Sevgili okurlar,
Didim ve Didim’le ilgili uzun zamandır yazıp çizdiklerimizi en başa dönüp tekrar gözden geçirdiğimizde elde ettiğimiz sonuç;
Didim’in gerek siyasi, gerek kamusal, gerekse iş dünyası yönetiminde tam bir çürümüşlüğün hakim olduğunu ve neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir yapılaşmanın var olduğunu görüyoruz.
Bir Turizm kenti olarak güzelliklerle anılması gereken Didim’in ulusal medyada çıkan haberlerini taradığımızda önümüze çıkan genel görüntü, Belediye Başkanının ahlaksız görüntüleri, tecavüz suçlaması iddiaları, imar yolsuzlukları ve kendine ait su faturalarını sildirme (halk tabiri ile su hırsızlığı) dosyaları, işçi ölümleri ile ilgili sorumlulukları, iş adamlarının hazine arazisi işgalleri ve bunlara göz yuman kamu görevlileri, cinayetler, adli olaylar şeklinde.
Peki tüm bunlar bir turizm kentine yakışır olaylar mıdır? Siz cebinizdeki para ile istediğiniz yerde tatil, ya da yatırım yapmak isteseniz böyle çirkinliklerle anılan bir yeri tercih eder misiniz?
Didim’in sıkıntıları büyük, ama en büyük sıkıntılarından biri de kamu görevlilerinin görevlerini layıkıyla yapmayışları. Hadi siyasileri anlarız, makam ve mevkilerini bir yerlere borçlanarak geliyorlar ve ister istemez diyet ödüyorlar. Peki size ne oluyor da, makam ve yetkilerinizi birilerinin yolsuzluk ve yasaya aykırı uygulamalarını görmezden gelmek için kullanıyorsunuz?
Sıkıntınız ve gerekçeleriniz nedir?
Arkanızdaki koca devlete mi güvenmiyorsunuz, yoksa o makama liyakatle değil de, sadakatle gelmenin ezikliğini mi yaşıyorsunuz?
Yukarıdaki tüm sözlerimiz yanlışsa nasıl oluyor da, iş insanı Naci ŞENSES gibi, beton santralleri sahipleri gibi, bazı oda başkanları gibi, bazı siyasiler gibi onlarca kişi Didim’in hazine arazilerini işgal edip haksız rant ve kazanç sağlamalarına göz yumuyorsunuz? Görevinizi neden yapamıyorsunuz?
Sıradan küçük bir esnaf ara sokaktaki bir dükkana bile binlerce kira ve stopaj verip, üstüne vergisini de ödeyip yaşam savaşı verirken, nasıl oluyor da Naci ŞENSES gibi adamlar, 83 milyonun hakkı olan kamu arazileri üzerine işyeri, havuzlu villa, santral gibi yapılar kurup, devlete 5 kuruş ödemeden servetlerine servet katıyorlar?
Hadi yerel yöneticileri geçtik. Siyasi birliktelik, seve seve bağış gibi ortak menfaatlerle görmezden gelebilirler.
Eyyy koca Türk Devletinin altlarına siyah camlı, siyah plakalı makam arabası çekmiş bürokratları, size ne oluyor da bu kamu malı yağmacılarına göz yumuyorsunuz?
Didim’in Kaymakamı, Mal Müdürü, Aydın’ın Valisi, Çevre ve Şehircilik Müdürü, Anıtlar Kurulu ve diğer ilgili kurum müdürleri, sizi görevinizi yapmaktan alıkoyan, bu devlet malı yağmacıları karşısında elinizi kolunuzu bağlatan sizi o makamlara getirdiğine inandığınız bakan, milletvekili seviyesindeki siyasiler mi? Devletin hazine arazileri talan edilirken sizler neredesiniz?
Nasıl oluyor da, mevcut kaçak binaları hakkında tahliye kararı olduğu duyumunu aldığımız Naci ŞENSES ve bunun gibiler hala daha yayılmaya ve işgale devam ediyorlar? Güvendikleri makam ve kişiler kimlerdir?
İstedikleri zaman devletin ve siyasetin tüm imkanları ile en küçük bir hatasında birilerinin üzerine çullanabiliyorsunuz da, elinizde mahkeme kararı olmasına rağmen neden bazı kişilerin kapısından geçmeye imtina ediyorsunuz?
Didim’deki çürümüşlüğün Adalet ayağına dokunmadık. Nedeni ise bu durumun sadece Didim’le alakalı olmayıp, ülke genelindeki bir durumun küçük bir parçası olma durumudur.
İnşallah bundan sonraki süreçte yaşanacak olumlu gelişmelerle bizim yazdıklarımız önemini kaybeder ve bizlerde buradan aynı kişi ve kurum yöneticilerine övgüler yazarız.
Saygılarımızla…
AYDIN ŞAFAK
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.