© Aydın Şafak

Ak Ova’ya gün doğdu (2)

İnsanoğlu menfaati için, isteyince hayvanlar ile iletişim kurmayı başaran çıkarcı canlılardır. Ama çıkar muhatabı insan insana olunca, aynı dilde bile iletişim kuramayabiliyor. Hatta saldırıyor!

<p>D&ouml;n&uuml;ş başlamış&hellip;</p> <p>Yolun yarısında Yakup Abi&rsquo;min melodili ıslığı ve kalın tok sesli ya da ince zil sesinde koyun &ccedil;anları duyulmaya başladı. Biraz daha ilerledik&ccedil;e &ccedil;an seslerine koyun melemeleri de karışıyor.</p> <p>G&uuml;neş toprakla halvet olma derdinde. G&uuml;neşin sıcak, Ak&ccedil;akırağı&rsquo;nın soğuk karakterleri birleşip, inceden bir pus doğurmuşlar ve ayakaltından dağılma telaşındalar.</p> <p>Y&uuml;r&uuml;d&uuml;k&ccedil;e ova genişliyor&hellip;</p> <p>Mavi g&ouml;ğe anca bir insan boyu asılmış g&uuml;neş g&ouml;ğs&uuml;n&uuml; gere gere endamını g&ouml;stermekte. Topraktan kaynayarak y&uuml;kselen bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml; ile ısı, i&ccedil;ine &ccedil;obanı ve koyunların g&ouml;r&uuml;nt&uuml;s&uuml;n&uuml; de almış, dalgalanır gibi geliyorlar.</p> <p>G&uuml;neş haşmetli; &ccedil;ocuk kollarımı sonuna kadar a&ccedil;ıp g&ouml;sterebileceğimden daha da b&uuml;y&uuml;k. D&ouml;rd&uuml;m&uuml;z &ccedil;ocuk kollarımızı a&ccedil;ıp el ele tutuşsak da g&uuml;neş bizden b&uuml;y&uuml;k.</p> <p>Olsun; biz gene de bu kadar b&uuml;y&uuml;k g&uuml;neşe y&uuml;r&uuml;yecek, bir de saklanıp doğumunu seyredecek kadar y&uuml;rekliyiz. Biz g&uuml;neşin doğum kızılını, ateş turuncusunu y&uuml;z&uuml;m&uuml;ze s&uuml;rd&uuml;ren &ccedil;ocuklarız.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Kepeneği omzundan aşırmış Yakup Abim elinde sopası, dilinde ıslıktan melodileri koyun s&uuml;r&uuml;s&uuml;n&uuml;n yanında; bana g&ouml;re bazen sohbet edip, bazen de koyunların dağılıyor olmasının tartışmasını yaparak geliyorlar.</p> <p>G&uuml;neşin endamı ne &Ccedil;oban Yakup&rsquo;un uykulu g&ouml;zlerinin ne de s&uuml;tten dolduk&ccedil;a gerginleşip damarları belirginleşen pembe memeli koyunların umurunda.</p> <p>Koyunlar dama yaklaşıp kuzularının sesini duyduk&ccedil;a ot yemeyi bırakıp, aceleyle başlarını kaldırıp, damda emzirmek i&ccedil;in bekledikleri kuzularına meleyerek seslenmeye başladılar.</p> <p>G&uuml;n onlara da başladı, her canlının ve hareketlinin vazifesi, telaşı kendine; doğamızın adaleti, politikası bu.</p> <p>G&uuml;neş, &ccedil;oban ve koyunlar; kimsenin g&uuml;c&uuml; kimseyi ilgilendirmiyor, hepsi olanı yaşıyor, ama hakkıyla! Yani patron, yaşamın ta kendisi.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>&Ccedil;oban, lisanını ıslığa d&ouml;km&uuml;ş, koyunlara yanık yanık k&acirc;h t&uuml;rk&uuml; &ccedil;ağırmakta, k&acirc;h y&ouml;n vermekte.<br /> Islık bazen bir &ccedil;ağrı, yanık bir t&uuml;rk&uuml; bazen de erkeğin bir kadının dikkatini &ccedil;ekmesinin yolu olabiliyor. Ama&ccedil; iletişimse bu sevimli ifade şekli, yerinde ve zamanında &ccedil;ok şık ya da sevimli durabiliyor.</p> <p>Yakup Abi&rsquo;min k&uuml;meste, duvar diplerinde, harımda Irazca ile beni ya da ikizlere n&ouml;bet tutturarak, sevdiğiyle buluşmak i&ccedil;in, sevdalısını &ccedil;ağırdığı minik ıslık sesleri gibi.