0.542. 537 86 70

Derinlerdeki vurgun…

TVDEN’de başlayan Kriz Masası programında yine Erkan Karaarslan fobisi ile karşılaştık. Burunlarının dibindeki asli vurgunu göremeyen yarım kumpasçı Servet Töz gibiler, yine Lafonten Masalları okuyorlar. Postacı kapıyı çalsa Servet Töz, ‘Erkan mı geldi’ diye atlet, pijama kapıya fırlayacak kadar paranoya içinde sanki.

2022-02-16

Servet Töz, ‘Erkan da Erkan’ masalıyla, Aydın’ın ve ülkenin bağrına hançer gibi saplanmış, şehrin ve ülkenin tarihine kara leke olarak geçecek olayları resmen gizliyor. Derdi Erkan Karaarslan içeriden çıkmasın. Karşısında da kendisine yanıt verebilecek biri yok, vur Allah vur içerideki bir kumpastan kurtulup, diğer kumpasa alınan adama.

Aydın’ın, Devlet içinde Korsan Devlet olarak yapılanmış, ikinci paralel yapılanma tarafından nasıl rehin alındığını ve soyulduğunu Servet Töz-Haşmet Aysan gibi ‘Erkan da Erkan’ diyenler gözlerden kaçırıyor.

Neymiş ıvır zıvır eğitim-danışmanlık ihalesiymiş de mış mış da mış mış. Yargıtay’ın emsal davalarda verdiği dört tane kesinleşmiş beraat kararına rağmen, FETÖ çıkartamadıkları yerden, Örgütlü Suç çıkarma telaşındalar.

Tutmaz hemşerim tutmaz… Güneş de balçıkla sıvanmaz.

Şimdi kronolojik olarak şehrin ve ülkenin nasıl Milli Damar denilen, şu sıralar İkinci Paralel Yapı olarak tanımlanan oluşum tarafından rehin alındığını, Aydın ve Erkan Karaarslan’a kurulan FETÖ kumpasının derinliklerine inelim.

Erkan Karaarslan Aydın’da kaldığı kısa süre içinde çöpten elektrik elde edilmesi projesini gündeme getiriyor.

EMAN isimli Mersin-Manisa-Karaman gibi yerlerde, yıllık gelirin yüzde 42 ila 47 oranında payını ilgili belediyelere bırakmak şartıyla yatırımlar yapan bir firma, Aydın’daki ihaleyi de alıyor.

Sadece bir şartla. İş planına göre 2 yıl içinde yaklaşık 400-500 milyon liralık yatırım yapacak. (Günümüz rakamlarıyla 1 buçuk-2 milyar TL arası…)

Erkan Karaarslan da ilerleyen süreçte firmanın başkasına ait yüzde 13 hissesini satın alıyor. İş planlamadaki gibi gitse yaklaşık 15 yıl yapılacak yatırımların maliyeti, ardından şirket 14 yıl kar edecek ve 29 yıl sonunda tüm yatırım Aydın’a kalacak.

Yatırım maliyeti de göz önüne alınarak Aydın’da yıllık yüzde 7 kar marjı ile EMAN ihaleyi alıyor.

15 Temmuz süreci sonrası EMAN’ın büyük hissedarı Levent Onuk, Erkan Karaarslan’a, ‘Ankara’da bir devlet büyüğümüz var, seninle görüşmek istiyor’ diyor. Ardından 23 ve 30 Temmuz tarihleri arasında Erkan Karaarslan’ı, emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı terörle Mücadele Şube Müdürü Koray Öner’in yanına götürüyor. Hani sizlere, ‘Gölgedeki Baron’ başlıklı yazımda bahsettiğim şahıs. (İlginizi çekerse o yazının lingi.. http://www.aydinsafak.com/golgedeki-baron-h4144.htm)

Orada Erkan Karaarslan’a Mersin BŞB ile ilgili, 24 kişilik liste veriliyor. Erkan Karaarslan aynı zamanda Mersin MHP’li BŞB Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın Danışmanı olduğu için, FETÖ ile irtibat-iltisaklı olduklarını belirttikleri 24 kişiyi alacaklarını, Burhanettin Kocamaz’ın bu şahısları açığa almasını talep ediyorlar.

Erkan Karaarslan da Burhanettin Kocamaz’a listeyi iletiyor. Kocamaz adı geçen şahısları hemen açığa alıyor. Ardından bir operasyon, bakıyorsunuz sadece 24 kişi değil, Erkan Karaarslan da tutuklama listesine eklenmiş.

