Aydın
18 Kasım, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Didim’de yaptırımsız kalan suç yumağı…

Didim’de yaptırımsız kalan suç yumağı…
Aydın Şafak Gazetesi olarak, yıllardır uyardık. “Aydın’da-Didim’de kanunlar işlemiyor. Suçlar sürekli örtülüyor, örseleniyor, öteleniyor. Sanki gizli bir yapılanma şehre çökmüş, kendilerince kurtlar vadisi havası ve örgütlenmesi içerisinde. Bunun en yalın açığa çıktığı yer Didim. İnsanlar adım adım ihkak-ı hak sürecine sürükleniyor. Kamu düzeni ve güvenliği tehdit altında” dedik, ne oldu? Hepsi tek tek açığa çıktı…. Ankara sonunda gerçekleri gördü, yaşananları aldı, not etti, kilit isimler Aydın’dan yollanmaya başladı. Bu yapı yakında çözülecek, yerle yeksan olacak..

Didim’de çok sayıda emniyet görevlisinin karıştığı olayı gündeme taşımamızın ardından, konu ülke gündemine oturdu.

Aydın Valiliği öyle bir açıklama yapmış ki, akıllara zarar. Olayın vahametini gizlemek ve değersizleştirmek için, “kafeteryada çıkan basit bir kavga”ya indirgemeye çalışmış.

Görüntüler ortada. Yaşananlar cinnet hali.

Bunun neresine kılıf bulacaklar acaba?!

Bir de 6 polise sıyrık, çiziklerden dolayı darp raporu almaya kalkışmışlar. Polise mukavemet-darp süsü vererek işi kapatmaya çalışıyorlar, basit bir müştesi kavgası gibi yine örtme telaşı.

Tutmaz bu işler tutmaz. Çünkü Jandarma ve Savcılığın elindeki kayıtlarda, adeta linç edilen 65 yaşındaki kalp hastası baba ve iki oğlundan polislere karşı tek bir direniş, darp, hakaret bulunmuyor. Hatta dış mekan çekimlerinde bir polisin elindeki jopla iş yerinin dışındaki mermerleri bile darp ettiği görülüyor.

Bizler için yanıt aranan asli soru şu;

“Dünya polis teşkilatları içinde parmakla gösterilen, şehit kanlarıyla sulanmış üniformasıyla, şanlı, şerefli tarihiyle cihanın gıptayla baktığı Türk Polisi ne oldu, nasıl oldu da böyle cinnet haline dönüştürüldü?!”

Hatırlayın bizlere sürekli yayın durdurma kararı çıkartılan Didim’deki Sensation Clup baskınını.

Ne olmuştu;

Dört emniyet görevlisi 17 yaşındaki bipolar hastası bir genci alıp Sensation Clup’a gelmişti. Ardından polislerden birinin, çek talimatıyla beraber 17 yaşındaki genç polisin belindeki ağzına mermi verilmiş, emniyeti açık haldeki silahı çekmiş, gece kulübünün güvenlik müdürünün ayaklarına 8 el ateş etmişti. Sonrasında kulübün da kapısına bir şarjör daha boşaltılmıştı. Sonra nasılsa çıkıp gitmişti.

Hadi polisin silahını çekti tesadüftü.

Hadi mermi ağza sürülüydü tesadüftü.

Hadi silahın emniyeti açıktı o da tesadüftü.

Kardeşim bu genç icraat sonrası elini kolunu sallaya sallaya oradan nasıl çıktı gitti?

Daha sonra da genci tutukladılar.

Kullandığı ilaçları inceledim, bipolar hastası. Kapalı alanda tutulamaz. Yeri hastane. Çünkü İstanbul Balıklı Rum Hastanesi’nden raporu da var. İddialara göre olay günü tutulan ilk raporda bu durum göze alınarak tutuklanmaması gerektiği ifade ediliyor. Fakat sonra bu tutanak yok oluyor, ikinci tutanak devreye giriyor ve 17 yaşındaki genç tutuklanıyor. Doğru mu eğri mi zaman gösterecek.

