© Aydın Şafak

Güdüşlü renkleri…

Eski kanaviçe nakışlarında renkler genelde Mor, Pembe, Kırmızı ve tonlarıdır. Bunlar beyaz kumaş üzerinde vurucu olan renklerdir...

<p>Tevat&uuml;r, kutsal kitap bilgilerini bile papir&uuml;s ve ceylan derisi gibi kıymetli materyallerin &uuml;zerine yazılma zamanına kadar, bilgileri insandan insana anlatarak aktarılan, bana g&ouml;re ilk resmi iletişim şeklidir.</p> <p>Size komik ya da sa&ccedil;ma gelebilir ama benim i&ccedil;in son derece mantıklı, tevat&uuml;r bir iletişim şekli olarak kullanılıp, kanıtlarına itimat edilmiş.</p> <p>B&uuml;y&uuml;k dini kitapların &ouml;zelliklerinden birisi olduğu ger&ccedil;eğine g&ouml;re, resmi bir iletişim şekli olduğu iddiam da resmi sayılmalı:) tabii ki ger&ccedil;ek yaşanmışlıklar i&ccedil;in resmi bir iletişim şekli.</p> <p>Gelişen teknoloji sebebi ile ilk ilkel iletişim şekli olan Tevat&uuml;r&rsquo;&uuml;n ihtiya&ccedil; duyulduğu ve iştahla kullanıldığı tek yer, artık g&uuml;n&uuml;m&uuml;z&uuml;n bol fantezili, dallı budaklı dedikodu sekt&ouml;r&uuml;.</p> <p>Halamın bizi ziyarete geldiği bir kış g&uuml;n&uuml;, halam gene eskileri tevat&uuml;r ederken g&ouml;z g&ouml;ze gelip, bitti sandığı bir hik&acirc;yenin devam ettiğini fark ettik. Fark ettiğimiz o an ve o an da fark edilenler de yeni tevat&uuml;r edilesi bilgilerdi.</p> <p>* * *</p> <p>Bir kış g&uuml;n&uuml; sıcak sobanın yanına konan, goblen etekli tahta divanımızın &uuml;zerinde, halamın dizinin dibine sıralandığımız bir zaman&hellip;</p> <p>B&uuml;y&uuml;klerin sohbetlerinin bitip, yatma hazırlıklarının başladığı ve yatana kadar ge&ccedil;en s&uuml;re arasındaki mesafe, en derin fısıltıların yapıldığı zaman dilimidir.</p> <p>Herkes yatacağı yere &ccedil;ekilmeye başlar, evin i&ccedil;inde minik gruplar oluşur, yatak serme faslı yavaşladık&ccedil;a yavaşlar, fısıltılar derinleşir.</p> <p>Bu ayak&uuml;st&uuml; yapılan son fısıltılar en mahrem, en gizli, en &ouml;nemli konular ve en keskin dedikodulardır. Hatta bir elimde yastık, omzumda yorgan fısıltılı derinliklerdeyken, birisi aniden konuşulan konu ile ilgili bir ekleme yapar ki&hellip; bu y&uuml;zden hem dedikodu yaparken yakalandığım i&ccedil;in hem de ani sesten sı&ccedil;ramışlığım &ccedil;oktur.</p> <p>B&ouml;yle bir vakitte konu gene eskilere gidince halam hikayesini anlatmaya başladı. Her anlatışında daha yeni kapıldığı ilk aşk heyecanı ile anlatırdı, o 17 yaşındaki esmer g&uuml;zeli oluverir, biz de ilk kez dinliyor &nbsp;gibi halamın anlatacaklarına dikkat kesilirdik.</p> <p>* * *</p> <p><strong>&ldquo;Ko&ccedil;arlı k&ouml;pr&uuml;s&uuml;n&uuml; babam kesmiştir Menderes&rsquo;i ova boyundan ge&ccedil;elim, babama yakalanmayalım dedik. Ben attan indim o atın &uuml;st&uuml;ne bindi. Menderes&rsquo;in karşısına &ouml;nce eşyaları ge&ccedil;irebilirse beni de ge&ccedil;irecek. Yarım kalan kanavi&ccedil;emi de yanıma almışım, gelin olamadan &ouml;nce gittiğim yerlerde bitiricem sanmışım. Boh&ccedil;ayı yukarı kaldırınca &uuml;&ccedil; tane kanevi&ccedil;e yumağım yere d&uuml;şt&uuml;, aldım, avucumda atın &uuml;st&uuml;ne, ona uzattım. Parmak u&ccedil;ları avu&ccedil; i&ccedil;imden, parmak u&ccedil;larıma kadar değdi, b&uuml;t&uuml;n g&uuml;nahım bu&rdquo;</strong> dedi.