© Aydın Şafak

Hırsız kim?

Önceki Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, “Aynı asfalt işini aynı firmaya yaptırdık. Aydın BŞB aynı işe ve aynı firmaya bizim dört katımızı ödedi” açıklaması yapmıştı. Yine geçmişte Ahmet Gözen yazılarında “Aynı asfalt işini Aydın BŞB Mansur Yavaş'ın on katına yaptırdı. Biri 25 dolara diğeri 250 dolara” vurgularında bulundu. Bırakın suç duyurusunu ona da yanıt veremediler. Haydi bakalım. O zaman açıklayın asfalt rakamlarını da hakkında hırsız sloganı atılması gerekenler kimlermiş, Aydın görsün.

Aydın BŞB artık kontrolden çıktı. Aslında seçim öncesi halk arasında gezdiğimde, “Aydın'a hiç bir şey yapılmadı. Artık yeter. Yollar hurda gibi. Sular doğru düzgün akmıyor. Üzerine elektirikten fazla para ödüyoruz. Çok yerde kanalizasyon, arıtma tesisi bile yok. Özlem Çerçioğlu gitmeli” sözlerini çok duydum. Fakat siyaset tarihinde yüz yılda bir gerçekleşecek olay yaşandı.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın gayretleriyle, yerel seçimler genel seçim havasına çevrildi. Ekonomi oylanınca iktidara ders vermek isteyen muhalif kesim sandıkta birleşti. Cumhur İttifakında ise milyonlarca seçmen muhalefet adaylarına oy vermedi fakat onlar da ders verme amacıyla oy kullanmadı. Bu da gözlerinden son ana kadar korku ve panik eksik olmayan Özlem Çerçioğlu'nun bir kez daha seçim kazanmasına yol açtı.

Gerçekten Belediyecilik oylansa emin olun Özlem Hanım deyim yerindeyse nal toplardı. Baksanıza rakamlara. O kadar genç oy artışına rağmen, o kadar ekonomik kriz ve İYİ Parti ile DEM Parti'den gelen oylara rağmen karşı taraf sandığa gitse, Özlem Hanım kaybetme riskiyle karşı karşıyaymış. Beş yıl öncesine göre oy artıracağına oy kaybetmiş.

Bir de başka açıdan bakalım.

Referandum’da Aydın'da yüzde 65 hayır demişti. Yani iktidar karşıtlığı yüzde 65 idi. Özlem Hanım karşı taraf sandığa gitmediği için yüzde 50 gözüküyor. Bu rakam bu şartlarda yüzde 75 olması gerekirken nerede bu oylar? Öyle paraşör medyasının atıp tuttuğu gibi oy rekoru falan yok. Tersine oy kaybı var ve başarı değil konjonktürün belirlediği bir sonuç.

Şimdi dönüp bakalım mı Çerçioğlu döneminde Aydın'ın haline, ahvaline.

Ekonomik, sosyal, kültürel her alanda gerilemiş. Eğitimde bir numara olan kent, zehir kullanımında bir numara haline gelmiş. Büyüyen tek şey, aile şirketleri. Geçmişte Mustafa Savaş'ın yanına Özlem Çerçioğlu ile üçüncü bir kişi gidip Halk Bankası'ndan yalvar yakar kredi çıkarırken, şu anda aile şirketi şişmiş de şişmiş. Allah daha çok versin... Neyse...

Sürekli dört ayak üzerine düştükçe aile bildiğiniz kendini Aydın'ın siyasi derebeyleri görür hale gelmiş. CHP Aydın'da artık parti olmaktan çıkmış, marabalar topluluğuna dönüşmüş. Muhalif gözüken siyasetçileri de şahsi çıkarlar ekseninde ustaca kontrol altına alan Özlem Hanım, devlet içindeki iş birlikçilerinin de desteğiyle, bu günlere gelmiş.

Tek tek hepsi açığa çıkıyor.

