Akademisyenler ve Bilim Adamı…

İsminin başına unvan ekleyenin de bilim adamı olduğu sanısı yaygındır. Oysa ikisi birbirinden oldukça farklı kavramlardır. Farklılık, üretimle ilgilidir. Türkiye akademisyenleri çoğunlukla izleyici konumdadır. Oysa dünya bilim adamlarının neyle meşgul oldukları her gün gözlenmektedir.
<p><span style="font-size: medium;">Herkes<span class="apple-converted-space"> </span><strong>akademisyen<span class="apple-converted-space"> </span></strong>olabilir ama<span class="apple-converted-space"> </span><strong>bilim adamı</strong><span class="apple-converted-space"> </span>olamaz.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Bilim tarihinde ne yazık ki yüzyıllar öncesinin ışık tutan birkaç bilim adamımızla övünüyoruz<strong>. İbni Sina, Uluğ bey, Ali Kuşcu, Nizamül-mülk, Yusuf Has Hacip, Kaşgarlı Mahmut, Mimar Sinan<span class="apple-converted-space"> </span></strong>gibi isimler son yüzyıllarda yok.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">On dokuz ve yirminci yüzyılların<span class="apple-converted-space"> </span><strong>teknolojik buluşlarında</strong><span class="apple-converted-space"> </span>ise hiç denecek kadar<span class="apple-converted-space"> </span><strong>yokuz</strong>. Dünya<span class="apple-converted-space"> </span><strong>bilim literatüründe<span class="apple-converted-space"> </span></strong>birkaç kişi hariç<span class="apple-converted-space"> </span><strong>yoğuz.</strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Peki, ama neden?</strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Osmanlı son dönemi ve cumhuriyet dönemi eğitim- bilim anlayışı<span class="apple-converted-space"><strong> </strong></span><strong>taklitçi kopyacıktan<span class="apple-converted-space"> </span></strong>öteye geçmedi. Geçemedi.<span class="apple-converted-space"><strong> </strong></span>Unvan statü, makam, ideolojik saplantılarla kilitledi.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Halkın önemsediği<span class="apple-converted-space"> </span><strong>konular</strong>, bilim adamlarının eserlerinden değil bilimsel makama unvana sahip olmayanların ele aldığı konular oldu. <strong>Okunan, önem verilen, anılan</strong><span class="apple-converted-space"> </span>isimlere dikkat edildiğinde akademik unvan sahibi olanların<span class="apple-converted-space"> </span><strong>sayısı sınırlıdır</strong>.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Bunda Türk üniversitelerindeki<span class="apple-converted-space"> </span><strong>sistemin</strong><span class="apple-converted-space"> </span>büyük rolü var. Öncelikle bilim adamı yetiştirme iddiasındaki üniversiteler,<span class="apple-converted-space"> </span><strong>araştırma görevlisi alırken</strong>, yakını olanları ya da dosyasında yer alan notlara göre değerlendirme yapıp, alıyor. Psikolojik durumu, araştırma yeteneği, okuma yazma yeteneği, sabrı, gibi konularda herhangi bir değerlendirme yapılmadan alınıyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Psikolojik sorunları olanlar, zamanla unvanlı sorun haline dönüşüyor. Böyle olunca;</strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">bir iki<span class="apple-converted-space"> </span><strong>aktarma makale kırıntısı</strong><span class="apple-converted-space"> </span>ile yalvar yakar ilişkilerle, unvan almakla meşguller. Şu dedi bu dedi, şunun görüşü bunun kanaati, şunun bakışına göre, şeklinde alıntılara dayalı doktora tez çalışmaları amacından uzak olunca ve bunun sonucunda doktor unvanı da alınınca artık diğer<span class="apple-converted-space"> </span><strong>unvan koşusu</strong><span class="apple-converted-space"> </span>başlar. Artık bilimsel üretim biter, yerine birkaç dergide bir iki makale de yazınca unvanlı hocaya yakınlaşma başlar, rektöre de yaklaşılınca kadro alınır. Öylesine ki asistanlıktan yardımcı doçentliğe, oradan doçentliğe, oradan profesörlüğe giden yolda maaşlar ikiye katlanır.