Aydın medyasının Lorel ile Hardy'siEmin Aydın ile Serhan Seyhan, bildiğiniz yolda devam. Kız olsa bohçacı olurmuş bunlar. Bu kadar dedi kodu, bohçacılarda yoktu.
Yalnız bayağı ilerleme var.
Eskiden FETÖ Belediyeler İmamı dedikleri Erkan Karaarslan hakkındaki gerçekler ortaya çıktıkça, Erkan Bey demeye başladılar. Yakında, “Çok Sayın ve Saygıdeğer Hanfendi Özlem Çerçioğlu” derlerse şaşmayın.
Güne bakan çiçeği gibidir bu tayfa.
Menfaat nerde, bunlar orda.
Zaten son günlerdeki çıkışlarının altında, şantaja dayalı menfaat temini yatar.
Çünkü ticari - mesleki ve ahlaki olarak sıfırlandıkları için, Aydın çıkarlarını savunuyoruz edasında, milleti koparma telaşındalar. Bu da onlara panik üzerine panik yaptırıyor, hakim -savcıları bile külliyen rüşvet almakla suçluyorlar.
Aslında sabırlı hukuk insanlarıymış.
Valla ben hakim - savcı olacağım, biri çıkıp külliyen Aydın Adliyesini rüşvet ile suçlayacak, arkasında hangi siyasetçi olursa olsun onları ibretlik yaka paça almayacağım. El Bab'a sürseler yine adalet kurumlarına leke sürdürmez, gereğini yapardım.
O yüzden bu gazeteci kisvesiyle bohçacı muhabbeti yapanları deşifre etmek işi, yine bize kaldı.
Milletin çoluk çocuğuna girmişler. Yok onun çocuğu orda, bunun çocuğu burda, asgari ücretle çalışan çocuklara bile dil uzatmaya çekinmeyecek kadar alçaldılar bu işte.
Yani demek istiyorlar ki, “Arkamızda Mustafa Savaş abimiz var, Külliyen Adliye ve Emniyete kafa tuttuk, siz kimsiniz. Hedef göstermeksizin ateş ederiz!?”
Aldık kabul ettik...
Yalnız Karındeşen Jack gibiyimdir...
Baştan uyaralım da bu Lorel - Hardy'nin bohçacı versiyonlarını, sonra ağlaşmak yok.
Be mübarek Serhan Seyhan!..
Senin yedi göbek sülalen Ağrı Belediyesi'nde mi çalışıyordu? Hepsi Aydın Belediyesi veya BŞB’de idi. Sen ki uzman çavuşları zabıta yapacağım sözüyle rüşvet pazarlığına oturup, ses kayıtlarına kadar girensin. Sen ki Erkan Karaarslan'ı akşam sabah arayıp yalakalık yapan, sonra “FETÖ Belediyeler İmamı” diyen kişisin!...
Seni ki o dava yasal olarak kökten çöktüğü halde Erkan Karaarslan üzerinden kumpaslar planlayıp, şimdilik kitaplara küçük de olsa, pişkin pişkin gezen birisin.
Yine sen ki FETÖ’cü dediğin Erkan Karaarslan'a, “Beraber şirket kuralım, ben bütün belediyeleri ayarlarım, sen de yalan da olsa istediğimiz ifadeyi ver” diyen utanması kalmayansın.
Yine sen ki, AY-TV denen, hani şu an kullanışlı aparat yerine koyduğunuz Hüseyin Aksu’nun AY-TV şirketini kiralayıp, yüzbinlerce lira para toparladıktan sonra, çalışanlarının alacaklarını bile vermemek için, ortalıktan toz olansın.
Nerenden tutsak elimizde kalıyorsun, hala daha sidik yarıştırmaya çalışıyorsun.
Ne senin gibi ekmek büfeciliğinden gazeteciliğe geçtik, ne Emin ile Mehmet Aydın gibi köfteci garsonluğundan FETÖ’nün Cihan Haber ajansına atladık. Hem 4 yıllık okulunu bitirdik, hem yerelde ustaların yanında, adliyelerde, karakollarda piştik.
Şimdi alayınızı pişti yapayım da, yine travma geçirmiş yangeç gibi yan yan gezin.
Şimdi bu Serhan Seyhan'ın son icraatı neydi?
Mehmet Özışık'ı Aydın'a davet edip, onunla program yapmak.
Daha doğrusu AK Parti camiasına aşırı yakın Özışık biraderlerin adını kullanıp, BŞB ve diğer belediyelere şantaj yollu, “Ya paraları çökersiniz, ya alayınız hakkında konuşurum” şantajında bulunmak.
Bunu bütün Millet İttifakı belediyelerine yaptı bu utanma duygusunu yitirmiş muhteremler.
Nasıl mı?
Mehmet ve Emin Aydın kardeşler o sırada Serhan Seyhanile aynı paralelde, Cumhur İttifakı Belediyelerine tek kelime etmeyip, kaset şantajından bilmem diğer şu dedi kodulara varıncaya kadar yazacağız diyorlardı.
Neden saydıkları arasında tek bir Cumhur İttifakı Belediyesi yoktu?
Ne diyelim bunlara şimdi?
Köfteci garsonluğundan bir anda FETÖ’nün Cihan Haber Ajansı'na atlayan biraderler dedik mi de, hemen bozuluyorlar.
Fıtratları bu, yöntemlerinin de FETÖ ile aynı olması doğal değil mi?
Ardından Serhan Seyhan - Mehmet Özışık röportajı bir türlü yayınlanmıyordu.
Serhan Seyhan da, “Evin kötü çocuğu ben olsam da aile bağları” falan filan diyordu.
Yani, “Bize çökün, yoksa doğru yalan ne varsa sallayacağım...” mesajı veriyordu.
O sırada bu muhteremleri, Kontrol İlüzyonu tekniği kullanarak adım adım mayın tarlasına sürüyorlardı. Bunlar aracılar, tavacılar vasıtasıyla malı götüreceklerini zannederken, el bombasının pimini çekip ortaya atıverdi birileri.
Başladılar kafası kesik tavuk gibi debelenmeye...
Ondan sonra iki program verdiler, gerisini kestiler.
Çünkü Osmanlı Şamarı gibi tokat üzerine tokat yediler, ne halt oldukları açığa çıktı.
Tabii ki Osmanlı şamarlarının etkisiyle “FETÖ Belediyeler İmamı” diye çamur attıkları kumpas kurbanı ve uğradığı kumpas kitaplara kadar giren, ileride daha geniş girecek olan Erkan Karaarslan’ın, Erkan Bey olduğunu hatırladılar aniden.
Zevahiri ve ucundan accık bir şeyler kurtarabilir miyiz edasıyla, hala daha bazı şeyleri eveleyip, gevelemeye çalışıyorlar.
Dişleri kırıldığı için, onları da sindiremiyorlar.
FETÖ Borsasıymış, İzmir’miş falan filan…
Be mübarekler!...
Burada anti personel mayınıyla telef oldunuz, orası anti - tank mayını dolu... Altınızda bebek beziyle hangi mayın tarlasına dalacağız diye uğraşıyorsunuz?
Orada Başşavcılar - MİT Bölge Müdürleri - İstihbarat Şube Müdürleri - Mafyasından ölüm listesine, üç dönem AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı ve Milletvekilliği yapmış, şimdiki 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’dan, Binali Yıldırım ve ailesine kadar ne kadar anti - tank mayınına çarpacaksınız, haberiniz bile yok?
Altınızda bebek bezi, ağzınızda biberon, nereye dalıyorsunuz Kandıralılar...
Bakın Aziz ve Asil Türk Milleti…
Bunlar yok yetim hakkı savunuyoruz, yok adalet arıyoruz falan diyorlar ya, külliyen yalan. Alayı yukarıda vurguladığım gibi, ticari - mesleki - ahlaki bitik silüetler. Beytülmal’e çökmek için nerde kumpas var, nerde şantaj var, altından bunlar çıkarlar.
Be aklı evveller!..
Mehmet ve Emin Aydın biraderler!...
Aydın BŞB “şehrin bir televizyonu olsun” diye size ne kadar destek oldu, açıklayın kayıtlarınızı tek tek.
Size destek olunurken, sizin aldıklarınız yetim hakkı değil miydi?
Diğer belediyeler ve kamu kurumlarından aldıklarınız Aydınlının değil de Kenyalının parası mı?
Bunlar kümesine pazarlık yaptık sanıyorlar.
Sanki kendilerinden başka gazeteci yok, Denge TV dedikleri al takke ver küllah oradan oraya frekans aktarılan tv’lerinin, gazetelerinin aylık yüz binlerce liralık çıktıları, üzerine bunlara da kar payı konularak bunlara ödensin istiyorlar.
Aydın BŞB bunlara her yıl milyonlar aktaracak, Mustafa Savaş abileri geri dönmeyeceğini bile bile yetim hakkı milyonlarca krediyi çıkaracak, bunlar paraları alıp mal kaçıracak, sonra çıkacaklar ekranlarda adamcılık oyanayacaklar.
Ya sen Serhan!..
AY-TV’de sana “şehrin yerel televizyonu olsun” diye koltuk çıkılırken, o paralar şehrin parası değil de Mozambik Maliye Bakanlığı’ndan mı geliyordu?
Güzel ülkemin güzel insanları…
İşte bu şahıslar var ya bu şahıslar!..
Ahlaki - mesleki - vicdani - ticari - imani her şeylerini yitirmiş bu şahıslar, ekranlardan millete ahlak dersi veriyorlar.
Kendileri ne haltlar işledilerse, hepsini başkalarına yıkma çabasındalar.
Valla düşünce ve fikir özgürlüğü diye her şeyi deşmeyi, siz tercih ettiniz.
Bizler için sakınca yok. Şerbetli adamız sonuçta.
Bunca yıldır hakkımızda yazılan yazılmış, çizilen çizilmiş.
İş deşmeye gelince olayları Karıdeşen Jack gibi öyle bir deşerim ki, kimin altında kalacağını Allah bilir.
Madem milletin çoluk çocuğuna, kiminin ailesine, kiminin namusuna girdiniz,başlarım Mehmet Aydın'ın Sivas maceralarından, Emin Aydın'ın Ebruli günlerinden, Serhan Seyhan'ın kırdığı cevizlerden, çıkarım tünelin diğer ucundan.
Sizlere tercih noktasında, iki seçenek sunuyorum çocuklar...
Birincisi ya bu mücadele centilmence geçecek ya da istediğiniz gibi hedef gözetmeksizin.
Çok namlulu roketatar gibi ortalık yangın yerine döndüğünde, son pişmanlık fayda vermez dimi güzel kardeşlerim.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.