KUMPAS SÜRECİNİN PERDE GERİSİ

Burhanettin Kocamaz ve Erkan Karaarslan’ın asli hedef olduğu ve tıpkı FETÖ gibi Devlet içerisinde yuvalanmış ikinci korsan devletin operasyonu şöyle gelişiyor.

O dönem Aydın’da yapılan araştırmalarda, Erkan Karaarslan aleyhine tek bir FETÖ bulgusuna rastlanmıyor. Bunun yanında dönemin Aydın’daki Polis Şefleri, Milli Damar denilen bu grubun kumpasına alet olmak istemiyor. Bu nedenle operasyon sahası, Mersin’e kaydırılıyor. Çünkü bu enerji sektöründeki mala çökme operasyonun odak noktası olan EMAN Firması’nın ana şirket kuruluş yeri, Mersin…

Bir dönem Aydın’da Emniyet Müdürlüğü yapan Rahmi Baştuğ, o dönem Mersin İl Emniyet Müdürü. Onun odasında kumpas operasyonunun son görüşmeleri yapılıyor. KOM Şube bir operasyon planladıklarını fakat operasyon içerisinde Erkan Karaarslan ve Burhanettin Kocamaz ile ilgili-ilintili bir konu olmadığını belirtiyor.

Operasyon yetkisi KOM Şube’den alınıp, Koray Öner’e bağlı çalışan İstihbarat ve Terör Şube’ye devrediliyor. Rahmi Baştuğ ise olaya karışmıyor, karışamıyor. O dönem Mersin’de başlayıp Aydın’a uzanan kumpas sürecindeki Mersin istihbarat Şube Müdürü Ufuk Faruk Solmaz, Terör Şube Müdürü Yaşar Gidiş, operasyonu beraber yürütüyorlar.

24 kişi alınıyor, Erkan Karaarslan ise kendi Mersin Emniyeti’ne gidiyor. Operasyonu yapanlar, ortaya delil koyamıyorlar. Bu nedenle Savcı ve Hakimler tutuklamaya yanaşmıyor. Onları zoraki ikna için, medya, yalancı tanıklar ve sahte evraklar ortaya konuluyor. Yalancı yanıklar kim mi? Aydın’dan çağırılan ve uzun süredir irtibatta oldukları Haşmet Aysan ile Şaban Demirtaş. Her ikisi de, Erkan Karaarslan hakkında duyduk ettik türünden FETÖ yalan beyanlarını sıralıyorlar. Bir de sonradan tanzim edilmiş sahte istihbarat bilgi notu ekleniyor.

Yalancı tanıklar, düzmece istihbarat raporları, yani sahte maddi deliller oluşturmaya yönelik çalışmalar, hakim ve savcıları tutuklamaya ikna için yürütülen çalışmalar. Hakim ve Savcıları baskılama için ikinci yöntemleri, medya faaliyetleri.

Bu kumpas organizasyonunun medya ayağında irtibatta olup yönlendirdikleri asli iki unsur var. Mersin ayağında bir dönem Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı da yapan, Vahap Şehitoğlu. Milliyetçi görüşleriyle tanınırdı. Bir de ona bağlı saf ve temiz kalpli, yine milliyetçi görüşlere sahip Mustafa Göktaş. Aydın ayağında ise Servet Töz dahil hepimiz. Hem Aydın hem Mersin hattını medya ve yalancı tanıklarla beraber organize edense, Haşmet Aysan…

Mersin ayağındaki Vahap Şehitoğlu’nu kumpastaki rolü ve amacını, Burhanettin Kocamaz açıkladı. Mersin BŞB’ye ait değerli ve ballı bir otoparkın işletmeciliğini yapıyormuş. BŞB geri alınca Burhanettin Kocamaz’a kin güdüyor. Gördüğünüz gibi gazeteciliği sadece bu işler için kılıfmış. Onun öne attığı Mustafa Göktaş ise, bildiğiniz saf ve temiz kalpli bir gazeteci. İşte Mersin ve Aydın hattında bu kez hakim-savcılar aleyhine, FETÖ ile irtibat-iltisaklı olduklarına dair yalan haberleri servis ettiler. Yani yalancı tanıklar ve düzmece istihbarat raporlarıyla oluşturulan sahte maddi delilleri, medya üzerinden oluşturdukları kamuoyu baskısıyla genele yaydılar, Erkan Karaarslan dahil tutuklanmaların yapılmasını sağladılar. O dönem Mustafa Göktaş sahte hesaplar açıp tutuklama çıkması için hakim ve savcılar aleyhine paylaşımlar yaparken suçüstü yakalandı. 9 ay içeride yattı, Ağır Ceza da yargılandı.

Medyanın Aydın operasyon alanındaysa Şafak ekibi olarak bizler Haldun Haşmet Aysan üzerinden Emniyet İstihbarattan gelen bilgilere güvenip haberler yaptığımız için, olayda kastımız yoktu. Sadece 15 Temmuz sonrası ortalık toz duman olduğu için, devlet kaynaklı verileri doğru kabul ediyorduk. Servet Töz ise bildiğiniz kumpasın parçasıymış. Haşmet Aysan-Şaban Demirtaş-Servet Töz üçgeninde, aleni kumpas amaçlı kast bilgilerine ulaştık. Haşmet Aysan ile Şaban Demirtaş sadece yalancı tanıklıkla kalmamışlar, Şaban Demirtaş ile Servet Töz, Haşmet Aysan’ın da yönlendirmesiyle Özel İdare’den BŞB ye geçen Adem Özdemir isimli memura giderek, FETÖ kumpasında Erkan Karaarslan aleyhine yalan beyanda bulunması için, defalarca çalışma yürütmüşler. Adem Özdemir kabul etmeyince, bazı adli makamlarca, ‘Sen de yargılanırsın’ baskısına rağmen geri adım atmayıp, ‘Tanık olmadığım, görmediğim, her hangi bir delil olmayan konuda tanıklıkta bulunmayacağım’ ifadesi verince, bu girişimleri havada kalmış.

ERKAN KARAARSLAN’IN TUTUKLANMASI SONRASI YAŞANANLAR

Dr. Erkan Karaarslan’ın yalancı tanıklar, yalan beyanlar ve düzmece istihbarat bilgi notu ile tutuklanması sonrası işi sağlama almak isteyen Emniyet İstihbarat Terörle Mücadele Şube Müdürü Koray Öner ile onun Mersin’deki alt kadrosu İl İstihbarat Şube Müdürü Ufuk Faruk Solmaz ve Terör Şube Müdürü Yaşar Gidiş, işi sağlama almak için çalışmalar yürütmeye devam etmişler.

İçeride tutuklu FETÖ sanıklarına Erkan Karaarslan hakkında yalan beyanda bulunmaları için baskılar yapılmış, onlar bunlardan delikanlı çıkmış onlar da reddetmiş. Olay bununla da sınırlı kalmamış, bazı sanıklara, ‘Ver Burhanettin’i çık git’ denilmiş.  Onlar da reddetmişler.

Mahkeme sürecinde Devletin İstihbarat-Terör-MASAK-Başsavcılıklar-Sayıştay dahil tüm kurumları Erkan Karaarslan’ı akladı. Zaten İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu yaptığı inceleme ile bunların pek çoğunu kayda geçirdi. Davada Erkan Karaarslan dahil, herkes beraat etti.

KUMPAS EKİBİNİN AYDIN’A ÇEKİLMESİ VE KUMPAS İÇİNDE KUMPASLARIN DEVAMI

Şimdi sizlere, yurt dışındaki kaçak gazetecilere kasıtlı sızdırılan ve Ankara’yı derinden sarsan şu programı, sonuna kadar izlemenizi tavsiye ederim; Başlık, ‘Emniyet İstihbaratta Bitcoin Çiftliği…’ Kahramanlardan biri yine Erkan Karaarslan kumpasındaki ‘Gölgedeki Baron’,  Koray Öner…

ÇOK ÖNEMLİ BU VİDEOYU TIKLAYARAK MUTLAKA İZLEYİNİZ..

İzlediyseniz, Erkan Karaarslan kumpasındaki bu yeni paralel yapının marifetlerini görmüşsünüzdür umarım.

Orada doğrudan Aydın’ı da ilgilendiren dikkat çekici iki bölüm var. Birincisi, Emniyet Personel Daire Başkanı’nın da bu oluşum ile hareket ettiği. İkincisi, Ankara İncek’deki villalar.

Erkan Karaarslan’ın da aralarında bulunduğu kumpas sürecini takiben, kumpastaki ağır toplar Aydın’a çekildi. Çektiren, Personel Daire Başkanlığı ile ilişkilerini kullanan Koray Öner. Kumpasın orta seviye kurgucuları ve icracılarından Mersin İstihbarat Şube Müdürü Ufuk Faruk Solmaz, İl Emniyet Müdürü Rahmi Baştuğ ve bazı polisler Aydın’a  getirildi. Rahmi Baştuğ olaylara fazla karışmadı. Kaldı ki gücü yetmezdi. Ufuk Faruk Solmaz ise hem İstihbarat hem Terörden sorumlu Şube Müdürü yapıldı. Güce bakın güce. Bu güce kim karşı koyacaktı ki? Ne Valiler ne Belediye Başkanları. Alimallah akşam namuslu vatandaş yatar, sabah FETÖ’cü uyanırdınız.

Özellikle Ufuk Faruk Solmaz ile Haşmet Aysan, Aydın sürecinde de boş durmadılar. İlgili savcıları da etkileyip, kumpas içerisinde kumpaslara devam edildi. Geceleri beraber çalışmalar yürütüldü. Hatta Ufuk Faruk Solmaz ve diğer bir polisin ceza aldığı davanın savunmasını dahi Haşmet Aysan hazırladı bunlar için.

Adamların fıtratlarında kumpasçılık var. Boş dururlar mı hiç!... Mersin FETÖ kumpas ayağında kullandıkları Şaban Demirtaş’ı, bu kez Aydın 1. Ağır Ceza’daki davada öne sürdüler. Hedefleri, Erkan Karaarslan’ın asla içeriden çıkmamasıydı. Mersin’de, ‘Erkan Karaarslan her hafta Aydın’a geliyordu’ diyen Şaban Demirtaş, Aydın’a dönünce, ‘Erkan Karaarslan iş yapmadan para aldı. Aydın’a gelmiyordu’ diye düzenlenen evrakta başrol oyuncularından biri oldu. Burada düzenledikleri evrak da düzmeceydi. Savcılık ilk aşamada delil kabul edebilir. Fakat ilerleyen süreçte bu evrakın nasıl düzenlendiğine bakılmadı. Çünkü bunlar uzmanlık gerektiren mahkemeler. Aydın’daki ikinci kumpasta Erkan Karaarslan’ın aldığı eğitim-danışmanlık ihalesi için ayda bir kez Aydın’da olması zorunluluğu vardı. Böyle işlerde yasa şöyle çalışıyor. Hizmeti alan-Hizmeti veren-Denetleme yani gerçekleştirme görevlileri.

Hizmeti veren Erkan Karaarslan, hizmeti alan Aydın BŞB üst düzey yöneticileri yani daire başkanları. Şaban Demirtaş ile ikinci kumpasta imzası olan diğer isimlerin ne yapması gerekiyordu. Düzenli şekilde daire başkanlarına gidip, Erkan Karaarslan’ın gelip gelmediğini tespit etmesi, onların imzasıyla tutanak altına alıp, iş yapılmadı evrakını bu tutanaklarla düzenlemeleriydi. Hepsi işi sağlama alma çabasıydı. Erkan Karaarslan bir yerden yırtarsa, diğer yerden içeri attıralım…

Baksanıza yaşananlara… Daire Başkanları ‘Erkan Karaarslan geldi hizmeti aldık’ diyor, bunlar onlara sormadan evrak tanzim ediyor. Mersin FETÖ kumpasında, ‘Erkan Karaarslan her hafta Aydın’a düzenli gelirdi’ diyen Şaban Demirtaş’a,  ‘Mersin ifadende böyle demişsin, Aydın’da ayrı tutanak tanzim etmişsin. Bu nasıl oluyor’ sorusu, hiç sorulmadı. Erkan Karaarslan’ın o dönemlerde Aydın’a sürekli gelip işi yaptığına dair en önemli delillerden HTS kayıtları, defalarca istenmesi sonrası kara zorla mahkemeye geldi ve Aydın’da bulunup hizmeti verdiği kanıtlandı. Kumpaslardaki isimlerden Şaban Demirtaş ile ona yakın bazı isimlerse, ‘Erkan Karaarslan geldi, hizmeti verdi’ ifadesi veren daire başkanlarını kapı kapı gezip ifadelerini değiştirmeleri ve gelmedi demeleri için çalışmalar bile yürüttüler.

Gördüğünüz gibi en tepeden en alta kumpasçıların rezillikleri, delilleriyle ortada. Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada kumpasların yalan beyancısı Şaban Demirtaş ve diğer isimler evrakta sahtecilik ve görevi suiistimalden yargılanmalı. Çünkü Mersin’de istihbarat bilgi notunun düzmece olduğu ve kanuna aykırı olduğu ortaya çıkmışken, Aydın 1. Ağır Ceza’daki davaya temel kanıt tutanağın yasalara aykırı şekilde tanzim edildiği açıktır, davaya delil oluşturma hükmü doğrudan düşmüştür. Hukuken o tutanağın nasıl düzenlenmesi gerektiği açıktır. Hukuka aykırı düzenlendiği de açıktır. O halde soru şudur: Temel delil çökmüş iken, olay nasıl nitelikli dolandırıcılığa kadar götürülmeye çalışılmaktadır?

KUMPAS SONRASI EMAN’DA NELER YAŞANDI?

Kendi iş ortağı ve EMAN Firması’nın ana hissedarı Levent Onuk tarafından FETÖ kumpasına sürüklenen Erkan Karaarslan’ın tutuklanması ardından neler yaşandı? EMAN Firması üzerinden Aydın nasıl soyuldu ve soyulmaya devam ediyor sorularının yanıtlarını arayacağız şimdi.

Erkan Karaarslan tutuklandıktan sonra EMAN Firması, iş planında olması gereken yatırımları yapmadı. Yıllar boyu Aydın’a tek çivi çakmadan, ha bre Aydınlının gelirlerine çöktü. Erkan Karaarslan’ın tahliyesi ile birlikte, kumpas paydaşlarında panik başladı. Levent Onuk önce bildiğiniz şirketi bölerek mal kaçırdı. EMAN’ın içi boşaltılarak EGE-EMAN adıyla şirket bölündü. EGE-EMAN’ın çoğunluk hisseleri de, Levent Onuk’un eşi üzerine yapıldı. Böylece EMAN üzerinden Levent Onuk ve kumpas paydaşlarının götürdüğü para buharlaştı. Şirketin içi boş olduğu için, kimse bir şey talep edemeyecek. Bunlar kaçınca Aydın’a ne kalacak biliyor musunuz? Dört boru bir trübün…

EGE-EMAN’da tek çivi çakmıyor. Çaksalar da göstermelik olur bundan da emin olun. Hala aylık belki 10 belki 15 milyon lira şirket kasasına akıyor.  Gördünüz mü ‘DERİNLERDEKİ VURGUN’ u? Tek çivi çakmadan ha bre Aydın’ın paralarını kasalarına aktardılar, şirketi bölüp Erkan Karaarslan’ın hisselerine kondular. İlk 4 yılda kasalarına aktardıkları paraların geri tahsilini önlemek için EMAN’ın içini boşalttılar. Sonra bir FETÖ Belediyeler İmamı yalanı uydurdular tüm millet, organlarıyla bu yalana kilitlenen tüm Devlet felç oldu. Bunların DERİN VURGUNLARINI gizlemek için başta Haşmet Aysan ve onun son eşinin kuzeni Sabah-Yeni Asır-ATV üst düzey ismi Şebnem Bursalı üzerinden yaydıkları kirli bilgi ve kara propagandayla Millet pert, Devlet felç olurken, bunların kasaları doldu, dolmaya devam ediyor.

KUMPAS PAYDAŞLARI NELER YAPIYOR?

Geldik işin kim kaymağını yiyor kim ceremesini çekiyor kısmına.  Yukarıda verdiğim videoyu izlerseniz, Cumhurbaşkanının damadını bile izledikleri öne sürülen ve Milli Damar denilen bu oluşumun Emniyet İstihbaratı nasıl adeta suç yuvasına çevirdikten sonra yaşananlara.

Videoda 15 Temmuz sürecinin kilit istihbaratçı polis şefleri Kerim Altıay- Koray Öner nerelerde neler yapıyorlarmış. Gördüğünüz gibi Emniyet İstihbarat Binasında Kripto para üretecek kadar güce ulaşmış ve adeta gözü dönmüş bu yapının, polis teşkilatını dahi Bitcoin diye dolandırdığından bahsediliyor.

Ayrıca bahsedilen iki villanın ayrı bir önemi var. Aslında üç villa. İlk ikisi Erkan Karaarslan kumpasında rol alan yapının kilit isimlerinden Kerim Altıay ile Koray Öner’in ikamet ettikleri villalar. Ya üçüncü komşuları kim? Levent Onuk. Erkan Karaarslan kumpasındaki kilit isimlerden. Fakat villalar üzerlerine kayıtlı değil. Şimdi bu Aydın’daki kumpas odağı EMAN Firması’nın ilk büyük hissedarı Levent Onuk ile artık tasfiye sürecindeki istihbaratçı polis şeflerinin yakınlıklarına ne diyeceğiz?

Olay basit. Koray Öner’in eskiden beri bu sektör ile ilgilendiği biliniyor. Levent Onuk da onun bu işteki bildiğiniz görevli elemanı. Erkan Karaarslan kumpasından sonra bildiğiniz çökülen ve tek çivi çakmadan elde edilen gelirlerle neler yapıyorlar biliyor musunuz? Koray Öner’in iki tane ucuza rüzgar enerji santrali kapattığı iddia ediliyor. Her zamanki gibi gölgededir yine ve kendi üzerine değildir.

Bitcoin’den, FETÖ Borsasından, EMAN’dan elde edilen gelirler bu yolla aklanıyor, paklanıyor, saklanıyor anlayacağınız. Ve sürekli gelire dönüştürülüyor.

Koray Öner’in aynı zamanda oğlu İngiltere de. Yakın zamanda yurt dışına çıktığı ve oradan gayrimenkul edinmeye çalıştığı istihbaratı ulaştırıldı tarafımıza. Çünkü birazdan yazacağım büyük hesaplaşma ve tasfiye süreci geliyor.

Koray Öner isimli ve polislik tarihinde adı bu kadar suça yönelik eylem iddialara konu başka bir ismi bulmanız zordur.

Adı sadece Aydın-Mersin hattındaki FETÖ kumpaslarında geçmiyor. Yetiştirme yurtlarındaki kızların devlet-siyaset-iş dünyası çemberinde kullanılmalarından tutun FETÖ Borsasına, Emniyet İstihbarat Binasında kripto para ve Bitcoin fabrikası kurulmasına, oradan enerji işlerine ne ararsanız var.

Şimdi sıkı durun… ODA TV’de yer alan bir haberde, FETÖ emniyet yapılanması şemasında adı geçiyor. Bu garibin polis maaşıyla Konya’daki baba ocağında milyonlarca liralık villa yaptırdığı bile ulaştırıldı tarafımıza, halk bilgilensin diye.

Sıkı Durun Şimdi….

Koray Öner ve kardeşinin adının karıştığı yetiştirme yurtlarındaki genç kızların siyasetçiler, yargı mensupları, bürokratlar ne ararsanız bunların bal tuzağına nasıl çekildiklerine ilişkin haber…

https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/fetonun-fuhus-cetesi-yapilanmasina-iliskin-suc-duyurusu-basindaki-isim-halen-akpde-1701288

Okudunuz dimi… Orada da Koray Öner ve kardeşi Mevlüt Öner’in adı var. Mevlüt Öner kurtarılıyor. Çünkü ağabeyi Koray Öner var arkasında. Koray Öner’in kardeşi Mevlüt Öner, Ankara BŞB’de haberdeki diğer isim Ali H. ile beraber çalışıyor… Düşünün gücü ve ailecek nerelere sızmışlar…

Bu olaylar patlayınca Ali Ö. ile beraber çalışan düz lise mezunu Mevlüt Öner, şeflikten danışmanlığa yükseltiliyor. Hem de iki buçuk kat maaş artışıyla…

Olmadı Mansur Yavaş olmadı!... Olmadı Mansur Baba olmadı!.. Bu ailenin kedisi sokulmaz ne eve, ne dama, ne bahçeye… Yol ver gitsinler, kendilerine başka yer bulsunlar… Bunların olduğu yerde ot bitmez, açık değil mi?

Bir de şu haberi okuyalım mı?

Orada da Koray Öner adı var…

https://www.milliyet.com.tr/gundem/almanya-daki-hesaba-yuklu-para-transferleri-2664252

ODA TV’DE KORAY ÖNER HAKKINDA YAYINLANAN ŞEMA

Geldik FETÖ Şemasına… Koray Öner orada da var…Buyrun kendiniz görün. Şahıs ‘Gölgedeki Baron’ gibi he taşın altında, ikili oynama konusunda da belli ki uzman…

 Aziz Türk Milleti, Sevgili Aydınlılar.

Erkan Karaarslan kumpasındaki GÖLGEDEKİ BARON VE DERİN VURGUN olaylarını, bir nebze de olsa kamu yararına aktarmaya çalıştık. İşte bu yapı hançer gibi çöktü Aydın’ın bağrına. Emniyet İstihbarat binasında Bitcoin çiftliği kuracak, Mersin-Aydın hattında mala çökme operasyonları planlayıp icra edecek, Cumhurbaşkanı’nın damadı dahil izletmedik, dinletmedik insan bırakmayacak, devlet yetkisi ve olanaklarını adeta suça yönelik eylemlerde kullanacak, bunları da şahsi menfaatlerine tahvil edecek, sabah namuslu yatan insanları sabah yalancı tanıklar düzmece evraklarla FETÖ’cü ilan edip derdest edecek güce sahip, Devlet içerisinde bir Korsan devlet yapılanması. Aydın’ın ilk çözülmesi gereken asli sorunu bu…

Bu yapının virtüözü konumundaki Haldun Haşmet Aysan şu aralar ne yapıyor dersiniz? Erkan Karaarslan kumpasında bir davada söylediği 303 yalan beyan ile dünya hukuk tarihine geçen Haşmet Bey, Erkan Karaarslan’ın tutuklanması sonrası şikayet ettiği EMAN Firması büyük hissedarı Levent Onuk ile irtibata geçmek ister. Bunun için de Rahmetli ve çok sevilen bir isim olan Mehmet Emin Doğruyol’a gider. ‘Yazdıklarımız, yaptıklarımız eğri mi doğru mu, beni Levent ile bir görüştürüver’ ricasında bulunur.

Mehmet Emin Doğruyol da, bir tanıdığı vasıtasıyla irtibatı kurar. Sonra Haşmet Efendi ile Levent Onuk, Kuşadası’nda buluşurlar. Takip eden süreçte EMAN hakkında atıp tutan, suç duyurusu yapan Haşmet Aysan,O EMAN BU EMAN DEĞİLLLL’ diye, kendini parçalamaya başlar.

Doğal olarak hakkında çok sayıda medya ve sosyal medya haberleri çıkar. Ne almış ne yapmış, hem de afaki rakamlar. Bir emekli maaşıyla geçindiğini söyleyip, Almanya turlarına, yat sefalarına çıkar. Özellikle yıllardır benim sürekli yaptığım, ‘Haşmet Bey. Kendine ve aile bireylerine ait mal varlığı, hesap hareketleri artışlarını halka açıklar mısın?’ çağrılarına kulak tıkar.

İşin bedava kumpasçısı Servet Töz’e gelince. Kumpas açığa çıkmasına, mahkemenin verdiği beraat kararlarına rağmen her şeyi görmezden geliyor. Servet Töz para için girmedi bu işe. BŞB ile ters düştüğü için girdi. Belki haklıydı belki haksız. Bunlar Servet Töz’ün kumpaslarda bizzat rol almasına, sahte tanıklar, düzmece evraklarla kurulan tezgahlara sessiz kalması anlamına gelmez. Çıkıp adam gibi her şeyi konuşmak erdemdir, ahlaktır, adamlıktır.

Ya Servet Töz ne yapıyor? Bütün yediği haltları kulak arkası edip, millete adamlık, ahlak dersleri veriyor. O dersler sana fazlasıyla lazım Servet Töz, fazlasıyla lazım…

BÜYÜK HESAPLAŞMAYA DOĞRU

İlk olarak Sözcü Gazetesi’nde Saygı Öztürk tarafından, ‘İkinci paralel’ yapı olarak kamuoyuna duyurulan, bizim de çabalarımızla pek çok olayları deşifre edilen, yukarıda bir kısmının isimlerini saydığım Milli Damar denen yapı önce etkisizleştirme, sonra tasfiye aşamasına girdi.

Bu yapıları tanımak için, Türk tarihinin geçmiş dönemlerini ve soğuk savaş yıllarını iyi bilmek gerek. Soğuk Savaş dönemi kendilerine derin devlet adı veren başlıca iki yapı vardı. Günümüzde Perinçek’in temsilcisi olduğunu iddia ettiği Avrasyacı denen ve sırtını Rusya’ya dayamış yapı ile Gladio-B denen ve Susurluk-28 Şubat süreçlerinde Mehmet Ağar üzerinden işleyen, Amerikaya dayanmış bir yapı.

Soğuk savaş süreci bitince bu yapılar etkisiz, eylemsiz, işlevsiz hale düştüler. AK Parti iktidarı ile birlikte geçmişte Susurluk süreci dahil bir birini yiyen bu yapılar, iktidara karşı saf tuttular. O dönemde FETÖ bunları tasfiye etmeye gönüllü oldu, Ergenekon-Balyoz süreçlerinin infazcısı oldu.

Kendilerine çok güvenip devlet biziz demeye kalkışınca bu kez FETÖ’nün tasfiyesi gerekiyordu. FETÖ eliyle etkisiz hale getirilen bu yapılar salındı, stratejik noktalara getirildi, FETÖ’nün tasfiyesi bu yapılar eliyle gerçekleştirildi. Mehmet Ağar ile Doğu Perinçek nasıl aynı saftalar diyorsunuz ya, işte bu nedenle.

Tabii bunlar yapılırken bu yapıların eline büyük güçler geçti. Sadece yer üstü değil, yer altına da hakimdiler. Ne kadar kara para odağı var ellerindeydi. Militarist insan gücü dahil. Bunlar da bulabildikleri her kaynaktan kasaları doldurmaya başladılar. Ve ellerindeki devlet gücüyle kirli bilgiler dahil tüm bilgileri. O kadar paraya güce hükmedip bunların yarınlarını garanti altına almak için her türlü yasal ve gayri yasal eyleme girişmemeleri mümkün mü sizce?

İşte Milli Damar denilen bu yapılanma, tıpkı FETÖ gibi tehdit boyutuna ulaşınca, ‘İkinci paralel Yapı olarak’ haberleri servise başlandı. Kimi zaman MİT kimi zaman İçişleri içindeki namuslu vatan evlatları tarafından. Deşifre olmaları ardından önce ufak ufak bulundukları konumlardan uzaklaştırıldılar. Mesela Koray Öner. Mesela Mersin kumpasındaki ayağı, Ufuk Faruk Solmaz. Ufuk Faruk Solmaz Aydın’da İl Emniyet Müdür Yardımcılığına terfi ettirildi. Oradan stratejik yetkileri alındı. Biz yaşananları kamuoyu ve devlet kurumlarıyla paylaştıkça da bu kez tayin istedi. Hatay’a istedi, Adıyaman’a verdiler.

Bu sürecin yavaş işleme nedeni, bu yapının elinde neler olduğunun tespiti, güçlerinin skandallara meydan vermeden ellerinden alınmasıydı. Bir de sırtlarını Mehmet Ağar’a dayadıkları için, hemen kesip atılmaları mümkün değildi. Süreci zamana yaydılar.

Şimdiyse zurnanın zırt dediği yerdeyiz… Koray Öner zorunlu emekliliğe yönlendirildi, Ufuk Faruk Solmaz yetkileri alınıp adeta tenzili rütbe yollandı, Kerim Altıay açığa alındı.

Veeeee, şimdi yolluyorum bombayı…  ATV’de, ‘Yalnız Kurt’ dizisinde, ‘İkinci Paralel Yapı’ cümlesi geçirildi. Bu yapının toptan tasfiyesi için, kamuoyu hazırlıyorlar.

Peki bunlara karşı bu yapı çaresizlikten hangi durumda. Yukarıda belirttiğim gibi Koray Öner Yurt dışından emlak alıp çareyi oralara kaçmakta arıyor istihbaratı ulaştırılıyor. Ufuk Faruk Solmaz’a yapılan muamele, ‘DE Get oğlum…’

Anlayacağınız çemberi kapatmışlar, FETÖ sonrası biz devletiz diyen bu yapıyı da tasfiyeye hazırlanıyorlar.

Sonra bunların kumpas elemanları Levent Onuk ve Haşmet Aysan kalacak bizimle baş başa…

Son olarak Konya’da bir cenazede 15 Temmuz sürecinde beraber çalıştıkları, o da tasfiye edilen emekli Oramiral Cihat Yaycı, Koray Öner ve yukarıdaki videoda adı geçen Emniyet eski İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, (Şu an Konya İl Emniyet Müdürü) bir araya gelmişler.

Bu saatten sonra yapacak bir şey yok… Herkes ne ektiyse onu biçecek…

EMİN AYDIN’A ÇAĞRI..

Şimdi konuşacak bir şey bulamayınca alıp dönüp bütün pislikleri Erkan Karaarslan’a yıkmaya kalkan, TVDEN ve Denge Grup 2. Numaralı ismi Emin Aydın’a bir çağrım var…

Haşmet Aysan ve Levent Onuk isimli şahıslara her programında çağrı yapman, vatan borcudur. Onlara aynen şunu demen gerek; ‘Haşmet Bey, Levent Bey, Servet Bey… Metin Can sizi programa davet ediyor. Konu, EMAN ve FETÖ Kumpas süreci…’ Bak Emincim… Bu çağrıyı her programda yapman, vatandaşlık görevi.

Madem Aydın’ı, vatanı, milleti, devleti o kadar düşünüyorsunuz, iş bu nedenle bu program şart.

Aydın’ın bağrına saplanan hançeri söküp atmak için şart.

Zeybek yatağı Kuvva-ı Milliye kentini bu hale getirenlerle hesaplaşmak için şart…

Bu çağrıyı her programında yap ki, alem kim neymiş görsün.

Yok yapmaz isen, o zaman ortaya iki seçenek çıkar. Ya korktuğunuz, ya nemalandığınız..

Bana sorarsanız ikisi de yok sizde.

Yine de şaibe altında kalmayın, o çağrıyı sürekli yapın…

Sepetim