© Aydın Şafak

Ak Ova’ya gün doğdu…

Kimyamız dolayısı ile oluşan hislerimizi doğru yorumlarsak, neticede etrafımıza Akçakırağı gibi tutunup, sevgi bereketi oluruz. Ya da şımarıp, doğamızın seyir defterinin dışına çıkar, sadece yürekleri donduran buz kesiliriz. Seçim bizim; doğadaki herhangi bir canlıdan farkımız olmadığını unutmayın ve bereket olun.

<p><img src="/upload/html-content/AKOVA_İ&Ccedil;.jpg" alt="" /></p> <p>B&uuml;y&uuml;k Menderes Nehri&rsquo;nin ağır ve haşmetli akan &ccedil;amur rengindeki suyu ne berraklaşıp su olduğunu ne de batağını belli eder. Batağının &uuml;rettiği sivrisinekler, mera da otlayan hayvanların bile kanını emer.</p> <p>G&uuml;n batmaya başladı mı B&uuml;y&uuml;k Menderes sivrisineklerini &uuml;zerimize salıverir. Sinek bulutları havada devasa siyah t&uuml;l par&ccedil;aları gibi dalgalanarak ahenkle oraya buraya u&ccedil;uşur.</p> <p>Oğul oğul u&ccedil;uşan Menderes Nehrinin siyah t&uuml;lleri b&uuml;t&uuml;n Germencik Ovası&rsquo;nın &uuml;zerine &ccedil;&ouml;ker.<br /> Batarken ovanın g&ouml;ğs&uuml;n&uuml; yaran g&uuml;neş de g&ouml;ky&uuml;z&uuml;n&uuml; kan kızılına boğar.</p> <p>G&uuml;neşin ateş turuncusunun arasından akan kan kokusunu alıp, kızıl kandan nasibini almaya gelir azgın bataklık sinekleri. Kızıl g&ouml;ky&uuml;z&uuml;nde siyah t&uuml;ller u&ccedil;uşuyor.</p> <p>G&uuml;neşin turuncu ateşinin aralarından akan kızıllara, oğul oğul kan ortaklığına gelen devasa siyah t&uuml;llerle dolu.<br /> G&ouml;ky&uuml;z&uuml; akşam telaşıyla kendi derdine d&uuml;şm&uuml;ş</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Bazı akşamlar trakt&ouml;r ak&uuml;s&uuml; ile &ccedil;alıştırılan, 35 ekran turuncu televizyondan izlediğimiz Dallas dizisi bitene kadar tepemizden battaniyeleri aşırıp, a&ccedil;ıktaki yerlerimizle sivrisineklere yem oluruz.</p> <p>D&ouml;rt &ccedil;ocuk sinek kovalamak i&ccedil;in oramıza, buramıza vurarak, arada bir kendini hızlı vuranın şaplak sesini fark edip kıkırdayrak, sazdan &ouml;rme hasırın &uuml;zerinde dizi filmimizi izleriz.</p> <p>&Ccedil;iğ&rsquo;in ilk akşamdan yağmaya başladığını &ouml;nce oturduğumuz saz hasırın nem kokusundan ve nemden yumuşayan dokusundan anladım.</p> <p>Ardın sıra gelen Turanlar K&ouml;y&uuml; merasının kuru ot ve nemli yağlı &ccedil;amur kokusu &uuml;zerimize &ccedil;&ouml;kt&uuml;.<br /> Kuru otun hasırdaki halam kokan yanı ile doğada ki yere altın halı gibi serili yanı, benliğimde &ouml;ne ge&ccedil;me telaşında.</p> <p>B&uuml;y&uuml;k koyunların boynundaki kalın, tok &ccedil;an sesleri yok denecek kadar azaldı. Koyunlar ve yoldaşları Yakup abim &ccedil;ok uzaklaşmış olmalı. Koyunları y&ouml;nlendirdiği melodili ıslık sesi bile zor duyuluyor.