</p> <p>Benim i&ccedil;in &ccedil;ok derin bir ayrıntı orada sırıtıverdi ve <strong>&ldquo;Hala d&uuml;şen yumaklar ne renkti?&rdquo;</strong> diye soruverdim. Halam y&uuml;z&uuml;me &ouml;yle bakakaldı ve ne diyeceğimi bilemedim. Yere bakıp d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;kten sonra &uuml;zg&uuml;n &uuml;zg&uuml;n&nbsp;<strong>&ldquo;keşke aklıma yazsaymışım&rdquo;</strong> dedi ve o kalın bir &ccedil;izgi gibi kalan g&ouml;zlerinin seyrek kirpikleri ıslanıverdi.</p> <p>Demek ki ge&ccedil;miş diye bir şey yok! Zamanında yaşananlar, zamanı geldiğinde yaşanacak olanlar ve bu iki d&ouml;nemi bağla&ccedil; olarak birbirine tutturan, yaşanmakta olan <strong>&ldquo;an&rdquo;</strong> da, şimdiki zaman olarak devam ediyor. <strong>&ldquo;Ge&ccedil;miş zamanda&rdquo;</strong> diye anlatılan bu sevda da bilinmeyen &uuml;&ccedil; yumak rengi eksikliği ile devam etmekteymiş, fark edilme zamanı da o <strong>&ldquo;an&rdquo;</strong>mış.</p> <p>Yaşamda mucize diye de bir şey yok, yaşam da olanlar, olmayanlar, olması ve olmaması gerekenler var; yani her şey bir olasılık.</p> <p>Bitti zannedilip, hik&acirc;yeye d&ouml;n&uuml;şen bir konunun, bir soru ile halamın ıslak g&ouml;zleri ve hızla &ccedil;arpan kalbi ile tekrar ete kemiğe b&uuml;r&uuml;nmesi gibi.</p> <p>Sonraları birka&ccedil; kez g&ouml;z g&ouml;ze geldiğimizde halamın o akşam ki d&uuml;ş&uuml;nceli bakışlarını yakaladım. Anlaşılan o hik&acirc;yesine kaldığı yerden devam edip, d&uuml;şen &uuml;&ccedil; yumağın rengini hatırlamaya &ccedil;alışıyordu.</p> <p>Zaten ben o g&uuml;n&uuml; hi&ccedil; unutmadım. O iki gencin bir an bile olsa bir b&uuml;t&uuml;n olmasına vesile olan, iki avucun arasında bir sır gibi gizlenmiş, &uuml;&ccedil; yumak rengini hala merak ediyorum.</p> <p>* * *</p> <p><strong>Eski kanavi&ccedil;e nakışlarında renkler genelde Mor, Pembe, Kırmızı ve tonlarıdır. Bunlar beyaz kumaş &uuml;zerinde vurucu olan renklerdir.</strong></p> <p>İki ayrı elden oluşan bir avucun i&ccedil;ine gizlenip sır olan renkler, sıradan renkler değildir deyip, aklıma geldik&ccedil;e d&uuml;ş&uuml;nme şartıyla konuyu kendi kendime kapattım. Sıradan renkler olamaz, &ccedil;&uuml;nk&uuml; ben halamda normal olan pek bir şey g&ouml;rmedim.</p> <p>O kıymetli paslanmaz tabakları bir yerlere verilir de karışarak kaybolur diye tabakların, tepsilerin, sinilerin altlarına oğlunun adının baş harfi olan <strong>T</strong> hafini, mavi renkte yağlı boya ile yazmıştı. Paslanmaz kaşıklarının sapında bile aynı boyadan &ccedil;izikler vardı.</p> <p>K&ouml;yde d&uuml;ğ&uuml;ne rastladık mı, bizi kargıdan dokuma b&uuml;y&uuml;k kaşık selesinin başına oturtur, &ccedil;atal kaşık sayısını verir, y&uuml;zlerce kaşık &ccedil;atal i&ccedil;inden mavi işaretli olanları bize ayırtırdı. Bize ne eziyettiii! Amaa akşam halam bize Yuvarlama ve Keşkek ısıtacak! Şansımız varsa sarma da kalmıştır.</p> <p>O kadar d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;ş olmalıyım ki bir sabah Kadriye halamın evinde olduğum hissi ile uyandım.</p> <p>İri g&uuml;ll&uuml;, Turuncu rengindeki perdelerinin odayı Turuncu ışığa boyadığı, eşyaların bile bu ışıktan Turuncu renginde g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;, y&uuml;z&uuml;me vuran Turuncu ışık ile sıcak bazlama kokan bir sabaha uyandım. Ne olduğunu anlayamadığımdan g&ouml;zlerimi yavaş&ccedil;a a&ccedil;tım ve kendi Turuncu renkli evimde olduğumu fark ettim; ve renk yavaş&ccedil;a dağıldı.</p> <p>Tek eksik halamın sobanın &uuml;zerine koyduğu demir maşa &uuml;zerine ısıtmak i&ccedil;in sıraladığı bazlamalar ve kokuları idi.</p> <p>Bilin&ccedil;altım bana bu bilgiyi g&ouml;nderdiğine g&ouml;re, o &uuml;&ccedil; renkten birisi Turuncu olmalıydı.</p> <p>Yaşadığım bu olay beni konuya geri d&ouml;nd&uuml;rd&uuml;&hellip; o zaman!<br /> &nbsp;</p> <p>Diğer ikinci renk ise en k&uuml;&ccedil;&uuml;k &ccedil;ocuğu olduğu i&ccedil;in, kıymetlisi Tacettin isminin baş harfini her yere yazdığı Mavi olmalıydı. Aş&ccedil;ılıkla ilgili her şey Mavi yağlıboya ile işaretliydi.</p> <p>&Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; renk de genetik yatkınlıktan ortaya &ccedil;ıktı&hellip; evimin b&uuml;t&uuml;n odalarını en koyu tonundan boyadığım, giysilerimde de en &ccedil;ok tercih ettiğim renk olan Nefti Yeşil di.</p> <p>O d&ouml;nemlerde evlerin dış cephe renklerinde hi&ccedil; alışık olunmayan, dağın bittiği yerde başlayan, geniş bir alandan rahat&ccedil;a g&ouml;r&uuml;nen evinin renginin hep Nefti Yeşil olduğunu hatırladım.</p> <p>Fakir hali ile o evi rengi solmadan, boyatırdı. Bulunduğu geniş alandan bakıldığında, dağdan sel gibi akıp gelen puslu zeytin ağa&ccedil;larının bittiği yerde, zeytin yeşilinin koyu tonunda boyalı, kırmızı kiremitli bu ev zeytin ağa&ccedil;larının &ouml;n&uuml;nde &ouml;ylece beklerdi.</p> <p>* * *</p> <p>Turuncu, Nefti Yeşil, Mavi coşkusunda bir yaşamı olmayan halam, bu coşkulu renkleri 17&rsquo;sinde&nbsp; Yane&ccedil;&rsquo;ine <em>(nakışına)</em> işlemiş olmalıydı.</p> <p>Ben halamın derin koyuluklarda olan renklerdeki zamanına rast geldim ve onu herkes gibi o renkleri ile sevdim.</p> <p>Zaten yaşamına bakılırsa 18&rsquo;inden sonra onun renkli bir yaşamı olmadı. Halam i&ccedil;in hayat denilen şey ne siyah olmuştu ne de beyaz, halamın kendisinde gri, eşyalarında Turuncu, Mavi ve Nefti Yeşil takılı kaldı.</p> <p>Kim olursa olsun bir insanı en kuytusunda, en koyu renklere boyanmış hali ile kabul edip, sevip, ona kendi renginizi bulaştırmak insana en makbul olandır.</p> <p>Koyu renklere bulanmış, y&uuml;z&uuml; donuk bir insana, makbul y&uuml;rekle giderseniz, halam da olduğu gibi o donuk y&uuml;zdeki derin ve kalın kırışıklıklar &ccedil;i&ccedil;ek dallarına, g&uuml;l&uuml;msemesi ve g&uuml;len g&ouml;zlerini de kuru dallarda a&ccedil;mış &ccedil;i&ccedil;eklere d&ouml;nd&uuml;r&uuml;rs&uuml;n&uuml;z; o &ccedil;i&ccedil;eklerin renkleri de sizin ona bulaştırdığınız kendi renginiz olacaktır.</p> <p>Ben iki ayrı tek elin, kapalı bir avu&ccedil; oluşturup, bu avucun i&ccedil;inde neredeyse bir asırdır unutulan yumakların renklerini, Kadriye Halamın yaşamının i&ccedil;inden bulup &ccedil;ıkardım&hellip;</p> <p>Benim i&ccedil;in o renkler Mavi, Turuncu ve Nefti Yeşil; ben aldım kabul ettim.</p> <p>Umarım siz de kabul eder ve bu hik&acirc;yenin birer kahramanı olursunuz.</p> <p><strong>Sevgiyle kalın dostlar&hellip;</strong></p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER