0.542. 537 86 70

Şehrül-Emin mi? Şehrül Efe mi?

Şehrül-Emin ve Şehrül EFE olmak aynı şeyler değildir. Efelik, sahiplenmektir. İYİ EFE vardır ve ÇETE EFE de vardır. Vereni, paylaşanı vardır da genelde hep alandır. Belediye Başkanlarına EFE demek, ŞEHRE EFE seçmek demek olur ki bu yanlıştır. Bu durumda belediye başkanları ve çevresindekiler Beytül Mal olarak nitelendirdiğimiz Belediyenin Gelirini, Mallarını, Taşınır ve Taşınmazları ile belediye şirketlerini kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullanmaya başlarlar. Çünkü EFEDEN HESAP SORULMAZ.

2018-10-27

ÖZLEM ÇERCİOĞLU AYDIN ŞEHRİNİN ŞEHRÜL EMİN’İ Mİ YOKSA ŞEHRÜL EFE’Sİ Mİ?

Belediye başkanları, kendisine güvenilerek emanet edilen o şehri temsil etmeleri nedeniyle ŞEHR-İ EMİN (şehrin güvenilir insanı) olarak da anılmaktadırlar. Belediye başkanları “Şehrin Emini (Şehrin Güvenilir İnsanı)” olarak halk tarafından seçilmiş olduklarından, herkesin belediye başkanı olmak ve belediyenin imkânlarını kılı kırk yararak harcamak zorundadırlar.

Şehrül-Emin;  Şehri ve içinde yaşayanları emanet bilmek, bu emanete ihanet etmemek demektir.

Şehrül-Emin; bir şehrin güvenilen idarecisi olmak. İdare ederken Hazreti Ömer gibi adil, Hazreti Ebu Bekir gibi sadık. Hazreti Ali gibi vefalı ve yiğit olmak demektir.

Şehrül-Emin; bir şehrin halkına hizmet ederken hakka, hakka hizmet ederken halka hizmet ettiğini bilen olmak demektir.

Şehrül-Emin; Hak pişirmek, hak dağıtmak, hak gözetmek demektir.

Şehrül-Emin; Şehrin emin kişisi, emin insanı. Yani bugünkü manasıyla seçilmiş belediye başkanıdır. Bu da şehrin imarından, turizminden, çöpünden, suyundan, çevresinden, bünyesinde bulunan şirketlerden ve o yerleşim yerinde yaşayanların refahından vb. gibi şeylerden sorumlu kişi demektir.

Bu tarife ben uygunum diyen olur. Yakıştırılan olur. Yakışan olur. Ya da olmaz. Bunu önce Hak sonra halk bilir. Çünkü Şehrül-Emin yaptığı işin hesabını önce vicdanına, sonra Allah’a sonra şehre ve insanına verir. Kısaca yönetenin yönetilenlerce pırıl pırıl bir geçmişle hayırla yad edildiği, övüldüğü, yeri geldiğinde kendisinin de tevazu içinde yaşadıklarını anlatmaları esastır.

Geleceğimizi şekillendirecek Şehrül Eminimizi seçerken önce “zihniyetine”, sonra yaptıklarına, sözlerine,  yaşam  tarzına  ve etrafındakilere bakmalıyız.

Şehrül-Emin ve Şehrül EFE olmak aynı şeyler değildir.

Efelik, sahiplenmektir.

İYİ EFE VARDIR ve ÇETE EFE VARDIR. Vereni, paylaşanı vardır da genelde hep ALANDIR. EFELİK varsa kimi zaman ezilen, sürülen, hakkı yenilen, emir altında olan, köylüsü kentlisi de vardır. Sözü dinlenmeyen, söz hakkı olmayan, görüşülmeyen mazlumları da vardır.

Belediye Başkanlarına EFE demek,  ŞEHRE EFE seçmek demek olur ki bu yanlıştır. Çünkü,  bu durumda belediye başkanları ve çevresindekiler Beytül Mal olarak nitelendirdiğimiz Belediyenin Gelirini, Mallarını, Taşınır ve Taşınmazları ile belediye şirketlerini kendi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda kullanmaya başlarlar.

Çünkü EFEDEN HESAP SORULMAZ.

İnsanlar kendilerini temsil edenleri Emin ister. Şehrül-Emin olmalarını beklerler. Çünkü Şehrül-Emin, yaptığı işin hesabını; önce vicdanına, sonra Allaha ve sonra da şehre yani  o şehrin insanına verir.    

Peygamber Efendimiz ve dört Halife, Şehrül-Eminin nasıl olduğunu, Beytül Malın Ne demek olduğunu hayat ve yaşantılarında bize ayrıntılı bir şekilde gözler önüne sermişlerdir. Onların yaşam ve hayatları bu iki kelimenin ne anlama geldiğini ve önemini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Geçmişi ve bugünü şaibeli olan, tanımakta zorluk çektiğimiz insanları geleceğimizi şekillendirmesi amacıyla şehrimizi ve kendimizi teslim ediyoruz. Sonra ayıkla “pirincin taşını” misali şaşkınlık, karamsarlık, umutsuzluk, hepimizin etrafını kaplıyor.

