Devlet - Siyaset – Medya - İş Dünyası kurumları, Sayın Siyasi Parti Genel Başkanları, Cumhurbaşkanlığı - Adalet - İçişleri ve Savunma Bakanlıkları, İstihbaratımızın tüm kurumları.
Devlet - siyaset eliyle belediye başkanı kılığında nasıl bir eşkıya bozuntusu yaratılır, nasıl bir yöre kökten haraca bağlanır, eşkıya bozuntusu neden ve kimlerce korunur, millet nasıl devlet destekli bir eşkıya bozması üzerinden yüz milyonlarca lira soyulur, bu iş nasıl sistematik hale getirilir, sizlere en nadide örneklemelerinden birini sunacağız.
Didim'deki gerçek rant ve eşkıya çetesinin, olay gecesi nasıl deşifre olduğunu tek tek anlatacağız size.
Belediye Başkanı sıfatlı, gece yasaklara rağmen içkili mekân açtıran, polise saldıran, Kaymakamlık konutunu basan bu şahıs, meyhane kavgası sonrası bakın nasıl korunuyor, nasıl eşkiya iken evliya gibi tanıtılmaya çalışıyor.
Darp olayı sonrası Atabay denen şahıs özel hastaneye gider. Didim Garnizon Komutanı Kıdemli Albay Çetin Gülseven koşa koşa yanına gelir. Özel Hastane’den polise yapılan çağrılara rağmen polisler dört saat sürecinde kan ve alkol testi için gönderilmez. Göndermeyen de Didim İlçe Eski Emniyet Müdürü, şimdinin Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erhan Gülveren.
CHP Genel Merkezi’nden tarafımıza özellikle ulaştırılan istihbarata göre Erhan Gülveren, Atabay denen şahsın yeniden adaylığı için parti içerisinde de bu eşkIya kılıklının devletin güvenilir elemanı olduğu imajını vererek, telkin ve kulislerde bulunmuş.
Bu istihbarat da, CHP’den bayağı üst düzeyden ve kamuoyunun bilgilendirilmesi hasebiyle tarafımıza iletilmiştir.
Erhan Gülverenbu nedenlerden dolayı, şu anda olay sonrası Atabay'ın polislere ettiği tehdit, hakaret, küfür, darpların yer aldığı polis kamera kaydını da emin olun verdirmiyor. Görüntülere müdahale ediyorlar, tutanaklara müdahale ediyorlar, polislerin şikâyetçi olmaması için baskı kuruyorlar. Kaymakam işi alt tonda tutsun diye her yöntemi uyguluyorlar.
Hatta olay yerindeki avukat ve Doğru Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nizamettin Bulut, kirli bağlantılar deşifre olmasın diye şikâyetçi olmayacağını belirtiyor fakat Erhan Gülveren’den gelen baskıyla şikâyetçi olmak zorunda kalıyor.
Sonra kamuoyunun gazını almak için yaka paça alınması, ibretlik yapılması gereken eşkıya bozuntularını, bayram misafiri gibi ifadeye aldırıyorlar.
Olay yerinde görüntüleri alan gazeteciler var. Onlar da yayınlamazlar görüntüleri. Emin olun o görüntülerle şantaj yapıp bir güzel para sızdırmaya kalkarlar.
Her yer cıvık cıvık, vıcık vıcık ahlâksızlık.
Dönelim sürece...
Sonrasında Vali Yardımcısı Mustafa Hulusi Arat aranıyor, Atabay, onun vasıtasıyla Albay Çetin Gülseven nezaretinde Didim - Söke - Aydın Devlet hastanelerine değil, dağın başındaki ADÜ'ye gönderiliyor. Bu dört saatlik süre sonrası alkol promili düşürülmeye çalışılıyor. Sonrasında 160 promil çıkan Kadıköylü’nün varın olay yaşandığında kaç promil olduğunu siz düşünün.
Gördünüz mü, tecavüz iddiasında nasıl kan ve saç testinden, meyhane kavgası sonrası nasıl yine kan ve alkol testinden köşe bucak kaçırıyorlar. Hem de Devleti temsil ettiğini iddia eden, üst düzey kişiler tarafından.
