Traji - komedya... Anadoluda, “Güleriz ağlanacak halimize” deyiminin, evrensel sanat ve edebiyatta karşılığıdır.
Didim misali… Siyaset - Devlet - Medya - İş Dünyası’nda örgütlenmiş çetelerin, nadide örneklerindendir Didim. Dinlerde günah, hukukta suç olarak tanımlanan ne varsa mevcut mübarek beldede.
Kadıköylü Atabay'ın merkezine oturtulduğu çete, bildiğiniz Lut Kavmi’ne, ondan da ötesi işgal altındaki bir koloniye çevirmiş ilçeyi. Sizler hep yukarıdaki çetelere bakıyorsunuz fakat o çeteler yukarıdan aşağıya - aşağıdan yukarıya örgütlenme ve divinim halindeler.
Milletin malına - canına - ırzına CHP içinde yuvalanmış kliklerden gelen, ikinci toplu tecavüz dalgasını açacağız şimdi.
Neden CHP, çünkü paralı belediyeler artık onlarda.
Mevcut halleriyle çeteleşme sürecini tamamlayıp bir sonraki hamle için iktidar ortağı olmayı bekliyorlar. CHP içindeki habis urları sosyolojik - örgütlenme - suç derebeylikleri oluşturma - propoganda ile nasıl Göbels taktikleri kullandıklarını da irdelemek gerek.
CHP içindeki çeteleşmiş yapılar, etnik ve mezhepsel fikir kulüpleri gibi örgütlendiler.
Daha sonra nispeten yüzeysel olan bu çetelerin nüvesi halindeki yapılanmalar, kınadıkları tarikat, cemaatler gibi kliklere dönüştüler. O benim şu kadar oyum var dedi, bu şuyum var dedi, ilk iş CHP’de önseçimler kalktı. Çoğu yerin, göğün kabullenmedikleri, güçleri oranında vekillikleri paylaştılar. Bu vekiller de, başta sahil belediyeleri.
Her klik, sahil belediye başkanlıkları için güç mücadelesi verdi.
Parasız belediyelere dönüp bakmadılar bile.
Belediyeler alındıktan sonra fikir kulüplerinden menfaat gruplarına dönüşmüş klikliğe geçen bu yapılanmalar, beytülmal ellerine geçinde imar - ihale ne varsa ceplerini doldurdular. Bunları yaparken ilk işleri devlet organları ve medya içerisinde iş birlikçilerini bulmaktı. Devletteki iş birlikçileri bunlara yol verdi. Dosyalar sümenaltı edildi ya da kapatıldı, kapatılamayanlar zamana yayıldı. Tabii ki zaman ne kadar uzadı, devlete sızmış iş birlikçileri o kadar ceplerini şişirdi..
İyi dinleyin burayı milyonlarca vatansever, dürüst ve namuslu CHP liler!..
Çünkü partiniz içinde çeteleşen bu yapılar devlet - millet ahlâkı, kamu düzeni ve güvenliği, yani sizlerin geleceği için de başlıca tehditler.
CHP tabanı ile hiç bir fikri, duygusal, ideolojik ortaklığı bulunmayan bu çeteler, propoganda yöntemi olarak kınadıkları, Göbels taktikleri dedikleri yöntemlere başvurdular.
Yukarıda dediğimiz gibi bunlar ön seçime katılsalar, CHP tabanı çoğunu yedek listeye dahi almazdı.
Peki sıkıştıklarında ne yapıyorlar?
Hemen ellerindeki medyayla yalan ve mazlumiyet bombardımanı başlıyor. “Biz muhalefetiz de ondan yapıyorlar” falan fişman. (Emin olun bunların yaptıklarının onda birini başka partililer yapsa, anında canına okurlardı.)
Böylelikle ne kadar yolsuzluk - usulsüzlük - ahlâksızlıkları varsa, kılıf olarak mazlumiyet ve muhalefet olmalarına bağlıyorlar.
Geçin bunları. Twit atan, pankart açan gariban CHP’liler yaka paça götürülürken, gırtlağına kadar pisliğe bulaşmış fakat rüşvet ve yolsuzluk havuzunda santral memuru görevi yapan Atabay gibilere neden bir şey olmuyor?
Bu çeteleşmiş klikler, Milleti Müjde Ar'a çevirdiler.
Hani arabesk filminde tecavüzden kaçıp kurtarın beni diye kahvehaneye sığınıyor, bir de orada tecavüze uğruyordu ya, sahillerdeki CHP’li belediyelerde durum bu.
