0.542. 537 86 70

Hepiniz Rezilsiniz!..

Kadıköylü Atabay yine pankart açtırıyor; “Eşkiya Didim'e hükümdar olamaz!..” Sizden ala eşkiya mı var!.. Eşkiya olan sizsiniz be adam, Didim'e çöken de sizsiniz...

2021-06-18

Aziz Türk Milleti!..

Bugünki konumuz, Yalama Medyanın sefaleti... Havuz medyasına yalaka medya derken, kendileri yalama medya oldular. Nazım Hikmet'in dediği gibi; “Çürük yumurtadan daha çürükler.” Kınadıkları bkun laciverti bunlar.

Didim'de olmayan bir rant ve eşkiya çetesi paranoyası yarattılar, asıl kendi gravatlı çetelerini bunun ardına gizlediler. Kadıköylü Çetesini aklayıp paklamak için, bir yumurta doğurup dokuz mahalleye duyuran tavuk gibi kendilerini yırttılar.

Yok rant çetesi dediler, yok Özışık Kardeşler dediler, her haltı yediler. Gece yarısı yasakları hiçe sayıp alemlere akan, olayları tahrik eden, kör kütük sarhoş polislere saldıran, kaymakamın konutunu basacak kadar gözü dönmüş Kadıköylü Atabay Çetesi’nin yolsuzluk -  zulüm - riya - sapkınlık dolu eylemlerini görmezden geldiler.

Az daha Kadıköylü Atabay'ı, evliya ilan edecekler sandım. Bir ara, “Ulan mehdi bizim Kadıköylü kılığında indi de, haberimiz mi yok” dedim.

Bir daha vurgulayalım olayların gelişimini.

Çünkü baştan sona içindeyiz, tüm bilgi ve belgelere en hakim kişileriz.

Kadıköy Çetesi lideri Atabay hakkında bilindiği gibi toplu tecavüz iddiasıyla bir bayan müşteki tarafından suç duyurusunda bulunulmuştu. Didim'deki Soruşturma Savcısı takipsizlik vermiş, itiraz üzerine Söke Sulh Ceza Hakimliği delillerin yeterince toplanmadığı hatta karartılmaya çalışıldığını hukuki dille ifade ederek Atabay ve beraberindekilerin, toplu tecavüz iddiasıyla hem de Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasının yolunu açtı.

Karardan bizlerin de haberi vardı. Dosyada gizlilik kararı olduğu için sustuk, sükunetimizi koruduk.

Bu çete başı Kadıköylü ile akıl hocası Akif Hamzaçebi, ne yaptılar dersiniz? Bir otel dolusu yalama gazeteciyi çetesinin üyeleriyle toplandığı kozmik odanın da bulunduğu Ales Otel’de topladı. Söke Sulh Ceza Hakimliği'nin verdiği Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalılar kararını değil, Savcılığın bozulan takipsizlik kararını yayınlattı. O süzme kerizler de işletilip kullanıldıklarını anlamadı, yiyip, içip, üç kuruş karşılığı sazan gibi Kadıköylü'nün tuzağına atladı.

Didimlilerin yazın ara sıra gelip serin serin rakısını yudumladıktan sonra başlarına kara bela gibi Kadıköylüyü miras bıraktığı için, “Serin Akif” adını verdikleri zat-ı muhterem atama milletvekili şahsi hesabından paylaştı, yaygarayı bastı.

Planları şuydu;

Medya yaygarası marifetiyle hem gerçek kararı gizleyecekler hem de çantacı avukatları vasıtasıyla kararın bozdurulması için çözüm yolları arayacaklardı. Bizi hesaba katmamışlardı. “Kumpas çöktü - Adalet yerini buldu” diye yerel ve ulusal basındaki yalama takımına başlıkları attırdılar. Ama harbiden “Adalet yerini buldu” başlığı, yerine cuk diye oturdu.

Kadıköylü başına, benim gibi Eşrefpaşalıyı bela buldu. Bizler de oyunlarını kamuoyu ve devlet kurumlarına ifşa etmek için, gerçekleri yazdık.

Açığa düşünce paniklediler, önce posta eri gibi yanından ayırmadığı Didim Garnizon Komutanı Çetin Gülseven ile önce Adın Aliyesi, sonra Valiliğin yolunu tuttular. Görevden alınma korkusu yaşıyorlardı, güvenceyi alınca soluklandılar, sonra en iyi bildiklerini zannettikleri yöntemi devreye soktular; “Rant çetesi-Özışık kardeşler” yalanı.

Kısaca inkâr et - iftira at - itibarsızlaştır.

Hala da aynı yöntemi izliyorlar. Yine başaramayacaklar.

Anladınız dimi... Toplu tecavüzden yargılanacakları kararı gizleyip bozulan savcılık kararını servis ettiler, biz tezgâhı bozunca işi her zamanki gibi Rant Çetesi - Özışık Kardeşler masalına çevirdiler. Ki ben Özışık kardeşler hakkında ağır yazılar yazmış biriyim. Ne fikrim uyuşur ne titrim. Durum buyken kul hakkı mı yiyeceğim. Ne Ahmet Orak ne Özışık Kardeşlerle bu işin ilgisi yok kardeşlerim yok!..

Bu Kadıköylü çetebaşı toplu tecavüzden yargılanma yolu açıldığı için hayali düşman üretip, partisinin de gücüyle kamuoyunu da aldattı, medyayı da, genel başkanını da.

Sonrasında malum sonuç ortaya çıktı. Bizler de Yalçın Yıldırım ile beraber aldık elimize, yer misiniz yemez misiniz bastık gerçekleri, bastık gerçekleri, kızılcık sopası gibi.

Bizim Kadıköylü fazla darala gelemez. Hemen sinirlenir.

Kafası eserse Jandarma Komutanına bile herkein ortasında, “Buranın belediye başkanı da, jandarma komutanı da, hakimi de savcısı da benim” diye rest bile çeker. Venezüella peyniriyle besleniyor arkadaş. Cesareti oradandır.

Dengesi tam bozulup olayla hiç ilgisi olmayan Nehirsan Firmasının Otelini mühürledi, yalama medyasına da servis etti. Ardından zafer kazanmış kahraman gibi en iyi bildiği işi yaptı, kafayı bulmaya gitti.

Aziz Türk Milleti...

Sizler yasakta yan komşuya gitseniz ceza yazılırken bu şahıs nasıl oluyorda gece yarısı içkili mekâna, yanında bayan başkan yardımcısı, özel hayatı ve rüşvet çarkının kara kutusu Öznur ile yine Adli ve İdari Yargının Ankara bağlantısı ve de çantasıcısı avukatla orada bulunuyor?

Darp olayı oluyor, avukat buharlaşıyor. Ne Ankara ne Aydın Barosu sahip çıkmıyor. Neyin ne olduğunu iyi biliyorlar çünkü.

Atabay olay sonrası açıklama yapıyor, jetgillerin Öznur'dan tek kelime etmiyor.

Rakı masasından bahsetmiyor.

Şoför ve korumasını neden yanına almadığını es geçiyor.

Gece kapalı olması gereken mekânda ne halt yediğini hiç kimseye anlatmıyor.

“Rant çetesi de rant çetesi, Özışık kardeşler de Özışık kardeşler.”

Olay sonrası Ali Çankır başta CHP yönetimi akın ediyor, Atabay fellik fellik kan ve alkol testi yaptırmamak için Didim - Söke - Aydın Devlet hastanelerinden kaçıp, dağın başındaki ADÜ’den rapor alıyor. (ADÜ Hastenesi böyle bir rapor verdiyse nasıl verdi doğrusu merak ediyoruz.) CHP İl Başkanı Ali de, “Didim'de kimseye güvenmiyoruz” diye, minareye kılıf uyduruyor.

Neyine güvenmeyeceksin be mübarek!

Didim Başsavcısı Kadıköylü ile özel yatlarda balık avına gidiyor, ona güvenmeyeceksin kime güveneceksin?

Didim Başsavcısının olduğu yerde toplu tecavüz davasına ilişkin Kadıköylü'den saç ve kan testi alınmıyor, deliller es geçiliyor, zaman içerisinde temizleyici ilaçlarla madde temizliği hedefleniyor, onlara güvenmeyeceksiniz de kime güveneceksiniz?

Milletvekilleriniz Didim Başsavcının yanına oturdu, tutuklama kararı çıkması için baskı yaptı, belediye çalışanları Adliye önüne toplandı, “tutuklama çıkmazsa eylem yaparız” diye bildiğiniz Adliyeye tehdit şantajda bulunuldu, üç kişi zoraki tutuklattırıldı.

Onlara gübenmeyip de bana mı güveneceksiniz?

Ayıptır Ali ayıp... Hak - Hukuk - Adalet diye insanların gözünü boyamak değil o iş. Oy toplamak için Deniz Gezmiş parkasıyla geziyorlar, icraata gelince çiftlikbank tosuncuğu gibi yaşıyorlar. Olayları anı anına takip eden Sayın Adalet Bakanımızı da, vakıf olmadıklarını tahmin ettiğimiz bu konularda bilgilendirilmiş olalım.

EŞKİYA DİDİM’E HAKİM..

Olayların dumanı tüterken, Kadıköylü yine pankart açtırıyor;

“Eşkiya Didim'e hükümdar olamaz!..”

Sizden ala eşkiya mı var!..

Eşkiya olan sizsiniz be adam, Didim'e çöken de sizsiniz.

Bak şimdi nasıl ispatlayacağım.

Olaylar gecenin ilerleyen saatlerinde devam ediyor. Atabay kör kütük olay yerine gelen polislere hakaret, tehdit ve darpta bulunuyor. Yetmiyor İlçe Kaymakamını arayıp, telefonda küfrediyor. Sonra yanında 15 - 20 araba ile Kaymakamlık Konutuna gidiyor daha doğrusu basıyor, “Aç lan kapıyı” diye kapıları tekmeliyor, “Beni neden korumuyorsunuz?” naraları atıyor. Kaymakam da Akif Hamzaçebiyi arayıp, Atabay ve adamlarının çekilmesini istiyor.

Gördünüz mü eşkiyanın siyasi ayağı nasıl Akif Hamzaçebi çıktı...

Be belediye başı değil çetebaşı. Didim'de eşkiya varsa başı sensin.

Gecenin bir yarısı yanında kirli kutuların, hem de biri bayan yasaklara rağmen mekâna gideceksin, giderken her nedense şoförün ve korumanı götürmeyeceksin. Sen alemlere akacaksın, başın belaya girince, “Beni niye korumuyorsunuz” diye Kaymakam ve polislere saldırcaksın.

Devletin kaymakamı, polisleri senin peşkircin mi de her gittiğin aleme peşinden gelsinler be aymaz? Be gerçek eşkiya!. Be devlet benim diyen, Didim'e eşkiya gibi çöken, yalanlarla her şeyi gizlemeye çalışan yüz karası. Senin o darp ettiğin, sövdüğün polisler var ya, o çocuklar 30 sene merminin ucunda görev yapıp, emekli olduklarında anca 200 bin lira ikramiye alıyorlar. Onların 30 yıllık can pazarı emeğini, sen ve çeten tek kalem küçük rüşvette alıyorsunuz.

Özel hayatın ve rüşvet çarkının kara kutusu Jetgillerin Öznur ailesi bir anda on milyonlarca liralık servetin sahibi olacak, bunu da sen sağlayacaksın, o vatan evlatlarına, devletin kaymakamına peşkirci muamelesi yapmaya kalkışacaksın!..

Kimsin sen kimsin!..

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Erham Gülveren ve Aydın İl Emniyet Müdürü Mehmet Suat Ekici. Bu eşkiya sürüsü polise saldıracak, kaymakam evi basacak kadar rayından çıktıysa, güvendikleri dağ, Aydın Valisi ile beraber sizsiniz demektir.

İl Emniyet Müdürü görüntüler ortadayken polislere saldırı olmadığını falan söylemeye çalışıyormuş. Hayırdır Erhan Gülveren ile birlikte polisler şikâyetçi olmasın, kaymakam olayı duyurmasın diye mi uğraşıyorsunuz?

Bu soytarılar arkalarından güç olmadan değil 20 kişi kaymakam konutu basmak, polise tokat atmak, korkudan tuvalete bile gidemezler. Ailem o elbisenin şerefi için şehitler verdi, kelleler aldı. Andolsun o hesabı sana kimse sormazsa, fitil fitil biz soracağız.

Bu arada şu Kadıköylüye neden çete başı dediğimi anlatayım.

Hakaret falan da değil tespit.

Gece yarısı yasaklara rağmen içkili mekânda alem yapan, rüşvet alamadığı insanları rant çetesi ilan eden, 1680 yıkım kararı olan ilçede imar barışından yararlanmasına rağmen sadece bir kişi için yıkım kararı alan, eşinin çocuklarının yaşadığı evde grup zinası yapıp kendini kasede çektiren ve bunu mahkemede itiraf eden, mısır koçanı gibi naylon fatura kestiren hatta ve hatta bakkaldan parke taşı almış gibi fatura gösteren, toplu tecavüzden Ağır Ceza’da yargılama yolu açılan, hakkında pek çok yolsuzluk - usulsüzlük soruşturma ve davaları bulunan, görevini yapan polise tehdit - hakaret - darpta bulunan, kaymakama söven, konutunu basıp tehdit eden, soruşturma sırasında Adliye önüne belediye çalışanlarını yıkıp Adliye çalışanlarına gözdağı veren birine belediye başı değil çete başı denir.

Kamu görevlisi falan değilsin sen çete başısın, eşkiyasın.

Hem de en yüreksiz olanından.

Ne olduğun ortaya çıkmasın diye berberden kaçarsın, kan testinden kaçarsın, alkol testinden kaçarsın, gel senle istediğin televizyona çıkalım Kadıköylü desem korkudan duymazsın, bir de utanmadan devletin polisine - kaymakamına peşkirci muamelesi yapmaya kalkar, tehdit - hakaret - darp ve konut basmaya kalkarsın.

O kadar delikanlısın bassana madem Ahmet Orak'ın evini. Ya da benimkini...

Venezüella peyniri yemeye benzemez o işler Kadıköylü...

Aziz Türk Milleti.

Gördüğünüz gibi olayların rant çetesiyle falan hiç bir ilişkisi yoktur. Didim'deki Kadıköylü ve çetesi her türlü gayri yasallıklarını ve gayri ahlâkiliklerini rant çetesi yalanıyla kamufle etmekteler, rüşvet vermeyenleri de, “Sizi Nehirsan gibi ederiz” mesajıyla tehdit etmektedirler.

KADIKÖYLÜ ÇETESİNİN KUTUCUSU

Aziz Türk Milleti.

Bakın Kaduköylü'nün gerçek rant çetesi hangi yöntemlerle çalışıyor.

Yalçın Yıldırım, uzun süre önce Didim'deki gerçek imar ve rant çetesinin Kutucusunu, çalışma şekillerini nasıl deşifre etmiş; (okumak için lingi tıklayınız.. http://www.aydinsafak.com/didim-de-imar-katliami-h3421.htm)

İşte buradaki adı geçen kutucu, Didim Harita Teknikarei Gökhan Kutucu idi. İmara aykırı yapılara ruhsat izni verilebilmesi için Atabay ve Emine Öznur Gündoğdu izne çıkıyor, rüşvet alımı sonrası imzaları bu atıyordu. 150 bin dolara yat aldığı, 500 bin TL’lik araçlara bindiği, Muğla - Gökova - Akyaka’da milyonlarca dolar değerinde mal sahibi olduğu haberlere konu olmuştu. Tabi ki bunların hepsi Emine Öznur Gündoğdu gibi, yakınlarının üzerlerinden yapılıyordu.

Kadıköylü'nün kendisi gibi kasetlere düşmüş siyasi abisi ve hamisi Akif Hamzaçebi, Kadıköylüyü ziyaretince, “Yok mafya, yok rant çetesi, yok eşkiya, Didim'i bunlardan etmizleyeceğiz” diyordu ya, hah işte tam kendisinin de göbeğinde olduğu gravatlı çeteyi tarif ediyordu.

Akif Hamzaçebi... Al sana çete kimmiş. Bunlara sahip çıkıp garibanları çetecilikle suçluyorsun ya, asıl sen de Kadıköylü çetesinin siyasi ayağısın. Yoksa kendini bu kadar paralamazdın. Didim eşkiyadan temizlenecek ama sizler gibi gravatlı eşkiyadan temizlenecek. Emin olun terliğiniz kalmayacak Didim de.

AYDIN VALİSİ AKSOY, ATABAY’I KINAYACAK MI?

Şimdi geldik zurnanın zırt dediği yere.

Aydın Valisi Hüseyin Aksoy, Kadıköylü’ye yapılan saldırıyı kınadı.

Eyvallah aldık kabul ettik. Sorma sırası şimdi bizde…

Sayın Vali. Bu kadıköylü devletin hem de sadece görevini yapan polislerine darp - tehdit - hakaretlerde bulundu. Kaymakama sövdü, konutunu bastı tehdit etti, peşkirci muamelesi yapmaya kalktı. Şehrin mülki amiri olarak bu devleti hiçe sayan, devletin şerefini iki paralık eden, kendi krallığını ilan eden, çete başı gibi davranan Kadıköylü’yü ne zaman kınayacaksınız?

Sonuçta tavrınız Aydın'da devlet ve yasaların olup olmadığını ortaya koyacak.

Siz gereğini yapmazsanız, insanların aklında ihkak-ı hak hükmü doğmayacak mı?

Sayın Vali Hüseyin Aksoy.

Bu Atabay denen şahıs devletin Adliye - Emniyet - Çevre Şehircilik – Valilik - Ordu hemen her kuruma sızmış ahtapot gibi bir çetenin, görünen ismidir.

Aslında bir hiçtir bir hiç... Tanrı Kral da değildir, seçilmiş Tiran hiç değildir!..

O zaman bu şahsı dokunulmaz yapan nedir?

Didim'de rüşvetten elde edilen harami sofrasından beslenen devlet katmanları mı?

Onun herşeyi yapma, herkese istediğini söyleme, hukuku hiçe sayarak kendi devletini ilan etmiş isyancı gibi davranma hakkı varsa, ona aynı şekilde karşılık vermek yasalarca ihkak-ı hak olarak tanımlanır Sayın Vali.

Sayın Vali Hüseyin Aksoy..

Size bir örnek vereyim de kınayamadığınız bu Didim'in gerçek rant çetesi Kadıköylü ile çete üyelerini iyi tanıyın.

Toplu tecavüz iddialarının suç mahalli olarak teşhis edilen Belediye Meclis Üyesi Taner Küsmez ve ailesine ait yerler var. Yıkım kararı var, elleyen yok. Nasılsa suça mekân temin ediyorlar. Kadıköylü eller mi? Ve Kadıköylü ile çetesi şu an ne yapıyor biliyor musunuz? İşte bu Küsmez ailesine, yani toplu tecavüz suç mahalli olduğu teşhisinde bulunan yerin sahiplerine ait başka bir arazi var. O arazinin tam önünde Ahmet Orak'ın yerleri bulunuyor. İşte bu çete Ahmet Orak'a ait yerleri yeşil alan yapacağız bahanesi ile kamulaştırmaya çalışıyorlar. Hem Kadıköylü intikamını alacak hem de toplu tecavüz suç mahallinin sahiplerinin arazisinin önü açılacak, servet sahibi olacaklar.

Gördünüz dimi Sayın Vali.

Sizin bu kınayamadığınız, gereğini yapamadığınız Kadıköylü kamu parasıyla milletin arazini nasıl gasp ediyor, tiran gibi devlet yetkisini nasıl şahsi husumet aracı olarak kullanıyor, üzerine de toplu tecavüz iddiaları için kendilerine yer sağladığı öne sürülen kişilere devasa rant kapısı açıyor.

Sayın Vali... Bu olaylar Aydın'ı baştan aştı, çoktan aştı. Şakası yok işin.

Başta tüm istihbarat kurumları, tüm devlet ve siyaset kademeleri, saniye saniye izliyor Aydın'da olanları. Herşey depolanıyor, kim kimmiş, kim neymiş hepsi kataloglanıyor. Şu an devlet ve millet ahlâkını bozan, kamu düzeni ve güvenliği için tehdit haline gelen bir şahsa prim tanımanın vebali, Devlet ve Millet katında çok ağırdır. Emin olun ömür boyu yakanızı bırakmaz.

Sayın Vali Aksoy…

Aydın'da çok kötü sınav verdiniz, Atabay ve Akif Hamzaçebi ile hemşehricilik oynayıp gerçek rant çetelerine cesaret verdiniz, devlet biziz dercesine polislere saldırı, kaymakam konutu basma eylemlerini bile görmezden gelemezsiniz.

Vurguluyorum...

Sizin bu tavrınız yarınlarda Didim’de insanlar için ihkak-ı hak kavramını gündeme getirirse, bilin sebebi sizsiniz.

Boşuna Kadıköylü hakkındaki dosyalar yıllardır Aydın Valiliği’nde sürüncemede bırakılıp, sümen altı edilmeye çalışılmıyormuş.

Demek ki Didim'deki gerçek eşkiya Kadıköylü ile çetesi, devlet desteğiyle yaratılmış.

BÜYÜK RESMİ GÖRÜN!..

Aslında bu Kadıköylü bizler için bildiğiniz bir zavallı. Kan vermemek için hastane hastane kaçan, saç teli kimsenin eline geçmesin diye berberi bile evine getirip saç teli aldı mı, almadı mı diye kontrol yapan, alkol testinden kaçmak için Didim'den ADÜ’ye kadar arkasına bile bakmayan biri kamu görevlisi veya belediye başkanı değil, gerçek bir zavallıdır.

Bu düşkünü, CHP'deki büyük resmi ortaya koymak için örnek olarak kullanıyorum.

Hani her şeye rağmen CHP neden yerinde sayıyor, hatta neden geriliyor, Cumhur ittifakı nasıl oylarını yüzde 40 bandında koruyor diyorsunuz ya, işte nedeni yazacaklarımda.

CHP taban olarak bilinçli bir kesimdir. Nasıl biz Türk Milliyetçileri için Vatan - Bayrak - Devlet - Millet - Ezan kelimeleri geçtiğinde kurt gibi kulaklarımızı dikiyorsak, CHP tabanı da Cum dediniz mi Cumhuriyet algılar, saygı duruşuna geçer.

Seçmen olarak eğitimlilerdir, yönetilme konusunda aldatıldıklarını bazen göremiyorlar. İşi sadece laiklikten, yaşam tarzından ibaret sanıyorlar. CHP tepe yönetiminde hizipler hakimdir. Kürtçü - Sosyal Demokrat - Ulusalcı – Alevici - Karadenizliler grubu - 10 Hazirancı derken, fikir kulübü gibi görünürler, aslında çeteleşmiş birer hiziptirler.

Etnik - mezhepsel - fikirsel belli oy gruplarını temsil ettiklerini iddia eden bu hizipler, kendilerini temsilen vekilleri aday göstertirler. Bu vekiller de başta sahil yöreleri yani paralı yerlerde, kendi hiziplerine yakın isimleri aday göstermek için kavga ederler. İstedikleri kişiler seçildikten sonra besin zinciri kurarlar.

Tabi bu kişiler genellikle CHP tabanının değil, o hiziplerin istediği, yolsuzluğa meyilli kişilerdir.

Düzeni kurarlar, ihale verilecek şirketlerle anlaşırlar, ondan sonra firavun faresi gibi ne buldularsa belediye kaynaklarının içini boşaltırlar.

Yalama medyaları eliyle de hizmet veriyormuş gibi ha bre reklâm yaparlar. O reklâm yağmuru arkasında, beytülmal boşaltılıyordur halbuki. CHP'nin geneline şayan bir durum değildir bu. Tabanını da hariç tutuyorum.

Çünkü taban kendisini fikirsel temsil ettiğini zannettiği kişilerin insan önünde Deniz Gezmiş parkasıyla gezip perde gerisinde Çiftlikbank Tosuncuğu gibi yaşadığını fark edene kadar, iş işten çoktan geçmiş, beytülmal boşalmıştır.

İşte o hizipler, hemen yıpranan isim yerine aynı model yeni bir isim ikâme etmeye kalkışırlar. Diğerleri ise kendi liyakatleriyle gelmişler, halkın bütününü temsil ettiklerini sanmaktadırlar. Vitrinde varlardır fakat sözleri geçmez. Çünkü hizip adı altında çeteleşen bu soygun yapıları gibi arkalarında var olduğunu iddia ettikleri oy ve delege potansiyeli yoktur. Bu hizipler usta birer delege taciridir. Delege listelerini kurarlar, partiye sızarlar, Genel Başkan - Parti Meclisi ve diğer organlarda köşe başlarını tutarlar, avını bekleyen örümcek gibi seçimleri beklemeye başlarlar.

Yukarıda ifade ettiğim gibi önce vekillerini seçtirirler, sonra belediye başkanlıklarını paylaşırlar. Sonrası GÖTÜRRRR...

Ve şunu iyi bilin. Bu hizipler Kemal Kılıçdaroğlu seçilirse kimin hangi Bakanlığa geleceği, kimin nereyi yağmalayacağını çoktan plânlamıştır.

Aman Millet İttifakı Üyeleri aman.

İktidar olduğunuz takdirde Ülkenizi - Devletinizi - Milletinizi - Cumhuriyeti ve de Kılıçdaroğlu'nu seviyorsanız, sakın sakın CHP'ye Maliye - Hazine Bakanlığı ve Adalet Bakanlığını vermeyiniz. Bu hiziplikten çeteliğe geçiş aşamasını tamamlayan gruplar Maliye Hazine Bakanlığı CHP’ye verilirse orayı yağmalar, Adalet Bakanlığı vasıtasıyla da soygunlarına kılıf bulur.

Tezimizi ispatlamak için, sizlere bir soru;

CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal hakkında kaset çıktı, istifa ettirildi. CHP Denizli Milletvekili hakkında kaset çıktı, zorla istifa ettirildi. Akif Hamzaçebi ile Kadıköylü Atabay hakkında da kaset çıktı, kimseden tık yok. Neden istifa ettirilmediler?

Halk deyimiyle bkunda boncuk mu var acaba bunların?

Olay sizlere yukarıda yazdığımız yozlaşmışlık.

Bunlar gerçek Karadenizlilerin kapısından bile sokmadığı Karadenizliler Grubu olarak geçiyor. Yeri geliyor Genel Başkan indiriyor, yeri geliyor seçtiriyorlar. Sonra belediyelere yumulup, AK Parti'de kınadığımız ne varsa aynısını yapıyorlar. AK Parti kamu kurumlarını nasıl tarikat - cemaatlere paylaştırıyor diyorsak, bunlar da belediyeleri aralarında paylaşıyorlar. Özellikle de sahil belediyelerini.

Milletvekilini, Genel Başkanını kasetleri çıktı diye çok kolay harcayan bir parti, Atabay gibi birini neden harcatmak istemiyor sizce? Para-para-para... Ahlâkmış, vatanmış, milletmiş, devletmiş, hiç biri bu yağmacıların umurunda değil. Olan da vatansever milyonlarca CHP’liye oluyor.

Eyyy CHP’li dürüst ve namuslu kardeşlerim!..

Kadıköylü Atabay gibi yüz kızartıcı bir isme partide bazı kesimler can siper oluyor ya, işte bu yüzden. Partiniz büyümek yerine küçülüyor ya, işte bu yüzden. Neden iktidar olamıyoruz diyorsunuz ya, işte o da bu yüzden. Ben Kadıköylü Atabay isimli şahıs örneklemesiyle, sorunlarınızın gerçek nedenini ortaya koydum. Çözebilirseniz siz çözün. Yalnız Gordion düğümünden beter durumunuz. Pek şansınız yok gibi.

FERİŞTAH DERSİNİ VERDİ...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kadıköylü yüzünden öyle büyük bir siyasi tuzağa düştü ki, yavaş yavaş anlıyor. Kadıköylüyü ona meclis kürsüsünden savundurdular. Peki ne çıktı? Salgın yasaklarına rağmen, gece yarısı içkili mekânda alemde olduğu ortaya çıktı. “Biz avukatımla iki kişiydik, kahve içiyorduk” derken, özel yaşamı ve rüşvet çarkının kara kutusu Jetgillerden Emine Öznur Gündoğdu’nun da aynı masada olduğu ortaya çıktı. Kör kütük sarhoş polislere tehdit - hakaret ve darplarda bulunduğu görüntüleri ortaya çıktı. Kaymakama telefonda küfredip, yanında bir grupla Kaymakamlık Konutuna saldırdığı ortaya çıktı. Kan ve alkol testi yaptırmamak için kaçtığı ortaya çıktı. Olayın kumpas - rant çetesi ve Özışık Kardeşlerle ilgisi olmadığı, toplu tecavüzden Ağır Ceza Mahkemesi yolunun göründüğü ortaya çıktı. Size Meclis Kürüsüsünden Feriştahı gelse geri adım atmayız dedirttiler, Feriştahı oraya gelmeyerek geldi ve size mesaj verdi.

Kadıköylüye destek için Didim'de toplananların videosunu izlediniz mi Sayın Kılıçdaroğlu?

İçlerinde Didimli yok. İzlemediyseniz izleyin. Topu topu bir kaç yüz kişi. Hepsi dışarıdan gelenler ve Didim Belediye çalışanları. Zorla geldikleri yüzlerinden belli.

Didim'den orada kimse YOK-TU Sayın Kılıçdaroğlu...

İşte o feriştah halktı, oraya gelmeyip sizlere gelmeden nasıl gelinir, tepki nasıl gösterilir mesajı verdiler. Sizi hep uyardık bizlere inanmadınız, çevrenizdeki beytülmal yağmacılarının ağzına bakıp, koca bir partiyi attığı her adım şaibeyle dolu, devlete karşı kendini devlet ilan eden bir şahsa ipotek ettiniz.

Koskoca ana muhalefet partisini ne hale düşürdüğünüze bakın Sayın Kılıçdaroğlu?

Tüm siyaset - devlet - medya ve para gücüyle sıradan bir müteahhit ve toplu tecavüz mağduru bir kadına karşı savaş ilân ettiniz.

Böyle mi talipsiniz Cumhurbaşkanlığına?

Bunu AK Parti mi Yaptı? MHP mi?

Devlet içindeki çeteler dediğiniz gruplar mı ?

Hepsi hayır... CHP içindeki çeteler sizi sizle rehin aldılar...

Ayıklayın şimdi pirincin taşını...

YALAMA MEDYANIN REZİLLİĞİ...

Bu yaşananlar sırasında “Havuz Medyası, Yalaka Medya” dediğimiz medya, emin olun Millet İttifakının Yalama Medyasından delikanlı çıktı. Ellerindekileri delilleriyle verdiler, Kadıköylüye söz hakkı bile tanıdılar.

Ya bizim mahallenin yalama medyası ne yaptı?

Emin Çapa hani ekonomi uzmanı geçiniyor ya, o Kadıköylü'yü çıkardı, mağdurenin avukatına cevap hakkı bile tanımadı. Barış Terkoğlu gibi Cumhuriyet Gazetesi Yazarı, salladı da salladı. Bizim cenahın akıllı uslu adamları dediğimiz Yeniçağ, tam bir kara cehaleti oynadı. Karşı tarafın avukatı oradayken tek kelime sormadılar.

Takipsizlik kararının bozulup Kadıköylü ile diğerlerinin toplu tecavüzden Ağır Ceza’da yargılanmasının önünü açan kararı görmezden geliyorlar, Söke Sulh Ceza Hakimliği’nin bozduğu kararı değil de, Didim Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozulan takipsizlik karanını halka aktarıyorlar.

Aziz Türk Milleti anladınız mı bu tecavüz dahil her suça yönelik eyleme karışan çete işbirlikçi devlet görevlileri ve satılmış yalama medyasıyla sizleri nasıl kandırıyorlar!...

Halk Tv - Tele 1 - Yeniçağ - Cumhuriyet - Yurt Gazetesi ve benzerleri, emin olun sefil durumdalarmış.

Be Kandıralılar.

Koro halinde aklamaya çalıştığınız Atabay denen şahıs Ağır Ceza’da toplu tecavüzden yargılanma yolunda siz hangi kumpastan söz ediyorsunuz? Ne kumpası?

Şahıs bildiğiniz çetesiyle Didim'e çökmüş, pırasa gibi milleti rüşvete bağlamış.

Şahısn Başkan Yardımcısı ve gayri ahlâki ilişkileri olduğu dillere destan Jetgillerin Öznur ailesi üzerinde, bir anda on milyonlarca liralık servet çıktı.

Siz vatan - millet diye cezaevlerinde geze durun, kimileriniz dayak üzerine dayak yesin, bunlar her türlü gayri ahlâkilik - yolsuzluğa bulaşsın, gidip bunları savunun.

Gerçekten rezil durumdasınız.

Be avareller. Bu çetenin Naci Şenses denen muhbiri bile 5 milyonluk kamu arazisine çöktü. Milli Savunma - Orman Bakanlığı ve Milli Emlağa ait 5 dönüm araziye yüzme havuzlu villa kurdu. Hem de sahte evraklarla.

Biz yaza yaza yapı belgesini iptal ettirdik, sizin Kadıköylü 300 bin lira ceza kesip yıkması gerekirken yıkmadı, 20 bin lira sözüm ona ceza ile işi savuşturup, yasal kılıfa sokmaya kalktılar.

Çevre Şehircilik Müdürü Taha Al..

Bak sen bu Naci Şenses hakkında suç duyurusu yapmadıysan, sözümü yineliyorum senin hakkında ben suç duyurusu yapacağım.

Bu rezleti görmezden gelmek, doğrudan Kadıköylü çetesi ile iş tutmak demektir.

Bunun gibi 1680 bina hakkında yıkım kararı varken tek kişiye yıkım kararı alıp ona da rant çetesi diyorlar, siz de yiyorsunuz.

Diğerleri Daltonlar Çetesi mi?

Gerçek pespayelersiniz. Gerçekten Nazım'ın dizeleri gibi, çürük yumurtadan da çürüksünüz. Hiç bir şey olmadıysa da bir şeyler oldu, şahıs kendi evinde grup zina yapıp kayda çektirirken medyaya düştü. Mahkemede de kabullendi.

Evde eşlerinize sorun bakalım, bu konuda ne diyecekler?

Yokk bizim meşrebimiz geniş diyorsanız ya da ucundan azcık bizde besleniyoruz kafasında geziyorsanız, zaten ne adamlıkla ne insanlıkla ilginiz yok demektir.

Be mübarekler!...Babanız mı emzirdi sizi, baksanıza görüntülere.

Kadıköylü alemde, sonrasında saldırmadık, sövmedik ne polis bırakıyor ne kaymakam...

“Eşkiya Didim'e hükümdar olamaz” diyorlar, eşkiya Didim'e çökmüş o da kendileri...

Ne diyelim sizlere... Zavallısınız...

Bu utancı da, çocuklarınıza miras bırakacaksınız...

Sepetim