CHP İl Başkanı Ali Çankır’da, “diğer yerler güvende değil, ondan ADÜ’ye getirdik” kılıfıyla, gerçekleri gizlemeye çalışıyor.
Bu minare bu kılıfa sığmaz Ali!..
Olay dün size söylediğim gibi. Didim’de Atabay isimli şahıs etrafında örgütlenen gerçek bir rant çetesi var. Onun eşkıyalığa soyunmasına bile izin veriyorlar.
Korudukları bu eşkiyadan bozma, sapkınlığı - yolsuzlukları - usulsüzlükleri dillere destan bir şahıs değil, harami sofrasından elde ettikleri gelirleri koruyorlar.
Kadıköylü Atabay, polislere sövüyor, darp - tehdit hakarette bulunuyor, Adliye önüne adam yığıp (onların da çoğu gariban belediye çalışanı) baskı kurarak kararlar çıkartmaya kalkıyor. Kaymakamlık konutunu basıyor, bu eşkıyadan bozma belediye başkanı sıfatlı şahsı kurtarmak adına deliller karartılmak için gördünüz kimler, nasıl devreye giriyor.
Bu çetebaşının yaptıklarının binde birini bir başkası yapsa, emin olun hangi partiden olursa olsun belediye başkanı o bu demezler, hemen satırı vururlardı.
Sık sık vurguluyorum... Bunu sırça bebek gibi korumalarının nedeni, devasa bir rüşvet ve rant çarkının talimat yetkisine sahip kilit taşı olması.
DİDİM’İ SİSTEMATİK NASIL SOYUYORLAR?
Didim'in özelliği nedir?
Bu Atabay isimli şahsın kilit taşı olduğu, şebeke için neden önemli?
Bu soruları açalım.
Didim 39 km kıyı şeridiyle, Türkiye'nin en uzun sahil bandına sahip turizm yöresi. Kuşadası gibi dağlar denize dik gelmiyor. Çok geniş ve tercihli bir yerleşim alanına sahip. Topoğrafik yapısı nedeniyle yerleşim için en uygun turizm yörelerinin başında geliyor.
Olayların burada kilitlenmesinin sebebi de bu.
Koca bir turizm beldesinde insanlar kurbanlık koyun gibi mali olarak nasıl boğazlanıyor, şimdi sistematik yolsuzluk - usulsüzlük çarkını ifşa ediyoruz.
Önce imara aykırı yerlere ruhsat verilebilmesi için müteahhitlerle pazarlıklar yapılıyor, rüşvet miktarı belirleniyor. Adamların yeri imara aykırı olmasa da, her şeyleri dört dörtlük olsa da o haracı vermek zorundalar.
Sonra risk almamak için Atabay - Öznur Gündoğdu ve diğer üst düzeyler izne çıkıyor, Harita Teknikeri Gökhan Kutucu aynı gün tüm imzaları basıyor. Gökhan Kutucu olmadığı zaman, Belediye Şirketleri üzerinden istihdam ettikleri imza yetkisine haiz yeterlilikleri bulunanlara attırıyorlar. Takip eden süreçte onların da payları veriliyor, sonra belediye şirketleriyle olan sözleşmeleri fesh ediliyor.
İmzalar tamamlandıktan sonra devreye Emine Öznur Gündoğdu'nun şimdiki eşi ve kardeşi giriyor. Mimarlık bürosu var. Risk almamak için müteahhitler kendileri gelmiyor. Rüşvetleri Yapı Denetim Firmaları aracılığıyla gönderiyorlar. Bir günde yasa dışı imar - iskân ruhsatlarından elde edilen gelir, bazen 20 - 30 milyon liraya ulaşıyor. Buradan Atabay denen şahsı koruyan devlet görevlileri, siyasi partilerdeki uzantıları dahil çete işbirlikçisi herkese, ederleri oranında pay ediliyor.
Aslan payı Atabay ile özel yaşamı ve bu harami çarkının kilit ismi Emine Öznur Gündoğdu'ya kalıyor.
Olay sonrası Atabay açıklama yaparken sadece avukatından bahsetmiş, Emine Öznur Gündoğdu'yu gizlemeye çalışmıştı hatırladınız mı? Fakat ortaya çıkan görüntülerde Öznur Gündoğdu için, “Çoluk çocuğum” diyordu.
Görün ve iyi tanıyın Didim'in bu gerçek rant ve eşkıya çetesinin yozlaşmışlığını.
Bu rant ve eşkiya çetesinin yıllara sarih imar - iskân ruhsatları ve ihalelerden elde ettiği rüşvet tutarı toplam yüzlerce milyon dediysek, boşuna demedik. Toplu usulsüzlüklerden bir günde 20 - 30 milyon reşvet gelirinin elde edildiği yerde, yıllara yayılan rakamları üst üste koyun, ondan sonra yakınları üzerinden bir anda mal varlıkları nasıl on milyonlarca lira artıyor, işi oraya bağlayın.
RANT VE EŞKİYA ÇETESİ KENDİNİ NASIL GİZLİYOR?
Devlet - siyaset eliyle palazlandırılan, korunup, kollanan, yandaş medya marifetiyle eşkıyalığı evliyalık gibi ilüzyon oluşturulmaya çalışılan bu gerçek rant çetesi, psikolojik harbi nasıl yürütüyor ona gelelim.
Önce Mümin Kamacı başkanlığındaki CHP’li çoğunluğu CHP’li meclis tarafından verilen onaylı projesi tasdik edilen Nehirsan Firmasından, 7 yıl öncesinin rayici 700 bin lira rüşvet istediler. Firma karşı çıkınca verilen inşaat ruhsatını iptal etmeye kalktılar.
Oysa bunu yapmaları için yeni bir belediye meclis kararı almaları ve bir önceki başkan ve belediye meclisi hakkında suç duyuruları yapmaları gerekiyordu.
Firma rüşvet vermeyeceğini beyan edince, kötü örnek ilân ettiler.
Çünkü Nehirsan Frması’ndan rüşvet alamazlarsa, diğer firmalar da aynı yöntemi ister, bu Didim'in gerçek rant ve eşkıya çetesi, istediği düzeni kuramazdı.
Ardından başladılar rant çetesi yalanına. Adamların Danıştay’da kazandıkları davalara bile müdahale ettiler, İdare mahkemelerine müdahil oldular.
Buradan psikolojik savaş anlamında iki önemli kazanç elde ettiler;
1- Rant Çetesi yalanıyla tüm ahlaksızlık – yolsuzluk - usulsüzlüklerini gizlediler,
2- Rüşvet vermek istemeyen herkese, “Sizi de Nehirsan Firması gibi yaparız” mesajı verdiler.
Sıkıştıkları yerde Akif Hamzaçebi devreye giriyor, Hegelestik diyalektik metodunu uyguluyor. Yani zıt kutupların çatışması. AK Parti Milletvekili Metin Yavuz ve eşini hiç ilgileri olmadığı halde işe bulaştırması o yüzden.
Metin Yavuz'u hedef gösterip, olayları hem saptırıyor, hem işleri Millet İttifakı - Cumhur İttifakı cepheleşmesine çekiyor. Kamu çalışanları ve bazı parlilileri miting ayağı toplayıp kendi tabanlarını eşkıya bozmaları etrafında konsolide etmeye çalışıyorlar.
DEVLET - SİYASET - MEDYA ETKİSİNİ NASIL KARTEL DÜZENİ KURMAKTA KULLANIYORLAR?
Aziz Türk Milleti.
Sizlere deşifre ettiğimiz bu kirli yapı, Atabay isimli talimat yetkisine sahip şahsi, harami düzenlerinin devamı adına adli ve idari anlamda koruyup kolluyor. Medya da her sıkıştıklarında, rant çetesi yalanıyla olayları örtmeye, gerçekleri saptırıp, gizlemeye çalışıyor.
Didim’de tespitli 3 bin 800 kaçak addedilen yapı var.
Bunlardan 1680 tanesi hakkında yıkım kararı var.
Rüşvet alnındığı için yıkmıyorlar. “Yıkım ihalesine çıktık giren olmadı” diyorlar.
Sonra çıkıp sadece Nehirsan Firması için yıkım ihalesi yapıyorlar.
Bu işlerde Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü de koruma - kollama işlevini yürütenlerden. Savunma Bakanlığı - Orman Bakanlığı - Milli Emlak’a ait 5 dönüm alan yine hazine arazilerinin yağmalanmasından yargılanan çete muhbiri tarafından işgal ediliyor, sahte evraklarla üzerine yüzme havuzlu villa yapılıyor, bir anda 5 milyonluk servet sahibi oluyor.Biz, Aydın Şafak’ta yaza yaza yapı belgesini iptal ettiriyoruz. Fakat hala bu şahıs hakkında Savcılığa suç duyurusu yok. Çete muhbiri işgâl ettiği devlet arazilerini de hala kullanıyor, yıkımı gereken kaçak villasının havuzunda sefa sürüyor.
AK Parti Milletvekili Mustafa Savaş.
ADÜ Rektörü Osman Aldemir.
Bir HDP’li, bir AK Partili, bir CHP’den ha babam dönen bu çetenin muhbiri Naci Şenses sizlerle de poz veriyor. O pozlar kullanılıp, Çevre Şehircilik İl Müdürü tarafından, “Benim adamım” diye, kollanıyor.
Kadıköylü Atabay’da 300 bin lira ceza kesip yıkması gereken yeri, 20 bin lira cezayla geçiştiriyor.
Alın size gerçek rant çetesi. Hem de hepsi belgeli delilli...
Çetenin muhbiri Kaymakam konutu basılırken de oradaydı ve Devletin Kaymakamına ağıza alınmayacak şekilde küfrediyordu.
Atabay için kendini feda eden Albay Çetin Gülseven’de orduya ait araziyi işgal eden bu şahısla oturup kalkıyor, ordunun malını koruyamıyor, Mavi Vatan'ı nasıl koruyacak.
Sana Atabay'ı zimmetlemediler Albay Çetin Bey, vatan görevini zimmetlediler.
Haydi verin cevabını;
Didim de 3 bin 800 kaçak bina varken, 1680 tanesi hakkında yıkım kararı alınmışken neden tek Nehirsan Firması hedefte?
Rüşvet vermedi diye garibanları hedef yaptılar, rant çetesi, eşkıya ilân ettiler, resmen bitirdiler. Bütün ahlâksızlıklarını, yolsuzluklarını, usulsüzlüklerini adamlara yıktılar. Rüşvet vermek istemeyenlere de sizleri de bunlara çeviririz mesajıyla hizaya soktular.
Suç Kartelleri zaten böyle çalışır.
İbretlik bir kurban bulur, sonra herkese “senin sonun da onun gibi olmasın” der, gözdağı verir.
Devlet - siyaset - medya iş birlikçileriyle şimdi eşkıyadan evliya çıkarmaya çalışıyorlar.
İşi ihkak-ı hak durumuna sürükleyen, gerçekte bu çetedir.
Devlet yetkisi, 3 bin 800 kaçak yapı varken biri için keyfi karar alıp uygulanmaz. Kamu gücünün çıkar ve keyfiyete dayalı kullanımıdır aynı zamanda bu ve başlı başına görevden alma sebebidir. Hepsi için aynı kararı uygulasınlar, kamuoyuna söz Nehirsan Firması binasının iki katına ilk kazmayı firma sahipleriyle beraber biz vuracağız.
Kamu arazilerini talan eden muhbirlerine bile bir çırpıda 5 milyonluk servet kazandıran çetenin bulaştığı imar - ihale vurgunlarının boyutunu, teşlilatlanmasını ve işleyişini, artık daha iyi anlamışsınızdır umarım.
UYARIYORUZ...
Bu işin içindeki herkesi uyarıyoruz…
Bize ayrı konuşup perde gerisinde ayrı eylem ve işlemler yapanları da biliyoruz.
Sadece siz neyin ne olduğunu hala fark edemediniz.
Yeni düzen geliyor. İbret alın güncel konulardan. Bakın Tanrı Kral gibi ezenler, bir anda nasıl kağıttan kaplanlar misali yerle yeksan oluyorlar.
Akif Hamzaçebi...
İstanbul - Kadıköy Çatana Restaurant da serin serin rakıları götürüp, bu eşkıya bozmasını bırak Aydın, bırak Didim, ülkenin başına musallat ettin ya, sana senin bile haberin olmadığı müjdeyi vereyim.
Senin eleman, bu saatten sonra artık siyaset sahnesinde yok.
İşin diğer tarafı da, yeni düzen kurulduktan sonra çözümlenecek.
Öyle siyaseten iki kelimeyle senin elemana sahip çıkıldığıını falan sanma, bitti o iş.
Evhamlı baba gibi elinde peçete senin manevi evlâtlığın her pisliğini temizlemek için Aydın'a damlıyorsun.
Sen İstanbul vekilisin, git Kanal İstanbul'a Hayır de, iki esnaf gez, ne işin var dakka başı buralarda.
Neden korkuyorsun, neyi koruyorsun?
Şimdi siyasette ederin ne kadar, onu da kendin sorgula Akif Emmi...
Sen bu çetenin siyasi ayağısın.
Bil ki kendini bile kurtaramayacaksın.
Ve yine bil ki CHP’nin veliahtları bile senden nefret ediyorlar. Onların gelecek plânlarında yoksun.
Sayın Kılıçdaroğlu, “Çalmayacaksınız, yetim hakkını koruyacaksınız, insanlara şevkatle yaklaşacaksınız, meyhane meyhane gezmeyecesiniz” diyor, ama sizde hepsi mevcut. Sonra da rant çetesi, rant çetesi...
CHP işin içinde darp var diye, kerhen sahip çıktı olaya bunu da iyi bil Akif Emmi...
O partideki milyonlarca vatansever ve parti yönetiminin büyük kısmı sizler gibi yozlaşık değil. Hala mayaları, vatan - millet - devlet - Atatürk inancıyla sağlam. Sizin gibi yozlaşıklardan nefret ediyorlar, bizzat bunların kamuoyuna duyurulmasını talep ediyorlar, bunu da kafana iyice yaz.
Gördün mü sen derinlerde gezdiğini zannederken, aslında ne kadar sığ yerlerde geziyormuşsun...
Bu cerahat temizlenecek dediysek temizlenecek.
Bu eşkıya bozmalarının Didim'de terlikleri kalmayacak dediysek kalmayacak.
Klasik söz vardır ya; “Bu güne kadar yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır.”
Tam da işin orasındayız Akif Emmi...
Güç denemesi yapmak isteyen varsa da, meydan burada. Adliye de orada. Şikâyetlerinizi bekliyoruz.
Sizlerin ve yakınlarınızın mal varlıkları, HTS kayıtları ve tüm istihbari aynı zamanda adli ve idari bilgi, belgeleri ortaya koyduğumuzda, bakalım kim hangi deliğe saklanacak...
SAYIN İÇİŞLERİ BAKANINA
Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Bize,“Benim bunlarla işim - ilişkim yok”diye haber salıp perde gerisinde yukarıda saydığım tüm eylem ve işlerin içindeki Emniyet Genel Müdür Yardımcınız Erhan Gülveren korumasındaki eşkiya bozuntuları, olay gecesi sizin adınızı nasıl kullandılar biliyor musunuz?
Aynen şu propogandayı yapıyorlar;
“İçişleri Bakaın Süleyman Soylu olay gecesi Deniz Atabay başkanımızı aradı. Gerekeni yapacağız meraklanmayın Sayın Başkan. Lütfen Kaymakamlık Konutu önünden ayrılırsanız seviniriz, dedi.”
Gördünüz mü kara propogandalarını. Sizi adeta bir eşkiya bozmasından lütuf bekleyen bir Bakan gibi lanse ediyorlar. Aynen sizin adınızı kullanıp, toplum ve devlet katmanlarında bu propagandayı yaptılar. Bir devletin itibarı, bir İçişleri Bakanı’nın adı böyle eşkıya bozmalarının ağzında sakız olmamalı Sayın Bakan.
Bu yalan propogandayı yapacak kadar gözü dönmüşleri hala koruma kollama telaşındaki emir ve yetki alanınızdaki kişilerle ilgili takdiri sizlere bırakıyoruz.
NOT: Panikte olan çete üyeleri haber ve yazılarımızın paylaşıldığı site ve platformlarda yayınlarımıza yasak getirme çabasındadırlar. Bu da paniklerinin ve çaresizliklerinin göstergesidir. Korkunun ecele faydası yok demişler. Öyle de kazıyacağız böyle de kazıyacağız siyasete - devlete - medyaya sirayet eden çeteleri toplum hayatından.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.