Bakın canlı örneklerinden, bir demet yasemen;
1- Bu Kadıköylü Atabay kendi evinde çektikleri grup zina partisi olayında ne yapmıştı? Montaj - kürtaj - kumpas dedi şikâyetçi oldu, sonra kendi kabullendi. Yani hem haltı yedi, hem Yüce Türk Milleti adına karar veren mahkemeyi aldattı. Bir de mazlum ayağına yatmaya kalktı. O grup zinasını iktidar partisi mi, rant çeteleri mi düzenle ve kasede çek dedi bu ahlâk yoksununa.
Buraya dikkat edin.
Bu olay bile dünyanın her yerinde istifa ve partiden atılma sebebidir.
Peki Kadıköylü için partisi ne yaptı?
Kendisi nasıl davrandı?
Hiç bir şey olmamış gibi devam ettiler.
1- CHP Genel Merkezi’ndeki bunun üyesi olduğu az ulusalcılık, biraz Karadenizlilik sosuyla kaplanmış çeteleşmiş klik bastırdı, hepsi kulaklarının üzerine yattı. Başka partide olsa nesiller boyu davul zurna çala çala, Meclis kürsülerinden, ekranlardan, sokaklardan propoganda yaparlardı. Kendilerinde olunca Siyonist temelli olup Fetö’nün de uyguladığı uykuya yatma pozisyonuna geçtiler, alın size Fetö taktiği.
2- Toplu tecavüz şikâyetindeki takipsizlik kararı bozuldu, Ağır Ceza’da yargılanma yolu açıldı. Bunu gizlemek için hemen Göbels taktiğine baş vurdular. Bir otel dolusu gazeteciyi toplayıp, “Kumpas çöktü - Adalet yerini buldu” başlıkları attırdılar. Bu yalan haberi de kendi ulusal medyalarına servis ettiler. Alın size Göbels taktiği.
3- Biz karşı operasyon ile yalan haber süreçlerini çökertince gittiler olayla ilgisi olmayanların otelini mühürlediler. “Rant çetesi” dediler gündemi değiştirmeye, toplu tecavüzden yargılanacakları gerçeğini saklamaya çalıştılar. Alın size Göbels taktiği
4- Adamların canına tak edip iş ihkak-ı hak sürecine girince darp olayı yaşandı, bastılar yaygarayı. 15 kişi geldi, beyzbol sopalarıyla dövdü, kahve içiyordu, yanında avukatı vardı, dediler. Baktık kahve değil rakı alemindeler. Gördük rüşvet - yolsuzluk - ahlâksızlık çarkında Kadıköylü’den sonra ikinci isim, Belediye Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda kamuoyunda metresi dedikleri Öznur Gündoğdu çıktı işin içinden.
İşittik avukat dediği de, mahkemelere etki eden çantacısıymış.
15 kişi dediler 6 kişi çıktı, beyzbol sopaları dediler o da işyerinin süpürge sapı.
Hala paraları bastırıp, beyzbol sopalarıyla saldırıya uğrayan rant çetesi kurbanı ayaklarına yatıyor, kapalı olması gereken mekânda yasları hiçe sayıp şoförsüz ve korumasız alemlere akıyor, sorularını yalan haberlerle gizlemeye çalışıyorlar, alın size Göbels taktiği.
5- Otelinin su paralarını sildirdiği, hem de iki kez bilirkişi raporlarıyla ortaya çıktı.. O silme işleminin yapılabilmesi için yazılım programı kurdurmuş, onun da ihalesinde fesat çıktı, “benim haberim yok kim silmişse silmiş” dedi, alın size Göbels taktiği.
6- Yine otelini kiraya vermiş gerçek rakamları saklayıp devlete çok düşük gelir beyan etmiş, vergi kaçakçısı olduğu ortaya çıktı. Yine uykuya yattılar, unutturmaya kalktılar. Alın size Fetö taktiği.
7- Tamamı yasa dışı şekilde gariban işçileri ölüme yolladılar. Ölüm sonrası garibin evine “biz verdik giymemiş” diye güvenlik malzemeleri atıp kaçtılar. Mahkemede Yalı Caddesi Güzelleştirme Projesi yapıyorduk demeye kalktılar, alın size Göbels taktiği.
8- Gücü ellerine geçirince onaylı projesi hem de Didim Belediye Meclisi tarafından kabul edilmiş hakka sahip kişilerden o günün rayici 700 bin lira rüşvet istediler. Alamayınca adamların hakkını gasp edip rant çetesi dediler. Alın size Göbels taktiği.
9- Polislere saldırdı, sövdü, siydi sonra yeğenimdi diye yalan haberle olaylar bütününü gizlemeye kalkıştılar, alın size Göbels taktiği.
10- Kaymakamlık konutunu bastı, eşkıyalığa soyundu, “devlet benim” dedi. Partisi de, devlet içindeki iş birlikçileri de bunları adeta hiç olmamış gibi görmezden geldiler, yine uykuya yatma moduna büründüler. Alın size Fetö taktiği.
11- Didim’de 3 bin 800 kaçak, 1680 yıkım kararı olan yapı mevcutken hiç birine dokunmayıp teki için ihaleye çıktılar, rant çetesi yalanına devam ettiler. Alın size Göbels taktiği.
Hangi birini yazalım, hangi birini sayalım...
Böylesi yüzlerce yolsuzluk - usulsüzlük - ahlâksızlık vukuatı olan birini hem partisi, hem devlet içindeki uzantıları ipeğe sarılmış bebek gibi koruyorsa, çetenin yağma alanı haline gelen Didim'den yüzlerce milyon nasıl vurgun yaptığını, varın siz düşünün.
SEYİT TORUN’A NAMUS VE AHLAK DERSİ...
CHP’nin Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun geldi, o da Kadıköylüyü ziyaret etti. Ziyarette polislere saldırı, küfürler, kaymakam konutu basmalar, eşkıyalık derecesinde icraatlar görmezden gelind, adeta “Hanimiş çoccumaaa...Uf mu oldun sennn. Gel bi öpeyim geçsin” dedi.
Seyit Torun, emanetçidir.
Yukarıda belirttiğimiz az Ulusalcılık biraz Karadenizlilik sosuna bulanmış kliğin asıl başı, Akif Hamzaçebi idi. Kadıköylünün hamisi ve abisi, aynı zamanda İstanbul BŞB adayı olamadığı için Genel Sekreterlik görevinden istifa edip, partisine ve millet ittifakına seçim kaybettirmeyi göze alacak kadar egosu şişkin bir isim.
Onun da çırağı Atabay gibi malum kasetleri mevcut. Medyada boy boy yayınlandı.Ona rağmen İstanbul BŞB Adayı olmaya kalktı.
Görün nasıl namus abidesi hepsi.
Akif Hamzaçebi biraz geri plâna düşünce, kalfası Seyit Torun partide kiliğin etkin ismi haline getirildi.
Akif Hamzaçebi Didim skandallarından pehlivanlığa soyunup tuş olunca, bu kez Seyyit efendiyi yolladılar. O da aynı yalan beyanlar, aynı terraneler, aynı Göbels tipi metodlar, boş boş konuştu gitti.
Seyit Torun'a şimdi bir soru;
“Sen şu Atabay denen şahsı kendi evine, çoluk çocuğunun arasına misfair eder misin?”
Emin olun etmez. Ama hala CHP'nin, Aydın ve Didim'in başına bela olmasına detek çıkıyorlar.
Aziz Türk Milleti!..
CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu bir açıklamasında, “Belediyelerimizin sözü, namus sözüdür” demişti. Şimdi bunların rant çetesi ilân ettiği garibanlar var ya işte onlar, Kılıçdaroğlu'nun namus sözüne güvenip o yatırıma giriştiler. CHP’li Belediye Başkanı Mümin Kamacı zamanında, hem de çoğunluğu CHP’li olan Belediye Meclisi’nde onaylandı adamların projesi.
Sonra ne oldu?
Kadıköylü geldi 700 bin lira rüşvet istedi, alamayınca projelerini iptal etti, “rant çetesi” dedi.
Bu mudur sizin namus ve ahlak anlayışınız Seyit Efendi!..
Polise söven, saldıran, darp eden, Kaymakamlık Konutu basan, her türlü yolsuzluk - usulsüzlüğe bulaşan, “devlet benim” diyen bir eşkıya başına sahip çıkmak mıdır sizin namus anlayışınız?
Evinde grup zinası yapıp kasete çektiren, mahkemede önce inkâr edip sonra kabullenen, yetmez toplu tecavüz davasında Ağır Ceza’da yargılanma süreci işleyen birine sahip çıkmak mıdır sizin namus yaklaşımınız?
Her beyanı yalan, her eylemi suç olan birine şehzade muamelesi yapmak mıdır namus kavramının sizdeki tanımı?
Namus kavramınız, sizin koltukta oturtmak için hala siper olduğunuz şahsın başkan yardımcısı ve aynı zamanda metresi bilinen bayanın yakınları üzerinde bir anda on milyonlarca liralık servet peydahlanması mıdır?
Yalnız orada sizi misafir eden Kadıköylü ufak bir hata yapmış.
Beraber poz verirken, Kadrajcısını çağırmamış.
Ne o sizi tanıştırmadı mı?
Kadrajcı Ali lakaplı kişi, Eski Belediye Meclis Üyesidir.
Sizin Kadıköylü'nün kankası.
İlk kasetteki bayanı, belediyede işe alma vaadiyle çekmişler malum durumlara.
İşte oradaki sahneleri çekerken sizin Kadıköylü'nün, “Kadraja iyi al Aliiii” dediği kişidir. Sonra kasetteki kadını belediye diye hoş eyleyip, Kadrajcı Ali’nin benzinliğinde işe almışlardı.
Unutmadan namus mef'umu çok gelişkin Seyit Bey!..
O Kadrajcı Ali, aynı zamanda toplu tecavüz şikâyetinde adı geçenlerden. Hatta şikâyetçi bayan Kadrajcı Ali'nin dansöz elbiseleri giyip, senin elemanla tatlı anlar yaşadığını belirttiği beyanları, medyaya yansımıştı.
Kadıköylü sizi böyle büyükkk bir namus abidesi şahısla tanıştırmadıysa, emin olun büyük ve tarihi bir fırsatı kaçırmışsınız.
OLAY GECESİ REZALETLERİ...
Bunların hala yalan haberlerle saklamaya çalıştıkları olay gecesi gerçeklerini açıklamaya devam edelim.
Kadıköylü darptan sonra Didim Devlet Hastanesi’nden kan ve alkol testi yaptırmadan rapor almaya kalkınca kabul edilmiyor. Oradan özel bir tıp merkezine geçiyor. Oradaki personel bunun bir adli vak'a olduğunu beyan edip, dört kez polis gelmesi çağrısında bulunuyor.
Fakat her ne hikmetse polis gönderilmiyor.
Ardından peçete kâğıdına yazılmış gibi bir garip darp raporu alıyor, orada burun kırığı falan da yok. Alkolmetre bozuk yalanı da, itinayla belge altına not düşülüyor.
Şimdi başlayalım sormaya;
1- Polisleri adli vakâ olmasına rağmen özel tıp merkezine kim veya kimler, neden göndermedi?
2- Özel tıp merkezindeki alkolmetre bozuk ise Devlet Hastanesi’nde vardı, polislerde vardı, jandarmada vardı, Söke'deki Hastanelerde vardı neden oralardan istenmedi ve yaptırılmadı? Aydın ADÜ Hastanesine kadar gitmesine izin verildi?
3- Kadıköylü’yü darp edenler gözaltına alındıktan sonra onların alkol testleri yapıldıysa, o cihazlar demek ki Didim’de mevcut. İsterseniz nöbetçi eczanelerden bile bulurdunuz, kim veya kimler, neden bu yöntemi uygulamadı?
4- Atabay isimli şahıs aynı zamanda polislere sövüp saldırdığı, Kaymakamlık Konutunu bastığı için şüpheli konumdayken neden o ve beraberindekiler gözaltına alınmadı? Şüpheli oldukları halde neden serbestçe istedikleri gibi davranmalarına yine kimler neden izin verdi?
5- Olay mahallinde bulunan ve polislere saldırı, hakaret, Kaymakamlık Konutu baskınında yer alan Emine Öznur Gündoğdu ile Avukat Nizamettin Bulut’da neden göz altına alınmadı? Onlara gerekli testler neden yapılmadı? Hatta Avukat Bulut'un Ankara'ya kaçıp, oradan şikâyeçi olmasına niçin fırsat tanındı?
Gördüğünüz gibi çetebaşı ipek bezlere sarılıp, şehzade gibi korunmuş o gece.
Adamı kaptırırlarsa devasa bir rüşvet ve yolsuzluk çarkından akan paylarından olacaklar. Belki Kadıköylü ötecek hepsini ele verecek.
Seyit Torun!..
Al sana gerçekler! Al sana partinizi bulaştırdığınız rezaletler!.. Al sana namus dersi!.. Al sana ahlak dersi!.. Al sana siyaset dersi!..
Sözümüzün sonunda, Sayın Aydın Valimizden hala ve de neden bir sorumuzun yanıtını alamadığımızın merakı içinde bulunduğumuzu, kamuoyuyla paylaşma gereği duyuyoruz.
Sayın Vali, darp gecesi Atabay isimli şahsa yapılan saldırıyı kınadınız. Fakat onun gece yasaklı saatte neden içkili mekân açtırdığına, kör kütük olduğuna, şoförü ve korumasını yanına almadan neden alemlere aktığına, polislere yaptığı darp ve hakaretlere, Kaymakamlık lojmanını basmasına hiç değinmediniz.
İki yönü olan bir olayın bir tarafını kınayıp diğer yanını, hatta eşkıyalığa varan, devlete başkaldırı ve terör mahiyetinde bulunan yanını hç kınamadınız.
Bu soru bize hergün yüzlerce vatandaş tarafından soruluyor.
Eminiz soruya verecek haklı ve halkı tatmin edecek bir cevabınız vardır...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.