10 Kasım ve Bu Gün...
Anma, saygı duyduğun kişiyi 364 gün yokluğunu hissettirmeden lâyıkıyla yaşayarak yaşatıp 1 gün, 365 başarılı günün sahibinin adını yad etme hakkına sahip olmaktır.
<p>Dini bayramları, resmi bayramları özellikle <strong>Mustafa Kemal ATATÜRK</strong>’ü kaybettiğimiz 10 Kasım tarihini sosyal medya hesabımdan paylaşarak, vazife savmayı reddediyorum.</p>
<p>Anma, saygı duyduğun kişiyi 364 gün yokluğunu hissettirmeden lâyıkıyla yaşayarak yaşatıp 1 gün, 365 başarılı günün sahibinin adını yad etme hakkına sahip olmaktır.</p>
<p>Sol koluma kazıttığım imzası onu, onun ilke ve inkılaplarını yaşayıp-yaşatmaktan vazgeçmeyeceğimin bir yemini. Ve... <strong>Mustafa Kemal Atatürk</strong>’ü kaybetmenin üzüntüsünü hiç kimseye ispatlamak zorunda değilim.</p>
<p>Benim görevim ulu önderin varlığının daim kalacağını, Atatürk ruhundan en ufak bir ödün vermeyen duruşum ile bent olmaktır.</p>
<p>Atatürk’ü anma ve anmayı hatırlatma ise resmi kurum ve kuruluşların mecburi vazifesidir!</p>
<p>Bu törenlere katılmak kendi tasarrufunuzdur.</p>
<p><strong>* * *</strong></p>
<p>Siyasi bakış açısı yaşam şekli ile paralel olduğu için, sosyal yaşamımda da <strong>Mustafa Kemal Atatürk</strong>’ü partizanlık ile kirletmeden yaşatıyorum.</p>
<p>Bu yüzden 10 Kasım tarihinin ruhumdaki yerini kaleme dökecek olursam, size kocaman simsiyah bir kare sunarım. 10 Kasım için duygularımı kaleme dökecek olursam da...</p>
<p>...</p>
<p>Devasa mavi demir kapının ince demir parçasından kesilmiş soğuk tutacağı, avucumun içindeki kıvrım yerini soğuğuyla yakmasına aldırmadan, yavaşça iterek açtım. Bahçemiz, ağaçlardan dolayı az güneş gördüğünden, kendi atmosferinden kopan büyükçe bir soğuk hava dalgası suratıma çarptı.</p>
<p>Yapraklarının çoğunu Kızıl Ekim’in döktüğü asma dallarında eğreti duran yağmur damlaları, kapının açılma rüzgârı ile yağarcasına saçımın içine, dik duran kolalı yakalığımın ardından sırtıma, ılık yüzüme buz gibi yağdı.</p>
<p>Her gün olduğu gibi o gün de beni, kapıdan girince sol tarafta puslu yeşilden yaprakları ile çiçeklerinin bolluğundan çiçek yığınına dönüşmüş kirpikli Kasımpatı çiçeği karşıladı. Koosskocaman sarı kokusu burnumu doldurup, genzimin sert kokuları hisseden yerine yerleşti. Yanında kahverengi kirpikli Kasımpatı, yanında bordo Kasımpatı, az ötede sarı Kasımpatı’ları kendisini olduğu yere bırakıvermiş ve birer çiçek yığını olmuşlar.</p>
<p>Mevsimindendir, Kasımpatı çiçeği hep ıslaktır ve ıslaklığından soğuktur.</p>
<p>Ellerimi, büyük olduğundan beton asma direğine bağlı Kasımpatı’nın yaprakları arasına daldırıp, yapraklarını ezip havalandırarak sarstım, çiçekler de dallarından bağımsızmış gibi savruldular ve... ellerim, yüzüm, saçlarım, ağaçlar, bahçe, dünya ve <strong>10 KASIM</strong> tarihi Kasımpatı yapraklarının ve çiçeklerinin kokusuna bulandı.</p>
<p>Ve ben...</p>
<p>Tepeden topuğuma kadar çiçek! Saçlarım, ellerim, gözlerim; yürüdüğümde ardımda estirdiğim yel bile çiçek! Hala çiçek! Ben, ulu önderin ardında bıraktığı bir dal Kasımpatı’yım! Ben yasım! Ben çiçekten bir yasım!</p>
<p><strong>“Öğretmenim <em>‘Yarın herkes bir demet çiçek getirecek. Hazır çiçek alıp getirenleri kabul etmeyeceğim’</em> dedi. Yarın sizden bissürü koparcam”</strong> deyip, Kasımpatı yığınına tekrar dalaşmam bir oldu.</p>
<p>Bir 10 Kasım’da daha Güzelhisar İlkokulu bahçesinde; kara önlüklü, beyaz yakalı öğrencileri tarafından, Atatürk büstü önünde Kasımpatı çiçeklerinden minik bir tepe oluştu. Orada da 10 Kasım ve yerler çiçeklerle doldu.</p>
<p>Hepsi 80 dönemi kara önlüklü ve beyaz yakalı CUMHURİYET çocuklarının küçük ellerinden ATALARINA armağandı.</p>
<p><strong>* * *</strong></p>
<p><strong>O gün...</strong></p>
<p>Siyah bir kare içinde <strong>Saat 9. 05;</strong> Kasımpatı ve yaprak kokularının Aydın Tekstil’den kopan o acı ve acımasız, önce yavaş sonra hızlanan siren sesine ve 10 Kasım’a bulaşmış kokusu ve soğuk.</p>
<p>Ve o ilkokul 1. Sınıf, kara önlüklü kız çocuğunun yaşayarak ve okuyarak tanıdığı Ata’sına, döktüğü sicim gibi gözyaşı, Kasımpatı kokusu ve soğuk.</p>
<p><strong>Bu gün...</strong></p>
<p>Siyah bir kare içinde saat 9.05; Kasımpatı ve yaprak kokularının, o acı ve acımasız aynı siren sesine ve 10 Kasım’ a bulanan kokusu ve soğuk...</p>
<p>46 yaşımda olan bende de, yine sicim gibi gözyaşlarım, Kasımpatı kokuları ve soğuk; çok soğuk!</p>
<p><strong>* * *</strong></p>
<p><strong><em>Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır,</em></strong></p>
<p><strong><em>Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.</em></strong></p>
<p><strong><em>K. ATATÜRK</em></strong></p>
<p>Sizi bilmem; kucak dolusu Kasımpatı’lar ve çiçekten bir yas olarak ben buradayım!</p>
<p><strong>“Ben hep çiçek..”</strong></p>
<p><em><strong>Sevgiyle kalın dostlar...</strong></em></p>
<p> </p>
<p><span style="font-size: x-small;">Okunma sayısı: 19.789</span></p>
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.