Türk ihracatçısı kur ve enflasyon politikaları yüzünden hezimete uğradı
GENEL
<p class="MsoNormal"><ul><li><b>Türk ihracatçısı: “Faiz
enflasyon kur üçgeninden çıkıp üretim politikamızı oturtmalıyız. Bayramdan
sonra hükümetin yeni kararlar alıp ihracatçının önünü açması gerekiyor. İhracatçının
Merkez Bankasına bozdurduğu döviz kuruna verilen fark yüzde 2’den 15’e
çıkarılmalı…</b></li></ul></p><p class="MsoNormal"><b>Türk moda
endüstrisinde kayıp derinleşiyor<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Tekstil ve hazırgiyim sektörleri enflasyon-kur-faiz
sarmalının altından kalkamıyor. Türkiye’nin lokomotif ve emek yoğun
sektörlerinin başında yer alan hazırgiyim ve tekstil sektöründe yaklaşık bir
yıldır yaşanan gerileme devam ediyor. Firmalar gün geçtikçe üretim ve istihdam
kapasitesini düşürüyor.<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege Tekstil ve
Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, Ege Hazırgiyim ve
Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, Moda ve Hazırgiyim
Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk ve sektör temsilcileri asgari
ücrete zam sonrası Türkiye’nin ekonomisini değerlendirdi, ihracatçının
taleplerini konuştu.<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Depolar ağzına kadar
pamuk dolu <o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Ege Tekstil ve
Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, döviz kurunun
yükselmesinin ihracatçılara biraz motivasyon verdiğini ancak zararları
karşılayabilecek boyutta olmadığını kaydederek şunları söyledi.</p><p class="MsoNormal">“Çünkü enflasyon, maliyet, asgari ücret hesaplarımızı altüst
etti. Asgari ücretin açıklanmasıyla eskisinden de kötü duruma geldik.
Beklemediğimiz bir durumdu. Asgari ücretin artırılmasına karşı değiliz ama
kurlardaki duruş bizi eski karamsarlığımıza götürdü, tekrar fiyat tutturamaz
duruma geldik. Tekstil için geçtiğimiz yıl en kötü yıllardan biriydi. Türkiye
pamuk ithal ederken, üretimi kadar pamuğu devreder duruma geldi. Talep
olmayınca stoklarda şişmeler var. Depolar ağzına kadar pamuk dolu. Eylül
ayından sonra yeni hasat çıkacak, yeni hasatla ne yapılabileceğine dair bir
fikrimiz yok. Ege’nin ihracatı pamuk nedeniyle artıyor. Dünyanın en ucuz pamuğu
bizde kurlardan dolayı ancak talep yok. Bu da bizi karamsarlığa götürüyor.
Deprem bölgesi de üretim üssümüzdü ve ciddi zararlar aldık, şu an
fabrikalarımız toparlanmış durumda.”<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Bizde ücretler net
480 dolar brüt 800 dolar bandındayken rakip ülkelerde 200 dolar civarında<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Rusya-Ukrayna savaşından sonra dünyada enerji fiyatlarının
üç misline çıktığını ama bir buçuk sene sonra geriye geldiğini hatırlatan
Başkan Eskinazi, “Biz yüzde 15-20’lik dilimler halinde bu fiyatları düşürdük.
Rekabetçiliğimizi maliyetlerden dolayı kaybettik. Biz emek yoğun bir sektörüz.
Bizde ücretler net 480 dolar brüt 800 dolar bandındayken rakip ülkelerde 200
dolar civarında. Bizim dünya ile rekabet edebilme şansımızın azaldığı buradan
belli. Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in göreve geldikten hemen sonra
ifade ettiği Türk ekonomisi rasyonel bir zemine oturacak söylemi vardı. En
büyük ümidimiz Türk ekonomisinin rasyonel bir zemine oturması” dedi.<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Türkiye’nin sıcak
paradan çok yatırıma ihtiyacı var, sadece Ortadoğu’dan gelen döviz ülkenin
yaralarına merhem olmaz<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Asgari ücretin yıllık yüzde 107,3 artmış durumda olduğunu
açıklayan Jak Eskinazi TÜİK’in enflasyonuna baktığınızda arada 67 puanlık fark
olduğunun altını çizdi. Şöyle dedi:<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">“Döviz kurlarının enflasyonla ve ücretlerle paralel gitmesi
lazım. Kurban Bayramı nedeniyle bu ay 5 iş günü ihracat yapılamayacak o nedenle
ihracatta aylık yüzde 4 mertebesinde olan kayıp yüzde 15-20’ye çıkacak. Yılın
ilk yarısını ekside kapatacağız. Türkiye ekonomisi böyle bir duruma dayanamaz.
Türkiye’nin dövize ihtiyacı var. Sadece Ortadoğu’dan gelen döviz Türkiye’nin
yaralarına merhem olmaz. Hukuk sisteminin revize edilmesi gerekiyor. Bu şekilde
yabancılar yatırım yapamaz. Türkiye’nin sıcak paradan çok yatırıma ihtiyacı
var. İstihdamı sağlayacak ortama ihtiyacımız var. Tek derdimiz kur değil çok
farklı sorunlar var. Rekabetçiliğimiz kalktı. Ülkelerdeki asgari ücretler
belli.”<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Tekstil istihdam
ağırlıklı bir sektör, darbe üzerine darbe yedik<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Eskinazi, tekstil sektörünün yüzde 50’nin altında
kapasiteyle çalıştığını anlatarak, “Sıkıntılı bir döneme giriyoruz. Bayramdan
sonra ihracatçının Merkez Bankasına bozdurduğu döviz kuruna verilen fark yüzde
2’den 15’e çıkarılmalı. Bu da enflasyona tesir etmeyecek ve ihracatçıya pozitif
ayrımcılık olacaktır. İhracatçıya can suyu verilmesi lazım. İhracatçının
kurunun artırılması enflasyonu tetiklemez. İhracatçının işlere devam etmesi
için şevk sağlar. Makul seviyelerde tabana yayılmış bir kredilendirme yapılırsa
hareketlenme sağlayabiliriz. Sadece kurun artmasını beklemek yerine diğer
teşviklerle baskı yapıp elde edersek hayatımızı devam ettirebiliriz. Kurla
enflasyon doğru orantılı olmalı. Bizim ülkemizin en büyük belası enflasyon.
Türkiye 20 senedir aynı malları ihraç ediyor. İhracatçının kendini yenilemesi
gerekiyor. Dünyada rekabetçi olmak için ücretlerin 350-400 dolar bandında
olması gerekiyor. Ülkemize 30 milyar doları aşan döviz getiren hazırgiyim ve
tekstil sektörlerimiz ihmal edilecek bir durumda değil. EYT dalgası geçirdik,
sermayeleri erittik. Tekstil istihdam ağırlıklı bir sektör, darbe üzerine darbe
yedik” diyerek sözlerini noktaladı.</p><p class="MsoNormal"><b>500 dolarlık
işçiliğin olduğu ülkede hazırgiyim yapılamayacak<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı
Burak Sertbaş, “Rekabet adına asgari ücret makul seviyelerde olmalı. Bu
koşullarda artık rekabet bile olmayacak. Diğer ülkeler, Türkiye’de asgari
ücretin 500 dolar bandında olduğunu duyunca artık ülkemize sipariş bile
sorulmayacak. 500 dolarlık işçiliğin olduğu ülkede hazırgiyim yapılamayacak
demektir. Biz sektör olarak çok etkileniyoruz. En katma değerli üretim yapan
üretici bile zarar eder durumda. Türkiye ekonomisi rasyonel zemine oturtulmalı söyleminin
içinde asgari ücret artışı var mıydı? Herkes zamdan sonra şoka girdi. Asgari
ücret artıyorsa bile desteklerle desteklenmesi, zararın aza indirilmesi
gerekiyordu. Biz istihdam ve kalifiye elemana odaklanmış bir sektörüz ve
mesleki eğitime yönelik birçok projemiz var. Ekonomik politikalar bizi esas
gündemimizden uzaklaştırıyor. Sektör olarak artık umutlu değiliz” dedi.<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Kurların artmasıyla
2024’de eski hale geliriz diye düşünüyorduk ancak şu an mümkün değil<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Başkan Sertbaş, “Kalifiye eleman bulamıyoruz. Bugün
çalışanlarımıza yüzde 35 zam yapmamız gerekiyor ve bunu katma değerli üretimle
karşılama şansımız yok. En büyük pazarımız Avrupa’da resesyonun etkisi
azalıyor. Kurların artmasıyla 2024’de eski hale geliriz diye düşünüyorduk ancak
şu an mümkün değil. İhracatçıyı destekleyecek üretimi destekleyecek kararlar
alınmasını istiyoruz. Bizim ekonomi politikamızı bu yönde yapmamız lazım. Döviz
baskısıyla, asgari ücret artışlarıyla seçim yatırımı yapmamamız lazım.
Bayramdan sonra hükümetin yeni kararlar alıp ihracatçının önünü açması
gerekiyor. Dünyanın dolayısıyla Türkiye’nin sürdürülebilirlik diye bir gündemi
var. Avrupa Birliği ile ihracat yapacaksak bunları çözüyor olmamız lazım.
Üyelerimize yönelik çok yoğun çalışmalarımız var. Bir yandan firmalarımızı
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’a hazırlamaya çalışıyoruz, bir yandan ekonomik
kriz ile mücadele ediyoruz. Kendimizi önümüzdeki senelere hazırlıyor olmamız
gerek” dedi.<b><o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>Müşterilerimizin çoğu
Uzakdoğu’ya gitti<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Moda ve Hazır giyim Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı
Hüseyin Öztürk, “Üretim her geçen gün zora giriyor. İhracat sıkıntılı durumda.
Faiz enflasyon kur üçgeninden çıkıp üretim politikamızı oturtmalıyız. Aksi
halde Türkiye’nin kazanımlarından vazgeçmesi gerekiyor. Sektörde yaşam
mücadelesi var. 12 bine yakın üretici üyemiz var, 36 dernek var. Üreticinin
düştüğü tuzağı fırsata çevirdiler, ranta çevirdiler. Ülkenin üreticisi yıllarca
markamız olsun diye çabaladı. Geçen yıl Haziran sonrası hazırgiyimcinin düştüğü
nokta çok üzücüydü. İplik ve kumaşçılar Covid sonrası gereksiz bir zamla
hazırgiyimcileri sıkıştırdı. Kuzey Afrika’ya verdikleri fiyatla Türkiye’ye
verdikleri fiyat arasında fark vardı. Müşterilerimizin çoğu Uzakdoğu’ya gitti.
Deprem bölgesinde iplik fabrikaları kurduk, yatırımlar yapıldı. Biz kendi
dalımızı kestik, biz kendi içimizde çözüm ortaklığı değil fırsat ortaklığı
kurduk” dedi.</p><p class="MsoNormal"><b>Böyle bir pozisyon
dünyanın hiçbir yerinde yok<o:p></o:p></b></p><p>
<span style="font-size:12.0pt;font-family:"Times New Roman";mso-fareast-font-family:
"Times New Roman";mso-ansi-language:TR;mso-fareast-language:TR;mso-bidi-language:
AR-SA">Öztürk, “Hammaddeci fiyat yükseltiyor hazırgiyimci her türlü zorlanıyor.
Hazırgiyim sektörü ihracat sıralamasında üç dört kademe aşağı indi. Geçtiğimiz
aylarda hazırgiyim sektörünün dördüncü beşinci sıraya gerilediği oldu.
Türkiye’ye 80’ler sonrası büyük bir fırsat doğdu, ülkemiz hem üretici hem
ihracatçı oldu. Toprağı çok verimli, turizmi mükemmel, insanı kalifiye
çalışıyor. Ancak elimizi attığımız her ürün can yakıyor. Yoksullukla mücadele
eden bir ülke olduk. Günlük çözümler geliştiriyoruz, böyle bir pozisyon
dünyanın hiçbir yerinde yok. Türkiye’den yurtdışına ne götürseniz dünyada bir
değerdir, hem fırsatları kapatıyoruz hem avantajları. Bu aydan sonra birçok
firmamız daha da zorluk yaşayacak. Çözüm geliştirilmesi lazım. Biz STK’lar
olarak yanlışları nasıl düzelteceğiz, kamunun asli görevine dönmesi gerekiyor.
Biz kamunun işlerini yapamayız STK’ların esas görevi bu değil” diye konuştu.</span><br></p>
TÜM HABERLER