Daha önce bazı emniyet görevlilerinin de katıldığı Sensation Clup baskını haberimize, tam beş kez yayın yasağı getirildi.
Daha sonra yaşanan ve 16 yaşındaki E. A. ile annesi tarafından Didim Denizköy Muhtarı hakkında yapılan cinsel istismar (tecavüz) şikâyeti haberlerimizin tamamına da yayın yasağı konuyor. Şimdilik 7 haber oldu galiba. Bu gidişle 77 olacak gibi. Belli ki biz yazmaya devam edeceğiz, mahkeme yayın yasağına.
İş tam komediye döndü. Sayın Aydın Valisi’nin resmiyle yayınladığımız, “Aydın Valiliği Soruşturma açtı” başlıklı haberimize bile yayın yasağı getirildi.
Sayın Valimizle konuyla ilgili röportaj yapsak, hızlarını alamayıp ona bile yayın yasağı getirecekler.
Halkı bilgilendirmek için konuyla ilgili tek bir açıklama yok.
Halk da soruyor; “Bu kadar yayın yasağıyla neleri gizlemeye çalışıyorlar?”
Didim Adliyesi farkında mı bilmiyorum ama şu an halk arasına çıkıp, kendileri hakkında ne düşünüldüğünü sorsunlar. Didim Adliyesi tarafından suça yönelik eylemlerin gizlenip, şüphelilerin korunduğu kanaati, tüm halkta yerleşmiş.
Adalet için kamuoyunda bu algıdan daha büyük bir tehdit olamaz.
Sayın Adalet Bakanı!
Sayın Aydın Cumhuriyet Başsavcısı…
Tek soru;
“Adalet keyfiyet midir?”
ANAYASA NASIL ÇİĞNENİYOR
Anayasanın 28. Maddesi uyarınca basın özgürlüğü yani aynı zamanda bir kamu görevlisi olan gazetecilerin halkı bilgilendirme, halkın da bilgilenme ve bilinçlenme hakkı, güvence altına alınmıştır.
Hangi durumlarda yayın yasağı getirileceği bellidir. Bize konan yasaklar, ne Anayasa ne 5187 Sayılı Basın Yasası ne 5651 Sayılı Yasa, nede Türk Ceza Yasası ile uyuşmuyor.
Ne milletimize, devletimize karşı bir eylemsel yayın politikası izledik, ne halkı kin ve nefrete tahrik ettik, ne süren soruşturmalara etki ettik.
Bakın Bünyamin Karhan’ın cinsel istismar (tecavüz) iddialarına ilişkin dosyada dahi, sadece 16 yaşındaki E.A.’nın ifadesinde gizlilik kararı olduğu için, diğer gelişmeleri verdik, halkın bilgilenmesine ve aydınlanmasına yardımcı olduk.
Verdiğimiz haberlerin hepsi, gerçek-güncel-kamu yararı olan haberlerdi. Bakın Batı dünyasında bu tip haberler yasaklanmaz, devlet tarafından yayınları teşvik edilir. Başkalarına örnek olsun, bu tip olaylara karışmasınlar diye.
İngiltere Prensi yıllar önce 17 yaşındaki bir kızla birlikte oldu diye ortalık yıkıldı. Tüm medya ana haber olarak aylar değil, yıllardır işliyor. Ana Kraliçe de oğlunu tahttan menetti.
Bize gelince yayın yasağı.
Yayın yasağı getirilen haberlerimizin hepsini kayıt altına alıyoruz. Toplayıp, dosya halinde Adalet Bakanlığı ve HSK üyelerine takdim edeceğiz. Okunduğunda eminiz onlar da bu haberlere nasıl yayın yasağı getirildiğini, ağızları açık hayretle ve ibretle değerlendireceklerdir.
Didim Adliyesi’ndeki dürüst ve adaletin hakkını veren, vatansever ve adalete inancı tam çok sayıda adli görevli olduğunu biliyoruz.
Galiba yayın durdurma kararını alan hakimimiz, yayın durdurma kararına ve Anayasaya ilişkin süreçleri tam takdir edememiş olabilir. Onun da ilgili yasaları iyice okuduktan sonra daha adil karar vereceğine inancımız tamdır.
Çünkü bu adli sürecin tam sağlıklı işlediği kanaatinde değiliz.
Yasalara göre yapılması gereken neydi? Eğer ulaşabildiğimiz bilgiler ışığındaki deliller sarih ise Bünyamin Karhan’ın gözaltına alınması, evleri ve işyerlerinde delil araması yapılması, olayda adı geçen sevgilisi G.H.’nin ve Belediye Başkanı Atabay’ın da ifadesinin alınması gerekiyordu.
Şahıs elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Eğer sadece bu soruşturma dosyasına ait değil, eğer varsa benzer olaylara dair delilleri karatması mümkün değil mi?
Şikâyetçi anne-kızın yerlerinin tespit edilerek, tehdit ve baskıyla ifade değiştirmeye zorlanması mümkün değil mi?
Bu anne-kız ifadesinden vazgeçmez iseler, başlarına bir şey gelmesi mümkün değil mi?
Peki o zaman bunun sorumluları kim olacak, hesabı kim verecek?
Şahsın yeraltı-yerüstü her yerde anne-kızı bulmak ve her yöntemi deneyip ikna etmek için çok sayıda girişimi olduğunu biliyoruz.
Anne-kızı bulup, menkul ve gayrimenkul teklif edip, ardından onları bastırıp olaylara kumpas süsü vermeye çalıştığını biliyoruz.
Kapı kapı gezip, “Bana o kumpas kurdu, bu kumpas kurdu. Hatta ve hatta Emniyet kumpas kurdu” dediğini dahi biliyoruz.
Peki biz yaşanması muhtemel tehditleri ve eylemleri kamu ve olayda adı geçen bireyleri koruma-uyarma adına kaleme alırken, bizlere konan yayın yasağıyla ne hedefleniyor?
Emin olun bu süreç devlet-siyaset-medya katmanlarında şaşkınlıkla ve ibretle izleniyor. İleride çok ses getireceğini tahmin etmek zor değil.
Bize yayın yasağı gelse ne olacak. Olaylar bir anda ters gider, ortalık karışırsa, hesabı verecek olan nasılsa biz değiliz…
Aziz Türk Milleti!...
Eğer haberlerimizde yalan beyanlarımız, eksik noktalarımız varsa Bünyamin Karhan cevap hakkını kullanabilirdi. Yanlışımız varsa düzeltir, eksiğimiz varsa tamamlardık.
Beni aradı, her şeyi inkâr etti. Avukatı ile beraber bir resmi açıklama yapmasını istedim. Hatta Avukatını da al, tanıklar da olsun, yüz yüze röportaj yapalım dedim. Bana kızı hiç tanımadığını söyleyen Bünyamin Karhan’ın kendi el yazılı ifadesinde nasıl ve kimler vasıtasıyla tanıştığını, uygunsuz resimlerinden mesajlaşmalarına kadar çok şeyi kendi el yazılı ifadesinde ortaya çıktığına, hepiniz şahit oldunuz.
E gel avukatınla birlikte cevap hakkını kullan, açıklama yap diyoruz, gelmiyor.
Git hemen her habere yayın yasağı getirteceğine dava aç diyoruz, açmıyor.
Ne yapacağız biz buna…
Ondan sonra da bu şahsa yasalar tam uygulanmadığı için sadece Didim değil, tüm ülkede kamuoyu adalet eliyle korunduğunu zannediyor.
Bu vebal de bize ait değil, bizim vergilerimizle adalet makamlarını işgal edip, kamuda infial yaratan olayları adeta halktan saklamak için kendini heder eden kamu görevlilerinde.
Sözün sonunda, bir de Didim’deki kadın derneklerine değinelim.
Yahu olaylar başka yerde, CHP harici başka partilerde yaşansa yollara dökülür, “Susma sustukça sıra size gelecek” diye bağırırdınız.
Şimdi neden susuyorsunuz?
Didim’deki geçmişten bu yana kurulan korku ikliminden mi, olayın içinde her zaman olduğu gibi CHP’li isimler çıktığı için mi?.
Bacılar… Adalet herkese lazım…
Senin hırsızın, benim hırsızım, senin tecavüzcün, benim tecavüzcüm olmaz…
Allahın günü İstanbul sözleşmesi diye bağırıyorsunuz, iş Didim ve CHP’lilere gelince…
Kenan yapsa da aynı Yunan yapsa da aynı diye boşuna dememişler…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.