© Aydın Şafak

NEFRETİN KİNİ

Nefret olgusunu yalnız siyasetçiler kullanmıyor. Onlardan etkilenenler de acımasızca kullanıyorlar.

<p> <strong><span style="font-size:14px;">&ldquo;T&uuml;rklerin daima sabır ve soğukkanlılıkla hareket eden kimseler olduğuna ş&uuml;phe yoktur. Fakat her sabrın bir sonu, her tahakk&uuml;m&uuml;n bir hat ve hududu vardır. Daimi surette tahrik edilenler nihayet g&uuml;n&uuml;n birinde coşar, kabından taşar ve işte o zaman kızıl kıyamet kopar&rdquo;. 1958 Dr. Fazıl K&Uuml;&Ccedil;&Uuml;K.</span></strong></p> <p> &nbsp;</p> <p> <span style="font-size:14px;">D&uuml;nyada yaşanmakta olan&nbsp; &ccedil;atışma, kavga ve savaşların temelinde nefret olgusunun yattığı kabul ediliyor. Bu nedenle &ouml;zellikle başta b&ouml;lgemiz olmak &uuml;zere hemen her yerde bu s&ouml;ylem siyaset&ccedil;iler tarafından adeta k&ouml;r&uuml;kleniyor. Kıbrıs &ouml;zeline baktığımız zaman biz T&uuml;rklerin bu işi pek beceremediğimizi s&ouml;ylemek olasıdır. Karşımızdaki unsurlar ise yeni yetişen kuşakları birer T&uuml;rk d&uuml;şmanı olarak yetiştiriyorlar. Bu s&ouml;ylemle yetişen kuşaklar nedeniyle adada &ccedil;&ouml;z&uuml;me hi&ccedil;bir zaman ulaşılamayacağını kaydetmek istiyoruz. Son d&ouml;nemde g&ouml;r&uuml;şmelere ivme kazandırılmak istenirken adada bir birini 40 yıldır hi&ccedil; tanımayan kuşakların yetiştiğinin de unutulmaması gerekiyor. </span></p> <p> <span style="font-size:14px;">&Ccedil;&ouml;z&uuml;me ilişkin olarak bu g&uuml;ne değin yapılan g&ouml;r&uuml;şmelerde b&uuml;t&uuml;n&nbsp; modeller denendi. Buna karşın geldiğimiz noktada uyuşmazlık ortalık yerlerde s&uuml;r&uuml;n&uuml;yor. Şimdilerde al ver s&uuml;reci başlayacakmış. Bu s&ouml;ylemin bile doğru olmadığını s&ouml;ylemek istiyoruz. Bu g&uuml;ne değin duruşlarından geri atmayan ve ısrarla koruyanlara karşı ortalık yerlere atılan bu s&ouml;ylemi doğru bulmuyoruz. Alma ağacının altında yattıklarından olacak bir t&uuml;rl&uuml; vermeye yanaşmıyorlar. Bu nedenle kurulması olası olacak bir yeni devlet yapısı daha kurulmadan &ccedil;atırdamaya başladı bile...</span></p> <p> <span style="font-size:14px;">Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulurken her iki toplumun&nbsp; eşit egemenliğinden&nbsp; s&ouml;z ediliyordu. Bilinen nedenlerle y&uuml;r&uuml;t&uuml;lmeyen anlaşmalar, kağıt &uuml;zerinde olsa bile kayda giriyordu. Şimdilerde&nbsp; ise yalnızca her iki toplumun eşitliğinden s&ouml;z ediliyor. Siyasi eşitlik yalnızca kişilerin hakları a&ccedil;ısından bazı hakların tanınması veya verilmesi olarak değerlendirilemez değerlendirilmemelidir. Bu bakış Kıbrıs T&uuml;rkleri ile Rumların siyasal olarak eşit olduğunu da g&ouml;stermiyor. Adada dilleri, dinleri, gelenek ve g&ouml;renekleri farklı olan iki yapı s&ouml;z konusudur. Bu nedenle eşitlik s&ouml;ylemini &ouml;ne &ccedil;ıkararak &ccedil;&ouml;z&uuml;m aranmasını g&ouml;r&uuml;şmeleri dinamitlemek olarak g&ouml;r&uuml;yoruz.</span></p> <p> <span style="font-size:14px;">Siyasal eşitlik&nbsp; toplumsal bir hak olduğu bilindiğine g&ouml;re adada var olan her iki toplumla ilişkilendirilmemesi gerekiyor. B&ouml;yle bir ilişki temelinde kurulacak olan olası bir devlet yapısının federal bir yapı olmayacağının bilinmesini kayetmek istiyoruz. Rumlar bu g&ouml;r&uuml;ş ve d&uuml;ş&uuml;ncelerini ortalık yerlere&nbsp; &ccedil;ıkarırlarken ağızlarında tuttukları baklayı da geveledikleri i&ccedil;in &ccedil;ıkaramıyorlar. Yanlışlıkla da olsa ağızlarından baklayı d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;klerinde kurulacak olan yapı, &uuml;niter bir devlet yapısı olacaktır. Kıbrısın var olan bu &ouml;zel konumu, BM kararlarına <strong>&ldquo;iki b&ouml;lgeli iki toplumlu&rdquo; </strong>olarak kayda girmiştir. B&ouml;yle bir kayıt kendilerini adanın tek egemeni olduğu d&uuml;ş&uuml;n&uuml; g&ouml;renleri bir hayli rahatsız etmektedir. T&uuml;rklerle Rumlar arasındaki siyasal eşitliğin olmadığı BM kararları sonrasında kendiliğinden ortalık yerlere &ccedil;ıkıyor.&nbsp; </span></p> <p> <span style="font-size:14px;">Nefret olgusunu yalnız siyaset&ccedil;iler kullanmıyor. Onlardan etkilenenler de acımasızca kullanıyorlar. Ayak topu oyunlarından sonra taraftarların bir birlerine acımasızca saldırmaları nefret s&ouml;ylemlerinden kaynaklanmaktadır. Sokaktaki vatandaşların en k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve basit bir anlaşmazlığı bile kavga ile sonu&ccedil;landırıyorlar. Temelinde yatan olgu ise yine nefret s&ouml;ylemleridir.&nbsp; </span></p> <p> <span style="font-size:14px;">&Uuml;&ccedil; yıla yaklaşan bir s&uuml;re&ccedil;te Suriyeliler &uuml;lkelerini terk ederek başka &uuml;lkelere g&ouml;&ccedil; ettiler. Diğer &uuml;lkelere olduğu gibi İsve&ccedil;&rsquo;e de gidenler oldu. &Uuml;lkesinde &ouml;ğretmen olan bir kişi İsve&ccedil;&rsquo;te aynı g&ouml;revini yapmaya başladı. Bir s&uuml;re sonra kendi &uuml;lkesinden gelen k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir kız &ouml;ğrencisi oldu. K&uuml;&ccedil;&uuml;k kız mutlu idi ve evinde &ouml;ğretmeninin kendi &uuml;lkelerinden olduğunu ailesine anlattı. Ailesi &ouml;ğretmeninin Suriye&rsquo;nin hangi b&ouml;lgesinden olduğunu &ouml;ğrenmesini kızlarından istiyor. &Ouml;ğrenince de durumu ailesine anlatıyor. Aile kızlarını <strong>&ldquo;O &ouml;ğretmen bizim d&uuml;şmanımızdır&rdquo;</strong> diye uyarıyor. O andan itibaren k&uuml;&ccedil;&uuml;k kızın d&uuml;şlerinin yerlerde s&uuml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;ylemeye bile gerek yoktur.</span></p> <p> <span style="font-size:14px;">Savaşlardan d&uuml;şmanlıklardan kin duymaktan kurtulabilmek i&ccedil;in b&uuml;t&uuml;n insanların karşısındakine hoşg&ouml;r&uuml; ile bakarak <strong>&lsquo;seni seviyorum&rsquo;</strong> diyerek bir birlerini sevmeleri gerekiyor mu ne...</span></p> <p> <span style="font-size:14px;">SEVGİ ile kalınız...</span></p> <p> <strong>Ahmetgoksan45@gmail.com</strong></p> <p> &nbsp;</p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER