0.542. 537 86 70

Vicdanlarda çöken kumpas…

Mersin - Aydın bağlamında yıllardır kamuoyunu meşgul eden FETÖ kumpası, yavaş yavaş aydınlanmaya başladı…

2020-12-02

Amerika’da olsa senaryosu yazılır, filme çekilir, Oscar Ödülü alırdı.

Yaşananlar sadece ulusal basında yer alıp kitaplara kadar girmedi, uluslararası ajansların gündemine bile düştü.

Birilerinin rakı masasında meze, siyaset arenasında malzeme olarak kullanmaya kalkıştığı kumpas davası aslında yasal olarak çoktan çökmüştü.

Şimdi de vicdanlarda çöktü...

Gazetecilik mesleği, aslında bolca hataya müsait.

Her ne yaparsanız yapın, milenyum çağında, sürekli bilgi akışında, yaşamın baş döndürücü hızla aktığı bir ortamda, gerçeklikle paranoyanın iç içe geçtiği zaman diliminde görev yapmaya çalışıyorsunuz.

Türkiye’de bir standarda bağlanmadığı için meslek içinde karşınıza hırlı da çıkıyor hırsız da, arlı da çıkıyor arsız da, merdide çıkıyor namerdide.

Önemli olan husus, eğer ki maddi gerçeklik ortaya çıkmaya başladıysa, olaylar baştan aktarıldığı veya algılandığı gibi değilse, gerekeni yapıp vicdanınız ve varsa hakkınızı yediklerinizle helalleşmeniz.

Bizim Erkan Karaarslan ile durumumuz böyle oldu.

Yanlış anlamayın hayatımda bir kez oturdum, bir çay içimi o kadar.

Erkan Karaarslan ile 2014 yılında başlayan cebelleşmemiz, o dönem Büyükşehir  Bütünşehir yasasının yeni çıkmış olması, ülkenin yerelde yeniden teşkilatlanması sonucuydu.

Ne kadar eğitimli olursanız olun, ne kadar okursanız okuyun, belli konularda uzmanlığınız olmayınca, çok şeyi yanlış anlıyor, yanlış hüküm veriyorsunuz.

Erkan Karaarslan’ın verdiği danışmanlık hizmetleri nedeniyle onunla fena halde kapışmış iken, olay Mersin BŞB operasyonnu ile başladı. O sırada Mersin BŞB Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın da danışmanlığını yapıyordu.

Oradan FETÖ iddiaları ortaya çıkınca, aslında bizler de şaşırdık. O kadar neredeyse inciğine cinciğine kadar araştırdığımız adam ile ilgili hiç bir FETÖ irtibat iltisakı bulamamışken, bu tutuklama nasıl olmuştu? Hatta devrin Valisi de FETÖ olayı yok dediği halde, bu iş nasıl böyle sonuçlanmıştı?

Neyse gel zaman git zaman olayın yakıcı sıcaklığı geçtikçe, bizler de araştırmaya başladık. Eee bizim de canımız yandı. Erkan Karaarslan ve diğerlerine hakaret ettin diye gir çık gir çık, yatak sardık E Tipi Cezaevi’ne, hatta Tellidede Palace adını verdik.

Mersin ile irtibata geçtik. Orada yine bizler gibi yatan gazeteciler, bu olayda FETÖ yok, hepimiz kumpasa gelmişiz deyince, ne kadar büyük bir oyunda figüran olarak kullanıldığımızı fark ettik.

Mersin - Aydın, aslında hepimiz şapa oturmuş, gücendiğimiz, toz kondurmadığımız Devlet içerisindeki bir kısım görevlilerce kullanılmıştık.

Dava süreci içerisinde MİT - EMNİYET, Erkan Karaarslan’ın FETÖ ile irtibat iltisakı bulunmadığına dair resmi belgeleri, MASAK yani Mali Suçları Araştırma Komisyonu da Erkan Karaarslan’ın FETÖ ye para transferi veya başkaca bir suça karışmadığını belirten raporlarını, mahkemeye ulaştırdılar.

Erkan Karaarslan ile beraber yargılanan diğer tüm sanıklar, daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, biri hariç beraat ettiler, tazminata hak kazandılar. O biri de Özel İdare’den geçme, diğer sanıklarla hiç bir ilişki veya ilintisi olmayan bir isim. Hatta Erkan Karaarslan’ın görüştüğü için tutuklu olduğu Mersin BŞB üst düzey yetkilisi Tevfik Dinçer de beraat etti, tazminata hak kazandı.

Operasyonu yapan alt düzeydeki devlet görevlileri de, görevi kötüye kullanmak, devletin gizli kalması gereken belgelerini sızdırmak, yasa dışı dinleme gibi sebeplerden, mesleklerinden atılmayacak derecede cezalar aldılar.

Süreç içerisinde bendeniz işi erken uyanıp Erkan Karaarslan hakkındaki Aydın - Mersin hattı kumpasınının kapağını hafifçe kaldırmaya başlayınca, hakkımda söylenmedik ne Özlem Çerçioğlu’nun bana ev almadığı iddiaları kaldı, ne Erkan Karaarslan’dan çuvalla para aldığım.

Güzel kardeşlerim!...

Aslında tüm devlet kurumlarına sızmış FETÖ’cüleri tespit edip raporlamakla görevli bir adamı diri diri gömmeye kalktılar, biz de farkında bile olmadan, üzerine birer kürek kum atmış olduk.

Adam üzerindeki toprağı elleriyle kaza kaza, tabuttaki çivileri parmaklarıyla söke söke geliyor.

Ben o vebal ile mezara gidecem, gidecek varsa da onu bilemem.

Yerelde ve ulusal basındaki gazeteci kılıklı şarlatan – rüşvetçi - şantajcılar gibi, hala aynı yalanları millete yutturmak için çabalama gibi bir derdim de yok, niyetimde.

Erkan Karaarslan MİT – Emniyet - Bakanlıklar, Beldiyeler, yüzlerce kamu kurumu, hepsine hizmet vermiş.

MİT - Emniyet tespit mi edememiş?

Olayın boyutu göründüğünden daha büyük...

Emin olun Metastaz 3 kitabına, baştan sona konu olur.

O alt düzeydeki devlet görevlileri diye vurgu yapmamın nedeni, buz dağının asıl kısmı.

Erkan Karaarslan’ın 23 ve 30 Temmuz tarihleri arasında Ankara’daki görüşmeleri, FETÖ ile mücadele konusunda görev ifa ederken, kendisinin listeye iliştirilmesi, işin devletin çok daha üstüne gitmesi, bu yolla AK Partili iş insanları dahil çökülenlerin, komisyon vermeyince FETÖ diye hapse atılmaları, Süleymancılar denen ve FETÖ kadar hatta daha tehlikeli bulduğum bana göre Fasık bir tarikat üyelerinden bazılarının bu kumpas içinde olmaları, Erkan Karaarslan’ı FETÖ kumpasına iliştirenlerin, FETÖ Almanya’ya para transferi dosyalarında yer almaları, Aydın’dan Milletvekili Mustafa Savaş dahil Erkan Karaarslan’ın tahliyesini engellemek için Ankara’da çalmadık kapı bırakmayanlar, daha niceleri…

Damarlarının Milli olduğunu iddia edenlerin, (ki bazıları terfi etse de çoğu pasif göreve çekildiler),  aslında Milliliğe aykırı ne varsa yapmaları, adeta bir çıkar grubu olarak devlette yuvalanmaları.

Geldik işin sonuna;

MİT – EMNİYET - MASAK, Erkan Karaarslan hakkında temiz raporu verdi.

Davadaki neredeyse tüm sanıklar beraat etti.

Operasyonu yapan görevlliler cezalar aldı, ulusal ve uluslar arası medyaya bile düştü.

Erkan Karaarslan tahliye edilirken yurt dışına çıkış yasağı bile kaldırıldı? Ki bu aslında beraat kararı gibidir, çünkü hakkında gerçekten FETÖ delilleri olan hiç kimse, yurt dışına serbestçe çıkamaz. O yüzden nehirlerde, denizlerde sınırlarda kaçarken yakalandı diye haberler çıkıyor.

Peki Erkan Karaarslan 58 celsedir niye yargılanıyor?

Kendi alanında Türkiye’de bir numara iken, hatta takip ettiğim yazılarında açıklamış, ihale kanunlarında boşlukları yazıp devlet tarafından düzeltilerek ülkeye milyarlarca dolarlık tasarruf sağlamış iken, hakkında FETÖ ile ilgili tek bir delil dahi yokken, adı niye hala rakı masalarında meze, siyaset sahnelerinde malzeme?

Benim vicdanım bunları kabul etmiyor...

Kabul eden varsa, o da onun şerefine kalmış…

Mersin’deki davayı takip eden medya mensupları ile görüştüm.

Kolay değil onlar da bizim gib, ketenpereye gelip, kimi hücrelerde yatanlar var.

Erkan Karaarslan mahkemelerde bunları, kendi üslubuyla tek tek anlatmış.

Hatta son celsede, “Devletime, milletime kırgınlığım yoktur. Devletimin ve milletimin hizmetindeyim. Kitlesel olaylarda bunlar yaşanabiliyor. Bu devletimize milletimize küsmemiz anlamına gelmez. Devletimden de hiç bir tazminat talebim de yoktur” demiş.

Peki Aydın mahkemelerindeki tüm hakim - savcıları satın alınmışlıkla, rüşvet yemekle itham edecek kadar alçalan hesapta gazeteciler.

İşinize mi gelmiyor bunları araştırmak..

Yoksa siz ve ağababalarınızda mı bu kumpasın bir ucundan tutmuşlardı, suçluluk telaşıyla hala yalanlarınızı sürdürmek, yargıya baskı kurmak çabasındasınız?

Bir kere de çıkın adam olun, “evet biz battık, paraya sıkıştık, bu şantaj vs babında işleri para tırtıklamak amaçlı kullanıyoruz” deyin...

Bunlar da vicdan, iman, izan yok ki o yürek olsun...

Sepetim