</p> <p>Ne sevdiğini alabildi ne de bir daha sevebildi &Ccedil;oban Yakup. O, o zehirli sarmaşık Aşika&rsquo;nın &ouml;ld&uuml;rmeden bırakmadığı aşıklardan.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>İnsanoğlu menfaati i&ccedil;in, isteyince hayvanlar ile iletişim kurmayı başaran &ccedil;ıkarcı canlılardır.</p> <p>Ama &ccedil;ıkar muhatabı insan insana olunca, aynı dilde bile iletişim kuramayabiliyor. Hatta saldırıyor!<br /> B&ouml;yle bir d&uuml;nya da yaşamını idame ettirmek i&ccedil;in birbirlerine muhta&ccedil; olan iki canlı t&uuml;r&uuml;n&uuml;n, ıslıkla iletişim kurması benim i&ccedil;im masalsı bir ger&ccedil;ek.</p> <p>Ayrıca bir tarafın iş g&uuml;c&uuml;, diğer tarafın s&uuml;t&uuml; ve y&uuml;n&uuml; karşılığındaki ilkel, doğal alışverişi; doğanın ger&ccedil;ek politikası.</p> <p>Bu politika basit ve medeni bir sistemin var olduğunun en g&uuml;zel delili. Ama insanoğlunun hiyerarşisi ve alışveriş zinciri kısıtlı olduğu i&ccedil;in, bu sistemi benimsemesi zor oluyor.</p> <p>İnsanoğlunun alışverişi her defasında bir &ouml;ncekinden daha karlı olmalı&hellip;</p> <p>Değilse; yeni ve farklı bir pazar oluşturur ve bu b&ouml;yle s&uuml;rer gider. Bu pazarın kalem ile k&acirc;ğıda d&ouml;k&uuml;lm&uuml;ş her alandaki adı siyaset, uygulanma adı ise politikadır.</p> <p>Evlilikler ve ilişkilerde bile versiyonları kullanılır.<br /> &nbsp;<br /> <strong>* * *</strong></p> <p>Kabul edeceğimiz &uuml;zere var olan hemen hemen her şeyin bir dokusu ve kokusu var&hellip;</p> <p>Basmadan, yamalı ekmek &ccedil;ıkınlarının bile ekmek ve yemek kokusunu dokusuna sindirdiği, serin ve kırsal kokusunda olduğu gibi. M&uuml;yesser Hala&rsquo;mın ekmek &ccedil;ıkınları nohut mayalı k&ouml;y ekmeğinin serin kokusunu almıştı.</p> <p>Pembe &ccedil;i&ccedil;ekli dokusu yıkanmaktan kaybolmuş, yamalı basma ekmek &ccedil;ıkınının ve b&uuml;t&uuml;n &ccedil;ıkınların amacı var&hellip;</p> <p>Amacından oluşan kutsallık nedeni ile işi bitince d&uuml;r&uuml;lerek ayak hizasından y&uuml;kseğe konulurlar.<br /> Bunun altında insanın toprak anaya ve onun yaşam i&ccedil;in verdiklerinin g&uuml;c&uuml;ne saygısı ve minneti yatar.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Bizim &ccedil;ıkınımızda da nohut mayalı ev ekmeği, kahverengi ineklerin tereyağı ve ke&ccedil;i derisine basılmış iri ve sık g&ouml;zl&uuml; tulum peynirimiz var.</p> <p>&Ccedil;oban Yakup birka&ccedil; lokma alıp, &ccedil;oban damına kalan uzun yoluna devam edecek. Keklik kanı gibi sıcak demli bir &ccedil;ay i&ccedil;tikten sonra g&ouml;z kapakları yorgunlukla kapanacak.<br /> Biz &ccedil;ıkınımızdakileri yiyip, s&uuml;r&uuml;y&uuml; dama getireceğiz.</p> <p>Dizlerimizin &uuml;zerine oturup dışı solmuş, pembe &ccedil;i&ccedil;ekleri ile baharının ge&ccedil;tiğini haber veren, i&ccedil;i d&uuml;z astardan olan ekmek &ccedil;ıkınımızı a&ccedil;tık ve d&ouml;rt b&uuml;y&uuml;k dilim ekmek sırası ile yan yatıverdi.