Aydın
21 Eylül, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Aşk evliliği yapanlar, Dikkat!

Aşk evliliği yapanlar, Dikkat!

  • Aşkın beyinde nörokimyasalların değişmesiyle ortaya çıkan geçici bir durum olduğunu belirtenPsikolog Ebru Özer Özkul, aşkın pik yaptığı noktada evlilik kararı alınmasınındoğru olmadığını ifade etti.  Özkul, salgılananhormonlar azalıp kişi karşındakini objektif olarak görebildiğinde, aşkduygusunun; sevgi, sadakat, samimiyet gibi duygulara dönüşebildiğini söyledi.

Psikolog Ebru Özer Özkul, aşk denince akla gelen kalp olsada, aşkın gerçekte beynin nörokimyasının değişmesi ile ortaya çıkannörobiyolojik bir süreç olduğunu kaydetti.

Yapılan bilimsel çalışmaların aşık olunduğunda beyindemeydana gelen değişimleri gösterdiğini belirten Psikolog Ebru Özer Özkul,“Bilim günümüzde nörokimyayı ölçer hale geldi. Beyin görüntüleme teknikleri ileaşık olunduğunda hem beyinde fluoresan gibi yanan bölgeler gözlemleniyor, hemde beyin kimyasındaki değişiklikleri, hormonal değişiklikleri ölçebiliyoruz.Yani günümüzde insanların gerçekten aşık olup olmadığı bilimsel yöntemlerleölçülebiliyor” diye konuştu.

Kişi aşık olduğunda beyinde meydana gelen nörokimyasaldeğişiklikler nedeniyle, dopamin seviyesinin arttığını, yine kortizon ve NFGfaktörü denilen hormonların arttığını ifade eden Ebru Özer Özkul, bu hormonaldeğişiklikler sonucu kişinin aşık olduğu kişiyi odak noktasına aldığını veondan başka bir şey düşünemez hale geldiğini söyledi.

Psikolog Ebru Özer Özkul şu bilgileri verdi:

Aşk Beyin AçısındanSürdürülebilir Bir Şey Değil

 “Kadınlar aşıkolduğunda testesteron hormonları yükseliyor. Erkekler de ise düşüyor. Aşıkolduğumuzda beynimizdeki subikortal bölgemizde ödül mekanizmamızı oluşturan bölgenin aktif olduğunu görüyoruz. Dopaminseviyemiz de artıyor. Beyin, içsel veya dışsal bir ödül beklentisine girdiğindebu maddeyi salgılıyor. Bu da aşık olduğumuz kişinin peşinden koşma ile ilgilibir motivasyon veriyor. Dopamin yüksekliğinden sürekli onu düşünür, onunlailgilenir hale geliyoruz. Bazen bu bizi gerçeklikten koparabiliyor.

Onu görmek özlemek tekrar dopamini beynimize kazandırdığıiçin dopamin yokluğunu özlemek olarak adlandırıyoruz. Bağımlılık düzlemiçalışıyor. Sürekli o dopamini almak için o insanı görmeye çalışıyoruz.  Yokluğunda sıkıntı çekmeye başlıyoruz. Beyinbuna uzun süre katlanamayacağı, uzun süre bu stresle başa çıkamayacağı için bugeçici bir süreç. Yani aşk nöro biyolojik olarak sürdürülemez bir şey.

Erkek aşık olduğunda daha sakin, daha anlayışlı dahaduygusal ve daha az agresif oluyor. Ancak 6 aydan sonra bu duygusallıktan uzak davranışlarda bulunabiliyor. Çünkühem kadında hem erkekte  6 aydan sonra bunörokimya değişiyor. Bu değişiklikler hormonal ve görüntüsel olarak tespitedilebiliyor. Kişilerin hormonal aktivasyonu azalıyor.

Sonra kişi aşık olduğu kişinin değişmesinden yakınıyor. ‘Senilk zamanlar olduğun gibi değilsin’ diyor. Evlendiği aşkını, kendisini birdakika pencerede görebilmek için saatlerce yağmur altında bekleyen eşinibakkala yoğurt almaya gönderememekten sitem ediyor.

İlerleyen süreçte aşk başka bir duyguya dönüşmeye başlıyor.Negatif bir şekilde nefrete de dönüşebiliyor, sevgi saygı, sadakat, samimiyet,dürüstlük duygularına evrilerek ilişki devam da edebiliyor.

Aşkın pik YaptığıNoktada Evlilik Kararı Almayın

Aşkın pik yaptığı noktalarda kendi hayatımızı yaşayamazpozisyona geliyoruz. Kendimizi odak noktası olmaktan çıkarıyoruz. Kendiemellerimiz, amaçlarımız, isteklerimiz, ihtiyaçlarımızı geri plana atıp aşıkolduğumuz kişiyi odak noktamıza alıyoruz. İşimizi, dersimizi aksatabiliyoruz. Okişi üzerinden düşünmeye ve hareket etmeye başlıyoruz. İçinde onun olduğuhayaller planlar kuruyoruz. Bu da bizi geleceğimize odaklanmaktan alıkoyuyor.Hormonların pik yaptığı seviyede otistik bir düşünce meydana geliyor.

 Sağlıklıdüşünemediğimiz ve hormonlarımızın etkisinde olduğumuz bu dönemde evlilikkararı almayı doğru bulmuyorum. Çünkü bu dönemde aşık olduğumuz kişiyi objektifolarak göremiyoruz. Onu sadece bize karşı davranışlarıyla bize yaşattığıduygularla değerlendiriyoruz.  Eğitimini,kültürünü, dünya görüşünü, işini vs. önemsemiyoruz.  Başka insanlara nasıl davrandığınabakmıyoruz. Hormonlarımız normale döndüğünde ve onu iyi ve kötü yönleriyle,kusurlarıyla objektif olarak gördüğümüzde eğer hala beğeniyorsak, o hailiylekabul ediyorsak, aşkı sevgi, sadakat, samimiyet, güven gibi duygularadönüştürebiliyorsak o zaman bu ilişkiyi sürdürebiliriz. Bağlılığın,tutarlılığın, güvenin inşa edilmesi gerekiyor. O zaman bir evlilik kararı almakdoğru olur. Aşık olduğunuz kişiyle konuşabiliyorsanız, aynı frekanstaysanızevlenebilirsiniz. Bir ömür boyu konuşabileceğiniz insanla evlenmeniziöneriyorum.  Aşık olduğunuz kişiylekonuşamayabilirsiniz ama ortak noktalarınız olan, konuşabildiğiniz,paylaşabildiğiniz bir insanla ömür boyu birlikte olabilirsiniz.

Terk Edilen KişiPsikolojik Yardım Alabilir

Aşık bir kişinin düşünceleri obsesif bir hastanın takıntılıdüşünceleri gibi. Eğer aşkın pik yaşandığı dönemlerde bir ayrılık söz konusuolursa, kişi terk edilirse bu onu psikolojik olarak sarsacaktır. Eğer ObsesifKompülsif Bozukluk altyapısı da varsa, ayrılık ve aşk acısı psikolojikhastalığa dönüşebiliyor. Özellikle ayrılıktan itibaren ilk birkaç hafta çokyoğun duygular yaşıyor. Obsesif hastalar seratonin düşüklüğü yaşıyorlar. Aşıkolup terk edilen kişide de aynı durum yaşanıyor, yani seratonin düzeyi düşüyor.  Ayrıca kişi aşkından ayrıldığında dopaminseviyesi aşırı düşüyor. Bu da kişide bir yas durumu yaratıyor. Mutsuzluk,keyifsizlik, hayattan keyif alamama, kendi içine kapanma, işlevselliğinikaybetme, okula işe gidemez pozisyonda olma durumu ortaya çıkıyor Bu durumdakişilerin psikolojik yardım alması gerekiyor. 

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!