0.542. 537 86 70

Bu haber kadınlar için…

Yumurtalık (over) kanseri dünya çapında kadınlar arasında en sık görülen 10 kanser türünden biri.. Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği yumurtalık (over) kanseri ile mücadele eden hastalara yardımcı olmak amacıyla “Yumurtalık Kanseri ile Yaşamak” rehberini yayınladı.

2021-05-18

Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği, 8 Mayıs Dünya Yumurtalık (Over) Kanseri Günü'nde yumurtalık kanserine ilişkin farkındalığı artırma ve yumurtalık kanseri teşhisi konulan kadınlara hastalık yolculuğuna ilişkin bilgi verme amacıyla “Yumurtalık Kanseri ile Yaşamak” başlıklı bir rehber yayınladı. Rehber, yumurtalık kanserinin görülme sıklığı, görüldüğü yaş grubu, risk faktörleri, genetik tanı ve tedavi gibi bilgileri içermesiyle bu alanda topluma yönelik hazırlanan ilk kapsamlı çalışma olarak öne çıkıyor. 

Kadınların üreme (yumurta üretme) organı olarak görev yapan yumurtalıklarda ya da fallop tüplerinde anormal bir şekilde büyüyen hücrelerden kaynaklanan yumurtalık kanseri, dünya çapında kadınlar arasında en sık görülen sekizinci kanser türü olma özelliğini taşıyor ve ağırlıklı olarak 50 yaşın üzerindeki, menopoz sonrası dönemi yaşayan kadınlarda görülüyor. Dünya Sağlık Örgütü 2020 verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık 314 bin, Türkiye'de ise yaklaşık 4 bin kadına yumurtalık kanseri teşhisi konuluyor.

Yumurtalık kanserinin kesin nedeninin bilinmediğini ve ilk evrelerinde geçici şikayetler oluşturması nedeniyle genellikle hastalar tarafından fark edilmediğini hatırlatan Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği, “Yumurtalık Kanseri ile Yaşamak” rehberinin hastalığın hem fiziksel hem de psikolojik yönlerine dair bilgileri tek çatı altında topladıklarının altını çizdiler.

Yumurtalık kanseri teşhisi konulduğu andan itibaren hastalar için belirsizliklerin giderilmesinin önemli olduğunu belirten uzmanlar, bu hastalıkla yaşayan kadınların, aynı tanıyı alan binlerce başka kadın olduğunu bilmesi ve gerekli bilgilere ulaşabilmesinin tedavi yolculuğunu olumlu yönde etkilediğini ifade ettiler.

Yumurtalık kanserine ilişkin risk faktörlerinin yer aldığı rehberde hiç doğum yapmamış olmak, erken menstruasyon ve geç menopoz, obezite, aile öyküsü ve BRCA1-2 mutasyonu gibi faktörlerin yumurtalık kanseri riskini artırdığı vurgulanırken, doğum kontrol hapı kullanımı, emzirme ve fallop tüplerinin çıkarılması gibi önlemlerin riski azaltan faktörler arasında olduğu belirtiliyor.

Yumurtalık kanserinin tüm evrelerinde görülen belirtiler, karında şişlik, kalça veya karın bölgesinde ağrı, kabızlık, ishal, sık idrara çıkma ihtiyacı, vajinal kanama ve yorgunluk hissi olarak sıralanırken, daha ileri safhalarda iştah kaybı, hazımsızlık, nefes darlığı ve şişkinlik hissi gibi belirtilerin ortaya çıkabileceği ifade ediliyor. Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği görüşünü şöyle bildiriyor: “Bu şikayetleri yaşıyorsanız bir doktora danışmalısınız. Ancak, bu belirtilerin diğer birçok hastalıkta da görülebileceği ve yumurtalık kanserine özgü olmadığı unutulmamalıdır.”

Yumurtalık kanseri oluşumunda aile öyküsünün rolüne de dikkat çeken uzmanlar, bir kadının yumurtalık kanseri geliştirip geliştirmeyeceği konusunda aile öyküsünün çok önemli bir rol oynadığını vurguluyorlar. Birinci derece akrabasında yumurtalık kanseri olan bir kadının, böyle bir aile öyküsü olmayan bir kadına kıyasla yumurtalık kanserine yakalanma riskinin iki kattan daha fazla olduğu ifade ediliyor. Kalıtsal yumurtalık kanserine sahip kadınlar, hastalığa, kalıtsal olmayan kadınlara göre yaklaşık 10 yıl daha erken yakalanma eğilimindedirler.

Yumurtalık kanseri yönetimi ve tedavisinin birbirinden farklı pek çok tıbbi branşın ortak çalışması ile yapıldığının altını çizen dernek üyeleri, yumurtalık kanserinin tedavisine ilişkin şu bilgileri paylaştılar: “Hastalığın tedavi ve yönetim ekibi içerisinde jineko-onkolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog, tıbbi genetik uzmanı, radyolog, nükleer tıp uzmanı, psikolog, kanser tedavisi konusunda tecrübeli ve eğitimli hemşire, sosyal hizmet uzmanı, fizyoterapi uzmanı ve diyetisyen yer alır. Yumurtalık kanseri tanılı hastalarda birincil tedavi cerrahidir. Cerrahiyi takiben genellikle kemoterapi uygulanır. Uygun hastalarda tümörün beslenmesi ve büyümesini engellemek için farklı tedavi seçenekleri uygulanabilir.”

Sepetim