Fakat bu olay ile Didim yıkılırken, yazılarımız Ankara’da devlet ve siyasetin her katmanlarında şok etkisi yaratırken, Aydın Valiliği ile İl Emniyet Müdürlüğü’nden tek bir açıklama yapılmadı.

Sadece bizlere beş kez yayın durdurma kararı çıkartıldı.

Hafızalara kazınmış olayları yayın yasağıyla nereye kadar örtebilirsiniz ki?

Okuyan okuyacağı kadar okudu, kayda alması gereken kademeler de aldı.

Didim’de yaşanan Sensation Clup olayının ardından yine emniyet görevlilerinin karıştığı bu resmen cinnet durumu meydana geldi.

Aydın Valiliği kerhen açıklama yapıyor, halktan tek inanan yok. İnsanlar gözün gördüğüne kulağın duyduğuna inanır.

Geliyordu bu durum geliyordu… Yıllardır uyardık. “Aydın’da-Didim’de kanunlar işlemiyor. Suçlar sürekli örtülüyor, örseleniyor, öteleniyor. Sanki gizli bir yapılanma şehre çökmüş, kendilerince kurtlar vadisi havası ve örgütlenmesi içerisinde. Bunun en yalın açığa çıktığı yer Didim. İnsanlar adım adım ihkak-ı hak sürecine sürükleniyor. Kamu düzeni ve güvenliği tehdit altında” dedik, ne oldu?

Hepsi tek tek açığa çıktı…. Ankara sonunda gerçekleri gördü, yaşananları aldı, not etti, kilit isimler Aydın’dan yollanmaya başladı, yapı yakında çözülecek.

KONSEY VE DEVLETİ YERLE YEKSAN EDEN İCRAATLARI

Laz Ziya Ağabeylerinin önderliğinde hesapta Kurtlar Konseyi kuran yapının en çok üzerine titrediği yer Didim’di.

Partisinin milletvekillerini ses kaseti var diye apar topar şutlayan CHP, her nedense iş Didim Belediye Başkanına gelince, seks kasedi olmasına rağmen ikinci kez aday gösterdi. Ha bu arada, Aydın’ı rayından çıkaran yapının Akif emmisi eski CHP Genel Sekreteri Akif Hamzaçebi’nin büyük mücadelesiyle. O da konseyle, hemşehricilik adı altına yakın ve doğrudan ilişkiliydi. Görüyorsunuz ya… Bir yandan iktidara yakın gözüküyorlar, diğer yandan CHP ile bağlantıdalar…

Konsey sayesinde Didim Belediye Başkanı denen şahsın otel ve barlarına ait su faturalarını sildirmesi üç kez bilir kişi ve tanık raporlarıyla belgelenmesine rağmen dosya 7 yıl sürüncemede bırakıldı, sonra Danıştay’a gönderildi. 7 yıl da oralarda sürünür. Önce inkâr etti, sonra A Haber’e yaptığı açıklamada kendisi gibi 500-600 civarı olay olduğunu belirtti. Doğrudan örgütlü ve geniş kapsamlı bir skandal iddiası değil mi. Ama karşılıksız kaldı.

CHP 21-B hırsızlık-yolsuzluk derken şahıs hemen her ihalesini 21-B ile yaptı, Kılıçdaroğlu açılışlara katıldı. Nasıl bir ahlaki değer anlayışıysa.

Toplu tecavüz iddialarına dair ortalık yıkıldı, soruşturmanın üzerinden 2 yılı aşkın zaman geçti hala akıbeti bilinmiyor.

Şu habere iyi bakın…

https://www.sabah.com.tr/gundem/2020/12/24/didim-belediye-baskani-atabaya-jandarma-komutanini-tehditten-suc-duyurusu

Şahıs Aydın İl Jandarma Alay Komutanı Albay Mesut İnan ve yardımcısı Albay Ali Rıza Gümüş tarafından kendilerine saldırıp, tehdit edildiği gerekçesiyle şikâyet edildi. Hem de görüntüleri yayınlanmıştı. “Buranın belediye başkanı da alay komutanı da benim” cinsinden yüksek tondan rest çekiyordu.

Kime güvenip de yapıyordu bu işleri acaba?

İşte bu dosyanın da akıbeti bilinmiyor!...

Bunu da unutmayalım. Tüm yerel ve ulusal medyada “Kaymakamlık konutu baskını. Atabay’dan polislere darp ve tehdit”, “Didim’de eşkıya baskını” başlığıyla girdiğinizde, binlerce haber çıkıyor. Hem de görüntülü.

Bu dosya ne oldu biliyor musunuz? Ona da takipsizlik verilmiş. Göz göre göre, kameralar, tanıklar önünde yaşananlarda suç unsuru bulamamışlar iyi mi…

Hatta Atabay olaylar sırasında aşırı alkollü olduğu için saatler boyu hem kaçtı, hem kaçırıldı. Konseyin Devlet içindeki bir numaralı ismi Laz Ziya Reis devreye girince, buharlaştı.Oysa adli vakaydı ve yanında polis ile mevcutlu sağlık-uyuşturucu-alkol ve darp raporu alınması gerekiyordu.

Ya bu dosya ne alemde?!

Polisi de şikâyetinden vazgeçirmişler galiba.

Kendilerince Kurtlar Konseyi kuran bu yapının şehzade gibi koruduğu Ahmet Deniz Atabay daha ne yapsın? Jandarma Albaylara kafa tutuyor, tehdit ve saldırıda bulunuyor iddiasıyla suç duyurusu yapılıyor, ne adli ne idari yaptırım yok.

Kaymakamlık konutunu halkın deyimiyle resmen basıyor, ona takipsizlik.

Görevini yapan polis çocuklara namuslarına varan değin tehdit-hakaret-darp o da örtülüyor.

Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararına rağmen şahsi husumeti nedeniyle yıkım yapmaya kalkışıyor, yani mahkemede, kanunlar da benim demek istiyor, talimat verip onu aldıracaklarına şahıs suç işlerken polisi yanına koruma veriyorlar. Yaşanan bu kepazelikler kitap olur. Okuyanın aklı durur. Mutlaka ceza almıştır diye düşünen tek bir yaptırım olmadığını öğrenince, aklı bu kez hepten dumura uğrar.

Konsey korumasındaki şahsı en son, 150 milyonluk SGK Arazisi vurgununda suçüstü yaptık.

Neydi olay… Didim amfitiyatronun hemen altında, denize sıfır 5 bin 824 metrekarelik, 150 milyon lira değerinde bir arazi yer alıyordu. Arazinin açık artırımlı satış kararı alındı. Konsey korumasındaki Atabay, apar topar araziye bildiğiniz çöktü. Tapusu kendisine ait olmayan kamu arazisine jet hızıyla 21-B ihalesi yaptı, halkın 7 milyon lirasıyla yasa dışı şekilde çöktüğü araziyi yeşil alana çevirdi. Ardından ihaleye katılacak tüm iş insanları tek tek arandı, araziyi belediyeye kazandıracakları, o yüzden kimsenin ihaleye katılmasının uygun olmayacağı şeklinde telkinler, üstü kapalı tehditlerde bulunuldu.

İhale günü bir baktık, Didim Belediyesi ihalede yok. İki firma var. Birisi göstermelik, teklif bile vermiyor. İkinci firma CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın ağabeyi Hür Ağbaba’nın ortak olduğu firma. Katılımcı olmadığı, bildiğiniz engellendikleri için 150 milyonluk arazi, 18 milyon liraya Hür Ağbaba’nın ortak olduğu firmaya kalmıştı. Karşılığında da Ahmet Deniz Atabay, yeniden adaylık konusu Parti Meclisinde gündeme geldiğinde, Veli Ağbaba gurubunun desteğini alacaktı. Biz suçüstü yapınca ihale iptal oldu.

Peki karşılığında yaptırım var mı?

Vali Beyimiz sağ olsun her zamanki gibi alicenap davranmış. Okumuş yan tarafa koymuş.

Bu suç yumağı da yaptırımsız kaldı.

Halkın arazisine, halkın parasıyla yapılan Amfitiyatro’yu gitti, Konseyin Laz Ziya lakaplı devlet büyüğünün korumasındaki ve Valilik ile bağlantıları kuran yandaşlarına verdi. Halbuki yasal olarak gelir getirici işlemlerde kullanılamaz, halk için ücretsiz olmalıydı. Orada da yok şirkete devir, yok o yok bu katakulli ile Konsey bağlantısı yandaşlarına para yağmaya başladı, kimseden tık yok.

