Aydın
20 Eylül, 2024, Cuma
  • DOLAR
    33.58
  • EURO
    36.76
  • ALTIN
    2577.6
  • BIST
    9881.23
  • BTC
    56398.2$

Ağlatacaksın...

Ağlatacaksın...

Bizim milleti güldürmeye gelmez kardeşim. Ağlatacaksın.Ağlatamasan ağlayacaksın. Yoksa tepene çıkarlar. Yerden yere vururlar. Bu yetmemişgibi üstüne çadır kurarlar.

Evet, gülmesini severiz biz. Nasrettin Hoca, Temel, Bektaşi,İncili Çavuş fıkraları yüzümüzde güller açtırır, gönlümüze neşe, sevinçyağmurları yağdırır.

Komedi filmleri, palyaçolar, soytarılar çok hoşumuza giderama bizi güldürenleri ciddiye almayız, küçümser, adam yerine koymayız.

Biri gülecek olsa ayıplanır, “Gülecek bir şey mi var, niyepişmiş kelle gibi sırıtıyorsun, yüzümde maymun mu oynuyor?” diye sorularsorulur, “Ciddi ol. Karı gibi sırıtma!” denilir, azarlanılır. Güldüğünegüleceğine pişman edilir...

Batıdaki politikacılar ikide birde espri yaparlar,şakacıdırlar. Bizdekiler ise somurtmayı marifet olarak görürler, ne kadar suratasarlarsa o kadar ciddiye alınacaklarını sanırlar. Ağırbaşlı, oturaklı adamdiye takdir edilirler, el üstünde tutulurlar. Öyle olmasaydı, milletin anasınıağlatan politikacılar hâlâ rağbet görürler miydi?

İşte bu yüzden gülmeyeceksin kardeşim. Kahkahalarlagülünecek olaylar karşısında bile hafifçe tebessüm edeceksin.

Bir zamanlar, Osman Bölükbaşı adındaki bir politikacıanlattığı gülünç fıkralarla milleti başına toplar, seçmenleri kahkahalarla güldürür,herkesin ilgisini çekerdi ama nedense hiçbir zaman yeterli oy alamadı, politikasahnesinden silindi gitti. Onu alkışlayanlar, takdir edenler bile kendisinihayal kırıklığına uğrattılar.

Ağlayacak, ağlatacaksın arkadaş, hiç acımayacaksın gözyaşıdökenlere. Bak, o zaman nasıl inmezsin koltuktan, nasıl oturtulursun her zaman,her yerde başköşeye. Korkuyla karışık bir saygı görürsün. Senden çekinirler,“Aman damarı basmayalım. Ne yapacağı belli olmaz. Sulu dereye götürüp susuzgetirir bu, adamı” derler, boyun eğer, bel bükerler...

Kendimizden pay biçelim. Bize yumuşak davranan, güleç yüzlüanne babamıza, öğretmenimize mi iyi davranırız, yoksa döven söven, tehdit edenanne babaya, öğretmenlere mi?

Bize iyilik yaramaz. Hemen şımarırız. Nasıl olsa bir şey yapmazdiye, dediklerine aldırmayız, kendilerini hiç takmayız. Ama ağlatanlar, kaşçatanlar, dayak atanlar karşısında süt dökmüş kediye döneriz, dut yemiş bülbülgibi oluruz. Yaramazlık yapmaktan çekinir, kızacak diye ürker, bir köşedesüklüm püklüm otururuz...

Acı ama gerçek bu. Yağmasan da gürleyeceksin. Baktınağlatamadın ya da zorlu birine çattın, hemen toparlayacaksın kendini,bükemediğin eli öpeceksin. Yeri geldiğinde ağlamasını bileceksin. “Erkek adamağlamaz” safsatasına kanmayacaksın. Ağladın mı en katı kalpleri bileyumuşatırsın, kendine acındırır, karşındakinin merhamet damarlarınıkabartırsın.

Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Ağlamak zora düşeninsilahıdır. Kadınlar bu silahı iyi kullandıkları için erkekleri kolayca ağlarınadüşürürler. En sert erkekleri bile kuzuya çevirirler. Ama erkekler arasında dabu işi çok iyi bilenler var. Örnek mi istiyorsunuz? İşte bizim kırk yıllıkdernek başkanımız Selim Söz. Ağlamasını, ağlatmasını bildiği için her seçimikazanıyor. Bu gidişle ömrünün sonuna kadar başkan kalacak.

Seçimden önce aramızda konuşur, tartışırız. “Artık yeter!Devirelim, eşekten düşmüşe döndürelim. Başımızdan def edelim” diye bağırırçağırır, isyan eder, planlar yapar, kararlar alırız ama başkan bey kürsüyeçıkıp ağlamaklı bir nutuk atar. Hem ağlar hem ağlatır. Derken bir de bakarız kiçoğumuz gene ona oy vermişiz, kendisini tekrar başkan seçmişiz...

Selim başkan bu işin üstadı, uzmanıdır. Sahneye, pardon,kürsüye çıktığı zaman önce aslan kesilir, sonra kurbanlık koyun postunabürünür. Sözlerine, “Duydum ki, beni devirecekmişsiniz. Size bunca yıl hizmetettim. Ne yaptımsa sizin için yaptım. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim.Değerimi bilmeyenlere yazıklar olsun!” diye başlar. Hainleri haşlar,ayaklarının altına karpuz kabuğu koyanları taşlar. Sonra deminki aslan kedigibi oluverir. İhanete uğramış bir âşık tavrına bürünür, içini çeker, ah, ofder. Oyuncağı zorla elinden alınmış bir çocuk olur, mahzun bir tavırla hepimizisüzer, dudak büker. Dram oynayan bir aktör edasıyla sesini titretir, duygularımızıharekete geçirir:

“Zaten bu size son seslenişim. Biliyorum, beni başınızdanatmak istiyorsunuz. Artık benden bıktınız. Yaşlandım. İşinize yaramıyorum.Arsız bir kedi gibi beni kapının önüne koyacaksınız. Ne yapalım? Başa gelençekilir. Öyle olsun. Siz bilirsiniz” der.

Burnunu çevreleyen damarlarla, yanaklarını saran damarlar,ağa düşmüş bir hamsi gibi oynamaya başlar. Yüzü de iyice kızarır, ağlamahavasına girer. Gözlerini siler, boynunu büker. Gözyaşları yanaklarındansüzülüverir. Bu durumu görenlerin yürekleri ayaklanır, duyguları kanatlanır.Herkes üzülür. Pişmanlıkla önüne bakar, utanır. Başkan artık gözyaşlarınsilmez, saklamaz, özgürce koyuverir ve de bu hüzün havası içinde oylarımızıgene kapıverir. Ne olduğumuzu anlayamayız, suçu birbirimizin üstüne atarız.

Birbirimizi, “Dikkat et. Gene numara yapıyor ha! Kanma,aldanma, sakın ağlama” diye uyarırız. Karşımızdaki, “Ben ağlamıyorum. Senkendine bak” diye güler. “Bu sefer başaramaz. Maymun gözünü açtı artık” derkenbir de bakarız ki, atı alan Üsküdar’ı geçmiş, Ankara’ya dayanmış! Selim başkanbir kere daha muradına ermiş...

Gördüğünüz gibi, ağlamak, ağlatmak çok yararlıdır.Dertlerini içine atmazsın. İçin ferahlar. En katı yüreklerin bile merhamet,insaf duygularını ortaya çıkarırsın. Dilenciler ağlanacak hallerini göz önünekoyarak duygu sömürüsü yaparlar, oturdukları yerden para kazanırlar.

Komedyenler küçümsenir, ağlayan, ağlatan aktörler, sinemayıldızları el üstünde tutulurlar, büyük sanatçı sayılırlar. Mizah yazarlarıedebiyatçı sayılmazlar ama yazılarıyla ağlayan, ağlatan yazarlar okuyuculartarafından çok tutulurlar, ödüller alır, antolojilerin demirbaş yazarları olurlar,edebiyat tarihine geçerler.

Şiir bir bakıma ağlama, ağlatma sanatıdır Hangi şair dahaçok ağlar, ağlatırsa o kadar büyük şair sayılır. Tiyatro ve sinemada ağlayan,ağlatan sahneler alkış toplar. Seyirci ağlamadığı oyunu, filmi beğenmez.

Sadece sanatta değil, iş dünyasında da ağlamak, ağlatmakgeçer akçedir. İşçinin anasını ağlatan iş adamı daha çok kâr eder,politikacılarla iyi ilişkiler kurar. Kârı biraz azalıverirse hemen ağlamayabaşlar, iktidardaki partiden yardım alarak belini doğrultur.

Çok zengin kişilere nasılsınız diye sorun bakalım. İyiyimdemez, hemen ağlayıp sızlanmaya başlarlar. Vergilerden, artan masraflardan öyleyakınırlar, öyle dert yanarlar ki, cebinizdeki paranın hepsini onlara veresinizgelir, düştükleri kötü duruma üzülür, halinize şükredersiniz.

İşte böyle arkadaş! Ağlamak, ağlatmaktır en iyi, en güzelsanat. Rahat yaşamak, mutlu olmak istiyorsan ya ağla ya ağlat. İşte o zamandağılır kara bulutlar, çok kolaylaşır hayat.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!