Didim’de Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Meclis Üyesi Ali Çağlar, DİBEL Müdürü Öner Çiçek, hakkındaki toplu tecavüz soruşturmasında, Cumhuriyet Savcısı’nın vermiş olduğu “kovuşturmaya yer olmadığına dair” karar, Söke Sulh Ceza Mahkemesi’nce kaldırıldı.
Kararda soruşturma savcısının eksik inceleme yaptığı ve etkin soruşturma yapılmadığına vurgu yapılarak SORUŞTURMANIN GENİŞLETİLMESİNE karar verildi.
Söke Sulh Ceza Hakimliği, “soruşturmada eksik kalan yönlerin tamamlanması” kararı vererek dosyayı Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’na iade etti.
Şimdi ne olacak…
Didim Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı genişleterek dosyadaki eksiklikleri giderdikten sonra yeniden Söke Sulh Ceza Hakimliği’ne gönderecek. Söke Cumhuriyet Başsavcılığı da Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay, Meclis Üyesi Ali Çağlar, DİBEL Müdürü Öner Çiçek, hakkında iddianame hazırlayacak. İddianame kabul edilirse toplu tecavüz olayına adı karışanlar Söke Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaklar.
* * *
Bu karar üzerine müşteki bayanın Avukatı MURAT SULTANSU, “Söke Sulh Ceza Hakimliği, Didim Cumhuriyet Başsavcılığına, ‘Yeni soruşturma numarası açma. Eksikleri topla ve dosyayı bana gönder’ demiştir. Kararda basit şüphe olması durumunda dahi iddianamenin düzenlenerek dava açılması hususunda CMK'daki hükümleri dayanak göstermek suretiyle Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’na hukuk dersi vermiştir” şeklinde açıklama yaptı.
* * *
Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği karar özellikle kamu vicdanını rahatlatmış, Adalet Kurumu içinde vicdan sahibi hakim ve savcıların hala var olduğunu kanıtlamıştır.
Avukat Murat Sultansu’nun dediği gibi, Söke Sulh Ceza Hakimi “Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’na hukuk dersi” vermiş, Didim Adliyesi’nde buz çatlamıştır.
Verilen karar aynı zamanda siyaset-devlet-iş dünyası ve medya çetesinin kurmaya çalıştığı kumpas ve oyunu da bozulmuştur.
* * *
Söke Sulh Ceza Hakimliği kararını 3 Mayıs 2021 tarihinde verdi.
Atabay, hakkındaki tecavüz iddialarına yönelik verilen takipsizlik kararının onanmasını beklerken, kamu olanaklarıyla bazı medya mensuplarını Didim'de toplayarak kendisine övgüler düzdürdü.
Kendilerine gazeteci demeye dilim varmayan, “Klozet Kafalı” müptezeller de hem “Gizlilik Kararını” ihlal ederek, hem de hiçbir araştırma yapmadan yayınlar yapmaya başladılar.
Bu yayınların amacı şuydu:
Sadece siyasi değil medya baskısıyla da kararın onanmasını sağlamak, sonra da “Atabay’a kumpas kuruldu, şantaj yapıldı” diye yaygara koparmak ve aklamaktı.
Be geri zekalı “Klozet kafalılar..”
Sizlerin yayın yaptığı tarihlerde Söke Sulh Ceza Hakimliği 3 Mayıs 2021 tarihli kararı ile, Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Atabay hakkında vermiş olduğu “Kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair” kararını zaten bozmuş ve dosyayı geri iade etmiş.
Sizler de hiç mi utanma duygusu yok, hiç mi vicdanınız sızlamadı?
Birazcık araştırma yapsaydınız Atabay’ın doğru söylemediğini, sizi kandırdığını anlamanız mümkündü. Ama sizler ne yaptınız? Atabay’ın söylediklerini doğru kabul edip elinize tutuşturulan, gizlilik kararı bulunan bilgileri kamuoyuna yaydınız, 2 çocuk annesi bir bayan hakkında kara propaganda yapmaya kalkıştınız.
Bu nasıl gazetecilik anlayışıdır?
Bakın şimdi hepinizin oyunu bozuldu.
Hadi şimdi çıkıp, “Söke Sulh Ceza Hakimliği Atabay hakkında verilen takipsizlik kararını bozdu, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasının yolunu açtı” haberini yapın da sizin satılık gazeteciler olmadığınızı görelim...
Eğer kişilik sahibi insanlarsanız, ar-namus kavramı nedir biliyorsanız bunu yaparsınız.
* * *
“KARİZMASI ÇİZİLDİ..”
Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin verdiği karar, kamuoyunda “tecavüz soruşturmasını yürüten Savcı S.B.’nin karizmasını çizdi” yorumlarının yapılmasına neden oldu. Dosyanın geri gönderilmesi ise soruşturma savcısının “şüphelilerin lehine yanlı bir karar verdiğini” de gözler önüne serdi.
Savcının, bazı delilleri karartmaya çalışarak, eksik delil incelemesi yaparak verdiği aleni ortaya çıkan “kovuşturmaya yer olmadığına dair” kararı müşteki bayanın haklarını koruyacağı yerde şüphelileri koruyan nitelikte olması tam bir hukuk faciasıdır.
Bir örnek vermek gerekirse;
Kolluk kuvvetleri, müşteki bayan yer tespitine gitmeden önce, 18/09/2020 günü saat 12:00 sıralarında ve 19/09/2020 günü saat 14:00 sıralarında iki kez tecavüz olayının yaşandığı belirtilen Akköy Mahallesi, Kumtepe Mevkii, 0 Ada, 202 parseldeki taşınmazda araştırma yapıyor ve evin Ali Çağlar’a ait olmadığı, Taner Küsmez’e ait olduğunu belirterek tutanak tutuyor.
Müşteki bayan ise, kolluk kuvvetleri araştırmaya gittikten 4-5 gün sonra23/09/2020 tarihinde Jandarma nezaretinde keşif ve yer tespitine götürülüyor. Mağdure, Jandarma’ya yolu tarif ederek aynı yere, yani Akyeniköy Mahallesi Kumtepe Mevkii 0 Ada 202 Parsel’deki çiftlik evine götürüyor. Sonra da deniyor ki; “Ev Ali Çağlara’a ait değildir, müşteki yer tespitinde yanlış evi gösterdi.”
Kolluk kuvvetlerinin iki kez araştırma için gittiği çiftlik evi ile müşteki bayanın jandarmayı götürdüğü çiftlik evi aynı ada, aynı parsel üzerindeki aynı ev olmasına rağmen,
Soru şu:
Ev Ali Çağlar’a ait olmayınca yanlış ev mi tespit edilmiş oluyor?
Anlayacağınız müşteki bayan kolluk kuvvetlerinin araştırma yaptığı aynı evi Jandarma'ya gösteriyor.
Bir başka örnek:
Savcının soruşturması, CMK. 160. maddesine göre bir suç izlenimiyle başlar ve Cumhuriyet Savcısı kamu davası açılmasına yer olup olmadığını araştırır. Yine CMK. 160/2. maddesine göre Cumhuriyet Savcısı şüphelinin leh ve aleyhindeki tüm delilleri toplar.
Savcı delilleri toplamış mıdır?
Tabi ki hayır..
Soruşturma savcısı, “4 yıl psikolojik tedavi gördüm” demesine rağmen, müşteki bayanın lehine olabilecek bu delili yani, olayın yaşandığı iddia edilen 2016 yılında psikolojik tedavi gördüğüne ilişkin hastane kayıtlarını istemeyerek ve hekimini tanık sıfatıyla dinlemeyerek delil karartmış olmuyor mu?
Örnekler çok…
SORUŞTURMA SAVCISI TARAFSIZLIĞINI YİTİRMİŞTİR…
Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği bozma kararı şimdi yine aynı soruşturma savcısındadır. Bu aşamadan sonra soruşturmayı yürüten ve “takipsizlik” kararı veren savcının sağlıklı bir karar vereceği düşünülemez.
O nedenle Didim Cumhuriyet Başsavcısı dosyayı soruşturmayı yürüten savcıdan alıp bir başka savcıya vermelidir ki, bu soruşturma sağlıklı şekilde tamamlansın ve sağlıklı bir sonuca ulaşabilsin. Kaldı ki, müşteki ve avukatının da bu saatten sonra aynı savcıya ifade vermesi düşünülemez. Çünkü, soruşturma savcısı daha önce eksik inceleme yaparak, delil karartarak “Kovuşturmaya yer olmadığına dair” karar vererek tarafsızlığını yitirmiştir.
HSK İNCELEME BAŞLATMALI…
Hakimler Savcılar Kurulu’nun asli görevi, Adil yargıyı tesis etmek üzere, hâkimler ve savcılarla ilgili işlemleri, hukukun üstünlüğü, mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarını yerine getirmektir.
Didim’deki tecavüz soruşturmasında,dosyaya bakan savcı müştekiyi koruyacağı yerde şüphelilerin lehine karar vererek Adalete güveni yaralamıştır. Burada bir kayırma, delil karartma, eksik inceleme var mıdır, yok mudur, HSK konuya el atıp incelemelidir.
Savcı S.B.’nin ifa ettiği görevinden dolayı veya görevi sırasında suç işleyip işlemediğinin tespiti, müfettişlik yetkisine haiz kıdemli bir hâkim veya savcı tarafından incelemeye alınarak soruşturma başlatılmalıdır.
Savcıların görevlerini kanuna uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetlemek; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hâl ve eylemlerinin sıfat ve görev icaplarına uyup uymadığını araştırmak ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemlerini yapmak Hakimler Savcılar Kurulu’nun görevidir.
Didim Adliyesi’nde sadece tecavüz soruşturması değil, Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay hakkında yıllardır soruşturması tamamlanmamış dosyaların sümen altı edildiği, devam eden davaların da zamana yayılarak savsaklandığı iddiaları vardır.
HSK Didim Adliyesi’ni mercek altına alıp incelemeli, siyaset - devlet - iş dünyası ve medya çetesinin kurmaya çalıştığı kumpas ve oyunun hesabı sorulmalıdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.