0.542. 537 86 70

ŞANTAJCININ GÜVENİ

2014-12-18

“Bir defa kabul etmeliyiz ki Kıbrıs Hükümeti, buradaki halkı yine kendi aramızdan bulabildiği satılmış kimselerle bu günkü dereceye düşürmüştür. Kendisi daima perde arkasında kalmış, ön safa yine bizden olanları sürmüş ve güya onların direktifi ile hareket ediyormuş gibi üzerine en ufak bir mesuliyet almaktan çekinmiştir. Bu siyasetinde muvaffak olmadı denemez de. Her şeyimiz eğer ortadan kalkmışsa kabahatin en büyüğü, mesuliyetin en ağırı yine Hükümetin omuzlarındandır.” 1952 - Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Kıbrıs Türk’ünün bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi sırasında şehitler ve gaziler olmuştur. Bunun ötesinde işine gitmek üzere evinden ayrılan ve bu güne dek kendilerinden haber alınmayanlar da vardır. Buna karşın gösterdikleri yararlılıklar nedeniyle isimleri belleklere kazınarak unutulmazlar arasına girenlerin olduğunun da bilinmesi gerekiyor.

Hava pilot Yüzbaşı Cengiz Topel bu isimlerin unutulmayanlarından yalnızca birisidir. Rumların Yunanlılarla birlikte 1964 yılında Erenköy’e saldırmaları üzerine Başbakan İsmet İnönü Başkanlığındaki Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Kıbrıs Türklerini etnik temizlikten kurtarmak için “Sınırlı Polis Harekatı” düzenledi. Düzenlenen harekatla Kıbrıs Türklerini denize dökmek üzere saldıranlar etkisiz hale getirildiler.

Harekata katılan Yzb. Cengiz Topel’in uçağı Gemikonağı yakınlarında yerden açılan ateşle isabet alarak düştü. Bölge yakınlarında bulunan mücahitlerin kurtarma harekatı için tereddütlü davranmaları sonrasında Yzb. Cengiz Topel karşı tarafın eline esir düştü. İşkence uygulanan Yzb. Cengiz Topel, sağlık kontrolü için şu anda isminin verildiği hastaneye yaralı olarak getirildi. Daha sonra hastane dışındaki bir kilisede ikinci kez işkence edilerek kanı çekilerek şehit edildi. Hastaneye sağ olarak getirildiğine ilişkin raporu düzenleyen Hastane Başhekimi olan İngiliz böyle bir raporu verdiği için bir süre sonra Eoka teröristleri tarafından öldürüldü. Bunun ötesinde esir alındığı Rum köyünün ismi de 1974 yılından sonra Cengiz köy olarak değiştirildi.   

Yaşanan bu olaydan sonra Anadolunun  pek çok yerinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da Cengiz Topel ismi Kültür merkezlerine, okullara, hastanelere, parklara, cadde ve sokaklara verildi. Yine o yıllarda Kıbrıs’ta doğan erkek çocuklarına ya Cengiz ya Topel veya Cengiz Topel isimlerinin verildiğinin de unutulmaması gerekiyor. Güncel konular dururken neden bu konuya geldiğimizi sizlerle de paylaşmak istiyoruz. Öncelikle olayları bizzat yaşayanların anlatmadığı ve konuşmadığı günlerden geçiyoruz. Cengiz Topel’in yaralı olarak getirildiği hastanenin bu günlerde işlevsiz hale getirilmesi çalışmaları ve planları yapılıyor. Konuya ilişkin olarak duyduğumuız rahatsızlığı sizlerle paylaşmak durumunda kaldığımızı da kaydetmek istiyoruız.

Erenköy direnişinin üzerinden 50 yıl gibi bir süre geçti. Yzb. Cengiz Topel bu direnişin kilit isimlerinden yalnızca bir tanesidir. Son günlerde bölgeye yeni bir hastane yapılarak Cengiz Topel Hastanesinin işlevsiz hale getirileceğini bir kez daha yinelemek istiyoruz. Varolan adı geçen hastanenin genişletilerek yenilenmesi olası iken bölge halkının zorlukla ulaşabileceği başka bir yere yapılmak istenmesi anlaşılır gibi değildir. Yeni hastanenin yapılması sonrasında Cengiz Topel Hastanesi işlevsiz kalacağı gibi kısa süre sonra da kapatılacaktır. Bu uygulamanın öncelikle Cengiz Topel’in anısına, tarihe ve bölge halkına karşı saygısızlık olacağını kaydetmek istiyoruz. Bu nedenle yapılmak istenen saygısızlığın önlenmesi için alınmış olan bu kararın yeniden gözden geçirilmesini diliyor ve istiyoruz.

Bu yönde alınan ve alınacak olan diğer bütün kararların da günlük olarak düşünülmemesi gerekmektedir. Tarihe saygı bunu gerekli kılmaktadır. Bunun ötesinde tarih bilincinin oluşmasına da katkısı olacaktır. Tarih bilincinin yaşamsal önemde olduğu günümüzde Kıbrıs Türk tarihinde onurlu bir yeri olan Yzb. Cengiz Topel’in anısının sonsuza dek yaşatılması gerektiğini bir kez daha ısrarla yineliyoruz.

Mendil büyüklüğündeki ülkenin önde gidenlerinin Doğu Akdeniz’in uluslararası alanında hiçbir yasa ve kuralı tanımadan Münhasır Ekonomik Bölge ilan ettikleri herkes tarafından biliniyor. Bölgede buldukları doğalgazı “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğal zenginliği” olarak görüyorlar. Bu zenginliğin devlete ait olduğunu ve Kıbrıs halkının tamamının da bu zenginlikten yararlanmasına yardımcı olacaklarını söylüyorlar. Kıbrıs halkı tanımı içerisinde Kıbrıs Türklerinin adının bile geçmediği bilindiğine göre yapılması gereken karşı tarafın bu tuzağının bozulmasının gerekliliğidir.

Gelinen bu noktada karşılıklı güvenin oluşmadığını ve şantajla sonuç alınmak istendiğinin de unutulmaması gerekiyor mu ne...

SEVGİ ile kalınız...

Ahmetgoksan45@gmail.com

Sepetim