0.542. 537 86 70

İstekleri bitmeyen hoca…

Eski Otogar tadilatta. Bilenler hatırlar bir de mescidi vardı teneke minareli. Yeni otogar yapılacak söylemleri ortada dolanıyor ama süreç uzuyor. Başkan Ortekin bu nedenle Otogar’da kapsamlı bir çalışma yapmak istemiyor. Ancak eleştiriler had safhada. En azından şikâyetleri önlemek adına Otogar’da çok kapsamlı olmayan bir çalışma başlatır. Bu arada Otogar’da bulunan mescidin de boya işlerinin yapılması talimatını verir. Boya işleri biter ama hocanın istekleri bitmez.. Sermaye yetmez..

2020-05-02

Korona’lı zor günlerden geçiyoruz. Sokağa çıkma yasakları, kısmi yasaklarla birçok insan evlerinde hapis kalıyor. Toplum olarak Mübarek Ramazan ayını da yasaklı günlerde yaşıyoruz. İnsanlar sıkılıyor, moraller de arada bozuluyor.

Geçtiğimiz hafta Mustafa Selçuk hatıraları ile bir nebze de olsa yüzler gülümsedi.

Meğer ne de çok seviliyormuş Musti..

O günlerin Belediyesi’nde adı Belediye Başkanlarından çok konuşulan bir isimdi Mustafa Selçuk.. Hazır cevaplılığı ve nüktedanlığı ile tanınan Mustafa Selçuk Başkan yardımcısı iken “Kötü Polis”ti.. Gerek belediye çalışanları, gerek vatandaş odasına çekinerek girerdi.

Onunla ilintili öyle çok hikâye vardır ki anlatmakla bitmez.

Hele bir de özel toplantılarda başlattı mı anlatmaya insanlar gülmekten kırılır, kahkahalara boğulurdu.

* * *

Bu gün hafta sonu ya bir tane de Mustafa Selçuk anısı ben anlatayım size..

Bu anıyı da onun döneminde bir belediye amiri bana anlatmıştı..

Sevgili Musti hatırlar mı bilmem? (Cin gibi adamdır hatırlamaz mı?)

* * *

Başkan İlhami Ortekin belediye işlerinin takibi için 3 günlüğüne Ankara’ya gider.

Başkan vekili olarak da yerini Mustafa Selçuk’a bırakır.

O günlerde Eski Otogar son zamanlarını yaşıyor, yenisinin yapılması planlanıyor. Ama basında da Otogar’ın bakımsızlığı sık sık yer alıyor, garaj esnafı ve yolcular durumdan şikâyetçi. Yeni otogar yapılacak söylemleri ortada dolanıyor ama süreç uzuyor.

Başkan Ortekin bu nedenle Otogar’da kapsamlı bir çalışma yapmak istemiyor. Ancak eleştiriler had safhada. En azından şikâyetleri önlemek adına Otogar’da çok kapsamlı olmayan bir çalışma başlatır. Otogarın üzerine tente, tuvaletlerin yenilenmesi, badana boya gibi işler yapılmaya başlanır.

Bu arada Otogar’da bulunan mescidin de boya işlerinin yapılması talimatını verir.

Boya işleri biter, camii görevlisi hoca Başkan Ortekin’e “Başkanım halıları da değiştirelim” der. Halılar değişir.

Hoca: “Başkanım muslukları da değiştirelim.”

O da yapılır.

“Abdest alma yerini mermer kaplayalım” der, o da yapılır...

* * *

Tabi bu arada istekleri bitmeyen, her gün yeni bir şey isteyen Hoca’yı Mustafa Selçuk radarına almıştır.

Başkan Ortekin’in Ankara’da olduğu o gün bizim hoca yine belediyeye gelir ve bu sefer de avizelerin ve ses sisteminin değişmesini ister...

Tadilatlardan sorumlu fen işleri amirine taleplerini sıralar.

Fen işleri yetkilisi,

“Hocam, İlhami bey Ankara’da, sen Pazartesi gel İlhami beyin kendisi ile görüş, bu gün yok..”