Konsey korumasındaki Didim Belediye Başkanı sürekli hata yapmaya müsait olduğu için, Kurtlar Konseyi geçinen bu yapı Didim’de kendini çok açığa çıkardı.

Birileri bizlerin Didim Belediye Başkanı’na husumetimiz olduğunu falan sanıyordu. Meraklanmasınlar bizler açısından o şahıs husumet güdülecek kadar önemli bir isim değil.

Bizim asli vatan görevimiz, Devlet-Siyaset-Medya-İş Dünyası içinde Kurtlar Vadisi oynamaya kalkan menfaat yapılarını deşifre etmek, gereğinin icrası için kanalar hazırlamak.

Bir belediye başkanı Şanlı Jandarma’nın Albaylarına saldırı ve tehditte bulunur, Mülki ve Adli İdare tarafından gereği yapılmaz mı? Bir şahıs göz göre göre kaymakamlık konutu önüne konvoylar yığar, polisler ve kaymakama yönelik tehdit, hakaret, darp fiillerini işler de takipsizlik verilir, idare tarafından skandallar örtülmeye kalkışılır mı? Adli bir vakada şahıs yanına tek polis verilmeden saatlerce kaçırılır mı?

Tüm bunlar yaptırımsız kalınca, elbet yansımaları hayati oluyor. Devletin suçla mücadele etmesi gereken polisleri travmalar sonrası, suça yönelik eylemlerin odağında yer alınca neden şaşırıyorsunuz ki? Adım adım sürüklendi o çocuklar bu psikolojiye…

Tüm bunlar olurken, Sayın Aydın Valimiz ile İl Emniyet Müdürümüz, olayları balkondan huşu içinde izliyorlardı. Kamuoyuna tek açıklama yok. Gereğinin yapılması da yok. Tut raporu yolla Ankara’ya. O da zaten son Didim olayında olduğu gibi gerçekler çarpıtılıp, değersizleştirme operasyonlarına dönüşüyor. Olay rant ve husumetmiş gibi gösteriliyor.

Sonuç; Devlet görevlilerinin cinnet hali, halkın ihkak-ı hak sürecine girmesi.

Halkın gözünün önünde 150 milyonluk vurguna karışıp suçüstü olanlar, polis tarafından alınır. O şanlı Türk Polisi Atabay gibiler tarafından tehdit, hakaret ve darba maruz kalınırken kenardan seyredilmez. Hayatı merminin ucunda geçen Jandarma Albaylar saldırı ve tehditle karşı karşıya kaldığında, bu sanki çocuk kavgasıymış gibi hoşgörü gösterilmez. Sizler böyle davrandıkça halkın gözünde devlete inanç, devlet kurumlarına saygı yok oldu. Bu da beraberinde Allah’ın günü kamu düzenliğini ve güvenliğini tehdit eden, halkı ihkak-ı hak düşüncesine sevk eden bir sürece dönüştü.

Türk Devleti Tekdir-Düzdür-Orak kabul etmez. Kendini devlet ilan eden menfaat şebekesi yapılara, müsamaha gösterilmez.

Aydın’dan-Ankara’ya kadar Didim üzerinden çözdük bütün yapılanma, bağlantı ve icraatlarını bu kendini Kurtlar Konseyi zenneden organizasyonun.

Halk-devlet-siyaset katmanında kısım kısım, kademe kademe bilgilendirdik, bilinçlendirdik Aziz Türk Milleti ile Kutlu Türk devletinin gerçek vatan evlatlarını. Siz hiçbir şey olmuyor zannederken, çok şey oluyor ve olacak…

Şunu herkes hafızasına kazısın… Kamu düzeni ve güvenliği, otorite boşluğunu kaldırmaz. Didim ve diğer yerlerde yaşanan pek çok olayın asli sebebi budur.

Devlet Adabı-Millet Ahlakı ayaklar altına alınıyor. Suç dalgası şehri teslim almış kaos ortamı yaşanıyor.  “Didim’de Devlet nerede?” diye soran Yalçın Yıldırım’a hakaretten ceza veriliyor. Bunu ne kabulleniriz, ne sineye çekeriz.

Burada mezarları çiğnenen, ruhları incitilen bizleriz…

Halk ezilir, 6 bin 500 yıllık kadim Kuvva-ı Milliye Kenti talan edilirken, satın alma opsiyonlu kiralık  medyanın algı operasyonlarıyla gerçekler gizlenmez. Tarih boyunca herkesin devlet adabıyla, millet adabıyla örnek aldığı şehir, bu kadar rezaletlerde lekelenmez… Devlet Adabı bozulur Millet ahlakına sirayet edince, neredeyse, kentteki Zeybek heykellerini söküp, yerine dansöz heykelleri dikecek hale geldik…. Konsey korumasındaki Didim Belediye Başkanı yaptı zaten. Medusa heykeli diye sevgilisinin heykelini diktiği, kaç tane habere konu oldu, sayısını unuttuk.

https://www.nethaber.com/gundem/ahmet-deniz-atabay-sevgilisinin-heykelini-didimin-ortasina-dikmis-32127

Sizler bizleri siyasette bağlantısız, devlet katında sahipsiz, medyada teşkilatsız, halk arasında kıymetsiz devre mülk medya bozuntularından mı sandınız?!

Ne konsey tanırız, ne kendini derin devlet zanneden bir avuç yağmacı güruhu…

Dün yaşadıklarınız, bugün yaşamakta olduklarınız, yarın yaşayacaklarınızın teminatıdır.

Buna da emin olun…

PABUCUMUN KOORDİNATÖRÜ…

Biz deve dişi gibi dosyalarla uğraşırken, yine konsey ile bağlantılı ve kendilerini sürekli koruma altında zanneden batıda bir müptezel taifesi var.

Geçenlerde Yalçın Yıldırım ile bana kendilerince kumpas kurmaya kalkışmışlar.

Hala akıllanmadılar. Defalarca çarpıldılar, şamar oğlanı oldular, kum torbasına döndüler, zekâdan münezzeh oldukları için, aynı kafada devam etme hevesindeler. Bir de fena tırsaklar. Kendileri açık savaş ilan edemiyor, onun bunun üzerinden bizlere kumpasa çalışıyorlar.

Bir de devlet unvanları içinde olmayan Korodinatörlük falan filan diye bir şeyler icat etmişler. Yetki var, sorumluluk yok. Ha bre beytülmalden beslenip, ona buna kumpas.

Mızıkacıların başlarında, pabucumun koordinatörü var. Devre Mülk medyalarını arayıp, Metin Can’ı da şu habere ekleyin, Yalçın Yıldırım’ı da bu habere ekleyin diye talimat yağdırıyorlar. Hesapta göz dağı verme, itibarsızlaştırma operasyonu. La oğlum akıllanmayacak mısınız siz?

Elde mızrak, belde yaprak Yeniçeriler karşısına çıkan zulu yerlileri gibisiniz.

Dinamit deposuna çakmakla girmişsiniz. Meydanı boş sanıp, Çal Çökelez Zeybeği oynuyorsunuz.

Az bekleyin… Biz de elde meşaleyle Çakal Çökerten Zeybeği oynaya oynaya geleceğiz…

Ciddiyseniz, patlamanın şiddeti bayağı fena olacak, baştan haber vereyim dedim…

Kuşadası’nda çarpıldınız, Didim’de çarpıldınız, şimdilik Söke’de oyalanın… oradaki planlarınızı da yerle yeksan edeceğiz, bunu da iyi bilin…

Pabucumun koordinatörü ile mızıkacı takımı sizi…

Bir babayı hem de bir kurdu evladıyla tehdit etmeye yeltenecek kadar düşkün, dünün çulsuzları, bugünün beytülmal yağmacıları sizi…

Duydunuz savaş davullarının sesini. Diğer cephelerdeki sefer dönüşü, kalacağız baş başa…

Şimdiden bol bol anti-depresan alın, birer de psikiyatrist bulmaya bakın…

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!