Kuşu organizasyonu ile mücadeledir.
Devletin en üst temsilcisi olarak başta sizler, tüm siyasi liderlerimiz, devlet organlarımız ve halkımızın takdirine sunulur.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.