Aydın
25 Kasım, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Ak Ova ve Irazca

Ak Ova ve Irazca
Bütün Yörük kızlarında olduğu gibi, Irazca’mın sandığı da gecenin siyahı, Ay’ın ondördü’nün şavkı, gündoğumunun alizarin kırmızısı ile kekik kokuları doluydu.

Iraz… Raziye…

Her iki isimin anlamı da “Rıza gösteren, razı olan, boyun eğen” demek.

Adını Raziye koyup, yetinmeyip bir de Iraz demişler. Sanki rıza göstermesi için işlerini garantiye almışlar.

Kimlikteki adının Raziye olduğunu nişanlanınca, damattan öğrendim; safça… “Emin sana neden Raziye diyor?” diye kızarak sordum ve biz 20 yaşındaydık, çocukluğumuzdan bu yana da neredeyse her yıl birbirimizi görmek zorundaydık…

“Kimlikte adım Raziye yazılı” deyince öğrendim can ve gen yoldaşımın adını. Ayrıca sevgimizi ilgilendiren bir konu da değildi.

İki isminin anlamının da ona yazılmış yaşamı ile paralel olduğunu bilmem dışında, benim için bir önemi yoktu.

* * *

Düz ve sarı saçları hep kulak hizasında gelişigüzel ve kısa kestirilirdi. Bitten ve işten halamın uzun saç tarayacak vakti yoktu. Iraz’lığı kabul eden ablası olduğu için küçük kız kardeşinin saçlarını da hep iki örgülü bilirim.

Düzeltilmeyen düzensiz diş yapısının tek anlamı ve tesellisi “halalarından birine çekmiştir” bahanesi idi. Ne eğitimi, ne gelişimi hiç kimsenin umurunda olmadı. Hiç kimsenin o kadar umurunda değildi ki dört böbreği olup bunların birbirine yapışık ve kasık boşluğunda olduğunu tesadüfen öğrendik.

Yörüklere has kalın vücut yapısı ve çapar sarışınlığı, düz kısa kırkık saçları, sessizliği ve ağır hareketleri ile ailenin sevilenlerindendi.

Ağırbaşlılığı ve hürmeti kabullenmişlik zannedip, boyun eğip, rıza göstermesini istemek ile yetinmeyip, bir de kadınlığı baştan alıştırmak için “Irazgadın” dediler.

Memleketimdeki bütün Iraz’lar da olduğu gibi, baskı çocuk yaşlarında başlar.

Iraz’ım, Irazgadın oldu, hem büyümeden hem de serpilmeden.

* * *

Köy eğitim siteminde öğle arasında verilen dinlenme süresini dahi bahçe süpürerek okulunu tamamlayan Irazcam’ın ilk ve son sosyal hayatı ilkokul süresi kadar kaldı.

Üst kat tabanı, alt katın tavanı olarak yapılan Hanay’lı evin temizliği, çocuk bakımı, çamaşır, süt bulaşığı gibi kadınlık işleri dururken, genç kızların gittiği el işi kursları da neydi!?

Yazın ovaya, sonbaharda köye göçlerde evin küçük kadınıydı Irazgadın!

VE SIRA IRAZCA’YA GELDİ

Hep söylediğim gibi biz Yörük kadınları hürriyetimizi ve hakkımızı sorgulatmayız.

Bir dağ köyü olan Kızılkaya’ya konmuş ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından ovaya inmiş Yörük bir ailenin, ikinci kuşak asimile olmamış genleriyiz.

Doğaya tutkun, hürriyet sevdalısı bu gen, ailemizdeki birçok kadının yaşamlarında yol gösterici oldu.

Irazca’m da bu hürriyet sevdası ile direnip, evliliğine kendisi karar verdi.

Bütün Yörük kızlarında olduğu gibi, Irazca’mın sandığı da gecenin siyahı, Ay’ın ondördü’nün şavkı, gündoğumunun alizarin kırmızısı ile kekik kokuları doluydu.

* * *

Acının ne kadar acı olduğunu, daha önce tecrübe ettiğimiz acı ile kıyaslarız. Tatlının da ne kadar tatlı olduğunu tecrübe ettiğimiz tatlı ile kıyaslarız.

Kıyas, durumun kendisi ile yapılanıdır. Aksi halde bu baskın tatların fazlalığını bastırmak için tatsız ve aromasız olan su içerek, gene doğası yavan ve tatsız olan ağız tadımıza geri dönmeye çalışmazdık.

Acıyı ve tatlıyı her hali ile kontrol edebilirsek ve hatta ekşi ve tuzluyu bile… bir birleri ile karıştırarak hem çelişkili lezzetler keşfeder hem de zor olan tatlara karşı tahammülümüzü güçlendiririz. Tıpkı yaşamlarımızda olduğu gibi.

Bunun bir delili olan; acısı ve tatlısı ile yaşamını harmanlayıp, kaliteli bir lezzet çıkaran, doğa ve hayvan sevdasından dolayı, kendi işinin patronu olan başarılı bir anne, güçlü bir Yörük kızıdır Irazca…

Benim Ak Ova’nın kırağısını ve gün doğumu ile kucağımıza doğru Sarı Ova’ya dönüşmesini, güneşin topraktan doğarkenki rengarenk doğum sancısını; havada siyah tüller gibi uçuşan Menderes’in sivrisinek kümelerini; Ayçiçeklerinin ve Ay’ın da güneşten ödünç aldıkları sarı renkli ışıklı saçlarını okşama şansı için, Turanlar merasına sürükleyen can ve gen yoldaşım Irazca’mdır.

Sırtımızda daha birçok anı ve birbirimize sevdamızla hep kaldığımız yerden devam ederiz biz.

Ve… O yola başlamadan Iraz olmayı bıraktı, o boyun eğmedi, rıza göstermedi…

Boyun eğer gibi, rıza gösterir gibi olarak kendini tekrar doğurdu ve IRAZCA oldu.

Adını da ben koydum.

Sevgiyle kalın dostlar…

www.beklenengazete.com

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!