Halbuki teslim etmeden önce bu insanların geçmişine ve zihniyetine bakmalıyız. Sonra sözlerine, vaatlerine, giyinmesine, tarzına, ahlakına, yaşantısına ve etrafında kimler var onlara  bakmalıyız.

Gel gelelim şimdiye kadar hiç sorgulamadık. Sormadık. Adam sende dedik. Nemelazımcı olduk, yanlışlıkların, haksızlıkların ve yolsuzlukların üzerine gitmedik veya gidemedik. Cesaretli bir şekilde bu yolsuzlukları, usulsüzlükleri ifade edip kamuoyuyla paylaşamadık.

Yanlış yaptık. Bizler üzerimize düşen görevleri yerine getirip sorumluluğumuzu bilmedik veya işimize öyle geldi ve öyle devam ettik.

Hani diyoruz ya yanlış yaparken daha büyük yanlış  yapmayalım?

O zaman şunları da kendimize soralım. Cevabını biliyorsak, önce kendimize verelim! Sonra da vatandaşın aydınlatılması için bunları kamuoyuyla paylaşarak üzerimize düşen vatandaşlık görevini yapmış olalım.

Bizim Şehrül-Emin’lerimiz gerçekten ne kadar emin?

Onun sorgulamasını yaparak vatandaş olarak üzerimize düşen görevleri yerine getirelim. Eğer bizler bir şeyler biliyor da susuyorsak veya bunların tekrarlanmasına müsaade ediyorsak aynı suçlara bizlerde dahil olup bu suçu işleyenlerin daha da ileriye gitmelerine cesaret vermiş oluruz.

Beytül-Mal’e (belediye bütçesi) bakış ve onun idaresi; sorumluluk sahibi ve idarecilik makamını emanet bilen gerçek bir belediye başkanı ile, bu makamı şahsi menfaat ve halkın üzerinden geçinme vasıtası olarak gören belediye başkanı şekillerini bir birinden en keskin çizgilerle ayıran bir sınırdır.

Sorumluluk sahibi ve her türlü makamı emanet bilen gerçek bir belediye başkanının gözünde  Beytül-Mal hak ve adalet temelinde kullanılması için kendisine verilen emanetten başka bir şey değildir.

Belediye başkanı, Beytül-Mal üzerinde sadece bir emanetçidir ona düşen, emanete gereken riayeti göstermektir.

Şimdi gelelim Aydın Büyükşehir Belediye Başkanımızın durumunu analiz etmeye:

Aydın Büyükşehir Belediyesi ve bağlı Kuruluş ASKİ Genel Müdürlüğü ile Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından AYDIN İMAR AŞ, AYBEL AŞ, AYJEOTERMAL AŞ, AYSERA AŞ, AYTERMAL AŞ ve devredilen EGE ET AŞ’de kaç kişi çalışıyor?

Bunların faaliyetlerinden elde edilen gelirler kaç paradır? Nasıl ve nerelere harcanmıştır?

Buraları yönetenler vasıf ve sıfatları ile bu işe ehil midir?

Yönetme bilgi, birikim ve tecrübeye sahibiler midir?

Haklarında denetim, sorgu ve gerekli incelemeler yapılmış mıdır? Üst düzey yöneticiler kimlerdir ve ne kadar para alıyorlardır?

Şimdi bu sorulara cevaplar aramak ve onları bulmak zorundayız.

Namı TOPUKLU EFE olan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı eğer ŞEHRÜL EFE sıfatını kabul ederek iş yapıyorsa yolsuzluklara, usulsüzlüklere, haksız kazanç elde edilmesine ve bir çok haksızlığa göz yumarak Beytül-Malın bazı kişilerce kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmalarına izin vermiş olur ki, usulsüzlük ve hukuksuzluklara yani usulsüz kazanç elde edilmelere göz yumması normaldir.

Fakat, bu şehrin ŞEHRÜL EFESİ sıfatını benimsememiş ise ŞEHRÜL-EMİNİ ise bunlara meydan vermez, sorumlular hakkında gerekeni de yapar.  

Şimdi, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem ÇERCİOĞLU’nun Aydın ilinin ŞEHRÜL-EMİNİ’mi, yoksa ŞEHRÜL EFESİ’mi olduğunu nasıl anlayacağız.

Önce Aydın Büyükşehir Belediyesinin WEB sayfasında yayınlanan Yıllık Faaliyet Raporlarını okuyarak Bütçe uygulama sonuçlarını öğreneceğiz. SONRA bu faaliyetler kapsamında;

İçişleri Bakanı tarafından verilen Soruşturma İzinlerini, Danıştay Kararlarını, C. Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmaları ve hazırlanan İddianameleri, Aydın Ağır Ceza Mahkemelerinde ve Asliye Ceza Mahkemelerinde kendisi ve çevresindeki onlarca görevli hakkında açılan ceza davaları olup olmadığına bakarak anlayacağız..

Kalın sağlıcakla…

Sepetim