İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Fantastik teorilerle, tutarsız kararlarla, saçmalamada rekor kıran garip açıklamalarla her gün sınanıyoruz, Allah yardımcımız olsun. Ülkemizde neredeyse 11 milyon insanımız aç, 54 milyondan fazla insanımız ise yoksul. Son 4 yılda özel sektör istihdamımız 340 bin azalırken kamu istihdamımız ise tam 1,3 milyon kişi arttı. AK Parti’nin işsizlikle mücadele anlayışı, kamu istihdamını şişirmek, işsizliği yönetmeye çalışmaktan başak bir şey değildir. İktidar genç işsizliği, eğitimsizliği görmezden geliyor. Ama kimse merak etmesin. AK Parti iktidarı, her zamanki alışılmış çapsızlığıyla, bütün bunlara kayıtsız kalsa da iktidara geldiğimizde ki emin olun, İYİ Parti emin adımlarla geliyor, biz kayıtsız kalmayacağız" dedi.
İYİ Parti İstanbul'da "İYİ Kalkınma Kongresi" düzenledi.
"Eşitlenen Türkiye" temasıyla yapılan kongreye İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yanı sıra, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcıları Koray Aydın, Cihan Paçacı, Bahadır Erdem, Ümit Dikbayır ile Genel Sekter Uğur Poyraz, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, milletvekilleri ve partililer katıldı.
Ekonomiye ilişkin çözümlerini paylaşacaklarını belirterek konuşmasına başlayan Meral Akşener, "Gençlerin, çocukların yoksulluklarını anlatmak benim için çok zor. Kent ile köy arasından yaşanan zorlukları anlatmak çok zor. TÜİK verilerine göre yoksulluk 2006 yılında 20 milyonken şimdi 23 milyona yükselmiş" dedi.
Meral Akşener'in konuşması şöyle:
HAMASET DOLU KÜRSÜ ŞOVLARIYLA, MİLLETÇE ADETA HER GÜN SINANIYORUZ
Ülkemiz, maalesef uzun zamandır ciddiyetsizliğin, beceriksizliğin ve liyakatsizliğin, adeta bayraktarlığını üstlenmiş bir iktidar tarafından yönetiliyor. Aklı ve bilimi reddeden, hatalarını görmeyen, bahaneleri de bir türlü tükenmeyen bu zihniyetin, milletimize yaşattığı zorluklara, maalesef hep birlikte şahit oluyoruz. Cahilliğin resmini çizen, fantastik teorilerle, geceden gündüze değişen, keyfi kararlarla, saçmalamada rekor kıran garip açıklamalarla, 1970’lerde denenip, başarısız olan uygulamaların, 2022 Türkiye’si için, mucize olarak ambalajlandığı, hamaset dolu kürsü şovlarıyla, milletçe adeta her gün sınanıyoruz.
TÜRKİYE HAYALİMİZİ, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN, ÖNEMLİ BİR ADIM ATIYORUZ
Tarihimizde eşi benzeri olmayan bu süreçte olan, devletimizin itibarına oluyor. Olan, milletimizin huzuruna oluyor. Olan, memleketimizin kaynaklarına oluyor. Köklü kurumlarımız, liyakatsiz kadroların elinde yitip gidiyor. İşte o nedenle bizler, bugün burada, bu düzene, 'dur' demek için, ülkemize 'kader' diye biçilen, bu vasatlığı değiştirmek için, yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenen, mutlu, huzurlu ve bereketli bir Türkiye hayalimizi, gerçekleştirmek için, önemli bir adım atıyoruz.
TEK EKSİĞİMİZ, ÇÖZÜM İÇİN İRADE KOYACAK, LİYAKATLİ BİR SİYASİ İKTİDAR
Türkiye, bereketli topraklara sahip, büyük bir ülke. Türkiye, imkanları olan, kaynakları olan, zengin bir ülke. Türkiye, çok büyük potansiyeli olan, güçlü bir ülke. Emin olun, ülkemizin, çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Sorunlarımızı çözmek için, ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Tek eksiğimiz, çözüm için irade koyacak, liyakatli bir siyasi iktidar. Mesela biz, İYİ Parti iktidarında; kur ve faiz problemini, doğru bir para ve maliye politikasıyla, en hızlı şekilde çözeriz.