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Kadriye Halam&rsquo;ın b&uuml;t&uuml;n gen&ccedil;liğini saz hasır &ouml;rerek ge&ccedil;irdiği, sırtındaki kamburun hasır dokumaktan olduğunu &ouml;ğrendiğim g&uuml;nden bu yana, b&uuml;t&uuml;n hasırlar bana Kadriye Halam kokar.</p> <p>&Uuml;zerine oturduğum kuru sazdan hasırın ayaklarımda &ccedil;ıkardığı &ouml;rg&uuml; izleri de hep halamın izleridir.</p> <p><strong>* * *</strong><br /> &Ccedil;amurla sıvalı kargıdan duvar ve tavan ile derme &ccedil;atma yapılmış &ccedil;oban damının i&ccedil;inde, tahta divanların &uuml;zerindeki yer yatakları yatılacak tek yerdi.</p> <p>Menderes Nehrinin toplanıp, bir olup, siyah t&uuml;ller gibi u&ccedil;uşan sivrisineklerinden kurtulmanın tek yolu da yatakların &uuml;zerindeki cibinlikler.</p> <p>Ayaklarımızda halamın izleri, en ucuzundan naylon terlikler ile nemli &ccedil;amur zeminde terlik izlerimizi bırakarak, &ouml;nce geri geri gidip hızla koşmaya başlarız.</p> <p>Ardımızdan terlikleri fırlatıp, havada taklalar attırılarak cibinlikli yatağımızın i&ccedil;ine atlanır, i&ccedil;eridekiler de cibinliği hemen kapatır.<br /> Doğanın kokusu, ovanın gece sesleri ve uzaktan Menderes Nehri&rsquo;nin derinden gelen uğultusu ile d&ouml;rt &ccedil;ocuğun yorgun g&ouml;zleri yumulur.</p> <p>Genetik olan y&uuml;ksek ve g&uuml;r sesimiz ile kimliklenmiş kadınlarız biz; Terziler kadınlarının sesi &ccedil;ok &ccedil;ıkar&hellip;</p> <p>&Ccedil;ığlığa benzer nidası ile kalın sesli M&uuml;yesser Halam, kendisine g&ouml;re normal bir şekilde <strong>&ldquo;Kalkııın, Yakup abinize &ccedil;ıkın gitceek&rdquo;</strong> dediği an, d&ouml;rd&uuml;m&uuml;z de fırlayıp, telaştan cibinliğe dolanırdık.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Mevsim belirsiz; hangi mevsim olduğunu Ak&ccedil;akırağı&rsquo;nın bile şahitlik yapmasına izin vermeyeceğim kadar her şey &ccedil;ok g&uuml;zel.<br /> Sarı Ova&rsquo;ya inceden bir kar yağmış&hellip;</p> <p>Sık&ccedil;a serpiştirilmiş Kovalık dediğimiz iğneli, b&uuml;y&uuml;k &ccedil;alı toplarının dipleri bile beyaz. Kovalık dikenlerinin sıklığı bile engelleyemezdi Sarı Ova&rsquo;nın altın renkli parıldamalarına.</p> <p>Y&uuml;r&uuml;d&uuml;k&ccedil;e Sarı Ova genişliyor.</p> <p>Saman sarısında altın ışıltılı parlayan mera, şimdi de apak olmuş, g&uuml;n doğumuyla parıldıyor.</p> <p>Hava <strong>&ldquo;&uuml;şlen garankı&rdquo;</strong> yani g&uuml;n doğmaya başladı.</p> <p>D&ouml;rt &ccedil;ocuk, elimizde basmadan ekmek &ccedil;ıkını, g&uuml;neşe doğru y&uuml;r&uuml;yoruz.</p> <p>Ayaklarımız pa&ccedil;alarımıza kadar ıslak ve soğuktan morarmış ama biz g&uuml;neşe y&uuml;r&uuml;yoruz!</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>G&uuml;neş ayaklarımıza serili. Bastığımız zeminin uzaklarında asilce ayaklarımıza eğilmiş, sanki doğmak i&ccedil;in izin istiyor.</p> <p>Bir de l&uuml;tfetmiş, Ak&ccedil;akırağı&rsquo;ya yollarımıza pırıltılar serptirmiş.</p> <p>Ne de olsa biz d&ouml;nemimiz nedeni ile hep g&uuml;neşe y&uuml;r&uuml;yecek &ccedil;ocuklarız ve hala y&uuml;r&uuml;mekteyiz.</p> <p><strong>Hatırlıyorum:</strong></p> <p>Durdum ve yatın dedim; ellerimizi &ccedil;enemizin altına dayayıp, ıslak otların &uuml;zerine uzandık&hellip;</p> <p>Burnumun direği nemli kuru ot kokusu ile şenlendi. Toprak ananın d&ouml;rt parmak kalınlığındaki &ouml;rt&uuml;s&uuml;n&uuml;n buram buram gelen bereket kokusuydu bu.</p> <p>Ayaklarımıza serilen g&uuml;neşin toprak ile ufuk &ccedil;izgisinin arasından doğarken, yerlere ve g&ouml;klere serilişinin de şahitlerindenim.</p> <p>Sancısız, sessizce doğan bir şeye tanıklık ettim. Canlı değildi, cana can vericiydi.</p> <p>Toprakla bir olmak ne g&uuml;zel şey&hellip;</p> <p>Toprakla bir olmak, baş eğmeden b&uuml;t&uuml;n olmayı ve g&uuml;neş ile aynı seviyeye gelmenin başarısını ve erdemini getirdi.</p> <p>Aynı hizadayız, o doğuyor, g&uuml;neşin topraktan &ccedil;ıktığına şahitlik edebilen yeg&acirc;ne şanslılardanım&hellip;</p> <p>Varlığın ve erkin; g&uuml;neşin bile; hi&ccedil;ten &ccedil;eyreğe, &ccedil;eyrekten yarıma, yarımdan b&uuml;t&uuml;ne sabır, sebat ve bazı zaman da acı ile doğduğuna da ilk şahitliğim.</p> <p>Yattık, gizlice seyrediyoruz, sanki g&ouml;r&uuml;nsek ka&ccedil;acak.</p> <p>Kimliksiz kırağı kokusu, kuru otta gene bambaşka bir anlam kazanmış, efsunlu kokusu ile arada dikkatimi dağıtıyor.</p> <p>G&ouml;rd&uuml;m, g&uuml;neşin sancısı bu! Yer ve ufuk &ccedil;izgisinin arasından, topraktan doğduk&ccedil;a, i&ccedil;inden hızla reng&acirc;renk ışıklar fırlatıyor. &Ccedil;ok hızlılar.</p> <p>Işıkların bir ucu g&uuml;neşte, &ouml;b&uuml;r ucu uzak derinliklerde. Yukarı, sağa, sola, her yere aynı anda fırlatıyor doğumunun sancılı renklerini.</p> <p>Bize bile hızla gelenler oldu, y&uuml;z&uuml;m&uuml;z g&uuml;neş renklerine boyandı. Her yere sancılarını sıvadı, her yer renklendi ve karanlık gitti.</p> <p>G&uuml;neş, toprağın i&ccedil;inden g&ouml;ğs&uuml;n&uuml; yırtarcasına, g&ouml;ky&uuml;z&uuml;n&uuml; kızıl kan i&ccedil;inde bırakıp iştahla doğdu&hellip;</p> <p>Ak&ccedil;akırağı geri &ccedil;ekiliyor, beyaz ova şimdi de altın sarısı parıltılarını ayaklarımıza sererek, hızla bize doğru geliyor. Sıra onda&hellip;</p> <p>Sevgiyle kalın dostlar&hellip;</p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER