0.542. 537 86 70

İnsan…

Mırıldayan bütün kediler, adını bile bilmediğim bütün çiçekler, yapraklı yapraksız bütün ağaçlar çok ama çok iyi. Tek kötü olan insan…

2018-02-04

Kötü günler için sakladığım birkaç topaç ve bilyelerimi getirdim. Televizyonda kızgın ve öfkeli şekilde bağıran politikacılarla paylaşırsam, güzel konuşurlar belki de diye...

Saklandıkları yerde bulmazdım onları. Benimle saklambaç oynasalardı eğer.

Ömür boyu çıkmasınlar diye…

* * *

Mırıldayan bütün kediler, adını bile bilmediğim bütün çiçekler, yapraklı yapraksız bütün ağaçlar çok ama çok iyi. Tek kötü olan insan…

Hatta sokaklarda dolaşan tanklar.

Gökyüzünde uçan savaş uçakları.

Mayın döşenmiş yollar.

Elinde makineli tüfek olan asker bile…

İnsan…

* * *

Annemin türkülerinde selam getirirdi turnalar. Bana selam getiren hiç turna görmedim. Sanırım öfke ve kin dolu bağrışmalarınızdan onlarda korktu…

Söz, çocukluğumda oynadığım bütün oyunları öğreteceğim size…

Gökyüzünde salınan nazlı uçurtmamız olsun uçaklar. Sek sek oynadığımız sokaklarımız olsun, mayınlı yollar. Boynuna sarılıp öptüğümüz; dağlarda dolaşan koyunlarımız, kuzularımız olsun tanklar. Mendil kapmaca oynadığımız arkadaşımız olsun asker…

Yeter ki bana da selam getirsin turnalar…

* * *

Biliyorum ben yaramaz ve şımarık bir çocuğum. Haddim olmayarak, barış diliyorum, kardeşlik diliyorum.

Vatanım, bayrağım, toprağım, milletim bölünmesin diliyorum dualarımda, dilim döndüğünce…

Bütün dünyaya yetecek kadar gülümsemem var.

Pırıl pırıl giysiler de, abartı kozmetiklerde gözüm olmaz…

Sokak köpekleriyle dolaşmak, kimsesiz çocuklarla, kâğıt toplayıcılarıyla doyasıya sohbet etmektir derdim.

İnsanları sormayın bana, çiçekleri sorun, kimsesizleri sorun, yoksulları sorun…

Bir tek onlar anlar beni.

Toza toprağa bulanmış suratıma konan kelebeklere sorun beni…

Anlatsınlar ölüme nasıl meydan okuduğumu onlar gibi…

Öfke dolu bakışlarınızdan, bir köşeye sinmiş, altıma yapacak kadar korkmama rağmen…

* * *

Güneşe aşık çocuğum ben. Korkarım karanlıklardan…

Bırakın sokağımda oynayayım özgürce. Kirlensin, çamura bulansın üstüm başım. Yeter ki kararmasın dünyamız. Kaybolmasın gökyüzünün mavisi…

Dedeme benzetip yanına koştuğum beyaz sakallı amca dokunmasın bana. Dokunmasın köpeğime, kedime… İncitmesin bizleri…

Masum çığlıklarımıza kulak tıkamasın vicdanlarınız. Gözlerinize kilit vurup, görmezden gelmeyin yok olan geleceğimizi…

Tedavi ettirin kapanan gözünüzü, kulağınızı, yüreğinizi. Söz; ben ödeyeceğim doktor parasını misketlerimle. Siz görün gerçekleri, benim çocukluğum feda olsun.

Yeter ki görün…

* * *

Şiirlerimde bile anlatamadığım, belki saklandığı yerden çıkar diye beklediğim, her şeyi zamana bıraktığım, insanlığımızdan utanıyorum artık…

 Meğersem zamanın kendisi hastaymış. Dermansız yaralarla ölümü bekliyormuş…

Hadi, benim masallarımdaki kahramanım olun biraz da

Hadi, sevgiden; gelecek güzel günlerden bahsedin…

Çiçek açan dallardan, sokaklarda birlikte koştuğunuz çocuklardan bahsedin.

Sevinçle kanat çırpan, selam taşıyan turnalardan, yeşeren topraklardan bahsedin…

Sövgüsüne güvenen değil artık, bileğine yüreğine güvenen gelsin…

Çocukluğumuz yeniden gülsün…

Sepetim