<p> <span style="font-size:16px;"><strong><span style="color: rgb(255, 0, 0);">MEHMET HALİL ARIK</span></strong></span></p> <p> </p> <p> <span style="font-size: medium;"><strong>Not: Önce haberi verelim… Diyeceklerimizi, haberin arkasından diyelim…</strong></span></p> <p> <span style="font-size: medium;"><strong>TBMM </strong>Anayasa Komisyonu Başkanı Profff.<strong>Burhan Kuzu, 17 Ağustos depreminin 15. yıl dönümü nedeniyle Twitter adresinden bir tweet attı. </strong>Ancak Kuzu, mesajında 17 Aralık ifadesini kullanınca sosyal medyada çok konuşuldu. Bunun üzerine Kuzu <strong>"Bazı</strong><strong><span style="text-decoration: underline;">kazmalar</span></strong><strong> en ufacık bir teknik hatayı eleştiriyor. Ama aynı <span style="text-decoration: underline;">kazmalar</span> İstiklal Marşı'nı bilmeyen Cumhurbaşkanı Adayı Ekmeleddin'e oy veriyor" </strong>dedi. <strong>GAZETELER</strong> <strong>18 Ağustos 2014.</strong></span></p> <p> <span style="font-size: medium;">* * *</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Ne mi var bunda!!!???</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Çok şey var…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">İçgüdüsel hazımsızlık dürtülerinin korkuya dönüşmüş, kendiliğinden ortaya dökülüveren ibretlik tezahürü var…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">En küçük açmazda bile, kendi hatalarını kin ve nefret dolu manevralarla karşısındakilere yansıtmayı siyasi beceri gibi göstermenin ibretlik gayreti var…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Siyasetin her fırsatta; el, dil, söylem ve eylem ile, kirletilişinin gözler önüne sergilenişinin ibretlik örneği var!... </span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Unvanları ne olursa olsun; kişilerin kendi kendilerini siyasetin bencillik çukuruna nasıl çektiklerine dair çok ama çok şey var!...!...</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Adı kuzu kalmış. Ama çoktan koyun olmuş da biada el-pençe divan durur olmuş!...</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Herkesi; bunun farkında değil sanıyor!.. Sahibinin palasını yalamak ve yalatmak adına, mezbahaya sürüklediği milyonlara sözde hukuksal mihmandarlık yapıyor.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Etinden-sütünden, derisinden-tüyünden, dilinden-söyleminden-kılından yararlanmak adına kendisine lutfedilen konumuna, kendi bilgi beceri ve liyakatı ile ulaştığını sanıyor. Kendisine olmadık payeler ve değerler yükleyip, her fırsatta saldırmaya hazır zemin arıyor, zaman kolluyor.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Kendi ifadesiyle, yapılan teknik bir hata olsa bile, -ki içgüdüsel mutlak bir izdişüşümdür bu- kendi hatası üzerinden milyonları <strong><span style="text-decoration: underline;">Kazmalık’</span></strong>la suçlamak sağlıklı bir ruh halinin yansıması değildir.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Bu tür saldırıları ciddiye almamak, işin doğrusu belki… Ninem derdi ki;</span></p> <p> <strong><span style="font-size: medium;"> “Ciddiye alır da adam yerine koyarsan böylesini; O da kalkar, adam sayar kendisini!...”</span></strong></p> <p> <span style="font-size: medium;">Ne var ki; söylemlerinden hareketle; büyüdükçe küçüldüklerinin, yükseldikçe alçaldıklarının farkında olmadıklarını gördükçe; insanlık adına susmayı da üzerine düşüremiyor insan… Taşınmakta olan sıfata üzülüyor insan!... Ve, siyasette meydanların kimlere bırakılmışlığına kahroluyor insan!..</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Bir hukuk adamı- devlet adamı(!?)-bilim damı… Sıfatının yüklediği gereklilik doğrultusunda sergileyemediği davranışı; sırf onun kendi aymazlığına sayıp suskun kalmakla bitmiyor iş. Kendisi gibi davranmayanları kazma’lık sıfatıyla suçlamasının cevapsız bırakılması aymazlığın bir başka boyutu değil mi!?...</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">İşte beni cevaba zorlayan gerekçe bu!.. Suskun kalmak, her zaman gereken cevabı vermiş olmak anlamına gelmiyor!.. İşte o zaman, her söylediklerinin doğruluğuna inanmaktan aldıkları cesaretle daha da keskinleşiyor, saldırganlaşıyor dilleri. </span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Kazmalığı kim ihaleye çıkarmışsa onda kalsın o sıfat!..</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Aymazlıklarını- kurnazlıklarına katık edip bir fazilet gibi taşımayı hüner sananlara verilmeyen her cevap, yumruk gibi düğümlenmekte boğazımıza..</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Davranışlar sahip olunan sıfatlarla bağdaşmaz noktaya ulaşmışsa, izan tartmaktan, surat utanmaktan, vicdan ahlaktan dil; dil olmaktan çoktan çıkmıştır. Siyasetin adabı şirazeden çıkmışsa ne kalmıştır geriye!...</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Ben öğretmenim… Hep adabı, izanı, ahlakı öğrete öğrete geldim!... Her kim; sıfatına yakışmayan davranış içine girmişse, onlara da söylemem gerekenler var demektir benim…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Dili, sıfatının gereğini yansıtamayacak kadar aciz konuma düşmüşse birisi; ha koyun olmuş, ha kuzu kalmış; ha o makamda bulunmuş ha bu makama yükselip yeni sıfatlar kapmış… ne fark eder ki!.. Dil ile makam uyuşmadıkça ne dili dildir; ne erdemi erdem, ne de; ne de söylemi söylemdir o makam ve sıfat sahibinin. Eğitim… Ama, salt sıfat kazandırma eğitimi değil;</span></p> <p> <span style="font-size: medium;"><strong>“Adam etme!”</strong> eğitimi de bu noktada girmeli devreye… Okumuşlukla kazanılan sıfat, erdemle bütünleşmedikçe, bu nice sıfat kazanmaktır!?.. Bunları söylemekten geri durur susarsam haram olur bu meslekten yediklerim.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">* * *</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Sözlerine bir şey daha eklerdi ninem:</span></p> <p> <span style="font-size: medium;"><strong>“Kuyruk, iki sinek kovacağım diye sağa sola savrulurken, kapatmakla görevli olduğu deliğin açıkta kaldığının farkında olmaz!”</strong> derdi.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">* * *</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">İnsan, eylemlerinin ve söylemlerinin farkında olandır… At sineği gibi yapışıp kalmış sıfat, adamı adam saydırmaz!...</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">* * *</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Bir yerlerden bir öykü, bir mesel (söylence) hatırlıyorum. Galiba bir Hindistan meseli idi, öyle kalmış aklımda…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Ama, meselin adının <strong>“Bin Aynalı Tapınak”</strong> olduğunu hatırlıyorum.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Bir gün bir köpek, o görkemli Bin Aynalı Tapınak’ta bulur kendini… Şöyle bir bakınınca etrafına, binlerce benzerini görür çevresinde… Ürker… Gardını alır, kuyruğunu diker, havlar ve bir hamle yapar en yakınındakine…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Binlercesi ayni anda yanıt verir hamlesine… Kısar kuyruğunu hırlar, kin ve nefretle gösterir dişlerini..</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Nefretle bakan binlerce göz ve onbinlerce ısılmış diş bulur karşısında… Korkar… Her hamlesine gösterilen tıpa tıp benzer eylemlerle katlanır korkusu… Kıstırır kuyruğunu bacaklarının arasına ve uzaklaşır oradan.</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">Uzaklaşmaya uzaklaşır da, bir şey kalır aklında o günden sonra. Çevresinin hep kendisine düşman kesilmiş hemcinsleri ile sarılmış olduğu korkusudur bu..</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">* * *</span></p> <p> <span style="font-size: medium;">O gün bu gündür taşıdığı ezikliğin içgüdüsel korkusuyla hep tetikle bekler(miş) saldırmaya…</span></p> <p> <span style="font-size: medium;"> </span></p> <p> <span style="font-size: medium;">[email protected]</span></p>
BU KUZU, O KUZU..
Adı kuzu kalmış. Ama çoktan koyun olmuş da biada el-pençe divan durur olmuş!...
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.