<p>Hızlıca gelip, geldiği yerlere seni aniden götürüp bırakıveren bir koku. Toprak sokaklı kapı önlerinin erkenden sulanıp, süpürülmesi. Sokaklarda telaşla seyirten insanlar. Yandan tokalı bir ayakkabı ve bayrama hürmeten temizlik şartı nişanesi elde sımsıkı tutulan kumaş mendil.</p> <p>Ağır yemekleri hafifletecek, koruk ekşili közleme patlıcan turşusu, nohut mayalı ekmek, bolca da yaprak sarması.</p> <p>Şeker kâğıtlarının şıkırtısı, bütün insanların ve her şeyi serinliğine boğan kolonya kokusu. Kendine has kabartmalı litrelik şişesinde, içine zamane salonlarının plastik günlerinden yapraklı bir gonca gül konmuş, gözde Tariş Kolonyası’nın her şeye sıvanan serin kokusu.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Yaz sıcaklarının geri çekildiği saatlerde ağaçlı, beyaz kireçle aşı boyalı, yüksek duvarlı bahçelerin bazılarından gelen koyun sesleri; bayramın niyetini çığlıklarla ünlerler.</p> <p>Ramazan Bayramı’nın akşam ezanına karışan top sesine, Kurban Bayramı’nın koyun sesleri muadildir.</p> <p>Bir de bahçelere bağlanan koyunları besleyip, gönül bağı kurmak var. Koyunun bol yapraklı asma dallarını kıtırtılarla yemesini izlerken <strong>“Azıcık su iç, boğazında kalır”</strong> diye, su dolu eski bakır tencereyi, koyunun burnuna uzatmak gerek.</p> <p>Akşam yemeğinde yenen karpuz kabuklarının çocuklar tarafından toplanacağı bilindiğinden, bahçe kapısının kenarına düzgünce bırakır benim güzel insanım.</p> <p>Bulabildiğim bir kaç kabuğun sevinci ile üst üste koyup düşürmeden eve getirme çabasından dolanan ayaklarım ve kabartma çiçekli naylon terliğimin topuğuna sıkışan taş sesi ile eve seyirtmek.</p> <p>Benim Kurban Bayramım halâ bunlar.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Sevgili dostlar <strong>“Eski bayramlar kalmadı”</strong> dedirten mesele en şahane, en coşkulu, en uhrevi yaşadığınız son dönem bayramların tadının damağınızda kalmasından. Bu dönem ise duygularımızı en masum ve yoğun yaşadığımız çocukluk zamanlarımız.</p> <p>Duygusal konuların önceliği yer değiştirince, bize de <strong>“Eski bayramlar kalmadı”</strong> demek düşüyor. Hissettiğimiz son bayram heyecanının ve sevincinin tadı damağımızda kaldı, çünkü duygularımızın önceliği değişti.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Şeker kâğıtlarının şıkırtısını, bayram temizliğini, çantamdaki kumaş mendilimi, koyun seslerini, kapıya gelen komşuları zamanında karpuz kabuklarına yüklenmiştim zaten. Şimdi de anılarımda yüzdürerek beni mutlu ede ede bu güne getirdiğim Bayram sevinci dolu karpuz kabuklarım sayesinde sevinç içinde bir bayram yaşayacağım.</p> <p>Siz de tadı damağınızda kalan bayramları tutunduğunuz bir şeye yüklemiş olmalısınız.</p> <p>Hatta birkaçını zaten gerçekleştirmişsinizdir; en azından kolonya ve şeker sehpaların üzerinde yerlerini almıştır.</p> <p>Çünkü siz halâ aynı insansınız, sadece duyguların öncelikleri değişti.</p> <p><strong>İyi Bayramlar.</strong></p> <p><strong>Sevgiyle kalın dostlar...</strong></p>
Eskimeyen bayramlar…
Sevgili dostlar “Eski bayramlar kalmadı” dedirten mesele en şahane, en coşkulu, en uhrevi yaşadığınız son dönem bayramların tadının damağınızda kalmasından...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.