İşte Usta Kalem Atilla Dağıstanlı’nın okudukça düşündüren o yazısı…
GAZETECİLİK VE GARSONLUK
Başka ülkelerde gazetecilere nasıl davranıldığını az çok bilirim,
Garsonlara nasıl davranıldığını hiç bilmem…
Bizim ülkemizde ise en çileli iki meslektir.
Birisi gazeteciye bir soru sorar:
“Hatırlayamadım” ya da “bilmiyorum” der.
Soruyu soran giyotini indirir:
“Sen ne biçim gaztecisin?”
Adam lokantaya gider, çorba ya da yemek sipariş verir. İstediği gibi değilse, lokantanın sahibine ya da aşçıya değil garsona seslenir:
“Hey garson, gel buraya, bu ne biçim çorba?”
Bizim ülkemizde en çok horlanan, aşağılanan mesleklerin başında gelir GARSONLUK..
Oysa garsonluğun eğitimi vardır.
Bilinçli, görgülü, insana değer veren müşteri hiçbir zaman “Hey garson” diye bağırmaz.
Eğitimli garson böyle müşterilerle olumlu iletişim kurar.
Eğitimsiz garson da “ Hey garson” çağrısına , içinden müşterinin anasının, avradının hatırını sorarak gider.
Birkaç günden beri Aydın basınında GARSON KÖKENLİ GAZETECİ OYUNU SAHNELENİYOR.
Durmuş Tuna, yazılarında, Ali Fırat’ın gazetecilik yapmadan önce garsonluk yaptığını öne çıkararak, onun eleştirilerine yanıt veriyor.
Derken birden sahneye Hasan Kadife çıkıyor…
Kendisinin de bir zamanlar Gar Gazinosu’nda çoğumuzun tanıdığı Ergün ağabey zamanında garsonluk yaptığını söyleyerek Ali Fırat’ı savunuyor..
Sonra sazı Durmuş Tuna alıyor ve Hasan Kadife ile geçmişteki anılarının hesaplaşmasını gündeme getiriyor.
Bu atışmaları okuduktan sonra ana konunun parçalarından birisi gazetecilik olduğu için ben de bir şeyleri paylaşma gereği duydum.
Yazar bozuntusu Ergün Poyraz, gazeteci Emin Aydın’a, “Bodrum’a garsonluğa dönersin” diye yazarak aklınca hakaret ettiğini sanırdı.
Emin Aydın gülerdi ve “Atila abi ben bulaşık bile yıkadım” derdi.
Emin Aydın, şimdi akademik kariyer basamaklarını tırmanıyor.
Benim bildiğim ekmek paranı kazandığın mesleğini iyi bileceksin. Okuyacaksın. Kendini geliştireceksin.
Sağlam karakterli olmak için arzularının ve hırslarının tutsağı olmayacaksın.
Diyelim ki garsonluktan gazeteciliğe geçtin. Bu sıçrayışın nedenlerini araştıracaksın ki kendinle yüzleşmiş olasın.
Gazetecilik adı altında eline verilenleri kendi gözlemin gibi yazmak zaten senin yaşam biçiminden, genel kültüründen dolayı senin emeğinin ürünü olmadığı anlaşılacaktır. İşte o zaman saygı görmezsin.
Daha da önemlisi eğer gerçekten garsonluktan gazeteciliğe sıçramışsan, garsonluk yaptığın yılları ve olayları unutacaksın; çünkü garsonken hak etmediğin sözlere hedef olduysan, horlandıysan yaşadığın bu travmaların öcünü almak için gazeteciliği kullanabilirsin ki, bunu yaptığında da gazeteci olmadığını göstermiş olursun.
Bir insan nasıl bir olay yaşar ki, garsonluktan gazeteciliğe sıçrar?
Gazetecilik yeteneği vardır; ama yaşam koşulları onu garson olmaya sürükler.
Garsonluk yaparken, onu gazeteciliğe iten güç nedir?
Yoksa, gazetecilik, garsonluğa göre daha kolay ve insanı öne çıkaran, öyle ya da böyle bir avantaj sağladığı için mi?
Her neyse…
Gözlemlerimi, düşüncelerimi merak edenle vardır diye yazıyorum.
Gazeteciler iki bölüme ayrılır:
Mektepliler,
Alaylılar…
Her iki bölümde de gazeteciliği maymuncuk gibi kullanarak, han, hamam, mal, mülk, yat, kat sahibi olanlar vardır.
Tetikçiler, albümcüler, iş takipçileri, komisyoncular, aracılar vardır…
Yüzde oncular vardır.
Müzik yarışmaları adı altında organizasyon yapanların reklamını yapıp komisyon alanlar vardır.
TRT’de çalıştığı halde faturalar üzerinde tahribat yapıp 13 bin lirayı 13milyon gösterip alanlar vardır.
Patronuna; kadın bulanlar vardır.
Bakanların, milletvekillerinin eşlerinin iç çamaşırlarını yurt dışından getirme becerisine sahip hava alanı muhabirleri vardır.
Kendilerini bilinçli olarak siyasilere kullandırarak; dünyalık yapanlar, mevki sahibi olanlar, karısını, çocuklarını belediyelerde çalıştıranlar vardır, “cemiyetin şusu, busu eksik yardımcı olur musunuz” diye iş insanlarından para alanlar vardır.
Bankamatikci gazeteciler vardır.
Vardır da vardır…
Emin Aydın bulaşık yıkamış, şimdi gazetecilik, televizyonculuk yapıyor. Kariyer basamaklarını tırmarıyor.
Hasan Kadife Gar Gazinosu’nda garsonluk yapmış.
Ali Fırat garsonluktan gazeteciliğe sıçramış…
Siz, okuyucular, bu yazdıklarım gazetecileri tanımanız için bir fırsat…
Kim gazeteciliğe nasıl gelmiş ve ne yapıyor öğrenmek istiyorsanız,
Onun kimden ya da kimlerden yana olduğunu, gazetecilik mesleğinin sorumluluğunu yerine getirip getirmediğini izleyin ki bu da sizlerin sorumluluğu olsun.
Sonra bir gazeteci çıkar size sorumluğunuzu hatırlatacak sorular sorar…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.