Hoca ısrarlı bir şekilde, “ne fark eder yetkisi yok mu, talimat vermek için?” diye Fen işleri amirini sıkıştırır.

Fen işleri amiri,

- “Hocam gel sen beni dinle, Pazartesi gel, Mustafa bey talebini olumsuz karşılayabilir, İlhami bey sizi hiç kırmadı bu güne kadar.”

Ama hoca inat,

Aslında Fen işleri amiri hocanın başına gelecekleri az çok tahmin ettiğinden görüşmeden vaz  geçirmeye çalışsa da bunu başaramaz. Ne söylediyse hoca ikna olmaz.

Birlikte Başkanlık makamına geçerler.

Makamda Mustafa Selçuk oturuyor.

Hoca ses sistemi ve avizelerin de değiştirilmesini ister.

Mustafa Selçuk, müstehzi bir gülüşle başlar konuşmaya..

- “Hocam, boya yaptık, abdesthaneyi yaptık, halıları değiştirdik. Öyle değil mi?”

- “Evet Allah razı olsun değiştirdiniz.” der, hoca..

Mustafa Selçuk aniden ayağa kalkar,

- “Hocam ben senin Camiye altın kaplı avizeler yaptırcam, minareyi yenileyecem, Kütahya çinisi ile kaplıycam, klimaları değiştircem, alttan ısıtma yapıcam, çeşmelerden 24 saat sıcak su akacak!”

Hoca’nın yüzü gülmeye başlar, verilen her vaatte “Allah razı olsun, Allah iki Cihan’da yaptıklarınızın karşılığını verir. Çok hayırsever bir insansınız” der.

Selçuk konuşmaya devam eder aralarında şu konuşma geçer:

- “Hocam bu dediklerimi yapmam için bana biraz süre ver, olur mu?”

- “Tabi Başkanım bekleriz, biraz..”

- “Hocam şu aralar işler kesat gidiyor, bir aya kadar açılacak, bildiğin para basacağız, para makinesi saymaya yetiştirmeyecek..”

Hoca güler yüzle dinler, Selçuk devam eder..

- “Hocam Allah razı olsun, Hüseyin Aksu bize modern bir genelev bırakmış, biraz işletme sorunları var, sermayesi eksik. Sermayeyi çözdük mü genelevden para yağacak..”

Hoca başlar, kızarmaya bozarmaya..

- “Tövbe Mustafa bey, öyle şey olur mu? Genelev parası Camide kullanılır mı?”

- “Aaaaa Hocam olmaz mı? Genelevler vergi veriyor, sen ben o paralarla maaş almıyor muyuz?”

Mustafa Selçuk, “Ama caiz olmaz” diyerek konuşmayı sürdürür.

- “Hocam sana aylardır anlatıyoruz, bu otogar yıkılacak, az masraflı pansuman gibi işler yapıyoruz,. İlhami abiyi bulmuşsun Cami diye bir şey demiyor. İstedikçe istiyorsun, bu kadar lüks pahalı işler yapmak için benim ancak genelev çalıştırmam lazım,. Yazık değil mi yıkılacak yere bu kadar israf..”

Hoca içeri girdiğine bin pişman..

Yanakları al al, kafası öne eğik, ensesini kaşıyarak yol alır.

Fen işleri amiri,

- “Hocam ben sana ne demiştim... Boşuna Pazartesi’yi bekle, İlhami Başkanı bekle demedim mi?”

* * *

Bir Musti hikayesi daha anlatacaktım ama..

Belki kızar diye onu anlatmaktan vazgeçtim,

Yağmurlu bir günün gece yarısı Mustafa Selçuk kafa kıyak, Kuşadası’ndan Aydın’a gelirken yolda tek başına kalmış bir bayan elini kaldırır arabayı durdurur..

Musti kadının haline acır arabasına alır..

Gerisi mi? Kendisine sorun, o anlatsın…

Sepetim