Ağlamalar yarım kaldı
KÖŞE YAZILARI<p class="MsoNormal"><ul><li><b>01. 03. 2023 tarihli “Ağlamak ve karanlık meselesi” adlı yazımdaki yorumlarınız, yazılarımın özenle okunduğunu gösteriyor ve bunun mutluluğu tarif edilemez. Yorumlarınız diğer iletişim şeklimiz oluyor ve ayrıntıları bana fısıldıyor. Belirttiğim yazımda “ağlamak” eylemini yazdığım bölümden hiç bahseden olmamış.</b></li></ul></p><p class="MsoNormal">Zor ağladığımdan, ağladığımda kıymetli gözyaşlarımı yanaklarımdan “canım gözyaşlarım” diyerek sevgiyle silerim. Çünkü öyle kolay kolay olmaz o iş; insan samimiyetle, içten her zaman ağlayamaz. Ve ağladığınızı saklamayın, bahsetmekten çekinmeyin; zaten sebebini sadece siz biliyorsunuz. O bölüm de sanırım dikkatinizden kaçmış olmalı.</p><p class="MsoNormal">Acıya, kaygıya, yorgunluğa, vehime layık görülen ağlamak, kıyılara-köşelere ve bu saydıklarımın arkasına gizlenir; ağlamak zora layık görülür. Bu yüzden mutluluktan ağlamayı bile yadırgar, beceremeyiz biz. Ağlamanın sebebi hep zaruret.</p><p class="MsoNormal">Ağlamanın kıyısından köşesinden dolaşmayın, kucağına atlayın. Zevk ve keyiften ağlamak en kıymetli ağlamadır. Becerebiliyorsanız bir kirpikli kasımpatının sarısının ona yakışımasına ağlayın, parmaklarınızın arasında dolaştırdığınız uğurböceğini izleyerek ağlayın ve her gece yeni güne kaygıyla uyanmak zorunda olan çocuklar için ağlamayı asla unutmayın.</p><p class="MsoNormal">* * *</p><p class="MsoNormal">Yağmurlu bir kış gecesinde, önümde pırıl pırıl parlayan paslanmaz tabağımdaki, kehribar renginde suyunun içinde kehribar boncukları gibi yüzen tanecikleriyle ayva kompostomu kaşıklarken, şimdilik ağlamaksız yazı yazmanın keyfine diyecek yok.</p><p class="MsoNormal">Kehribarım komposto suyunun içine kaşığı kibarca daldırıp, suyu bulandırmadan iki ayva tanesi alıp, kaşığın altını tabağın kenarına sıyırırken, birlikte çıkardıkları kalın başlayıp ince biten metal tınısından sonra diğer şenlik başlayacaktır. Kaşıkla birlikte karşılayan kallavi ayva kokusunun ardından ağzıma dağılan şekerli, sası, serinlik veren ayva aroması ve dişe gelen lifli lokmaların küçük tanecikler saklamış dokusu ile, telaşlı damak şenliğim eşliğinde yazım devam ediyor. Bu gurup şenliğinin getirdiği hazza da ağlanabilr işte.</p><p class="MsoNormal">Kış günlerinde fakir evlerin ocak başı keyfi olan ot köftelerinin ardından fersiz közün artıkçısı temiz külün içine gömülen ayvaların kokularına götürür beni ayva kompostosu. Ya da soba başında metal tabak ve kaşık tınılarına karışan tıngırtıları hatırlayıp burnuma kurum kokusunu taşır ve şimdiki beni bana hatırlattır… bu durum da gözlerimi doldurdu.</p><p class="MsoNormal">* * *</p><p class="MsoNormal">Paslanmaz yani çelik tabak kullanma sevdam.. hem de eskisi gibi “birbir içine” yerleştirirken tıngırmıngır ses çıkarsın diye farklı boylarda alma tercihimle… bakır tencere ve paslanmaz tabaklarımda anambabam usulü yemeklerle dekor yapıp, izleyerek bugüne taşıdığım dünümü, her günümü vazgeçmeyişime doya doya ağlayabilirim. Bunu da bilin isterim.</p><p class="MsoNormal">Yeni nesil gereçlerde, yeni nesil yemeklere dadanmanız sizi farklılaştırmıyor. Ben yuvarlamadan, kurutulmuş patlıcan biber yemek çeşitlerinden, yazın erişte kesme telaşlarından, kesikli erişteyle kuru üzüm kompostosundan ve ağlamaktan vazgeçemiyorum; ben, bunları biliyorum.</p><p> </p><p class="MsoNormal">* * *</p>
İlginizi Çekebilir