MAKROEKONOMİK İSTİKRARI 1 YIL İÇERİSİNDE SAĞLARIZ
Mesela biz, İYİ Parti iktidarında, makro ekonomik istikrarı, en geç 1 buçuk yıl içerisinde sağlarız. Mesela biz, İYİ Parti iktidarında, doğru bir tarım politikasıyla, enflasyonu süratle önce tek haneye, sonrasında ise yüzde 5 seviyesine getiririz. İnanın, bunların hiçbiri zor değil. Beni asıl endişelendirilen sorunlar başka. Mesela, her geçen gün kronikleşen, derin yoksulluk. Mesela, fırsat eşitsizliği ve istihdam yaratamayan ekonomi. Bu sorunları çözmek için, elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Çünkü bunlar, toplumumuzda, kalıcı hasarlara sebep olabilecek sorunlar. Çünkü; zenginlikte eşitlenen Türkiye hedefimizi gerçekleştirmenin yolu bu 3 soruna, süratle çözüm üretmekten geçiyor.
“EŞİTLENEN TÜRKİYE” TEMASIYLA BAŞLIYORUZ
Bu anlayıştan hareketle, bugün; İYİ Kalkınma Kongresi oturumlarımıza, 'Eşitlenen Türkiye' temasıyla başlıyoruz. Bu tema çerçevesinde, ilk olarak sizlerle, yoksulluk, kapsayıcılık ve istihdam alanlarındaki, çözümlerimizi paylaşacağız. Sonrasında ise sizlerden alacağımız geri bildirimler doğrultusunda; İYİ Parti iktidarında uygulayacağımız, ekonomi ve kalkınma programımız ile 100 günlük, 300 günlük ve 500 günlük takvimimizi tamamlayıp, kamuoyunun dikkatine sunacağız. Türkiye’nin hafızasından, yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini ve işsizliği silmek için çıktığımız, bu kutlu yolda, bizlere vermiş olduğunuz destek için, sizlere yürekten teşekkür ediyorum.
İNANMAKTA ZORLANDIĞIMIZ, HİKÂYELERE ŞAHİT OLUYORUZ
Kongremizin bugünkü oturumunun ilk başlığı, 'Yoksulluk'. Bildiğiniz üzere, ben ve arkadaşlarım, 20 Ocak 2020’den beri, ülkemizi karış karış geziyoruz. Bu gezilerimizde, yüreğimizi parçalayan dertler dinliyoruz. İçimize oturan acılar görüyoruz. İnanmakta zorlandığımız, hikâyelere şahit oluyoruz. Gittiğimiz yerlerde gördüğümüz esnafın, emeklilerin, annelerin, babaların, gençlerin, hatta çocukların bile yoksulluğunu anlatmak, inanın benim için çok zor… İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, özellikle, pandemi sonrasında şiddetlenen, kent yoksulluğunu anlatmak, çok zor.
ÜLKEMİZDE NEREDEYSE 11 MİLYON İNSANIMIZ AÇ
Kent ile köy arasında sıkışan, insanlarımızın yaşadığı zorlukları anlatmak, gerçekten çok zor. Bizim sahada gördüğümüz bu tabloyu, maalesef istatistikler de doğruluyor. TÜİK verilerine göre, yoksul insanlarımızın sayısı 2006 yılında 20 milyon 500 binken, 2019 yılına geldiğimizde, yani pandemi öncesinde 23 milyona yükselmiş. Bu 2,5 milyon kişilik artışın da yarısı, son 3 yılda gerçekleşmiş. Türk-İş’in açıkladığı rakamlara göre ise ülkemizde neredeyse 11 milyon insanımız aç. 54 milyondan fazla insanımız ise yoksul. Bugün ülkemizde çocuklarımızın yüzde 46,5'i, gençlerimizin, yüzde 34’ü, kadınların ise yüzde 30’u en yoksul yüzde 20’lik gelir grubundaki hanelerde yaşıyor. İşte tam da bu yüzden, İYİ Parti olarak biz, milletimizin hak etmediği, bu derin ve sürekli yoksulluk döngüsünü kırmak ve bağımlılık yaratmayan, hak temelli, adil bir sosyal yardım mekanizması oluşturmak için hem milletimizi hem de bu konuda çalışan STK’ları dinleyerek, çözüm önerilerimizi oluşturuyoruz.
YOKSULLUKTA DEĞİL, ZENGİNLİKTE EŞİTLENEN BİR TÜRKİYE’Yİ ÇOK YAKINDA İNŞA EDECEĞİZ
Derin yoksullukla mücadele kapsamında, şimdiye kadar iki proje hazırladık. Bunlardan ilki; okul çağındaki her çocuğumuza, her gencimize kahvaltı ve öğle yemeğini, ücretsiz olarak sunmayı planladığımız 'Rüzgârgülü' projemizdi. İkincisi ise geçtiğimiz çarşamba günü, Meclis Grup Toplantımızda açıkladığımız 18-26 yaş arasındaki tüm gençlerimize ve medyan gelirin yarısının altında kalan, 4 milyon hanedeki kadınlara aylık 1000 lira gelir sağlamayı planladığımız, 'İYİ Yaşam Gelir Modeli' projemizdi. Ayrıca, proje ve çalışmalarımızın yanında, bugün burada, katılımlarıyla kongremize katkı sunan, büyükşehir belediye başkanlarımız başta olmak üzere, yerel yönetimlerimizin, bin bir zorluk ve engele rağmen, sosyal yardım çalışmaları konusunda, göstermiş oldukları çabaları da elbette takdirle izliyoruz. Yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenen bir Türkiye’yi, inşallah çok yakında, hep birlikte inşa edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
AK PARTİ BİR İNSANLIK SUÇU İŞLİYOR
AK Parti, 'Suriyeliler olmazsa sanayi çözer' diye düşünerek, Türk işçilerinin yerine onları alıyor ve bir insanlık suçu işliyor. AK Parti işsizliği çözmeyi denemiyor. Çalışanlarımızın yarısı asgari ücret alıyor. Böyle kalkınma olmaz. Böyle ülke olmaz. Nasıl çözeceğiz? İyi eğitim politikalarımızı açıklayacağız. Beceri uyumsuzluğunu nasıl gidereceğimizi anlatacağız.
İKTİDAR, ZAMANINDA KENDİLERİNE SUNULAN FIRSATLARI SAĞLAYAMIYOR
Eğer ben bugün eğitimden akademisyenliğe, siyaset yapmaktan bakanlığa, birçok imkana sahip olarak karşınızdaysam, bunu devletimize ve Cumhuriyet'e borçluyum. Oysa bugünkü iktidar zamanında bizzat kendilerine sunulan fırsatları, gençlerimize, kadınlara, engelli vatandaşlarımıza sağlayamıyor. Gelir eşitsizliğinin pandemi sürecinde hız kazandığı bir dünyada devletin kapsayıcılığını milletimizden esirgiyor. Bugünkü gençlerin bizlerden daha yoksul ve ümitsiz olduğunu görmek yerine onları ısrarla her fırsatta itekliyor.
BUGÜN TÜRKİYE ASGARİ ÜCRETLİLER CENNETİ HALİNE GELMİŞ DURUMDA
Bu arkadaşlar iktidara geldiklerinden beri özel sektöre dayalı bir büyüme ve istihdam modeli inşa edeceklerini söyleye söyleye geldiler. Ama son yıllarda bunu pek duymuyoruz. Neden mi çünkü son 4 yılda özel sektör istihdamımız 340 bin azalırken kamu istihdamımız ise tam 1,3 milyon kişi arttı. İşte size AK Parti’nin işsizlikle mücadele anlayışı. Kamu istihdamını şişirmek, işsizliği yönetmeye çalışmaktan başak bir şey değildir. Ama AK Parti çözmeyi beceremediği her sorunda olduğu gibi işsizliği de yönetmeye çalışmayı tercih ediyor. Maalesef bugün Türkiye asgari ücretliler cenneti haline gelmiş durumda. Vatandaşlarımız her geçen gün asgari ücret ve fakirlikte eşitleniyor. Bu zihniyetle milletimiz hak ettiğimiz refaha ulaşamaz. Peki bütün bu problemleri biz nasıl çözeceğiz? En başta beceri uyumsuzluğunu ortadan kaldırarak.
İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI OLARAK KARŞINIZDAYSAM; BUNU, MİLLETİMİZE, DEVLETİMİZE VE CUMHURİYET’E BORÇLUYUM
Bugün ikinci başlığımız ‘kapsayıcılık’. Eğer ben yıllar önce, İzmit’in bir köyünde doğan, bir kız çocuğu olarak, bugün burada, İYİ Parti Genel Başkanı olarak karşınızdaysam; bunu, milletimize, devletimize ve Cumhuriyet’e borçluyum. Oysa bugünkü iktidar; zamanında, bizzat kendilerine sunulan fırsatları; gençlerimize, kadınlara, engelli vatandaşlarımıza sağlayamıyor. Gelir eşitsizliğinin, pandemiden önce arttığı ve pandemi sürecinde de hız kazandığı bir dünyada, devletin kapsayıcılığını, milletimizden esirgiyor.
AK PARTİ, ALIŞILMIŞ ÇAPSIZLIĞIYLA TÜM BUNLARA KAYITSIZ KALSA DA BİZ KAYITSIZ KALMAYACAĞIZ
Bugünkü gençlerin, bizlerden daha yoksul ve ümitsiz olduğunu görmek yerine, onları ısrarla, her fırsatta itekliyor. Bakım ekonomisini geliştirip, kadınları ekonomiye ve toplumsal hayata dahil etmek yerine, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, kadınları eve hapseden bir anlayışla sosyal yardım uygulaması yapıyor. Demografik profilimizin hızla değiştiğini görmezden gelip, genç ve kadın istihdamı konusunda gereken cesur adımları bir türlü atmıyor, atamıyor, ya da atmak istemiyor. Teknolojik dönüşümün ortaya çıkardığı, avantajları görmediği gibi, genç işsizliği, mesleksizlik gibi, kritik sorunlarımızı da çözemiyor. İstihdamda ya da eğitimde olmayan gençleri gösteren, 'Neet' oranını, 10 puan aşağıya çekersek, bunun ortaya çıkaracağı 66 milyar dolarlık millî gelir artışını göremiyor. Destekli istihdam modeliyle, engelli vatandaşlarımızı, işgücüne ve ekonomiye katacak uygulamaları hayata geçiremiyor. Hatta, yeni nesillerimizin hak ettikleri gibi bir hayata başlamalarını sağlamak için ebeveynlere destek olmayı bile aklına getirmiyor. Çünkü, bu bir irade meselesi. Çünkü, bu bir vizyon meselesi. Çünkü, bu bir zihniyet meselesi… Ama kimse merak etmesin. AK Parti iktidarı, her zamanki alışılmış çapsızlığıyla, bütün bunlara kayıtsız kalsa da iktidara geldiğimizde ki emin olun İYİ Parti emin adımlarla geliyor, biz kayıtsız kalmayacağız.
ÇALIŞAN SAYIMIZ, POTANSİYELİMİZİN 10 MİLYON ALTINDA
Ancak bugün, 'Eşitlenen Türkiye' temamız çerçevesinde, istihdam konusunu, yoksulluk ve fırsat eşitsizliği döngüsünü, kıracak kilit bir faktör olarak inceleyeceğiz. Bakın, bugün, istihdam oranımızı, aynı gelir grubunda yer aldığımız ülkelerin ortalamasına getirsek, dikkat edin, üstüne çıkmaktan bahsetmiyorum, 'Sadece ortalamayı yakalasak' diyorum, çalışan sayımız 10 milyon kişi artıyor. Yani ülkemizdeki çalışan sayımız, nominal potansiyelimizin 10 milyon altında. Durumun vahametine bakar mısınız? Bugün, tarımda, sanayide ve hizmet sektöründe, düzgün denetim yolları kullanılmadığı için; genç ve kadın çalışanlarımızın yerini, daha kötü koşullarda ve güvencesiz çalışmayı kabul eden, sığınmacılar alıyor. AK Parti iktidarı ise bu duruma, çekidüzen vermek yerine, “Suriyeliler olmasa, Türk sanayisi çöker” gibi, garip bir anlayış doğrultusunda, ülkemizdeki sığınmacıların, güvencesiz ve insani olmayan şartlarda çalışmalarına göz yumup, Türk işçilerinin yerini almalarına seyirci kalıyor. Ve apaçık bir insanlık suçu işliyor. Hatırlayın, bu arkadaşlar, iktidara geldiklerinden beri, özel sektöre dayalı bir büyüme ve istihdam modeli inşa edeceklerini, söyleye söyleye gezdiler. Ama ilginçtir, nedense son yıllarda, bunu pek duyamıyoruz.
BÖYLE KALKINMA OLMAZ BÖYLE ÜLKE YÖNETİLMEZ
Neden mi? Çünkü, son 4 yılda, özel sektör istihdamımız 340 bin kişi azalırken, kamu istihdamımız ise tam 1,3 milyon kişi arttı. İşte size AK Parti’nin, işsizlikle mücadele anlayışı… Bizim anlayışımıza göre; İşsizlikle, istihdam oluşturarak mücadele edilir. Kamu istihdamını şişirmek, işsizliği yönetmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Ama AK Parti çözmeyi beceremediği her sorunda olduğu gibi işsizliği de yönetmeye çalışmayı tercih ediyor. Nitekim bu durumun, bir diğer örneğini de en az bunlar kadar önemli, bir başka sorunumuzda gözlemleyebiliyoruz. Maalesef bugün Türkiye, asgari ücretliler cenneti hâline gelmiş durumda. Çalışanlarımızın, neredeyse yarısı, asgari ücret alıyor. Vatandaşlarımız, her geçen gün, asgari ücrette ve fakirlikte eşitleniyor. Buradan tüm açıklığıyla ilan ediyorum: Böyle kalkınma olmaz. Böyle ülke yönetilmez. Bu zihniyetle, milletimiz hak ettiği refaha ulaşamaz. Türkiye bu iktidarla potansiyelini gerçekleştiremez. İYİ Parti iktidarında, işsizlik sorununu çözmeye, en başta beceri uyumsuzluğunu ortadan kaldırarak başlayacağız. Bunun için, çok yakında; Eğitim Politikaları Başkanlığımız 'İYİ Eğitim Politikaları Raporumuzu', Kalkınma Politikaları Başkanlığımız da 'Ulusal Beceri ve Yetenek Stratejimizi' açıklayacak. Bu sayede, mevcut eğitim sistemimizin neden olduğu; beceri uyumsuzluğunu ve yetenek açığını, nasıl gidereceğimizi sizlerle paylaşmış olacağız.
KENDİ YETENEKLERİMİZİN ÜLKEMİZİ TERK ETMESİNE SADECE SEYİRCİ KALIYORUZ
Ayrıca, hepinizin bildiği üzere, bir de beyin göçü problemimiz var. Küresel ölçekte baktığımızda, ülkelerin ve şirketlerin, yeteneklerini kendi bünyelerinde tutabilmek için, stratejiler geliştirdiğini görüyoruz. Biz ise kendi yeteneklerimizin ülkemizi terk etmesine sadece seyirci kalıyoruz. Genç yeteneklerimizi ülkemizde tutmak, onlara, yeni istihdam olanakları sağlamak için öncelikle girişimciliği özendirmeliyiz. Bugün Türkiye’de, yeni ve nitelikli işleri genç ve küçük ölçekli şirketler oluşturuyor. O yüzden, girişimcilik ekosistemini zenginleştirmek hem istihdam problemimizi hafifletecek hem de ekonomimizdeki katma değeri artıracaktır. Girişimciliği, zenginleştirmenin temel yolu da üniversiteleri binadan, desteği de yetersiz miktarda ve plansız biçimde dağıtılan, nakit hibelerinden ibaret gören, bu sığ zihniyetin yerine; seçici bir inovasyon politikasını, girişimcilik ekosisteminin, tüm paydaşlarıyla birlikte geliştirebileceğimiz, ortak bir anlayışı ve iş birliği ortamını oluşturmaktan geçiyor.
İŞSİZLİK-YOKSULLUK DÖNGÜSÜNÜ KIRACAĞIZ
İşte bu çerçevede, İYİ Parti olarak, biz işsizlik-yoksulluk döngüsünü kıracağız. Çalışanlarımızı asgari ücrette eşitlemeden, işveren üzerindeki işgücü maliyetlerini azaltan bir istihdam politikası izleyeceğiz. İyi ve yeni işler oluşturan şirketleri destekleyeceğiz. Üniversiteleri de işsizliği öteleyen kurumlar olmaktan çıkartarak, yarının beceri ve yeteneklerini, ülkemize kazandıracak, kurumsal altyapıyı oluşturacağız. Daha önce, Meclis kürsüsünden de dile getirdiğim 'Teknoloji Kampüsleri', 'İkinci Şans Okulları', 'Yarına Hazırlık Fonu' ve 'Yetenek Yönetim Merkezleri' gibi projelerimizle ülkemizi, içine hapsedildiği bu vasatlıktan kurtaracağız.
KAYBEDENLERİN OLDUĞU BİR KAZANMA DÜZENİNİ REDDEDEN BİR TÜRKİYE İNŞA EDECEĞİZ
Devletin, her vatandaşımızı eşit ve fark gözetmeden kapsamasını, fırsatları herkese aynı cömertlikte sunmasını sağlayacağız. İYİ Parti olarak, fırsat eşitliğini, hayatın her alanında tesis eden, Haneyi değil, bireyi esas alan demografik gerçeklerimizle uyumlu ekonomi politikaları uygulayarak, kadının, gencin, çocuğun, engellinin görmezden gelinmediği, 'kaybedenlerin olduğu bir kazanma düzenini reddeden', eşitlendikçe kalkınan bir Türkiye inşa edeceğiz. Kongremizin bugünkü oturumunun son başlığı ise 'İstihdam'. Türkiye, maalesef bugün, bir istihdam kriziyle karşı karşıya. Öncelikle belirtmek isterim ki Türkiye’de hem makro ekonomik istikrarı sağlamak hem de yoksulluğu azaltmak için çok büyük önem taşıyan istihdam problemini, sadece tek bir panel ile tartışmak yetmez. Nitekim, kongremizin, gelecek oturumlarında da istihdam problemini, yatay eksende incelemeye devam edeceğiz. Hep söylediğimiz gibi İYİ Parti’nin çözümleri hazır. İYİ Parti iktidara hazır. İYİ Parti milletimizi hak ettiği refaha kavuşturmaya hazır. İYİ Parti, sizlerden aldığı güçle, paylaştıkça eşitlenen, eşitlendikçe zenginleşen, zenginleştikçe güçlenen bir Türkiye’yi inşa etmeye hazır. Biz buradayız. Biz hazırız. Ve hiç merak etmeyin, biz çözeriz. "
EDDA SÖNMEZ / ANKA
Okunma sayısı: 4.837
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.