</p> <p>Kalaylı bakır tabakta &uuml;zerinde, basıldığı tulumun ke&ccedil;i kılları hala duran iri g&ouml;zl&uuml; tulum peynirimiz ve kavanozda babamın arılarının Paşa Yaylası&rsquo;ndan topladığı balımız var. Kahverengi ineklerin, sarı tereyağı gene bakır tabakta ve kenarda kalmış.</p> <p>&Ccedil;ocuk ellerimizden &ccedil;ok &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k ekmek dilimlerimizin &uuml;zerine &ouml;nce tereyağı ve bal s&uuml;rd&uuml;k.</p> <p>İri ve sık g&ouml;zlerinde yağından ağır ağır akan sarı peynir suyu dolu olan peynirimiz bir elimizde; kaymaklı, ballı ekmeğimiz diğer elimizde. Dişlerimizin arasına inci tanesi gibi ekmek mayasının nohutları.</p> <p>Nohut mayalı ekmeğin genzimize sıvanarak ge&ccedil;ip, dimağımızda hissettiğimizde g&ouml;zlerimizi kapattıran sevdası ile tereyağın s&uuml;t kokulu serin tadı birbirini tamamladı. Ağzımıza atmadan &ouml;nce sert aroması ve arkalardan gelen ke&ccedil;i kokusu ile baskın karakterli tulum peyniri sanki <strong>&ldquo;patron benim&rdquo;</strong> diyor.</p> <p>Ve damağın &uuml;st tarafından Paşa yaylasının yazdan kalma Hayıt kokusuna bulanmış balı sesleniyor&hellip;</p> <p>Tatlının ve tuzlunun bir araya geldiğinde yaratabileceği, mucizevi lezzeti&hellip;</p> <p>Yani, yaşamın&hellip;</p> <p>Yani tatlının ve tuzlunun yaman &ccedil;elişkisi.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Bu lezzetler artık ender olarak bir araya gelebiliyor. O zaman Kariye halamın ayağımdaki izleri, M&uuml;yesser halamın ekmek &ccedil;ıkınının kokusu, nemli mera kokusu, doğarken ortalığı kızıla boyayan g&uuml;neşin anısı boğazımda d&uuml;ğ&uuml;mlenir. Yalnızsam iki damla g&ouml;zyaşım akıverir.</p> <p>Ardımızda parlak g&uuml;neş, sarı ve nemli otlardan yumuşak zemin, koyunlar ve &ccedil;an sesleri ile d&ouml;rt &ccedil;ocuk&hellip;<br /> İki b&uuml;y&uuml;kler ben ve Irazca, ikizler Nuran ve Turan.</p> <p>Ve&hellip;</p> <p>&Ccedil;ocuklar, g&uuml;neş ve meradan oluşan bu hazineyi sarıp sarmalayan &ccedil;ıkının kokusunu varın siz d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n.</p> <p><strong>* * *</strong></p> <p>Sıcaklığının buğusu ile &uuml;zerindeki ince tabaka yağı dalgalanan, beyazlığının i&ccedil;indeki sarı yağdan g&ouml;k renli s&uuml;t ve G&uuml;d&uuml;şl&uuml; dağlarının iri &ccedil;ekirdekli, yağlı zeytini &ccedil;oban damındaki kahvaltımızda olacak.</p> <p>Bal bizim, iri ve sarıg&ouml;zl&uuml; peynir bizim&hellip;</p> <p>Ekmek ve hatta mayası bizim&hellip;</p> <p>G&ouml;k s&uuml;t, &uuml;zerindeki buğu, ondan olan kaymak bizim&hellip;</p> <p>Zeytin ve onu koruyan yağ bizim&hellip;</p> <p>Bunları veren canlılar, bakan, besleyen &ccedil;oban bizim&hellip;</p> <p>G&uuml;d&uuml;şl&uuml;&rsquo;n&uuml;n zeytin veren dağları, Turanlar merası, bataklıklı Menderes bizim&hellip;</p> <p>Emek bizim, aş bizim!</p> <p>G&ouml;ky&uuml;z&uuml;n&uuml; siyah t&uuml;ller gibi kaplayan, Menderes&rsquo;in kan emmeye gelen bataklık sinekleri g&uuml;neş doğunda elbette &ccedil;ekilmeye mecbur kalacak.<strong><em> (Devam edecek..)</em></strong></p> <p><strong>Sevgiyle kalın dostlar&hellip;</strong></p> <p><strong><a href="http://www.beklenengazete.com/">www.beklenengazete.com</a></strong></p>

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER