CHP’li Bülent Tezcan: “Değişim liderlik değişimi ile başlar…”
GENEL
<p class="MsoNormal"><ul><li><b>CHP'li Bülent Tezcan:
Değişim öncelikle genel başkanla olmalı; Kemal Bey'in devrimci liderliği
muhafazakarlaşmaya başladı…</b></li><li><b>Bülent Tezcan, ikinci
turda kaybedilen Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası partisinde başlayan
tartışmaları değerlendirdi: "Genel başkanla birlikte liderlik kadrosunun
değişmesi lazım. Ben de dahil."</b></li></ul></p><p class="MsoNormal">Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı'na
seçildiği günden bu yana en yakın kurmayları arasında yer alan, ancak ana
muhalefet partisi liderinin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan karşısında ikinci turda yüzde 47,82 ile kaybettiği seçimin
ardından diğer üyelerle birlikte Merkez Yönetim Kurulu'ndan (MYK) istifa
eden Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, “değişim” tartışmalarıyla
ilgili konuştu. </p><p class="MsoNormal"><b>BBC Türkçe'den Ayşe
Sayın'ın sorularını tanıtlayan Tezcan,</b> "Heyecan olmadan dönüşüm olmaz.
Hele de böyle büyük bir travmanın yaşandığı yerde, 13 yıl genel başkanlık
yaptıktan sonra, bir kere değişim öncelikle genel başkanla olmalı. Genel başkanla
birlikte liderlik kadrosunun değişmesi lazım. Ben de dahil" ifadesini
kullandı. </p><p class="MsoNormal">Tezcan ayrıca siyaset biliminde iktidarın muhafazakarlaşması
diye bir bakış olduğunu belirtti. "Bu iktidar, sadece ülkedeki iktidar
değil. Partilerde de iktidarlar vardır. Ve parti içindeki iktidarlar uzun süre
iktidarda kaldıkları zaman kendileri muhafazakarlaşmaya başlarlar" diyen
siyasetçi, şöyle bir eleştiri yöneltti:</p><p class="MsoNormal">"CHP’de de Kemal Bey'in baştaki devrimci liderliği
şimdi muhafazakarlaşmaya başladı. İktidarın muhafazakarlaşması sürecini
yaşıyoruz. Biz de o muhafazakarlaşmaya katkıda bulunduk, bir dönem parçası
olduk. Ve bugün hepimizin cesaretle bunu görüp bu dönüşüme imkan vermemiz
lazım."</p><p class="MsoNormal"><b>Sayın'ın yönelttiği
sorular ve Tezcan'ın buna verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>- Seçimden sonra
partinizde değişim tartışması başladı. Sizce de değişim artık zorunlu mu?<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Bir kere önce şunu kabul edeceğiz. Bu seçimi kaybettik.
Kaybettikten sonra da hiçbir şey olmamış gibi, her şey normalmiş gibi devam
etmek mümkün değil. Yani başımızı kuma gömüp yürüyemeyiz.<br>
Kayba göre dönüp ciddi durum değerlendirmesi yapmamız lazım. Bu sadece durumu
kurtarmak, görüntüyü kurtarmak ya da parti tabanının gazını, ateşini nasıl
söndürürüz diye değil. Gerçek anlamda bir muhasebeyi nasıl yaparız, bundan
sonraki seçimi nasıl kazanırız?</p><p class="MsoNormal">Artık bu mesele sadece 2024’teki yerel seçim meselesi değil.
Öncelikle o ama onun daha ötesinde. Ondan sonraki seçimlerde eğer Türkiye'nin
kaderini değiştireceksek; Türkiye'yi bu otoriter, popülist rejimin
cenderesinden çıkaracaksak CHP’nin tutumunu, iş yapma biçimini, siyaset yapma
biçimini tamamıyla değiştirmek zorundayız. Bu, kararlı ve radikal bir dönüşümü
gerektiriyor.</p><p class="MsoNormal"><b>- Daha önce de seçim
kayıpları yaşandı. 13 yıl sonra ilk kez partiden güçlü değişim sesleri yükseliyor.
Seçim neden kaybedildi? Aday nedeniyle mi yoksa yeterince çalışılmadı mı?<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Bu seçimde hepimiz için beklenti çok büyüktü. Seçmen için
de, partili için de. Kazanacağımıza çok inanmıştık. Kazanmak için çok çaba
harcandı. Yeni yöntemler denendi. İttifak modeli genişletildi. Bütün bunlar
inancı, umudu yükseltti. Anketler iyi görünüyordu. Beklenti çok yüksekti.
Dolayısıyla kaybedince, travma da çok yüksek oldu. Bir kere bunu tespit edelim:
Bir, seçimi kaybettik. İki, kaybın travması çok büyük.</p><p class="MsoNormal">Mesele bir suçlu ya da sorumlu arayışı değil. Sorunu bulup
çözmemiz gerek. Bu çerçevede hepimiz kusurlu olabiliriz. Yüzde 50 kusurlu,
yüzde 50 kusursuz olabiliriz. Mesele sorun nerede? Geçmişte nerede hata yapıldı
meselesi orada önem taşıyor. Ama şimdi gelecekle ilgili şu çok somut ve herkes
bunu söylüyor: Hiçbir şey olmamış gibi yürüyemeyiz. Ve bu süreçte önümüzdeki
dönemde yeni yol haritası çizmek lazım. Şimdi bu yol haritası sadece taktiksel
sorunları çözmeye mi odaklanacak. Yoksa parti stratejik olarak yeniden yapılanacak
mı?</p><p class="MsoNormal">Sizin "Geçmiş üzerine konuşalım" dediğiniz şey
geçmişte yapılan taktiksel hatalar üzerine yoğunlaştırır sizi. Oysa partinin
bütünüyle yapısının konuşulması gerekiyor. Bu da köklü değişim demek.</p><p class="MsoNormal"><b>“YÜZDE 48'İ TOPLAMAK
ÖNEMLİ AMA BİZİ İKTİDARA TAŞIMADI”<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>- Peki siz nasıl bir
yöntem öneriyorsunuz?<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Örgüt, kadro, program, söylem, tutum ve anlayış değişikliği.
Şimdi köklü, esaslı bir değişim...Partinin gelecek kurgusunda bunlar önemli.
Bütünüyle bu söylediğimiz değişim, parti reformu...<br>
2010 yılında Kemal Bey genel başkan olduğunda, buna başlamıştık. Ciddi bir
dönüşüm, heyecanla başladı. Ve belli noktaya geldi. Bugün kurduğumuz
ittifaklar, partinin helalleşme söyleminden tutun; zaman zaman eleştirilen,
"Parti kendi geçmişinden, kendi kurucu ayarlarından ayrıldı" gibi çok
da haklı olmayan bazı eleştiriler...Hatta politika yapma tarzında bazı hatalı
politikaların bile, partinin rayından çıktığı gibi anlatıldığı bir süreç
yaşadık.</p><p class="MsoNormal">Bu politika, anayasa referandumunda, o kampanya döneminin
ana kolonu haline getirdi CHP’yi. Arkasından yerel seçimlerde bunun esaslı
sonucunu aldık. En son cumhurbaşkanlığı seçimi merkezindeki ittifak, o sürecin
sonucuydu ve önemlidir. Yani yüzde 48’i bir yerde toplamak önemlidir ama
yetmedi.</p><p class="MsoNormal">2018’deki cumhurbaşkanı adaylarının aldıkları oylara
bakıyoruz, topluyoruz, 2023’te aldığımızla aynı: Yüzde 47,8. Yüzde 48’i yüzde
51’e çıkarabilmeliydik, çıkmadı. Bu döneme kadar birçok şey yapıldı ama bu bizi
iktidar yapma noktasına taşımadı. Bu seçimlerin bize ilk göstermesi gereken
şey, değişim kapasitesinin artık tıkandığı. Burada da değişim bir kapasite
ikmaliyle, yani birilerini takviye ederek olmaz. Yeni kapasite ikmali olmalı.</p><p class="MsoNormal"><b>“DEĞİŞİM, LİDERLİK
DEĞİŞİMİYLE BAŞLAR”<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>- Nasıl olacak bu
kapasite ikmali?<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Değişimin içeriğini söyledik. Örgüt, kadro, program, söylem,
anlayış, tutum değişikliği diye. Ama değişimin önce bir motoru, heyecanı olması
lazım. Bu moral bozukluğunu ortadan kaldıracak bir çıkışa ihtiyaç var. Onun
için değişim önce liderlik değişimiyle başlar. Çünkü büyük değişimler liderlik
değişimiyle başlamıştır. Aslında 2010 yılında övdüğüm o önemli dönüşüm,
liderlik değişimiyle başladı.<br>
Rahmetli Deniz Bey’in davaya çok büyük katkıları oldu. Çok iyi bir
siyasetçiydi. Ama o da tıkanmıştı.</p><p class="MsoNormal">2010 yılında Kemal Bey'in gelişi morali, motivasyonu, büyük
dönüşümün altyapısını hazırladı. Heyecan olmadan dönüşüm olmaz. Hele de böyle
büyük bir travmanın yaşandığı yerde, 13 yıl genel başkanlık yaptıktan sonra,
bir kere değişim öncelikle genel başkanla olmalı. Genel başkanla birlikte
liderlik kadrosunun değişmesi lazım. Ben de dahil.</p><p class="MsoNormal">Yani hiç kimse bu süreç içerisindeki sorumluluğunu kenara
bırakıp, “Şu değişsin ama ben kalayım” deme hakkına sahip değil. Tekrar görev
düşerse tekrar yaparız ama bu bilinçle yaparız.<br>
CHP’nin 1970’lerdeki değişimi, liderlik değişimiyle oldu. Bir kadro hareketi
başladı. Bülent Ecevit, programındaki dönüşümü genel başkan olduktan sonra
sağladı. Deniz Bey'den sonra, parti 2010 yılında Kemal Bey'in gelmesiyle bu
önemli değişiklikleri sağladı. Şimdi artık değişim kapasitesinin sonuna geldik.
Yeni kapasite ikmali için önce yeni liderlik ihtiyacı var. Onu bir kere net
söylememek, etrafından dolanmak demektir.</p><p class="MsoNormal"><b>“KEMAL BEY'İN
DEVRİMCİ LİDERLİĞİ MUHAFAZAKARLAŞMAYA BAŞLADI”<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal"><b>- Genel Başkan Kemal
Kılıçdaroğlu, seçime kadar partinin başında kalma eğiliminde olduğunu ifade
ediyor...<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Siyaset biliminde iktidarın muhafazakarlaşması diye bir
bakış vardır. Bu iktidar, sadece ülkedeki iktidar değil. Partilerde de
iktidarlar vardır. Ve parti içindeki iktidarlar uzun süre iktidarda kaldıkları
zaman kendileri muhafazakarlaşmaya başlarlar. CHP’de de Kemal Bey'in baştaki
devrimci liderliği şimdi muhafazakarlaşmaya başladı. İktidarın
muhafazakarlaşması sürecini yaşıyoruz. Biz de o muhafazakarlaşmaya katkıda
bulunduk, bir dönem parçası olduk. Ve bugün hepimizin cesaretle bunu görüp bu
dönüşüme imkan vermemiz lazım.</p><p class="MsoNormal">Parti içi iktidarın, liderliğin, lider kadronun yerleşik
alışkanlıkları vardır. Kişiler değişmeden alışkanlıkları değiştirmek zordur.
Genel başkanın ilk döneminde bunu anlayabiliriz. Ama 13 yıl sonra en önemli,
kazanmaya bizim en yakın olduğumuz, iktidarın da depremden pandemiye, ekonomik
krize kadar üç önemli büyük krizi yaşadığı sürecin arkasından yapılan seçimi
kaybettik. O zaman sadece liderin dışındaki lider kadrosunun değişmesiyle
olmuyor.</p><p class="MsoNormal">- Bu sözler sorumluluğun tamamen genel başkanda olduğu
anlamına mı geliyor?</p><p class="MsoNormal">Hakkını teslim etmek istiyorum, bu "Kemal Bey iyi bir
siyasetçi değildi, yanlış yaptı, kötü yaptı" demek değil. İyi, doğru
şeyler yaptı. Bu süreç içerisinde bazen her şeyi doğru yapmanıza rağmen
değişimin önünü açmanız gerekebilir. Çünkü bu, toplumla ilişki meselesi. Yani
siyasetçi toplumla ilişki kurma sürecinde, topluma mesajlarını iletebilme
sürecinde problem yaşamaya başlamışsa; o zaman değişimin önünü açmak için
kenarda durabilmeli.</p><p class="MsoNormal">Söylem önemli ama söylem kadar söyleyen de önemli.<br>
Bugün toplumla ilişki konusunda, söyleyenin bu süreçte sorunlu bir noktada
olduğunu görüyoruz. Çünkü bu kadar problemli süreçten sonra söylemler topluma
ulaşmakta, toplumla güven ilişkisi kurmakta ve inandırıcılıkta sorun
yaratıyorsa, ancak sadece söylemleri değiştirerek değil, söyleyeni de yeniden
inşa ederek doğru bir süreç yaratabiliriz.</p><p class="MsoNormal"><b>- Kemal Bey
inandırıcı olamadı mı diyorsunuz?<o:p></o:p></b></p><p class="MsoNormal">Sadece Kemal Bey değil, hepimiz bir kadroyuz. Kendimizi
dışarıda tutarak söylemiyorum. Ama Kemal Bey'i dışarıda tutarak da bu süreci
yönetemeyiz. Artık o opsiyon, o kredi bitti. Değişim kapasitesi tıkandı. Kastım
bu.</p><p class="MsoNormal"><b>Bülent Tezcan ile
söyleşinin tamamı için lingi tıklayınız<o:p></o:p></b></p><p>
</p><p class="MsoNormal"><b><a href="https://www.bbc.com/turkce/articles/c72x4vgr5z5o">https://www.bbc.com/turkce/articles/c72x4vgr5z5o</a><o:p></o:p></b></p>