Doktorluk diplomasının sahte olduğu Gazeteci Yalçın ve Ganimet Yıldırım tarafından kanıtlanıp, mahkeme kararıyla kullanması yasaklanan Aydın Eski Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, yine bildiğiniz yolda. Köftecide garsonluk yaparken bir anda FETÖ'nün Cihan Haber Ajansı'na terfi eden Mehmet ve Emin Aydın kardeşlerin, her daim kadrolu iftira atıcısı.
Yine çıkmış, yok FETÖ, yok Özlem Çerçioğlu, yok Erkan Karaarslan, engin hayal dünyasında bağlantı kurmaya kalkışmış.
Lafonten yaşasa masal yazmaz, sadece Hüseyin Aksu'yu dinlerdi.
Şeref, insanlara özgü bir kavramdır.
Şerefli insanlar, ortaya konulan tüm maddi delillere rağmen aynı itham ve iftiralara devam etmez.
Ne diyelim güzel ülkemin güzel insanları.
Diploması sahte, artık gerçeklikten kopmuş, eğriyi doğruyu, yalanı-gerçeği ayır edemeyenler ile bu şehirde aynı havayı solumak, gerçekten zul... Ağaçların bunlar için ürettiği oksijene yazık. Zaten Hüseyin Aksu gibiler oksijensiz yaşar, iftira ve ithamda bulunmadan yaşayamazlar.
MİT-MASAK tüm devlet kurumları, mahkemelere sundukları resmi evraklarda Erkan Karaarslan ile FETÖ arasında hiç bir bağ olmadığını ortaya koymuşlar.Davanın kumpas olduğu kitaplara, ulusal medyaya konu olmuş, hatta dava içindeki resmi görevliler kumpas nedeniyle cezalar almışlar. Herkes beraat etmiş tek siyasi baskılar nedeniyle Erkan Karaarslan kalmış, Hüseyin Aksu hala aynı teraneyi okuyor.
Erkan Karaarslan'ın mahkemede devletin resmi belgeleri ile Afrika'ya adım dahi atmadığı kanıtlıyken, Hüseyin Aksu yüzü bile kızarmadan, “Erkan Karaarslan kesin FETÖ’cü. Afrika'ya çanta çanta para taşıyordu” iftirasına devam ediyor.
Dediklerinin iftira olduğunu mahkeme belgeleriyle ortaya koyuyoruz, özür dilemek yerine FETÖ'nün Cihan Haber Ajansı'ndan yetişme Mehmet-Emin Aydın kardeşlerin çanak tutmasıyla, aynı rotada devam ediyorlar. Tam bir FETÖ taktiği...
Bunlarda yüz tane yüz olsa, biri dahi kızarmaz. Yalan bile utandı kendisinden Hüseyin Aksu'yu görünce. Erkan Karaarslan için FETÖ’cü diyor, Devlet kurumları Hüseyin Aksu'yu yalanlıyor.
Afrika'ya çanta çanta para taşıdı diyor, Devlet kurumları Hüseyin Aksu'yu yine yalanlıyor.
Belediyeleri, şirketleri soydu diyor, MASAK yani Mali Suçları Araştırma Komisyonu da Hüseyin Aksu'yu yalanlıyor. Hüseyin Aksu'nu ise yüzü bile kızarmıyor.
Hüseyin Aksu'ya bir çağrım olacak!...
Eğer Erkan Karaarslan belediyeleri, kurumları soydu ise bu paralar nerde?
Miktarı nedir?
MASAK bile bulamamış sen nasıl buldun?
Eğer bu paraları bulduysan yerini söyle, söz sana yarısını bağışlatacağım... Bu kalemi de kırıp, bir daha yazmayacağım.
Dediklerini ispat edemezsen, “Ben FETÖ'cüyüm, iftiracıyım, sadece para için şantaj yapan biriyim” diye kent meydanında bağıracak mısın?
Dedik ya!..
Bunlarda yüz tane yüz olsa biri kızarmaz, yalan bile yalancılıktan istifa eder bunları görünce....
Kamuoyunu, bu şahısların gerçek amaçları üzerine bir daha aydınlatmak, vatani bir görevdir. Bu Doktorluk diplomasının sahte olduğu mahkeme kararıyla tescillenip kullanılması bile engellenen Hüseyin Aksu'nun, Su Sesi adını verdiği proje ile insanları nasıl adeta nitelikli dolandırıcılık yöntemiyle çarptığını, cümle alem bilir. Yine bu Hüseyin Aksu kurduğu aile vakıfları yoluyla Aydın'ın adeta içini boşaltmaya, ne kadar kamu malı var üzerine geçirmeye kalkmış, Allah uzun ömür versin kendisinden sonra gelen Belediye Başkanı İlhami Ortekin mahkeme mahkeme gezip, Aydınlının mallarını kurtarmıştır.
Yetmemiş AY-KONUT projesi diye yola çıkıp devasa bir sorun yaratmış, binlerce aileyi mağdur etmiş, sorun 22 yıldır çözülemememiştir.
Oradaki yakın çevresinin yolsuzlukları, yani garip gurebanın yatırımlarının yağma edilmesine dair yargılama dosyaları birleştirilmiş olup, Aydın Ağır Ceza mahkemelerinde devam etmektedir.
Romanya Köstence'de sanayi yatırımları diye giriştiğin ve millete pazarlamaya kalktığın olmayan araziler ne alemde Hüseyin Bey?!..
Eskiden ha bre haber yaptırırdın, şimdi adını bile anmıyorsun?
Yoksa senin hakkında Romanya'ya giriş yasağı var haberleri doğru mu?
Neresinden tutsanız elinizde kalan Hüseyin Aksu'nun ekranlarda ahlak, namus, yetim hakkı dersi vermesi, içinize siniyor mu ey ahali!..
Yazıyı burada keseyim diyorum, nasıl keseceksin birader!..
Hüseyin Aksu'nun olduğu her yer vukuat.
Eski aşırı solcu iken kapitalist oldu, ANAP'a atladı. Sonra CHP'den aday oldu, İlhami Ortekin bunu ezince, istifa dilekçesini bile kapı altından atıp, kayıplara karıştı. MHP'den aday oldu, bozkurt işaretini tavşan gibi yapardı, ben de bol bol haberlerini koyardım. Hatta yürüyüşlerinde ailecek, “Tayyip oğlunu askere gönder” sloganları attıklarını, ne tarih unuttu ne biz.
Hüseyin Bey bak aklıma ne geldi...
Hatırladın mı, MHP’den aday olduğunda, Ülkü Ocaklarında görevli gencecik çocukları bedava çalıştırmıştınız? Ocakların elektrik, su paraları, seçimler için alınan akaryakıt faturalarını ödememiştiniz? Hatta o dönemin ocak başkanı, daha sonra MHP Aydın İl Başkanı olan Burak Pehlivan,“Bak bunları Metin Abiye söylerim” deyince ödemiştin o paraları.
Ne diyim sana Hüseyin Bey ne diyim!..
Sen Amrekia'da NASA’da çalıştığını iddia ederken rakiplerin hakkında yıllarca, “Amerika'da madde ticareti yaparken yakalandı, cezaevinde yatıp sınır dışı edildi” iftiralarını atarken, seni bizler, “Ayıptır, yazıktır, elinizde bilgi belge olmadan insanların şereflerine bu kadar leke sürülmez” diye biz savunmadık mı?
Yine senin hakkında, “Aydın'daki yolsuzluklardan elde ettiği parayı Amerika'daki oğluna gönderdi, o da borsada batırmış” ithamları yapılırken, ilkesel olarak yine bizler, “Kardeşim delilsiz temelsiz böyle itham ve iftiralarla siyaset yapılmaz” diye ilkesel olarak seni savunmadık mı?
Hatta MHP adayı olduğun dönemde, yakın çevrenden seninle ilgili haberleri kesmemiz için bize iki adet toplam 15 bin liralık çek yollanmıştı. Ben de, “Doktorluk diplomaları neyse, çekler aynen odur. Hüseyin beyin de bundan haberi yoktur” deyip, çekleri kabul etmemiştim. O gün için deli para.
Yalçın Yıldırım da tanık olarak burada.
İş zaten dediğim yere varmış, çekler de karşılıksız çıkmıştı.
Bak biz sana hiç iftira attık mı Hüseyin Bey!..
Hatta ve hatta sosyal medyandan insanları, “Size saçınızı başınızı yoldururum” şeklinde tehdit ettin, sana bu güne kadar saçlarını nasıl yoldurduğumuzu hatırlatmadım bile.
Hatırladın değil mi Misyoner Papaz Hasan Yaman olayını.
2009 yılı seçimleri öncesi, seni pek bi över, senin seçilmen için çalışacağını söylerdi. Biz de Yalçın yıldırım ile beraber röportajını yayınlamıştık. Sen de o Aydınlının malını üzerine geçirmeye kalkıştığın, aynı zamanda seçim karargahın olan özel vakıf binanda, “Manyak bu Metin!... Manyak bu Metin!...” diye saçını başını yolmuştun.
Emin ol senin için çok üzülmüş, yüreklerimiz paralanmıştı.
Altı üstü bir misyoner papaz seninle görştüğünü, seçimlerde gizli ve açık hristiyanlar olarak sana destek vereceklerini belirtmiş, biz de sadece röportajı yayınlamıştık. Senin saçını başını yolduğunu öğrenince, emin ol çok büyük vicdan azabı hissettik, yorgan döşek yataklara düştük.
İcraatların o kadar çok ki, cilt cilt seri kitaplar olur.
Bu arada geçen gün eski sağ kolun Mustafa Selçuk aradı. Sana selamı var.
Hani hatırladın mı bir gün ona da, “hırsız” demiştin.
O da, “Ne öğrendiysem Hüseyin Abim’den öğrendim” diye cevap vermiş, o röportajı da ben yayınlamıştım.
Bak Hüseyin Bey...
90 yaşına kadar siyaset yapacağım demiştin bize hatırladın mı?
Kimle pazarlık yaptığını bilemem de mevcut şu an yaşayanlar, artık bu halini kaldıramıyorlar. Elinizde hiç bir belge, delil olmadan FETÖ’cü, hırsız gibi iftiralar attığınız insanlar kalkıp size, “O zaman sen de ABD'de uyuşturucu baronuydun, kanalına çıktıkların da FETÖ’cü” derse, yapacaksınız?
Siz bu itham iftiralarınıza devam ettikçe, karşı tarafından aynı hakkı doğar aklınız kesmiyor mu?
Buna TCK 129/1 Haksız Edime Karşı Koyma diyorlar.
Anlayacağınız duymak istemediğiniz şeyleri, başkasına söylemeyeceksiniz. O zaman yine zıp zıp zıplar, kalan üç tel saçını da yolarsın.
Bu yaştaki belediye başkanlığı yapmış bir siyasetçiye yakışıyor mu yaptıkların Hüseyin Bey?
Ben yine de halkımıza Denge TV denen dengesiz grup ve bu iftiraların kaynağı yoldan çıkmışların asli hedeflerini tekrar anlatayım.
Şimdi bunların hepsi, madden-manen-mesleki ve ahlaki tükenmişlik yaşıyorlar.
Arkalarına da bazı siyasetçileri alıp, çözüm yolu olarak Aydın BŞB’ye kayyım atanması için ne kadar iftira var, onları gerekçe olarak gösteriyorlar, hatta bu konuda hakim-savcıları zabıta memuru gibi davranmakla, rüşvet almakla alenen ve ağır şekilde ve de fütursuzca itham ediyorlar. Gözleri dönmüş..
Planları şuydu bu akıl fukaralarının;
Önce Erkan Karaarslan-FETÖ iftiraları ile Özlem Çerçioğlu'nun da adını birleştirip, işi teröre sokup kayyım atatacaklardı. Hatta Serhan Seyhan'ın 46 kişi hakkında verdiği ve takipsizlikle sonuçlanan FETÖ suç duyurusu, bu yolda atılmış bir adımdı.
Duydum-işittim laflarıyla dosya hazırla suç duyurusu yap, arkasından Denge TV denen ipini koparmış, ağzından çıkanı kulağı duymayan FETÖ Cihan Haber Ajansı'ndan yetişmelerin FETÖ taktikleriyle kamuoyu oluştur, yaygarayı kopar operasyonu yaptır, sonra arkalarındaki siyasetçiler ile beraber kamu kaynakları ve makamlara çök.
Buradan tutturamayınca 4. Asliye Ceza ile 1. Ağır Cezadaki birleştirilmiş dosyalara döndüler, örgütlü suça sokmaya kalktılar.
Orada da bilirkişi raporları hep temiz.
Ama kime anlatacaksın. Polis bunlar, savcı bunlar, hakim bunlar, danıştay bunlar, sayaıştay bunlar, yargıtay bunlar, sayıştay denetçisi bunlar, mülkiye müfettişi bunlar, kendilerince hükmü kurmuşlar, ellerinden gelse isim listesi verip, bunları toplayıp adam başı 20’şer yıl ceza kesin diyecekler.
Normal insan kafasıyla yapılacak işler değil bunlar.
Ne içtilerse, kullandıkları kafa yapıcılar rakı-viski ve bilimum kafa yapıcılarının da ötesinde.
Hüseyin Bey ve ona çanak tutan gazeteci kisveli vatandaşlar.
Elinizde varsa deliller, belgeler, koyarsınız ortaya, ister haber ister gider suç duyurusu yaparsınız. Beğenmediğiniz karar çıkarsa itiraz eder ya da eleştirirsiniz. Ama siz hüküm kuruyor, fetva veriyorsunuz. Gazeteci dediğin olayı mümkün olduğunca delilleriyle, belgeleriyle ortaya koyar, maddi gerçekliğe ulaşmaya çalışır. Savcılar-hakimler gibi hüküm kurmaz.
Türkiye'de hemen her kurum, her belediye hakkında haberler ve işlemler yapılıyor.
19 yılda 200 kez değişen ihale yasalarıyla, bu alanda haber yapılmazsa şaşmak gerek.
Ama sizin derdiniz bu değil!... Sizin derdiniz Beytülmal'e çökmek.
Çöktürürüm ben size de anca iki dizlerinizin üzerine.
Hala anlamadıysanız, “Mekanın sahipleri geldi, boşaltın dükkanı...”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.