© Aydın Şafak

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a jet yanıt..

Afrika ziyareti öncesinde, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun bürokratlara yönelik çağrısını suç olarak değerlendirip 'Bay Kemal'in heves ettiği vesayet günleri geride kaldı.' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a CHP liderinden jet yanıt geldi. Çağrısını yineleyen Kılıçdaroğlu "Yolsuzluklarına karşı mücadele edeceğim. Yolsuzlukları savunanlara karşı mücadele edeceğim. Bunu en başta bilmesi gereken de Sayın Erdoğan'dır" dedi.

<p><span>Anadolu Buluşması-Yerel Medya 2021 &Ccedil;alıştayı&rsquo;na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılı&ccedil;daroğlu b&uuml;rokratlara y&ouml;nelik &ccedil;ağrısını yineledi.</span></p> <p><span>Cumhurbaşkanı Erdoğan&rsquo;ın kendisine y&ouml;nelik a&ccedil;ıklaması hatırlatan Kılı&ccedil;daroğlu, şunları s&ouml;yledi:</span></p> <p><span>* Sayın Erdoğan bir a&ccedil;ıklama yapmış ve şunları s&ouml;ylemiş; &lsquo;Kılı&ccedil;daroğlu&rsquo;nun kamu g&ouml;revlilerine y&ouml;nelik &ccedil;ağrısı su&ccedil;tur. Bay Kemal&rsquo;in heves ettiği vesayet g&uuml;nleri geride kaldı.&rsquo;</span></p> <p><span>* Yolsuzluklarına karşı m&uuml;cadele edeceğim. Yolsuzlukları savunanlara karşı m&uuml;cadele edeceğim. Bunu en başta bilmesi gereken de Sayın Erdoğan&rsquo;dır.</span></p> <p><span>* &lsquo;Kamu g&ouml;revlilerine y&ouml;nelik tehdit&rsquo; bir daha s&ouml;yl&uuml;yorum ; kanun dışı talimatları kim yerine getirirse, fakirin fukaranın cebine kim elini atarsa, fakirin fukaranın hakkını kim yerse onun karşısında olacağım, yanında Erdoğan dahi olsa.</span></p> <p><span>* Adaletten, haktan, hukuktan yanayım. Kanuna uyan, g&ouml;revini yapan, vatandaşın hakkını koruyan herkesin benim başımın &uuml;st&uuml;nde yeri var. Siyasi g&ouml;r&uuml;ş&uuml;, kimliği ne olursa olsun. Ama beyt&uuml;lmala el uzatıyorsanız kimse kusura bakmasın.</span></p> <p><span>* Madem ki &lsquo;Bay Kemal'e bunu s&ouml;yl&uuml;yor, o zaman &lsquo;Bay Kemal' kendisine şunu s&ouml;ylesin: Sağlık Bakanlığı'ndaki rezalete ne diyorsun? &ldquo;</span></p> <p><strong><span>&ldquo;POLİTİKACILARIN ALKIŞA DEĞİL, SAĞLIKLI ELEŞTİRİYE İHTİYACI VAR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Toplantıdaki konuşmasında bağımsız ve &ouml;zg&uuml;r medyanın &ouml;nemine dikkat &ccedil;eken Kılı&ccedil;daroğlu, &ldquo;Gazeteciliğin, yaşanan sorunları iktidar sahiplerine aktaran &ccedil;ok &ouml;nemli bir organ olduğunu politikacıların bilmesi lazım. O nedenle politikacıların alkışa değil, sağlıklı ve tutarlı eleştiriye ihtiyacı var. Hatamız var mı? Elbette herkesin hatası olur, bizim de hatalarımız olabilir. Ama bize hatalarımızı bağımsız olarak bildirecek bir medya olursa aynı hatayı tekrar etmeyiz. Buna ihtiyacımız var.&rdquo; şeklinde konuştu.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;DİRENEMEZSE VAZGE&Ccedil;İYOR BU İŞTEN&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Kılı&ccedil;daroğlu, medyada yaşanan sorunları şu şekilde sıraladı:</span></p> <p><span>&ldquo;Eğer bir iktidar, medyayı s&uuml;rekli kendisini &ouml;ven bir organ haline getirmek istiyorsa, bağımsız medyayı bir şekliyle yok etmek isteyecektir. Bunun birinci yolu, &lsquo;Medya patronunu acaba nasıl susturabilirim?'&hellip; &lsquo;Vergi denetimlerini nasıl yaparım?' &lsquo;İncelemeleri nasıl başlatırım?' &lsquo;Yargıyı nasıl sopa olarak kullanırım?' &lsquo;'Gazeteyi artık bundan sonra televizyonuyla beraber şuna satacaksın' baskısını nasıl uygulayabilirim?' T&uuml;rkiye'nin yaşadığı temel sorunlardan birisi bu. Medya patronu &uuml;zerine yoğun bir baskı. Direndi direndi, direnemezse vazge&ccedil;iyor bu işten.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;BASIN İLAN KURUMU İNFAZ KURUMUNA D&Ouml;N&Uuml;ŞT&Uuml;&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Basın İlan Kurumu aslında &ccedil;ok iyi niyetlerle kurulmuş, yerel medya dahil medyayı destekleyen bir kurum. Finans imkanı sağlayan bir kurum. Ama bug&uuml;n, iktidarı sorguladığı i&ccedil;in, &lsquo;Ben size ceza veriyorum ve size ilan vermiyorum' diyen bir infaz kurumuna d&uuml;şm&uuml;ş durumda. Bu &ccedil;ok ciddi bir sorun. Bizim bug&uuml;ne kadar hi&ccedil; tanık olmadığımız gelişmeleri ve olayları birebir g&ouml;r&uuml;yoruz ve tanık oluyoruz. T&uuml;rkiye'nin buradan &ccedil;ıkması lazım.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;RT&Uuml;K KURULUŞ AMACININ DIŞINA &Ccedil;IKMIŞ DURUMDA&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Başka bir konu, Radyo ve Televizyon &Uuml;st Kurulu. Kuruluş amacının t&uuml;m&uuml;yle dışına &ccedil;ıkmış durumda şu anda. &lsquo;İktidarı eleştiren televizyonlara nasıl ceza veririm?', bu arayış i&ccedil;inde. Bu arayışa kilitlenirseniz medyanın bağımsızlığını, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; mahvedersiniz. Bir anlamda sans&uuml;r kurumu olmanın dışına &ccedil;ıkmak zorundadır. Sadece politikacılardan oluşan bir kurul, elbette ki tepeden gelen talimatların gereğini yapan bir kurula daha kısa s&uuml;rede d&ouml;n&uuml;şebilir. Bunun da değişmesi lazım.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;BAZEN YARGIYI DA SOPA OLARAK KULLANIYORLAR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>B&uuml;t&uuml;n bunlar yetmiyor, bazen yargıyı da sopa olarak kullanıyorsunuz. İki şekilde. Birincisi; gazetecilerin g&ouml;zaltına alınması, tutuklanması. Oysa var olan yasada tutuklamanın istisnai bir kurum olduğu ifade edilir. İkincisi; Doğru haberlere erişim hakkının yargı kararıyla engellenmesi. Haber yanlış değil ama birilerini rahatsız eden haber. Gidiyorsunuz mahkemeye, adamını buluyorsunuz ve bu haber kaldırılıyor.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;SAHTE TİRAJLAR &Uuml;ZERİNDEN A&Ccedil;IK&Ccedil;A DEVLET SOYULUYOR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Bir başka sorun, sahte tirajlar. Ge&ccedil;en yıl b&uuml;t&ccedil;e g&ouml;r&uuml;şmelerinde bunu ifade etmiştim, Fuat Oktay'a s&ouml;ylemiştim. &lsquo;Bağımsız bir denet&ccedil;i g&ouml;nderin, ger&ccedil;ek tirajlar &uuml;zerinden Basın İlan Kurumu versin paraları. Sahte tirajlar &uuml;zerinden a&ccedil;ık&ccedil;a devlet soyuluyor. Hepimiz bunu biliyoruz aslında. Başka bir konu, kamu reklamları. Kamu kurumlarının reklamları var, bu reklamlar sadece iktidarı &ouml;ven medya organlarına gidiyor. Diğer yerlere gitmiyor. Olması gereken; tirajına g&ouml;re yaparsınız, objektif kurallara g&ouml;re yaparsınız, reyting &ouml;l&ccedil;&uuml;mlerine g&ouml;re yaparsınız ve hi&ccedil; kimse bundan rahatsız olmaz. TRT'nin tarafsızlığı&hellip; Bağımsız bir kurum. Bağımsız olmadığını ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;GAZETECİLER FİİLİ SALDIRILARA DA UĞRUYOR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Bu s&ouml;ylediklerimin dışında gazetecilere doğrudan fiili saldırılar da oluyor. &Ouml;zellikle k&ouml;şe yazarlarına, beğenilmeyen yazıları dolayısıyla doğrudan doğruya sokağın ortasında fiili saldırılar olabiliyor. Silahlı saldırılar olabiliyor. Eğer iktidarın yanındaysanız bunların hi&ccedil;birisi olmuyor, para bolluğu i&ccedil;inde g&ouml;revinizi yapıyorsunuz. Bağımsız bir gazeteciyseniz, bağımsız bir medya kurumuysanız b&uuml;t&uuml;n bu sorunlarla şu veya bu şekilde karşı karşıya kalıyorsunuz.&rdquo;</span></p> <p><strong><span>&ldquo;GAZETECİNİN KESİNLİKLE TUTUKLANMAMASI LAZIM&rdquo;</span></strong></p> <p><span>&ldquo;Ne yapmalıyız?&rdquo; diye soran Kılı&ccedil;daroğlu, bu sorunların &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; i&ccedil;in atılması gereken adımları da ş&ouml;yle a&ccedil;ıkladı:</span></p> <p><span>&ldquo;Birincisi şu: Haber yapan gazetecinin kesinlikle tutuklanmaması lazım. Yargılama olabilir tabi. Bağımsız mahkemeye gider, yargılanır. Ama onu daha başlangı&ccedil;ta g&ouml;zaltına alıp tutuklarsanız, medya &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;ne b&uuml;y&uuml;k bir darbe vurmuş olursunuz. Gazeteciyi tutuklama, g&ouml;zaltına alma, bunu kaldırmak lazım.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;KİMİN GAZETECİ OLDUĞUNA İKTİDAR KARAR VERMEZ&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Kimin gazeteci olup olmadığına siyasi iktidar karar vermez. Kimin gazeteci olup olmadığına gazeteciler karar verir. Sizin bir &ccedil;atı &ouml;rg&uuml;t&uuml;n&uuml;z var veya olmalı. Kime basın kartı verilecekse onlar karar vermeli. Gazetecilik mesleğinin &ouml;nemine en &ccedil;ok gazeteciler değer verirler. Dolayısıyla gazeteci dediğimiz arkadaşın g&ouml;revini yapıp yapmadığına veya gazeteci olup olmadığına devletin kurumları değil, fiilen bu işi yapan kurumların karar vermesi lazım ve basın kartını vermesi gerekiyor. Bunun da bağımsız bir kurum tarafından, duayen gazetecilerden oluşan bağımsız bir kurul oturur karar verir ve basın kartını vermiş olur.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;BU AYNI ZAMANDA BİR SOYGUNUN &Ouml;NLENMESİ DEMEKTİR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Basın İlan Kurumu'nun yeniden yapılanması lazım. Meslek &ouml;rg&uuml;tlerinin sayısının artırılması lazım. Gazetecilerin temsil sayısının artırılması gerekiyor. Gazete tirajlarının bağımsız denetim kurumları tarafından denetlenmesi, ger&ccedil;ek tirajların ortaya &ccedil;ıkarılması ve ona g&ouml;re Basın İlan Kurumu'nun buralara kaynak aktarması gerekiyor. Bu aynı zamanda bir soygunun &ouml;nlenmesi demektir.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;MESLEK KURULUŞLARININ DEVREYE GİRMESİ LAZIM&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Basın İlan Kurumu'nun fiyat tarifeleri de siyasi iktidarın iki dudağı arasında. Bunun da değişmesi lazım. Bu konuda meslek kuruluşlarının devreye girmesi lazım. Objektif kurallar i&ccedil;erisinde bu fiyatların belirlenmesi lazım. &Ouml;zellikle Basın İlan Kurumu'nun yerel medyaya pozitif ayrımcılık yapması lazım. Eğer pozitif ayrımcılık yapılmazsa, yerel medyanın &ccedil;ok daha zor koşullarda g&ouml;rev yaptığını biliyoruz, b&uuml;y&uuml;k sıkıntılar &ccedil;ektiğini biliyoruz. Bazen &ccedil;alışanlarına &uuml;cret &ouml;demekte zorluk &ccedil;ektiğini biliyoruz.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;SENDİKALAŞMA ZORUNLU OLMALI&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Medyada sendikalaşma zorunlu olmalı. Bunu şunun i&ccedil;in ifade ediyorum; medya &ccedil;alışanı patronuna karşı da haberinin arkasında durma g&uuml;c&uuml;ne sahip olmalı. Sendikalaşma olmalı ama &uuml;cret sendikacılığı değil. Dolayısıyla gazeteci, yakaladığı haberi &ouml;zg&uuml;rce yazabilmeli. Patron, &lsquo;Şu haberi yazma, bana kızarlar' dediği zaman da, &lsquo;Hayır ben bu haberi yazmalıyım' diyebilmeli, gazete basabilmeli. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; arkasında sendeki olduğunu bilmeli.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;DAHA FARKLI BİR YAPI SAĞLANABİLİR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>RT&Uuml;K'&uuml;n yeniden yapılanması lazım. Siyaset&ccedil;ilerin sayısı &ccedil;ok, minimum yapılabilir. Bu konudaki medya kurumlarının temsilcilerinin sayısı artırılabilir ve daha farklı bir yapı sağlanabilir.&rdquo;</span></p> <p><strong><span>&ldquo;&Ouml;YLE BİR NOKTAYA GELDİK Kİ&hellip;&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Kılı&ccedil;daroğlu, atılması gereken adımları sıraladıktan sonra s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;:</span></p> <p><span>&ldquo;Bunlar olabilir mi? Olabilir. Ama bunlardan şok daha &ouml;nemlisi, sizlerin etik değerlere bağlı olarak &ccedil;alışmanızdır. &Ouml;yle bir noktaya geldik ki&hellip; Eskiden bir yolsuzluk bir bakanı g&ouml;t&uuml;r&uuml;rd&uuml;, bir iktidarı devirebilirdi. Adeta yolsuzluk meşrulaştı bizim &uuml;lkemizde. Yolsuzluk yapmayanın eleştirildiği bir T&uuml;rkiye tablosu &ccedil;ıkmaya başladı. Siyaset&ccedil;ilerin ne kadar sorumluluğu var, gazetecilerin ne kadar sorumluluğu var? Haberi yazıyoruz, &ouml;nemli bir haber, 3 g&uuml;n sonra o haberi herkes unutuyor. Karşılığını alamıyoruz, bedelini alamıyoruz o haberin. O zaman farklı bir tablo &ccedil;ıkıyor ortaya.</span></p> <p><strong><span>&ldquo;HEPİMİZİN SORUMLULUĞU VAR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>İktidar sahipleri alkış ister, doğrudur. Ama en &ccedil;ok sağlıklı eleştiriye ihtiya&ccedil;ları var. Ama gazeteci objektif olmayı yitirdiği andan itibaren, sadece belli bir yeri desteklemek amacıyla haber yapmaya başladığı andan itibaren saygınlık dediğimiz alan yara almaya başlıyor. Ve bunda hepimizin sorumluluğu var.&rdquo;</span></p> <p><strong><span>&ldquo;KORO HALİNDE SALDIRIYORLAR&rdquo;</span></strong></p> <p><span>Kılı&ccedil;daroğlu, d&uuml;n sosyal medyadan b&uuml;rokratlara seslendiği videosuna ilişkin de şunları s&ouml;yledi:</span></p> <p><span>&ldquo;Koro halinde saldırıyorlar, &lsquo;Vay bunu nasıl s&ouml;ylersin!' diye. &nbsp;B&uuml;t&uuml;n bu tablo olurken asla karamsarlığa kapılmadım. Karanlığın en koyu olduğu d&ouml;nem, g&uuml;neşe en yakın olduğumuz d&ouml;nemdir. Haksızlıklara karşı kesinlikle duracağım. Buna inanmanızı istiyorum. Baskılar olacak mı? Elbette olacak. Tehditler olacak mı? Elbette olacak. Ama bu kardeşinizin, adalet i&ccedil;in 450 kilometre y&uuml;r&uuml;yen bu kardeşinizin, haksızlıklar karşısında susmayacağını &ouml;ncelikle sizin &ccedil;ok iyi bilmenizi isterim.&rdquo;</span></p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER