Ülkeyi yöneten otorite, içinde bulunduğumuz salgın gibi bir durumda, toplum sağlığı için bir kural koyduysa o kurala uymak zorundayız.
İnsan hayatını ve insan haklarını esas almamız gereken bir bilinç ve ahlaki davranış açısından, bu bir insanlık vazifesi ve vatandaşlık görevidir.
Memnuniyetle üzerimize düşeni yapıp, kurallara uymak zorundayız, bu günlerde karantinada olmak zorunda olduğum gibi.
Hiç kimsenin hayatını tehlikeye atmaya hakkım olmadığı için, bu süreci tecrit halinde geçirmek benim vazifem.
* * *
Hatta Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nde sonucuna bakma tenezzülünde bulunulmayan covit testimin sonucunu ailem vasıtasıyla, kendim öğrendim.
Bu bilgiyi görevlilere bildirmeden evime gitmek için hastaneyi terk edip, birçok insanın hayatını tehlikeye atıp, evimde rahat bir karantina geçirebilirdim.
Buna rağmen görevlilere giderek, “Test sonucum çıkmış, pozitifim, gerekeni yapın” diyerek, geri çekilip ilk karantinamı kendim gerçekleştirdim. Denizli' de karantinada kalmayı memnuniyetle göze aldım.
Bunların hiç birinden rahatsız değilim.
Bunlar benim vatandaşlık vazifem ve vicdanım rahat;
AMA BU ŞARTLARDA DEĞİL!
* * *
Denizli Biruni Kız Öğrenci Yurdu'ndaki 6. karantina günümü dün akşam bitirdim.
Bu 6 günlük sürede covit ile ilgili birçok araştırma yaptım.
Bu virüsten korunmanın tek yolu maske, mesafe ve hijyen.
Bunu öğrenmeye çalışıyoruz ama beslenmenin de en az bu kadar önemli olduğunu atlamayalım.
* * *
Özellikle karantina altındayken özenli beslenme çok önemliymiş.
Bu beslenme gerekliliklerini kategorilere ayırmışlar...
Uyku bozukluğu, stres, depresyon, üst solunum yolu enfeksiyonunun alt solunum yoluna geçmemesi, alt solunum yolu enfeksiyonu ile besinlede mücadele gibi...
Bunlar olasılık değil, kesin semptomlarmış.
Tedavi kadar, beslenmenin de gerekliliği zaten gündemden düşmemekte.
Bu durumda...
Kök bitkiler, koyu yeşil yapraklı bitkiler...
Balık ve omega3 takviyesi...
Probiyotik besin olarak yoğurt...
Peynir...
Hindi eti, yumurta...
Kırmızı et...
Yulaf, fasulye, yeşil mercimek, kırmızı mercimek...
C vitamini içeren bol meyve...
Badem, fındık...
A-D-C vitaminleri ve çinkonun takviye olarak alınması şart.
Bunlar kabataslak verdiğim, karantinada alınması şart olan gıdalar.
* * *
Benim bu kadar kolaylıkla edindiğim bilgilerden bir şehrin Valisi'nin ve İl Sağlık Müdürü'nün de bilgisi mutlaka vardır diye düşünürken;
Bana 7 günlük karantinamda bir kez yumurta verildi o gün peynir yoktu.
Yani yumurta varsa peynir yok, peynir varsa yumurta yok.
Kahvaltıda elzem olan süt ya da meyve suyu gibi sıvılar hiç yok.
Kahvaltımı su ile yapıyorum.
Kendi imkânların dışında sıcak su ya da sıcak içecek bulma imkânın zaten yok.
Bunun yanı sıra, kız yurdunda kaldığım tecrit odası hiç iyi ısıtılmıyor,
Ve ben hâlâ üşüyorum.
* * *
Yemeklerde kırmızı parça et hiç olmadı.
Kırmızı eti iki kez köfte ve birkaç kez kıymalı yemek olarak tükettim.
Bir kaç kez hindi değil, tavuk eti tükettim.
Kuru fasulye, yeşil mercimek.
Gerisi ne yağı ile piştiği belirsiz sebze yemekleri.
Ve ben hâlâ üşüyorum.
* * *
6 günde meyve olarak iki mandalina ve bir elma verildi.
Mandalinanın birisi çürük, elmanın da suyu çekilmiş, küçük ve bayattı.
Ve ben hâlâ üşüyorum.
Daha önce bahsettiğim çamurlu domateslerden sonra bu gün de kahvaltı da çürük domateslere layık görüldük.
Ve ben hâlâ üşüyorum.
Karnımız çok şükür doyuyor, üç öğün yemek kapının önündeki sandalyelere bırakılıyordu.
Artık kapı çalınıp “yemeeekk” diye bağırılıyor.
Yoksa yemeklerin geldiğinden haberim olmuyor, kontrol edersem görebiliyordum.
Ve ben hâlâ üşüyorum.
* * *
Bolca dağıtılan, koridorda yerlere bırakılan sular, artık sandalye üzerinde.
Tuvaletindeki pislikleri elleriyle temizlemek zorunda bırakılan birisi için, bu büyük bir gelişme!
Ve ben hâlâ üşüyorum.
* * *
Siyasî görüşünüz ne olursa olsun, hangi partiden olursanız olun ama adaletli olun.
Şimdi bu olanların sorumlusu hükümet yani Cumhurbaşkanı mı?
Elbette hayır!
Cumhurbaşkanı gelip domatesler yıkanmış mı diye kontrol etmeyecek tabii ki!
* * *
Cumhurbaşkanı ve Hükümet bir ilin devlet sorumluluğunu yürütmesi için, o ile bir Elçi gönderir bu da Vali’dir.
İl Sağlık Müdürlüğü gibi görevlere de sorumlu amirler atanır.
Tecrübem o ki Denizli ilinde Vali yok! Bundan eminim!
Çünkü hiç bir konuda denetim yapılmadığı bu tecrübelerimle sabit.
Denizli'de İl Sağlık Müdürlüğü' de yok, çünkü verilen numaraları aradım, kimse açmadı.
Bahsettiklerim dışında yutta ve yemeklerde de bir değişiklik yok.
Domatesler çamurlu olmayı aştı, çürük gelmeye başladı.
Ve ben covit karantinası altında, bırakın gıda almayı personele verilen yemeği yemek zorunda kalıyorum.
* * *
Ben Deniz'li de covit olduğum için devletin kanatları altına sığınan bir vatandaşım ve devlet de covitli misafir hastasına bu kadar bakabiliyor.
Kendine sığınan vatandaşına devletimiz bunları layık görüyor..
Ben Denizli gibi modern bir ilde karantina altında gıdasız bırakıldıysam diğer KYK Yurtlarında karantina altında tutulan hastaların durumu acaba nasıldır diye doğrusu merak ediyorum.
* * *
Benim Cumhurbaşkanından bir ricam olacak;
SAYIN CUMHURBAŞKANIM,
DENİZLİ İLİNE VALİ ATAMAYI UNUTMUŞSUNUZ.
LÜTFEN DENİZLİ İLİNE BİR VALİ ATARMISINIZ?
* * *
Ben bir kaç güne kadar buradan gideceğim, peki benden sonra burada kalacak veya yeni gelecek hasta misafirlerin akıbeti ne olacak?
Birinci derece temaslı olarak Üniversite Hastanesinde, karantinada olduğu için yanına refakatçi de alınmayan hastamda mı çürük, çamurlu ve eksik gıdalarla besleniyor?
Odalardan birinde çocuk var, yemek alırken gördüm ve sesini duyuyorum.
O da üşüyordur değil mi?
* * *
Tuğçe Hemşirem bana yemeğini verdiğin için, yanıma gelip benimle konuşarak rahatlatıp, cesaretlendirdiğin için; kendisi yaşca küçük, yüreği dev bir kadınsın sen..
“Pijaman yoksa evden getireyim, başka ne gerekiyorsa evden getiritim”, deyip bana her türlü desteği ve cesareti veren Kübra Hemşirem beni ikiniz ısıttınız. Ümidimi beslediniz ve beni güçlendirdiniz.
Hiç terslemeyen ve azarlamayan, insana insanca yaklaşma meziyetinizden dolayı sizi kutluyorum ve size minnettarım.
Hayatıma hoşgeldiniz.
CUMHURBAŞKANIM SİZ DE DENİZLİ İLİNE VALİ ATAMAYI UNUTMAYIN.
Siz de “sevgiyle kalmak için” direnin dostlar...
Kahvaltıda yumurta varsa peynir yok, peynir varsa yumurta yok dedik, bu da delili..
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.