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Beyinler;</strong><span class="apple-converted-space"> </span>alınacak maaşlara, yan gelirlere, bedava bilgisayarlara, konferansa katılma adı altında turistik gezilere, harcırahlara, bazı alanlarda özel kuruluşlarda görev almaya kilitlenmiş durumda. Yardımcı doçent, doçent, profesör olanın ürettiği<span class="apple-converted-space"> </span><strong>bilimsel eser sayılarına</strong><span class="apple-converted-space"> </span>bakıldığında bu durum açıkça ortaya çıkmaktadır. O zaman bilim adamı, ünvanlı maaşlı akademisyen farkı da ortaya çıkmış oluyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Toplumda; unvanlı akademisyenlere toplum verdiği değer gittikçe düşüyor..</strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Öylesine ki, şirket danışmanlığı yapan, şirket için çalışan<span class="apple-converted-space"> </span><strong>unvanlılar ordusu</strong><span class="apple-converted-space"> </span>Türk bilim dünyasının kilitlenmesine yol açmıştır.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Üniversitelerin başarı oranı, öğretim üyesinin yazdığı makale ile ölçülüyor. Bilim dünyasına<span class="apple-converted-space"> </span><strong>alanıyla ilgili</strong><span class="apple-converted-space"> </span>hangi çalışmalar yapmış ya da yapıyor sorusu boşlukta kalıyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Rektörlük seçimleriyle</strong><span class="apple-converted-space"> </span>de yandaş akademisyen anlayışı ile gerekli gereksiz, başarılı başarısız, üreten üretmeyen ayrımı olmaksızın, oy kaygısı ile ulufe gibi unvanlar dağıtılıyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Büyük umutlarla üniversiteye gelen öğrenci daha ilk yıldan itibaren not kaygısına itiliyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Mesleki derslerde bile</strong>, tarih dersi gibi her konunun tarihini anlatan hocası karşısında güven kaybına uğruyor. Hayal kırıklığı ile araştırma öğrenme yöntemlerini öğrenme yerine,<span class="apple-converted-space"><strong> </strong></span><strong>bir an önce notumu alıp mezun olayım<span class="apple-converted-space"> </span></strong>havasına giriyor<strong>. Derslere girme oranı düşüyor. Öğrenci nezdinde hocanın itibarı düşüyor. </strong></span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Şimdi tüm bu gerçekler ışığında<span class="apple-converted-space"> </span><strong>Türk bilim dünyası,</strong><span class="apple-converted-space"> </span>şu kadar üniversite açtık<span class="apple-converted-space"> </span><strong>övüntüleri</strong><span class="apple-converted-space"> </span>ile bir yere gidebilir mi?<span class="apple-converted-space"> </span><strong>Her il’e bir üniversite anlayışı</strong><span class="apple-converted-space"> </span>ile diploma veren kuruluşlar ortaya çıktı. Mesleksiz ama meslek diploması alan binlerce genç var.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Türkiye’nin kalkınmasında öncü olarak<span class="apple-converted-space"> </span><strong>aydınlatma görevi</strong><span class="apple-converted-space"> </span>olan akademisyenler, bilim adamı olmadan,<span class="apple-converted-space"> </span><strong>bilgi aktaranlar</strong><span class="apple-converted-space"> </span>haline geliyor.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;">Bu durumda bilim adamından bahsedilemez. Türkiye akademisyenlikten, bilim adamlığına geçen<span class="apple-converted-space"> </span><strong>zihniyet değişim ve dönüşümünü </strong>gerçekleştiremediği süreci,<span class="apple-converted-space"> </span><strong>sorunlar yumağının</strong><span class="apple-converted-space"> </span>artması kaçınılmazdır.</span></p>
<p><span style="font-size: medium;"><strong>Günün Sözü:</strong><span class="apple-converted-space"> </span>Ben diyenin ürettiğine bak sonra kanaate var. Davranışını Adam mı diye ayarla.</span></p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.