Çıkıyor çıkmasına da bir de Aydın BŞB’nin adeta kriminal bir suç üretim merkezi haline geldiği gerçekliğiyle yüzleşiyoruz;

Her güne, başta Özlem Hanım'ın bir numaralı sanık olduğu davalar, her gün ayrı bir suça yönelik eylem veya cezalarla uyanıyoruz.

Gayri ahlaklilik ile ilgili iddialar ve yaşananlara değinmedim bile.

İşin acı tarafı denetleme görevindeki Aydın Valiliği’ndeki bazı görevlilerin, adeta suçları aklamak için seferber oldukları.

Tek tek ortaya çıkmaya başladı zaten onların da çıkar ilişkileri.

Bu arada ne mi yaşadık?

Özlem Çerçioğlu ve avanesi zafer sarhoşluğu içerisinde, “Artık tüm Aydın kökten bizim” naraları atarken, bir anda kamyon çarpmışa döndüler. Eski yoldaşları, karanlıkta kalan gayri ahlaki ve gayri hukukilik ne varsa, hem de delilleriyle ortaya dökmeye başladılar. Aydın BŞB’nin avarel medyası ise sanki biz sorumluymuşuz gibi dönüp bize sardılar. Oysa biz dedik ki; “Yaptığımız haberlerde tek bir kişilik haklarına saldırı yoktur. Eksiğimiz varsa giderleim, yanlışımız varsa düzeltelim...”

Bu iyi niyetimize rağmen bir gariban üzerinden (Ali Fırat), saldırıya geçtiler. (Paylaşımların çoğu da bürokratlara ait. Bunu da Aydın'da bilmeyen yok.) Onun sosyal medya hesapları ve gazetesi üzerinden saldırıyorlar. Gariban ekmek parası peşinde. Yayınlamaz ise, “Yakınların Pazartesi işe gelmesin” diyecekler diye korkuyor. Şu an sindirilmiş Ali Fırat yarınlarda diğerlerine yaptıkları gibi onu da buruşturup atacaklar bir köşeye.

Ali Fırat üzerinden bana ve Yalçın Yıldırım'a saldırı düzenleme hevesindeki avarelleri uyardım. Anlamayınca anladıkları dilden konuştum. Şimdi eşekten düşmüş karpuz gibi sızım sızım sızlanıyorlar. Onlar kendilerini biliyorlar. Bu kafayla giderlerse, yakında psikolokluk olurlar. Ali Fırat üzerinden önüne gelene saldırıyorlar ama Ergün Poyraz isimli akıldan muaf şahsın Özlem Çerçioğlu hakkında, “Utanmaz” demesini içlerine sindiriyorlar.

Lan oğlum ne zannettiniz bizi... Yolun çocuğu mu? Ergün Poyraz mı?

Size tavsiyem herkes nasıl ektiğini biçecekse, yanınıza şimdiden kutu kutu antidepresan alın...

Şimdi gelelim mi Aydın BŞB medyasının rezilliğine...

Medya dünyasındaki söylentilere göre, kimileri ayda 30 bin kimi 50 bin alıyormuş. Görevleri ne? Sadece kendilerine servis edilen ne varsa noktasına virgülüne dokunmadan yayınlama.

Ondan sonra da Özlem Hanım ile beraber, “Millet perişan. Emekli aç” diye ahkam kesiyorlar.

Yaptıkları tek şey Efeler Kent Meydanı’nda akşama kadar çay içip lak lak etmek.

Aydın BŞB’den aranıp, “Şunu yayınla” denildiğinde, “Emredersiniz efendim” demek... Arada bir, “Aydın Şafak Gazetesi'ne suç duyurusu yapılacak” başlığıyla göz korkutmaya çalışmak. Bir suç duyurusu yapmaya gidemediler... Neden korkuyorlarsa...

O zaman bu avarellere yol göstereyim. Aydın BŞB ve Çerçioğlu ailesini, önce iki konu hakkında tarafımıza suç duruyurusu yapmalarını tavsiye ediyoruz.

Birincisi; YouTube düşen ses kaydı haberimiz. Hani Ercan Çerçioğlu'nun paint-ball ve paraşütçü arkadaşına verilen, doğrudan temin ihaleler.

Ne olmuştu? Ercan Efendinin yakın arkadaşına ASKİ trafo ve elektirik bakım işleri cinsinden ihaleler verilmişti. İhalenin konusu yok, diğer evraklar yok. Personel ile tartışan ASKİ Genel Müdür Vekili Hakan Olkaç, “Tüm sorumluluk bende. Tüm evrakları ben düzenliyorum” diyordu. Yani olmayan işe, Aydınlıların kesesinden akıtılan para. Üzerine adamın oğlunu işe almışlar. Yetmemiş vergi borcunu mahsuplaşıp, cebine para koymuşlar. Halbuki adam elektrik ile yakından uzaktan ilgili değil. İş deneyimi yok... Bunu dünyanın neresinde olursa olsun gösterin, “Kardeşim yolsuzluk olur da bu kadarına pes” derler.

Hakan Olkaç iki kez görevi kötüye kullanmaktan ceza alıp hala koltuğunda neden mi oturuyor? İşte yukarıdaki örnek misali kimbilir kaç yüz veya kaç bin tane naylon ihaleler var. O da kayıtları almıştır. Çünkü daha önce yine ihalelerle ilgili bir ses kaydı çıkmıştı. Orada kaydı kendisinin aldığı gün gibi ortadaydı. İş bu nedenlerden dolayı Olkaç’ı sadece Çerçioğlu ailesi değil, Aydın Valiliği’ndeki iş birlikçileri de korudu. Apar topar memuriyetten atılması gereken şahıs, hala orada ve korunmaya çalışılıyor. Zor korurlar... Yasalar ortada ve Özlem Çerçioğlu ile Aydın BŞB Teftiş Kurulu da hesabını verecek.

Mahkemeler iddianameyi gönderince Olkaç’ı açığa alıp, evrağını Valiliğe göndermeleri gerekiyordu. Suçu ve suçluyu korumanın, en güzel örneklerinden biri. İşin kötüsü bu skandalı soruşturmakla görevli olan Aydın BŞB Eski Genel Sekreteri, şimdilerde Teftiş Kurulu Başkanı Önder Yeğen. O da kendi ahlak dışı kasetleriyle ulusal medyada ünlü olmuştu. Kendi çekmiş kendi dağıtmış. Bu mu Aydın BŞB’deki gayri ahlakilik, gayri hukukilikleri denetleyecek kişi. Aydın BŞB’de hakkında iddialar ve olaylar olmayan bir bürokrat bulayım, dişimi kıracağım neredeyse.

Meraklanmasınlar bu rezaletlerin peşi bırakılmaz.

Valla ben kapı gibi dilekçeyi verdim.

İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı-Cumhurbaşkanlığı, İller İdaresi neresi varsa taşıyacağım bu konuyu. Kapatabilen kapatsın. Çerçioğlu ailesinde o cesaret varsa, onlar da suç duyurusu yapsın. Yapsınlar da kriminal incelemede ne var ne yok ortaya çıksın. Her seçim dönemi, “Paraya ihtiyaçları mı var? Yemez yedirmez, çalmaz çaldırmaz” propogandası yapan Özlem Çerçioğlu ve ailesinin, yandaşlarına varana değin neler yaptığını cümle alem görsün. Cesareti olan, Savcılığa önden buyursun...

Gelelim mi ikinci nadide örneğe.

İMFALT asfalt ihaleleri.

Aslından geçmişten bu yana o dosyalar çok kabarık. Nasıl sümen altı edildiğine dair gerçekleri, yakında medyada bol bol gürürsünüz. Ve işin içinde kimlerin olduğunu. Biz kısıtlı tutalım, önceki Efeler Belediye Başkanı Mehmet Fatih Atay, “Aynı asfalt işini aynı firmaya yaptırdık. Aydın BŞB aynı işe ve aynı firmaya bizim dört katımızı ödedi” açıklaması yapmıştı. Hatta Aydın BŞB ve Özlem Çerçioğlu'nu, kendisi hakkında suç duyurusunda bulunmaya davet etmişti.

Yine geçmişte Ahmet Gözen yazılarında “Aynı asfalt işini Aydın BŞB Mansur Yavaş'ın on katına yaptırdı. Biri 25 dolara diğeri 250 dolara” vurgularında bulundu. Bırakın suç duyurusunu ona da yanıt veremediler.

Üzerine taş döşeme işçiliğinden Özlem Çerçioğlu'nun sağ kolluğuna yükseltilen Ozan Çavuşoğlu emrindeki elemanlarla, “Hırsız Fatih” diye Fatih Atay aleyhine sloganlar attırdılar. Haydi bakalım. O zaman açıklayın asfalt rakamlarını da hakkında hırsız sloganı atılması gerekenler kimlermiş, Aydın görsün.

Vurguluyorum... Özlem ve Ercan Çerçioğlu başta, bize de bu haberlerimiz konusunda suç duyurusu yapın, gerçekler ortaya çıksın. Var mı sizde o cesaret?

AYDIN MEDYASINDAKİ PESPAYELİKLERİ BAŞKA YERDE GÖREMEZSİNİZ

Sözün sonunu sağda solda halka gazeteci kisvesiyle hava atan ruhu, vicdanı, imanı satılıklara getirelim. Dil uzatacak birilerini arıyorsanız, o dilin uzanacağı şahıslar biz değiliz.

Önce aynaya bakacaksınız... Akşama kadar çay içip lak lak edip, BŞB’den servis edilen yazılarla önüne geleni itibarsızlaştırmaya çalışmak, karşılığnda havuzdan ayda 30 ila 50 bin lira civarında para almak gazetecilik değildir. Yaptığınız iş takipçiliklerini ve aldığınız komisyonları saymadım bile.

Gazetecilik şerefli insanların işidir...

Aydın BŞB neredeyse tüm yönetim kademelerinin yolsuzluk-usulsüzlük-mobing ve diğer suça yönelik eylemler nedeniyle soruşturma-kovuşturmaya tabi tutulmuş, pek çoğunun yüz kızartıcı suçlar nedeniyle ceza aldığı bir kriminal örgütlenmeye dönüşmüştür. Düşünsenize; bir BŞB yönetim var başta belediye başkanı, neredeyse alayı ya cezalar almış ya yıllardır yargıda süren onlarca dosyada sanık.

Bunun bir açıklaması var mı?

Veya Türkiye'yi bırakın dünyada bir örneği var mı?

Kleptokrat düzenlerde anca böyle kriminal bireylerden oluşan yapılarla iş görebilirsiniz.

Öte yandan devlet içerisinde yuvalanmış bazı çıkar odakları, menfaat düşkünleri de şahsi menfaat karşılığı bu kurulan düzenin hamisi, suç aklayıcısı olmuşlar, şehrin ekonomik-sosyal-kültürel-siyasi çöküşünde rol oynamışlardır. Onları da birer birer buluyoruz, görevleri ve makamları ne olursa olsun hem Devletimize hem Yüce Türk Milletine deşifre edeceğiz. İster ellerindekinden olsunlar ister çoluk çocuklarına bu yüz kızartıcı eylemlerini miras bıraksınlar.

Acı gerçekliğimiz bu iken kleptokrat düzenin maaşlı servisçileri gazeteci geçinen aylaklar, bunları sorgulamak yerine bu rezillikleri aklayıp paklama, konuşanları susturma, gerçekleri yazanları itibarsızlaştırma derdindeler...

O zaman şunun altını iyice çizelim ve sonradan kimse ağlamasın; sıfatına tükürülmesi gereken kriminal yapı emrindeki kleptokrat düzenin maaşlı iş birlikçileri, bize gazetecilik dersi veremezler...

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER