Aydın
20 Eylül, 2024, Cuma
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Ben dişi kuş değilim, yuva yapamam..

Ben dişi kuş değilim, yuva yapamam..
Bu dünyada yaşadığın güzellikleri, hazları, mutlulukları bir kadına borçlusun. Yani bana, yani annene, yani kız kardeşine, yani kızına ve kız torununa!

Ben eksik etek değilim, eksik doğmadım.  Sendeki fazlalık da sana böbürlen, ben de hakimiyet kur diye bahşedilmedi.

Ben bu fiziki yapı ile doğdum, sen de o fiziki yapı ile doğdun.

Ben seni doğurgan olmadığın için aşağılıyor muyum?

Allah’ına sana verdiği nimetler için taparken, bana da doğurgan olduğum için minnettarlığını her zaman hatırlatmalısın.

Zaten bana eksik etek deyip, senden eksik olduğumu ve senin benden fazla olduğunu iddia edersen, inandığın Allah’ı inkâr etmiş oluyorsun, yani Kafir’sin. Çünkü beni bu şekilde yaratan da inandığın Allah’ın değil mi? Onun kıymet verdiği canlı türüne sen nasıl zarar verirsin!?

* * *

“Cennet anaların ayağının altında” diye hadis gönderilirken; sana bütün kadınların anne sayıldığı bilgisi verildi. Bu hadiste sadece kendi annen kastedildiğini kabul etme bencilliğini gösterme!

Doğurganlığın kutsallığı ve zorluğu anlatılmak istenilerek “annenden başlayarak, bütün annelere yani  bütün kadınlara minnettarsın” diye baştan bilgilendirildin.

Bu dini bilgi sana çocuk yaştan itibaren öğretildi, görmezden gelme!

Kendine göre şekillendirme!

* * *

Bence bu durumu idrak etmek zor değil; bak, sen de insansın koku alma, tat alma, görme, işitme, hissetme duyularımız aynı.

Sağlık tedavileri erkek ya da kadın diye ayrılmıyor, aynı iç organlarına sahibiz; hastalandığımızda kullandığımız ilaçlar aynı, aynı gıdalar ile besleniyoruz.

Üreme şeklimiz birbirini desteklemek zorunda.

Üremek için birbirimize ihtiyacımız var ve hatta mecburuz.

Sadece fiziki gücün benden fazla. O da senden güçlü ve kutsal tarafım olan doğurganlığım olduğu için.

Yaşadığım ay döngüleri sebebiyle beni hassaslaştıran, avlanmamı kısıtlayan hormonlarım yüzünden üreyebiliyoruz; o dönemimde bana dikkatli ve kibar davran.

* * *

Farket!; insanlar benim, annenin, kızının, kız kardeşin ve kız torunun bedeninde üreyip, çoğalıyorlar…

Yani ben yoksam sen de yoksun.

Ben seni doğurmak istediğim için dünyaya geldin. Ben istemediğim sürece bedenimde tutunma ya da yaşama şansın yok.

Bu dünyada yaşadığın güzellikleri, hazları, mutlulukları bir KADINA BORÇLUSUN. Yani bana, yani annene, yani kız kardeşine, yani kızına ve kız torununa!

* * *

İsteyerek, bilerek kendi hür iradenle kurduğun evlilik akitinde, dünyaya gelmesini istediğin çocuklarına bakmak için çalışmak zorundasın.

Bu zorunluluklarda kendi üzerime düşen iş bölümünü yerine getiriyorum. Senin ve çocukların günlük ihtiyaçlarını karşılamak gibi gerekliliklerin hepsini sevgi ve fedakârlık ile yerine getiriyorum.

Üstelik bu ev işlerini de seninle aynı şartlarda çalışıp, eve geldiğinde gideren birçok hemcinsim var.

Unutma annen, kızın, kız kardeşin ve kız torunun ile aynı kategorideyiz!

* * *

Varlığımın ve fikirlerimin seni zorladığı yerde bana şiddet uygulama hakkını kendinde görüyorsan, ailendeki kadınlar için de aynı hakkı olgunlaştırıp, böyle bir kültür oluşturdun demektir.

Eğer eş olarak benle ortak bir yaşama değil de, ortak bir çekişmeye girdiğini gösterirsen seni aklımla yenerim, seni fikrimle yenerim, seni anaç gücümle yenerim, seni yokluğumla yenerim! Ve de yeniyorum!

* * *

Ben dişi kuş değilim, yuva yapamam. Gereken maddi ve maddesel imkânlar olmadığı sürece, kendim için bile yuva yapma şansım yok.

Ben dişi Aslan da değilim. Sen gölgede uyurken, ben senin için de avlanamam.

* * *

Kadına şiddeti bitirmek ütopik bir düşünceden başka bir şey değil.

İnsan vahşi bir canlı türü olup, savaş ve şiddet de karşındakini etkisiz hale getirip, ganimet kazanma çabası olduğuna göre; şiddet genetiğimizden yok edilip, iç güdülerimizden silinmediği sürece, kadına, erkeğe, çocuğa,  hayvana ve doğaya olmak üzere ayrı kategorilerde devam edecek.

Kişisel resmi vatandaşlık hakları kısıtlanmadığı, toplum ve aile baskısı ile şiddet uygulayan kişi dışlanarak yok sayılmadığı sürece, kadına şiddeti hiçbir şekilde engelleyemezsiniz.

Kadına şiddet artık sosyal boyutlarda yoksunluk yaratan durumlarda. Bu yüzden erkek insanı tarafından, kadın üzerinde bir yaptırım haline dönüştü. Burada da tek çözüm, tek çare gene kadınlarda…

Bu savaşta aklımızla, fikrimizle, yokluğumuzla, varlığımızla, anaçlığımızla birbirimize siper olalım sevgili hemcinslerim.

Bir fabrikada grev esnasında çıkan yangında hayatını kaybeden 25 işçi hemcinsimi saygı ile anıyor ve 8 Mart’ın İşçi Kadınlar günü olduğunu hatırlatmak isterim.

Dünya üzerinde her nerede ve ne şekilde olursa olsun, beden ve iş gücü ile çalışan kadınlarımın bu müstesna günü kutlu olsun.

Sevgiyle kalın dostlar…

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!